İÇ HABERLER
okuma süresi: 15 dak.

Akansoy: "Zamanında yapılanları algılayabilseydik bugünlere gelmezdik"

Akansoy: "Zamanında yapılanları algılayabilseydik bugünlere gelmezdik"

CTP- BG Milletvekili Asım Akansoy CTP'de yaşanan gelişmeleri değerlendirdi... Akansoy'un partideki gelişmelerle ilgili değerlendirmesinin tam metni şöyle:

Yayın Tarihi: 24/07/14 17:43
okuma süresi: 15 dak.
Akansoy: "Zamanında yapılanları algılayabilseydik bugünlere gelmezdik"
A- A A+

CTP'deki son gelişmeleri nasıl değerlendirmek gerekir?

CTP, güçlü geleneği olan bir partidir. Gelenek nedir, tarihsel süreç içerisinde oluşan bir değerler bütünü, kültürdür. Dolayısıyla CTP'li olmak, CTP'de görev yapmak belirli siyasi ve örgütsel davranış biçimlerini kendi içerisinde barındıran davranış,üslup ve sorumluluğu taşımak demektir. Biz elbette seçimlerde başarılı olmak isteriz. Siyasetimizin öznesi halk olduğu ve halka daha iyi katkı yapmakistediğimiz için, siyasi perspektifimiz, ideolojimiz çerçevesinde daha adil, daha eşitlikçi ve özgürlükçü bir sosyal düzen yaratmak için. Dolayısıyla sadece seçim kazanmak ötesinde, kazandığınız seçim alanında seçimi hangi siyasi proje ile kazandığınız ve halka hizmet düzeyiniz çok önemlidir.

CTP, 2000 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde on, 2005 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aynı adayla yüzde ellibeş dolayında oy almış bir partidir. Dolayısıyla, yüzde onu iyi değerlendiren bir parti elbette dört yılda yüzde elli beşi yaratabilir. Nedeni ve nasılıyla tüm bu kapasite partimizde vardır.

Burada en önemli konu, uzun süredir altını çizdiğim parti geleneğimize uygun davranış biçimlerini sergilemek, olası sorunları çözmek için Parti Tüzüğünü çalıştırmaktır. Eğer Parti Tüzüğüne dün itibar edilseydi, edebilseydik bugün bu sorunlar bu ölçüde yaşanmazdı. Umarım bugün partinin örgütselve programatik duruşuna sahip çıkılacak ve bundan sonra CTP çok daha güçlü olacaktır.

Yaşanılanlar kaçınılmaz değildi yani?

Evet değildi. Zamanında alınmayan önlemler, kimseyi kırmama adına "halı altına süpürme yönetimi" vs vs bu sonucu doğurdu. Yani bugün yaşananları anlayabilmek için neden sonuç ilişkisi kurmak, süreçleri değerlendirmek gerekir. Sadece sonuçlar bize hiçbir göstermez. Toplum değişiyor, kadrolar değişiyor beklenti ve çalışma biçimleri farklılaşıyor. Buna dikkat edilmeli.

Hainlik suçlamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz o zaman?

Parti Meclisi Soruşturma Komitesi oluşturulmasını kararlaştırmıştır. On saat süren toplantı olgunluk içerisinde geçti. Herkes orda söyleyeceğini söyledi. Aslolan odur. Orada söylenenler dışında bir de Komiteye aktarılacak olanlar vardır. Bahsettiğiniz söylem ağır bir söylemdir ve bunu ileri götürmenin geriye dönülmez yaralar açacağı kanısındayım. Yapılan açıklamaları seçim sonrası psikolojisine veriyorum. İnanıyorum ki, bu iddiaları gerektiren bahsekonu bulgular Komite ile paylaşılacaktır.

Bu konuda çok uzun süredir uyarılarınız vardı? "CTP'de deprem geliyor, küçük sarsıntılarla atlatmalıyız" ifadesini bir yıl önce ifade etmişsiniz.

Bu sorunuz için teşekkür ederim. Doğrudur. Pek çok yayın organına bu yönde açıklamam oldu. Bugünlerin yaşanacağı ve bazı bölgelerde var olan sorunlarımızın palyatif tedbirlerle aşılamayacağını görüyor,biliyordum. Aslında şaşırtıcı olan görmek değil görememektir. Bu gibi durumlarda güçlü ve kararlı liderlik göstermek ve ne yaptığını bilmek gerekir, ne yazık ki bunu gerçekleştiremedik. Ben herşeyin organlarda konuşulması taraftarıyım ancak bazı dönemlerde, partimizin zarar görmemesi için belli riskleri alıp kamuoyu önünde açıkça konuşma yaptım. Bu benim siyasi anlayışım ve sorumluluğum gereğidir. Eğer kulaklarımızı birbirimize kapamaz ve yaptığımız açıklamaları kişiselleştirmezsek ortak doğruyu bulabiliriz. Üstelik konuşan kişi Genel Sekreter ise.

Bu yönde yaptığım açıklamaları göz ardı eden bazı arkadaşlar, şu anda yaptığım partiye sahip çıkma, bütünlük çağrılarını zamansız buluyor. Zamanında yapılanları keşke algılayabilseydik.İnanın bugünlere gelmezdik.

Üç büyük kenti kaybettiniz?

Ben KKTC'de siyaseti seçim kazanmak ve kaybetmek üzerine kurmam. Süreç olarak görürüm. KKTC gibi bir yerde seçimlerin kazanılıp kaybedilmesi herzaman halk iradesi ile şekillenmez. KKTC, standart demokratik kurallarla çalışan bir ülke değil. Kıbrıs sorunu çözülmeden olamayacak da. Çünkü halk iradesi çok farklı nedenlerle, belli güç odakları tarafından yönlendirilebiliyor. Dönem dönem seçimlerde blok oy kaymaları olabiliyor. Son seçimlerde de bunun olduğu açıktır. Kuzey Kıbrıs'ı normalleştirme çabaları, kendi gerçeği ile yüzleşerek anormalliğini her gün ortaya çıkarıyor. Bizim gerçeğimiz, kendi siyasi, sosyal ve ekonomik anormalliğimizidir.

Bunu hiç unutmadan siyaset yapmak ve siyasi proje üretmek gerekir. Bu anormalliği de sadece kendine yeten bir ekonomi iddiası ya da hedefi üzerine kuramazsınız. Evet, o da önemlidir ama siyasi, hukuki temelleri olan bir özel durum yaşanıyor bu ülkede.

Biz iki büyük kentte yani Mağusa ve Girne'de, önemli, ciddi dönüşümler yaptık. Yani Oktay Kayalp yeni bir Mağusa yaratılmasının mimarıdır ve bu durum tartışılacak bir konu değildir. Bugün Mağusa'ya gittiğinizde Oktay bey öncesi ve dönemi diye, kendi içinde büyük farklıklar, gelişmeler içeren bir kent ile karşılaşırsınız. Kentlerin bu yeni durumunu bozacak ya da gelişme düzenini değiştirecek bir adımın atılması artık pek mümkün de değildir. Çünkü kalıcı değişimler gerçekleşmiştir. Bozulmasına zaten halkda izin vermez. İnanıyorum ki halk bunca yıllık değişimin arkasının gelmesini isteyecektir. Gelmezse o noktada da gereğini gerekli zaman yapacaktır.

Keza bu süreç Lefkoşa için de geçerlidir. Çok zor bir görev alan Kadri Fellahoğlu'nun istikrarlı bir Belediye yönetimi yaratmak için gecesini gündüzünekattı. Kısa zamanda ciddi ilerlemeler de kaydetti. Aynı görevin devamı yeni Başkandan bekleniyor. Halk o istikrarı görmek istiyor. Biz yerel yönetimlerdeki iddiamızı sürdürmeye devam edeceğiz.

Sorunlar CTP'de nasıl çözülür?

CTP'yi büyük bir gemiye benzetirim ben. Partimiz kısa zamanda ciddi anlamda büyüdü. Bubizim memnun olduğumuz hatta tercih ettiğimiz bir durum, ancak büyüyen yapıyı yönetebilmek için yapılması zorunlu işler var. Biz sağ bir parti değiliz. Yani Başkan emredecek ya da karar verecek ve kadrolar veya tavan yapacak. Yok böyle birşey. Menfaat üzerine kurulmayan ve toplumu dönüştürmek iddiası olan bir partinin buna uygun yeniden örgütlenmesi, parti içi demokrasisini çalıştırması, katılımcı bir anlayışla süreçleri yönetmesi, çağdaş bir yönetim anlayışı ile konuları ele alması, ortak akıl arayışını sürekli kılması gerekir. Üzerine aldığı yükü taşıyabilmesi için, kendini yapısal anlamda yeniden kurması gerekir. Yoksa kriz olmayacak, parti içi sıkıntılar yaşanmayacak demek hiçbir zaman mümkün değil. Önemli olan olmamasını sağlayacak önlem almaktır. Esas başarılı yönetim anlayışı önleyici tedbirlerdir. Bugün gelinen noktada kimsenin partinin kurumsal yapısına zarar vermesi mümkün değil, sıkıntılar ve sorunlar disiplin yönetmeliği ve tüzük çerçevesinde ele alınmak durumunda. Herkes aynı fikirde.

Eğer gemi yeniden yapılandırılmazsa mecburen batmamak için yükü azalmak zorunda kalacak. Yapılandırma derken siyasi ve yönetsel yeniden düzenlemeden bahsediyorum. Sadece idari düzenlemeden değil.

Parti tüzüğünün uygulanması sorunları çözer mi?

Dün uygulansaydı, bugünkü gelişmeler yaşanmazdı. Bugün uygulanması yarına dair umut verir. Kendi başına elbette sorunları çözmeyecek. Bundan sonra partimizde var olan sorunları saptamak ve aşmak üzere yeni ve uzun soluklu özel önlemler almak gerekecek. Yoksa Tüzüğün üstünkörü uygulanması yeterli olmaz. Doğru teşhis yapmak ve uzun soluklu, ciddi bir tedaviye yönelmek gerekir.Parti tüzüğü esastır. Yorumlanmasını da gerektiğinde Parti Meclisi yapar. Ve bilinmelidir ki hiç kimse ne Tüzüğün ne de partimizin üzerinde değildir. Bir partide görev yapan herkesin, kurumsal yapının gerektirdiği ortak davranış kuralları olan Tüzüğe uyması gerekir. Uymayan gider.

Bir parti yöneticisi, CTP'de kendi siyasi ikbali için, partiyi duvara vurduranlar var dedi? Kimdir bunlar?

Bu soruyu partiye partiminiz kırk yıllık mücadelesine hakaret sayarım. Asla böyle bir konu olamaz. Bu görüş sahiplerinin iddialarını organlarda ıspatlamak sorumluluğu vardır. Ve parti organının da gereğini yapma sorumluluğu. Bu şekildeki yaklaşımlarla, konuşmalarla yaralar sarılmaz.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CTP'nin adayı kimdir?

Kişisel görüşüm meselenin bir aday saptama meselesinin üzerinde olduğudur. CTP'nin Cumhurbaşkanlığı ya da Toplum Liderliği konusunda ciddi deneyimi oluşmuştur. Dolayısıyla kişi belirlemek ve kişi üzerinden tartışmaktan öte, gelinen aşamada CTP'nin Kıbrıs sorununda nasıl bir değerlendirme yaptığı ve bu değerlendirme ışığında nasıl bir siyasi strateji belirleyeceği önemlidir. Bunu belirledikten sonra kişiler üzerinde durulabilir. Yani siyasi projemiz nedir? Dün ciddi bir deneyim yaşandı, bugün yapılan görüşmeler var. Peki CTP'nin farklılığı ne olacak? Bunu ahlaki bağlama ve Kıbrıs sorununu gerçekten çözmek isteme gerekçesine bağlamak soyut kalır. Üstelik süreci de tüm boyutları ile değerlendirmek gerekir. Yani Anastasiades'in durumu, tutumu; Türkiye'nin tavrı; uluslararası aktörler bağlamında siyasi, ekonomik gelişmeler ve siyasetler vs vs. Bence bu fotoğrafın ardından çok daha net konuşulabilir.

Bizim için Cumhurbaşkanlığı sembolik bir makam değil. Doğrudan Kıbrıs sorunu ile ilgilidir ve Kıbrıs sorununu çözme iradesinin şekillendiği yer demektir. Bu anlamda elbette sağımıza solumuza da bakmak zorundayız. Gözlerimizi kapayamayız..

O zaman sizce nasıl bir aday?

Kıbrıslı Türk toplumunu ve iradesini siyasetinin merkezine alan, alternatif çözüm modelleri üzerinde de durabilen, federalizmi algılamış, federal kültürün önemini fark etmiş ve gereğini üreteceği projelerle ortaya koymuş, ezber bozan, güven artırıcı önlemlere değer vererek toplumsal yakınlaşmayı gözeten, müzakere sürecinde resmi teze teslim olmayan, kararlı, cesaretli, risk alabilen, derdini topluma anlatabilen, şovenist dili dışlayan, kollektif çalışan, statüko ile hesaplaşan...Kıbrıs sorununa adalet gözlüğüyle de bakabilen ve evet liderlik sergileyen bir tercih üzerinde durmak durumundayız. Ben yaparım olur, değil. Elbette gerek Türkiye gerekse uluslararası camia ile sürekli ve yapıcı ilişki kurabilmesinin önemini de belirtmeliyiz. Yoksa aşırı yerel bir tercihin bizi hareketsiz kılacağı da aşikardır.

Yani tercih ilkesel olmalıdır, konjontürel değil. Bu tercih partimizin halka karşı sorumluluğu gereğidir. Elbette çözüme kadar da, herşeyi çözüm sonrasına ertelemeyip statükoya karşı gerekli toplumsal dönüşümler için sorumluluk üstlenen bir aday anlamlı olur.

Bizim için önemli olan Kıbrıslı Türklerin Toplum liderliğini en verimli şekilde gerçekleştirecek kişinin saptanmasıdır. Parti yönetiminin bu yönde gerekli adımları atacağına inanıyorum.

Kıbrıs sorununda Nisan 2015'e kadar bir gelişme söz konusu olur mu?

Bir süreden beri müzakere sürecinin verimli olmadığı ifade ediyoruz zaten. Sn Dışişleri Bakanı Özdil Nami'nin da bu yönde açıklamaları var ki, kendisi ekipleri ile birlikte süreci tüm ayrıntısı ile ele almakta ve değerlendirmektedir.
Bir beklentimiz yok. Zaten sonbahar itibarıyla, siyasi gündeme tamamen Cumhurbaşkanlığı seçimleri oturacaktır. Dolayısıyla bir ilerlemenin olmayacağını değil biz, tüm dünya biliyor.

Son olarak, Anayasa'ya neden hayır çıktı ve siz Komite Başkanı olarak ne yapacaksınız, yol haritanız ne?

Anayasa'ya hayır çıkmasının nedeni, Mecliste Anayasa'ya evet diyen siyasi partilerin değişikliklere sahip çıkmamasıdır. Gerçekten bu sürecin CTP'nin hanesine başarı yazılma ihtimali baştan sona korkulu rüyaları olmuştur. Biz tüm samimiyetimizle kontrollu ve tüm partilerin konsensüsünü aramamıza rağmen böyle olmuştur. İkincisi, Anayasa değişecekse yapılacak değişikliklerin veya yeni maddelerin Meclis tarafından değil, hukuk ve siyaset dünyasının statükosu tarafından yazılmasını (altını çiziyorum yazılmasını) ince ince dile getirmişlerdir. Yasama'nın en doğal, en temel yetkisine bile tahammül edemeyen kesimlerin çok derin müdahalesi ile karşılaştık. Bir diğer nokta, yerel seçimlerden dolayı biz dahil hemen hemen tüm siyasi partiler bu konuyu yeterince gündeme alıp ileri taşıyamadık. Nasıl olsa geçer gibi bir rahatlık bu sonucu doğurdu. Oysa Referanduma son onbeş gün kala bu yönde bir sonuç çıkacağı belliydi. Son onbeş günde yapılacak ciddi bir çıkış bile sonucu etkileyebilirdi. Ancak esas etmen, hayır çıkması için yapılan derin operasyondur. Genel Kurulda evet diyen Milletvekillerinin hayır için kapı kapı gezdiğini biliyoruz.
Bu arada elbette sosyal medyanın da ciddi bir rolü olmuştur.

Bundan sonra ne olur?

Bir defa bu Meclis, Anayasa konusunda sınıfta kalmıştır. Biz Komitede tatmin edici bir çalışma gerçekleştirdiğimiz için huzuluyum. Komite'de yapılan ve oybirliği ile geçen maddelerdeki değişikliklerin ve yeni maddelerin kendi bağlamları içerisinde demokratikleşme ve sivilleşme adına yeterli olmadığını kimse söyleyemez.

Ancak bundan sonra Komitede yapılacak bir çalışmanın Genel Kurul'da yine sulandırılmayacağının ve olası bir başka Referandumda yine aynı samimiyetsizliğin, ikiyüzlülüğün yaşanmayacağı ne malum ? Boşa kürek çekmek akıl karı mı?

Biliyorsunuz bu Komite, Siyasi Partiler Yasası, Seçim ve Halk Oylaması Yasası ve Meclis İç Tüzüğünü de görüşmek üzere görevlendirilmiştir. Şimdi Meclis İç Tüzüğü Anayasa geçmiş olsaydı yeniden ele alınacaktı. Geçmediğine göre İç Tüzükte saptadığımız Anayasa'ya bağlı on maddenin değiştirilmesi artık mümkün değil.

Geriye kalan iki yasa çok önemlidir. Bu yasaları çalışmaya ve toplumun beklediği değişimi gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Her aşamada da halka bilgi vererek, belki sosyal medyayı daha aktif kullanarak, kimin ne yaptığını, ne söylediğini paylaşacağız.
Bu konuda hem kendi partimde hem Komitedeki diğer milletvekilleri ile görüştükten sonra bir yol haritası elbette çizeceğim.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.