KSP: "Emekçilerimizin her sektörde örgütlenmesi bir haktır"

"Geçtiğimiz hafta içinde, Girne Turizm Limanı yakınlarındaki bir otel inşaatında çalışan 19 yaşındaki Cuma Cemiloğlu'nun inşaatta yaşanan çökme sonucu göçük altında kalarak hayatını kaybetmesi olayından sonra yaşanan gelişmeleri ibretle izlemekteyiz.

Bu acı olayda Cuma Cemiloğlu feci şekilde can verirken, iş kazaları ve denetimleri konusunu bir kez daha gündeme getirdi.

Bu konuda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Girne Belediyesi ve İnşaat Mühendisleri Odası birbirlerini suçlamaya devam ederken, Kıbrus'ın kuzeyinde işçiler emniyet tedbirlerinin olmadığı koşullarda, yüksek ölüm riski altında çalışmaya devam etmektedirler.

Cuma Cemiloğlu'nun ölümüne yol açan inşaat için, inşaat mühendisleri odasının, tüm tesbit ve raporlarına rağmen vermiş olduğu inşaat vizesi manidardır!

Girne Belediyesi'nin, İnşaat Mühendisleri Odası'nın raporlarına rağmen sözkonusu inşaatın gerekli emniyet tedbirleri alınmadan sürdürülmesine göz yumması kabul edilemez.

Başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olmak üzere KKTC hükümetlerinin iş güvenliği konusunda gerekli önlemlerin alınmasını sağlayacak yasaları çıkarmaması, iş kazalarının başlıca nedenini oluşturmaktadır.

Kısacası en üst makamdan en düşük seviyedeki yetkiliye kadar Kuzey Kıbrıs'ta çalışma hayatını düzenleyen tüm merciler ülkemizde yer alan iş kazalarının ve bunlardan kaynaklanan ölümlerin sorumluluğundan kaçamazlar.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı göreve geldiği günden itibaren bu konuyu öncelikli ve ivedi olarak ele alıp gerekli yasaları hazırlamakla yükümlüydü.Yasal sürecin uzaması halinde yasa hükmünde kararname ile acil önlemler alınabilirdi. Eşe dosta çıkar sağlamak için yasa hükmünde kararname çıkaranlar, işçilerin güven içinde çalışabilmelerini sağlayacak koşulların oluşturulması için gerekli yasaları çıkarmaktan aciz midirler?

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı derhal istifa etmelidir!

Gerekli ikazlara rağmen inşaatın devam etmesine göz yuman tüm yetkililer derhal tutuklanmalıdır.

İnşaat sahipleri gerekli önlemleri almadan işçilerin hayatını riske atarak ölüme neden oldukları için derhal tutuklanmalı ve ölen işçimizin ailesine yüklü bir tazminat ödemeye mahkum edilmelidir.

Kuşkusuz Türkiye Cumhuriyeti'nin bir alt yönetimi olan KKTC'de var olan tüm eksik aksak uygulamalar Türkiye'den kaynaklanmaktadır. Türkiye'de de işçilerin iş güvenliği sağlanmamış ortamlarda çalıştırılması bir gelenek haline getirilmiştir.

Avrupa'da ölümlü iş kazaları miktarında birincilik Türkiye Cumhuriyeti'nindir. Geçtiğimiz aylarda Soma'da meydana gelen ve 300'den fazla işçi kardeşimizin öldüğü maden faciası, ve Girne'deki kazadan bir gün sonra İstanbul'da meydana gelen insaat kazasında 10 işçinin düşen asansorde ölmesi, Türkiye'nin iş güvenliğine gösterdiği duyarlılığın acı örnekleridir.

"Anası gibi Tanası" misali, KKTC' de de iş güvenliğine, çalışanların canına önem verilmemektedir.

iş güvenliğini sağlamanın en etkili yolu işçilerimizin örgütlülüğüdür.

Örgütsüz kalan işçiler her türlü istismara ve tehlike koşullarında çalışmaya mahkum edilmektedir.

KKTC anayasasında tüm işçilerin sendikalaşama özgürlüğü yasal bir hak olarak yer almasına rağmen, KKTC'nin başka birçok yasası gibi bu yasa da kağıt üstünde kalmakta ve yetkili makamlar tarafından hayata geçirilmemektedir.

KKTC kendi yasalarını bile uygulamaktan aciz bir oluşumdur.

Kendilerini emeğin partisi olarak ilan edenlerin hükümetleri bile işçilerin sendikalaşma hakkını yasalara rağmen teslim etmemekte ısrar etmektedirler.

Özel sektör çalışanlarının örgütlenmesi, ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için gerekli yasal düzenlemeleri yaparak önlem almak çalışma bakanlığının asli görevi olmalıdır.

Bunu yapmaktan aciz hükümetler ve bakanlar istemiyoruz!

İşçilerimize, çalışanlarımıza güvenlik içinde insanca çalışma koşulları sağlanmalıdır!

Emekçilerimizin üretimin her sektöründe, çalışma hayatının her sektöründe örgütlenmesi bir haktır! Bu hakkın teslim edilmesi için tüm çalışanları mücadeleye davet ediyoruz!"