İÇ HABERLER
okuma süresi: 20 dak.

Özgürgün: "Tarih bu utancı yazdı"

Özgürgün: "Tarih bu utancı yazdı"

Yakın Doğu Üniversite Hastanesi Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Savaşan, Başhekimi Sevim Erkmen , Yakın Doğu Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Meltem Nalça Andrieu ile nakil ekibinde çalışmalarını sürdüren Dr. Tevfik Eker UBP Genel Merkezini ziyaret ederek UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün ve UBP milletvekilleri ile görüştü. Sağlık Bakanı'nın YDÜ Hastanesi'ne karşı takındığı olumsuz tavır neticesinde KKTC'de yaşayan hastaların tekrardan yurt dışına gitmeye zorlanmasından ötürü hastaların yaşadıkları mağduriyet ile Sağlık Bakanı'nın ülkesine sürdüğü organ mafyası lekesinin konuşulduğu değerlendirildiği görüşmede, Özgürgün, "Kendi kurumlarını yıpratıp yok etmeye çalışan ve KKTC'ye zarar veren bu hükümet meşruiyetini yitirdi"ni söylediği vurgulandı.

Yayın Tarihi: 22/08/14 08:51
okuma süresi: 20 dak.
Özgürgün: "Tarih bu utancı yazdı"
A- A A+

Kıbrıs Postası – Eniz Orakcıoğlu

Özgürgün "Yüz akımız olan bir eğitim kurumu ve hastanesiyle uğraşılması doğru değildir".

"Çok önemli mesafeler aldığımız eğitim alanında ve sağlıkta büyük atılım yapmayı başarmış güzide bir kurumumuza hükümet tarafından ve hükümetin bir bakanı tarafından yapılan bu saldırıyı ve kasıtlı açıklamaları hayret ve şaşkınlık verici buluyoruz"

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, YDÜ Hastanesi yetkililerini kabulünde, "Kendi kurumlarını yıpratıp yok etmeye çalışan ve KKTC'ye zarar veren bu hükümet meşruiyetini yitirdi. Erken seçim çağrısı yapıyorum" dedi.

YDÜ Hastanesi Başhekimi Sevim Erkmen, ülkede yaşanan bu talihsiz olayların kendilerini üzdüğünü belirterek "bakanın organ mafyası" ile KKTC'nin imajına büyük zarar verdiğini söyledi.

YDÜ Hastanesi Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Savaşan, organ nakline hazırlanan hastaların akrabalık belgelerinin uluslar arası mercilerden ve ayrıca Türkiye Cumhuriyeti'nde onaylatıldığını belirterek, "Sağlık Bakanı ağzından dünyaya Kıbrıs'ta organ mafyasının kol gezdiğinin ima edilmesi talihsiz olduğu kadar, Kıbrıs Türk tarihine de utanç verici bir leke olarak yazılmıştır" dedi.

Yakın Doğu Üniversite Hastanesi Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Savaşan, Başhekimi Sevim Erkmen , Yakın Doğu Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Meltem Nalça Andrieu ile nakil ekibinde çalışmalarını sürdüren Dr. Tevfik Eker UBP Genel Merkezini ziyaret ederek UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün ve UBP milletvekilleri ile görüştü.

Sağlık Bakanı'nın YDÜ Hastanesi'ne karşı takındığı olumsuz tavır neticesinde KKTC'de yaşayan hastaların tekrardan yurt dışına gitmeye zorlanmasından ötürü hastaların yaşadıkları mağduriyet ile Sağlık Bakanı'nın ülkesine sürdüğü organ mafyası lekesinin konuşulduğu değerlendirildiği görüşmede, Özgürgün, "Kendi kurumlarını yıpratıp yok etmeye çalışan ve KKTC'ye zarar veren bu hükümet meşruiyetini yitirdi"ni söylediği vurgulandı.

"Hastanemizin açılması ile Rum'a muhtaçlık azaldı"

Yakın Doğu Üniversite Hastanesi Başhekimi Dr. Sevim Erkmen bir süredir kendilerini üzen sıkıntılar yaşadıklarına dikkat çekerek, "2010 yılında açılan YDÜ Hastanesinin esas misyonu, kendi ülkemizi vatandaşımızın ve ülkemizde yaşayanları kimseye muhtaç etmeden tedavileri yapabilmek ve sağlık sorunlarını çözebilmektir. Bunun yanında kamu hastanelerimiz vardır, fakat hepimizin bildiği gibi hiçbir kamu hastanesi YDÜ hastanesinin olanaklarına sahip olmadığından ötürü de toplumun bütün sağlık sorunlarına cevap veremiyorlar. Ülkemiz insanı uzun yıllar yurtdışına ve Rum tarafına muhtaç olduğunu hepimiz biliyoruz. 2010 yılında hastanemizin açılmasıyla bu muhtaçlık ortadan kalkmıştır. Bunun yanında YDÜ dünyada birçok ilklere imza atmıştır. Kardiyoloji ve onkoloji alanında büyük başarılarımız vardır" şeklinde konuştu.

"4 yapay kalp nakli başarı ile uygulandı"

Erkmen, sözlerine şu şekilde devam etti; "Organ nakli öncesinde kalp hastalarına yapılan yapay kalbi YDÜ hastanesi olarak başarıyla uyguladığımızı belirtmek isterim. Dünyada bugün belirli merkezlerde uygulanan yapay kalp hastanemizde 2 devlet sevkli hastaya,2 de özel hastaya başarı ile uygulanmıştır. Aynı şekilde kanser hastalıklarının da bünyemizde teşhi ve tedavisi için gerekli bütün tıbbi cihazlar yanında bu konuda yetkin hocaların da bulunması ülkemiz adına büyük bir şanstır. Bu sistem bugün Rum tarafında bile bulunmuyor ve Güney Kıbrıs kanser hastalarını teşhis için İtalya ve Yunanistan'a gönderiyorlar.

"Bize organ nakli için onay verildi"

Erkmen, uzun süredir organ nakli için hazırlanlandıklarını söyleyerek YDÜ Hastanesi, nakil yapmaya yetkili bir üniversite hastanesi olarak, KKTC yasaları, uluslararası kurallar ve etik değerler çerçevesinde Sağlık Bakanlığı ve Devletimizin ilgili diğer kurumlarının bigisinde iki turist hastayı nakle hazırladığını anlattı.

Hastaları iyileştirme, yaşama süresini uzatabilme, nitelikli bir yaşam sağlayabilmenin, insanlığın çok eski zamanlardan beri sürekli üstünde durduğu, daha iyisini amaçladığı bir konu olduğunu anlatan Erkmen, "Teknolojik gelişmeler her alanda olduğu gibi, tıpta da üretilen sağlık hizmetinin bir önceki aşamadan daha nitelikli olmasına imkan sağlamaktadır. Doku ve organ nakli de bu konuda iyi bir örnektir" diye konuştu.

YDÜ Hastanesi KKTC Sağlık Bakanlığı'ndan 2012 yılında, 3/2012 sayılı yazı ile "Organ Nakli Yapılabilir" iznini almıştır...

Nakilleri yapacak konusunda uzman hekimler yanısıra eğitilmiş hemşire, teknisyen ve diğer sağlık çalışanları da hazır...

YDÜ Hastanesine verilen bu izne bağlı olarak Organ ve Doku Nakil Merkezi'nin kurulduğunu anlatan Erkmen, hastane bünyesinde gerek tam gerekse de yarı zamanlı çalışan organ ve ilik nakli yanı sıra yapay kalp naklillerini de yapabilen konusunda uzman hekimlerin bulunduğunu söyledi.

Erkmen, bu hekimler ile çalışacak hemşireler yanı sıra diğer sağlık personelinin de söz konusu nakiller ve işlemler için eğitimli olduğunu sözlerine ekledi.

YDÜ Hastanesi sahip olduğu en son teknolojiyi kullanan cihazları ve gelişmiş alt yapısı ile de nakillere hazır...

Erkmen, YDÜ Hastanesi'nin sahip olduğu en son teknolejiyi kullanan cihazları, gelişmiş alt yapısı, uzman hekim ve eğitilmiş yardımcı personelleriyle nakil yapmaya hazır olduğunun bir kez daha altını çizdi.

"Ülkemizde böbrek yetmezliği bulunan hastalara nakil gerekiyor"

Organ nakli için araştırma ve hazırlık döneminin yerli halka göre daha büyük bir sorun olduğunu vurgulayan Erkmen, "Biz tüm bu çalışmaları başlatırken ve organ naklini hedeflerken düşündüğümüz kendi ülkemizde 170'e yakın bulunan böbrek yetmezliği hastalarıydı. Bu 170'e yakın hastanın büyük bir kısmına da nakil gerekmektedir. Bunun yanında ülkemiz akrabalık bağlarını çok kolay tespit edebilen bir yerdir, biz bu başlangıcı yapıp hastalarımıza yolu açmayı hedefledik" diye konuştu.

Cumhurbaşkanımız Eroğlu'nun huzurunda niyetimizi ülkemize ve Dünya'ya duyurduk...

YDÜ Hastanesine böbrek nakli olmak amacıyla geçtiğimiz hafta iki yabancı uyruklu hastanın başvurduğunu anlatan Erkmen, "bizler de nakil yapmaya yetkili bir hastane olarak, yasalar, uluslararası kurallar ve etik değerler çerçevesinde hastalarımıza gelen hafta böbrek nakli yapılması için hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Nakiller, KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Dr. Derviş Eroğlu'na yaptığımız ziyarette ülkemiz ve Dünya kamuoyuna duyurduğumuz gibi, yasalara, uluslararası kurallara ve etik değerlere uygun olarak Sağlık Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlar ile iş birliğinde yapılacaktır" dedi.

"Ortada neden olmadan rapor ettiler"

Yakın Doğu Üniversite Hastanesi Başhekimi Sevim Erkmen, YDÜ Hastanesinde tabipler birliğinin 5 avukatı ve bakanlık müdürü yanısıra bir grup Sağlık Bakanlığı personelinin de kendilerinin de büyük bir memnuniyetle karşıladığı bu ve beş saat süren bu denetimlere refakat ettiklerini vurguladı. Buna rağmen bakanın bizi hastaneye almadılar söylemi kamuoyunu yanılmaktan başka bir yere hizmet etmiyor diye konuştu.

"Tam onaylı akrabalık belgeleri geldi"

Erkmen, nakil bekleyen 2 yabancı hastanın akrabalık belgelerinin gerek uluslar arası gerekse de TC'den onaylanarak KKTC Cumhurbaşkanı'na, Sağlık bakanı ve Savcılığa da gönderildiğinin altını çizdi.

"Kısır çekişme ülkemiz için son bulmalı"

Erkmen, sözlerine şu şekilde son verdi; "Biz bu hastaları tamamen tıbbi ve etik kurallara göre hazırlıyoruz. Bütün kuralları yerine getirerek yaptığımız bu iş de suçlanmak ülkemiz, insanımız ve üniversitemiz için üzücü ve rencide edici bir durum. Bu kısır çekişmelerin ülkemiz için son bulması gerekiyor."

"Yurtdışına ve Rum tarafına bağımlılık ortadan kalktı"

Yakın Doğu Üniversitesi Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Savaşan, ülkemizde en önemli sorunların başında sağlıkta dışa bağımlılık olduğunu işaret ederek YDÜ hastanesinde açılmasının ardından sağlıkta dışa ve Ruma bağımlılığın ortadan kalktığına işaret etti

"4 yıldır YDÜ hastanesi kurulduğundan bu yana kalp, kanser ve diğer travmalara bağlı tedaviler ve diğer konularda yurtdışına olan sağlıktaki bağımlılık ortadan kalkmıştır. Sizlerin de hükümette olduğunuz dönemde YDÜ ile yapılan protokoller kapsamında devlet hastanesinde verilemeyen hizmetler YDÜ hastanesinde verilmeye başlanmıştır. Böylelikle devletin kontrolünde kendi insanımız kendi ülkesinde hizmet almaya başlamıştır" şeklinde konuştu.

"Kendi devletimizi kendimize mi şikâyet edeceğiz"

Savaşan, sözlerine şu şekilde devam etti; "Zaman içerisinde bu 4 yılda birçok şey yazılıp çizildi fakat biz YDÜ Hastanesi olarak kurucu rektörümüz Dr Suat Günsel'in "kendi devletimizi kendimize mi şikâyet edeceğiz" telkinleri ile ne devletle olan alacak-vereceği, ne de yaşanan diğer sıkıntıları kamuoyuyla paylaşmadık. Gelinen aşamada Sağlık Bakanının kendine göre bir takım sebepler uydurarak süresi biten protokolü yenilememesi ve insanımızı yine yurtdışına ve Rum tarafına mahkûm etmesini kesinlikle kabul etmiyoruz. Ana muhalefet partisi olarak da sizlerden bu konuda destek olmanızı ve ülke insanımızın ne yurtdışına ne de Rum tarafına mahkûm edilmesine izin vermemeniz konusunda birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz."

"Alacağımız hastalara bakmamıza engel teşkil etmedi, etmeyecek"

Savaşan, protokolün yenilenmemesi konusunda iki noktaya dikkat çekmek istediğini belirterek, "Dört yıldan bu yana 15000 den fazla sevkli hastamıza verdiğimiz hizmetlerden kaynaklanan ve bu güne kadar da almadığımız 80 milyon TL ye varan alacağımızı, bugüne kadar gündeme getirmememize rağmen bundan sonra da bu alacağımızın hastalarımıza bakma konusunda herhangi bir engel teşkil etmeyeceğini buradan bir kez daha tekrar ediyorum. Bu alacak bizim tarafımızdan devlet ve üniversite arasında çözülecek bir konudur. Bu sorunun hastalarımıza yansıtılmadığını ve bundan sonrada yansıtılmayacağını bilinmesini istiyoruz. Devletin hastaları göndermeye devam etmesi halinde onlara en iyi şekilde hizmet edeceğimizi de belirtmek isterim" şeklinde konuştu.

"Açıklamalar tarihe utanç verici bir şekilde yazıldı"

Savaşan, ikinci sorunun ise organ nakli ile ilgili olduğuna dikkat çekerek, Sağlık Bakanı ağzından dünyaya Kıbrıs'ta "organ mafyasının kol gezdiği" duyurulmuştur. Bu açıklama talihsiz olduğu kadar, Kıbrıs Türk tarihine de utanç verici bir tavır olarak geçmiştir. Siz eğer bir devletin bakanıysanız yüzde 100 emin olmadan kendi ülkenize ve kendi ülkenizin saygın bir üniversitesine bu çamuru atmazsınız ve atmaya çalışanlara da izin vermezsiniz. Hal böyleyken sayın bakanın ve ilgili çevrelerin daha hastaları hastanemizde kabul etmeden önce, organ nakli yapma noktasına geldiğimizi açıklamamız ve bu konudaki gelişmeleri de devletin diğer kurumlarına da bu konuda bilgi vermemizin ardından malum açıklamaların yapılması art niyetten başka bir şey değildir. Bu açıklamalar KKTC'nin yani ülkemizin ve devletimizin adına leke düşürücü çok vahim ve talihsiz bir söylemdir" dedi.

"Yasaya bizlerde katkı koyduk"

1991 yılında geçmiş olan ve pek çok eksiği bulunan mevcut yasanın yürürlükte olduğuna dikkat çeken Savaşan, "Bu yasa yürürlüktedir ve biz de bir hukuk devletiysek mevcut olan yasaya uymak durumundayız. Hal böyle olmasına rağmen YDÜ Hastanesinin profesörleri Sağlık Bakanının yeni yasa diye övündüğü söz konusu yeni yasaya katkı koymuştur. Uluslararası kuralların bu yasa içerisinde yer almasına ve güncellenmesine bizler de yardımcı olduk. Buna rağmen Hükümet yasayı son dakikada eklediği bir madde ile KKTC'de organ ve doku naklinin 5 yıl boyunca Devlet hastanesinde yapılabileceği şeklinde sınırlamıştır.

Geçmiş hükümetin YDÜ Hastanesi'ne verdiği iznin şimdiki hükümet tarafından yasa marifeti ile alınması ve şu an itibarı ile gerek alt yapısı gerekse de diğer eksikliklerinden ötürü yapamayacak devlet hastanesine bu yetkinin verilmesi iyi niyetten ve ülke ihtiyaçlarının karşılanması noktasında fevkalade noksandır.

Yapılan bu manevra ile ülkemizde organ nakli bekleyen başta böbrek hastaları yanındaki pek çok hastamızı da mağdur eden bu girişimden vaz geçilmesini temenni ediyoruz.

Bakan Gulle'nin her vesileyle övündüğü "kamu ve özel sektörün sağlıkta bir tutulduğu" yönündeki açıklamalarının da YDÜ ve diğer özel hastanelerde 5 yıl organ naklini yasaklamaya çalışması da bakanın bu söylemlerinin ne kadar samimi olduğunun en çarpıcı göstergesidir. Her şeye rağmen bizler CTP'nin ilgili komiteden geçirdiği bu yasanın etik, tıbbi ve diğer bütün kurallarına da uyarak hastalarımızı nakle hazırladığımızı bir kez daha vurgulamak isterim. Buna ilave olarak nakillerin TC'den de onaylatılan uluslararası belgelere dayandırılarak 4.derece akrabaya kadar yapacağımızın da bilkinmesinde fayda görüyoruz.

Bu belgeleri Cumhurbaşkanı, Sağlık Bakanı ve devletimizin diğer kurumlarına göndermemize rağmen hala bugün çıkıp bir bakanın konuyu çarpıtmaya yönelik açıklamalarına devam ettirmesinin değerlendirmesini de kamuoyunun takdirine bırakıyorum."dedi

"Yasal ve etik olmayan hiçbir şey yapmadık"

Savaşan, sözlerine şu şekilde son verdi; "Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesinde yasal ve etik olmayan hiçbir şey bugüne kadar yapılmamıştır, bundan sonrada da yapılmayacaktır. Ama bilinmesini isterim ki kendi insanımızın bütün ihtiyaçlarını karşılamak için açtığımız hastanemiz öncelikle kendi yurttaşımıza da böbrek, kalp ve diğer nakillerde en iyi hizmeti vermesinin yanında uluslararası hastalara da dünyanın kabul ettiği kurallar çerçevesinde devletimizin yüz akı olarak hizmet verecektir. Sağlık alanında atılan bu büyük adımlar sayesinde ülkemizin dünyada ismini en iyi şekilde duyuracağımızdan ve insanımızın göğsünü kabartacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. Bu konuda sizlerden destek geleceğinden de ayrıca hiç kuşkumuz yoktur. Sizin hükümetiniz zamanında bu ülkede önemli atılımlar olmuştur ve bunların devamı için çalışacağınızdan da eminiz."

"Balık baştan kokar"

UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, son günlerde yaşanan bu olayları ana muhalefet partisi olarak hayret ve şaşkınlıkla takip etiklerini belirterek, "Kendi kurumlarını yıpratmaya çalışan bir hükümeti tarih ne yazmıştır, ne de bundan sonra yazacaktır. Biz bunu hükümetin ilk gününden itibaren Özkan Bey ve hükümetinden değişik şekillerde izlemekteyiz. Başında bulunduğu devletin, başbakan olduğu ülkenin bayrağını bile hazmedemeyen bir başbakanın hükümetinin bakanlarının da maalesef bu şekle gelebileceğini tahmin etmekteyim. Balık baştan kokar derler Başbakan böyleyken Sağlık Bakanından da daha fazla bir şey beklenmezdi.

Yüz akımız olan bir eğitim kurumu ve hastanesiyle uğraşılması doğru değildir.

Bizim milletvekillerimiz sağlıktaki çok ciddi konuları takip ediyor ve sağlıkta bu kadar sorun varken durup da yüz akımız olan bir eğitim kurumunun ve hastanesinin uğraşılması doğru değildir. Büyük fedakârlıklarla kurulmuş ve yurtdışına ve güneye hasta akışını durdurarak ülkede tedavi olma rahatlığına getiren bir kurum bunu hak etmiyor" dedi.

"Hükümet Güneye hasta gidişinin durmasından rahatsız"

Özgürgün, sözlerine şu şekilde devam etti; "Benim anladığıma göre hükümet Güney'e hasta gidişinin durmasından rahatsız oluyor. Biz ana muhalefet partisi olarak böyle bir yaklaşım içindeki zihniyet ve mantaliteyle sonuna kadar savaşıyoruz ve savaşacağız. Bu bir savaşa dönüştü çünkü ülkenin başındakiler ülkeyi yok etmeye çalışıyor. KKTC'nin kalkınmasının, ileriye gitmesinin, özellikle eğitim, üniversiteler ve turizm sektörlerinden oluşabileceğinin farkındayız.Dolayısı ile maalesef bunun farkında olmayan bir Özkan Bey var. Biz buradan hükümete ciddi bir çağrı yaparak kendi kurumlarını yıpratarak bir yere varmak mümkün olmadığı gibi, o zihniyetteyseniz de, o zihniyeti yok edecek her türlü mücadeleyi ana muhalefet partisi yapacaktır. Çünkü siz oturduğunuz koltukta ülkenin gelişimini sadece Kıbrıs'ta bir anlaşmaya bağladığınızı her zaman söylemektesiniz. Oysaki anlaşma olmadanda bizim yüz akı kurumlarımız var ve çok önemli mesafeler aldık. Bugün tanınmayan bir ülke olmasına rağmen birçok alanda büyük adımlar atabilmiş üniversitemiz dışardan bile takdir toplarken ve başka yerden de kıskançlıkla izlenirken kendileri buna engel olmaya çalışan ve aşağıya çekmeye çalışan maalesef bir hükümet var."

"Erken seçim çağrısı yapıyorum"

Özgürgün, KKTC'ye zarar veren bu hükümetin son seçimlerde meşruiyetini yitirdiğinibelirterek "Dolayısı ile biz erken seçim çağrımızı yaptığımız zaman buna dayanarak yapmıştık. Zaten başarısızlıkları ve ülkeye verdikleri zarar ortada, birde yerel seçim neticesi ortada, eğer genel seçim olsa 26'nın altına düşmüş olan meclisteki çoğunluğunu kaybetmiş bir hükümet var. Bir hükümet belki başarı gösteremeyebilir ama hiç olmazsa zararda vermemelidir. Bugün görüyoruz ki her sektöre ve çok önemli sektörlere de zarar veriyor. Bu hükümete daha fazla tahammül olmadığını görüyoruz ve ana muhalefet partisi olarak erken seçim çağrısı yapıyorum" diye konuştu.

"Hayret ve şaşkınlıkla izliyorum"

Özgürgün, sözlerine son verirken duyduğu üzüntüyü dile getirerek, "Çok önemli mesafeler aldığımız eğitim alanında ve üniversitelerimiz arasında sağlıkta bu atılımı yapmayı başarmış güzide bir kurumumuza hükümet tarafından ve hükümetin bir bakanı tarafından yapılan bu saldırıyı kasıtlı açıklamaları da hayret ve şaşkınlıkla izlediğimizi belirtmek istiyorum."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.