İÇ HABERLER
okuma süresi: 9 dak.

Öztabay: "Kadına yönelik şiddet, kader değil"

Öztabay: "Kadına yönelik şiddet, kader değil"

Avukat Ayşe Öztabay, kadına yönelik şiddeti değerlendirdi

Yayın Tarihi: 02/08/14 10:25
okuma süresi: 9 dak.
Öztabay: "Kadına yönelik şiddet, kader değil"
A- A A+

Avukat Ayşe Öztabay, KKTC'de yaşanan kadına yönelik şiddetle ilgili alınması gereken tedbirleri anlattı. İnsanların toplumsal ve bireysel şiddete maruz kalacakları düşüncesiyle avukatın eşiğinden bile geçemediklerini söyleyen Öztabay, "Şiddet kimsenin kaderi değil" dedi. Sosyal Riskleri Önleme Vakfı'nın organizasyonu altında yer alan Kadın Sığınma Evi'nin kapatılmasıyla ilgili yorumlarda bulunan Öztabay, bu tarz sığınma yerlerinin herkes tarafından bilinmemesiyle birlikte, yaşayan kadınların da sadece barınma değil eğitim ve geleceğe yönelik ihtiyaçlarının da karşılanması gerektiğine vurgu yaptı. Çalışma ve Sosyal Bakanlığı'nın periyodik olarak şiddet haberlerine çok üzüldüğünü söylemesine rağmen kendilerinden pek olumlu adımlar atılmadığını aktaran Öztabay, "Projelerden bahsediyor ama maalesef günün sonunda bakanlık tarafından ortada pek bir şey göremiyoruz. Bu ülkede kadın cinayetleri yaşandı, dünyada kadın cinayetleri yaşanıyor. Sonucunda ölüm ihtimallerinin olduğu hiçbir olay başka bir olaydan sonra gelmez. Biz 'sosyal devlet' ibaresi ile kurduysak devletimizin temelini, uygulanmakla mükellef kurallar vardır. Bu devletin sorumluluğuyken gelinen vaziyete baktığımızda sorumsuzluğu haline gelmiştir" şeklinde konuştu.

"KİŞİLER BEKLENTİ VE ADİL OLANI İSTİYOR"

ADA TV'de Cansu Örmeci'nin sorularını yanıtlayan Avukat Ayşe Öztabay'ın sözlerinden öne çıkan çarpıcı detaylar şu şekilde; "Toplumsal şiddet ve bireysel şiddete maruz kalacağı düşüncesiyle kişiler avukatın eşiğinden geçemiyorlar. Kamu spotu olmadığı dolayısıyla bilgilendirilemeyen halka, tecrübelerimizi aktarmaya çalışıyoruz. Bilhassa duygusal konularda tehdit dahi alabiliyoruz. Eğer müvekkilimiz kadınsa ve kadın tarafındaysa, kişiye yönelik şiddet mesleki tavra da yansıyor. Zorluklar yaşadığımız günler de olabiliyor. Kişiler müracaat ettiklerinde beklenti içindeler ve adili istiyorlar elbette. Bu konuyla ilgili umut verilmesi konusunda çok hassas bir noktadayız. Her halükarda takdir mahkememizindir. Kişiler acaba sonucunda ne olur dediklerinde benim en çok zorlandığım kısım o. Karşınızdaki kişi umutla kazanmaya inanmak istiyor. Ve sizin vereceğiniz bir cevap onun umutlarıyla ilgili en çok beklenti içine girmesini sağlıyor. Beklenti içinde olan birine yanıltıcı bir şey söylerseniz inancı sarsılır. Bu konuda bizim avukat arkadaşlarımızın da çok hassas olması gerekiyor. Cezaevindeki birini görmeye gittiğinizde, söz konusu olan özgürlüğünden mağdur olmuş bir kişidir. Ve içerideki umutlar dışarıdaki umutlardan çok daha farklıdır. Çünkü tutsaksınız ve geleceğinize yönelik çok iyi şeyler duymak istiyorsanız bu anlamda çok dikkatli cevap verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

"EMPATİYİ KURMAMIZ GEREKİYOR"

Duygu yoğunluğunun yaşandığı bir mesleğiz biz. Duygu ve mesleki eylemleri iyi harmanlamak gerekiyor. Ben kendimi karşımdakinin yerine koymayı prensip haline getirdim. Bu çoğu defa birinin hayatını zorlaştırıyor. Ancak o empatiyi karşınızdaki ile kurmanız gerekiyor. Soğukkanlılıktan uzaklaşmadan, insani değerleri de unutmadan bu mukayeseyi yapıp da doğru bir harmanlama ile karşınızdaki ile iletişime geçmenizin daha doğru olacağını düşünüyorum. Keşke dediğim bir şey yok. Keşke demek biz hukukçular için çok tehlikeli. İşimi yaparken keşke şuna dikkat etseydim demiyorum ancak ben şuanda şiddete maruz kalan insanlarla çalışıyorum. Şiddetin o soğuk rengini çok yakından taşıyorum. Keşke devletim bu hususta daha iyi korusaydı ve daha iyi tedbirler alınsaydı diye daha çok keşkem var.

"KAPATILAN KADIN SIĞINMA EVİ"

Mevcut sığınma evimiz kapandı. Bir tek sığınma evimiz vardı, sosyal riskleri önleme vakfının organizasyonu altında kadın sığınma evimiz vardı. Bir kadın sığınma evinin de nasıl olması gerektiğini incelemek lazım. Türkiye'de mor çatılar çok ünlüdür bu konuda. Hangi özelliklere sahip olması gerektiği açık ve nettir. Kadın sığınma evleri herkes tarafından bilinmez. Kadın sığınma evlerindeki kadınlar korunur ve eğitilir. İlgili kadınları çocuklarını da bir şekilde çatısı altında korur ve eğitir. İş bulma imkanları sağlar. Çok özelliklidir bunlar.Bir kadını sadece yatırıp yedirmiyorlar orada. Aynı zamanda o kadının kısa süreli geleceğine yönelik de özellikler sağlıyorlar. Bizdeki kadın sığınma evi böyle niteliklerde değildir. Çok fazla bilinen Lefkoşa'nın ortasında bir evdi. Çok disiplinli bir yeri kastetmiyorum ancak en azından koruma maksatları bakımından yapının özellikli olması gerekiyor diye düşünüyorum.

"ALINYAZISI DEĞİL"

Biz şiddetin kimsenin kaderi, alınyazısı olmadığını söylüyoruz. Şiddete maruz kalınıyorsa, birilerinden yardım alınması gerektiğini savunuyoruz. Bir sığınma evimiz yoksa biz buna katlanmak zorunda değiliz. Bu hususta ilk başvurulacak merci elbette polis teşkilatımızdır. Polis teşkilatımızın başında da yeni bir kadın genel müdürümüz var. Ben bu konuda iyileşme olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Hal ve tavırda iyileşme olduğunu söyleyebiliyorum. Polis içerisinde ataerkil yapının kırıldığını ve daha sahiplenici davranıldığını görüyorum. Bu çok pozitif gelişmelerdir. Yapılan şikayet ve ifadenin ardından ilgili polis müdürlüğü bağlı bulunduğu bölgenin sosyal hizmet uzmanlarına haber verecektir. Sosyal hizmet dairesidir bunun birinci muhatabı. Onların gözleminde süreç izlenir.

"VATANDAŞI KORUMAKLA MÜKELLEFİZ"

Biz vatandaşlarımızı korumakla mükellefiz. Çünkü biz Anayasası'nda sosyal bir devlet olduğu yazan bir devletiz. Anacak sanırım birçok durumda sosyal bir devlet olduğumuz sadece yazılı kağıtlarda kalıyor. Vatandaşımızı koruyup kollayıp, hayat şartlarını düzenlemekle mükellefiz. Bu konuda devletim çok yetersiz. Bunu açık yüreklilikle söyleyebilirim. Devletim koruyamıyor. Devletim kamu mallarından eşit şekilde yararlandıramıyor. Bu konuda tamamıyla devletin sorumluluğu. Bizim öncelik haklarımızdır kişilik haklarımızdır. Bizim vücut bütünlüğümüze zarar geliyorsa bunun üzerine gerekçe tanımam ben. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız periyodik olarak çok üzgün olduğunu söylüyor şiddetten mağdur olanların korunması gerektiğini söylüyor. Projelerden bahsediyor ama maalesef günün sonunda ortada pek bir şey göremiyoruz. Bu ülkede kadın cinayetleri yaşandı, dünyada kadın cinayetleri yaşanıyor. Sonucunda ölüm ihtimallerinin olduğu hiçbir olay başka bir olaydan sonra gelmez. Trafikte de bu böyledir. Trafikte gerekli önlemlerin alınmaması, yol güvenliğinin sağlanmaması ölüm getirir. Şiddetin önlenemiyor olması, boyutlarının tespit edilemiyor ve boyutlarının sağlanamıyor olması ölüm getirir. Siz bana nasıl bir gerekçe getirebilirsiniz bunun sonucunda? Eğer sosyal bir devlet olmasaydık başka bir sisteme ait bir devlet olsaydık inanın bana tabii ki birçok şeyden sonra gelsindi. Ama biz o ibare ile kurduysak devletimizin temelini, bu uygulanmakla mükelleftir. Bu devletin sorumluluğuyken vaziyetine baktığımızda sorumsuzluğudur.

"ŞİDDETİ ÖNLEME PROJELERİ"

Şiddeti önleme konusunda çok kapsamlı projeler olabilir ama biz bu projelere ulaşana kadar birçok insan da kaybedebiliriz. Şiddet illa ki fiziksel değil. Psikolojik şiddet de insanı yıkım noktasına getirebiliyor. Biz o büyük projeleri yapana kadar, arada geçen süreyi nasıl telafi edeceğiz? Mevcut sığınma evi kapatılmasaydı, çok daha güzel bir duruma revize edilseydi projelere aktarılırdı. Umarım gerçekten şiddetin boyutu kontrol altında tutulur da daha kötü şeyler yaşanmaz. Herkes üzgün bu konuyla ilgili, ancak önleme çalışmaları da yapılmıyor, şiddet devam ediyor. Dünya standartlarına en yakın şekilde getirilebilirdi de."

StarKıbrıs

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.