İÇ HABERLER
okuma süresi: 10 dak.

Özdenefe: "Fuhuş aşikar, devlet göz yumuyor"

Özdenefe: "Fuhuş aşikar, devlet göz yumuyor"

Kadın Milletvekili Fazilet Özdenefe, Gece Kulüplerinde fuhuş yapıldığının çok aşikar olduğunu ifade etti ve devletin buna göz yummasını eleştirdi.

Yayın Tarihi: 13/09/14 10:03
okuma süresi: 10 dak.
Özdenefe: "Fuhuş aşikar, devlet göz yumuyor"
A- A A+

Kıbrıs Postası – Filiz Seyis

Bir konsomatris ile bir barmenin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan silahlı saldırı, gece kulüplerinde yaşanan mağduriyetleri ve "seks köleliği" tartışmalarını yeniden alevlendirirken, "Devlet eliyle fuhuş" suçlamalarına neden oldu.

Kıbrıs Postası'na konuşan CTP-BG Girne Milletvekili Fazilet Özdenefe, yasalarımızda yasak olmasına rağmen, gece kulüplerinde fuhuş yapıldığının çok aşikâr olduğunu ve devletin de bu yasadışılığa göz yumduğunun altını çizerek, "Arada fuhuştan yakalanan olduğunu duyuyoruz ama yakalanan hep fuhuş yapan kadın oluyor. Ben hiç ceza yiyen gece kulübü sahibi ya da işletmecisi duymadım" dedi.

Feminit Atölye (FEMA) aktivisti Aslı Murat ise, gece kulüplerinde çalıştırılan kadınların şiddetin her çeşidine maruz kaldığını anlatarak, konuyla ilgili yasa ile insan hakları ihlalleri yaşanmasına göz yumulduğunu vurguladı. Murat, FEMA olarak yıllardır yasal düzenlemeler yapılması için girişimlerde bulunduklarını ifade ederek, hükümet yetkilileri tarafından dikkate alınmadıklarından yakındı.

Harem Gece Kulübünde, geçtiğimiz gün yaşanan silahlı saldırı sonucunda bir konsomatris ile bir barmenin hayatını kaybetmesiyle, gece kulüplerinde yaşanan mağduriyetleri, seks köleliği ve "Gece Kulüpleri ve Benzeri Eğlence Yerleri Yasası"nda ivedi olarak değişiklik yapılması gerektiği tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.

Özdenefe: "Gece kulüplerinde ciddi bir kölelik durumu var"

CTP-BG Girne Milletvekili Fazilet Özdenefe, gece kulübündeki cinayet olayı ile ortada ciddi bir denetimsizlik olduğunun bir kez daha gün yüzüne çıktığını anlattı.

Özdenefe, "Bu olay gece kulüplerinde yaşanan insanlık dramlarını da yeniden ortaya koydu. Ortada süregelen ciddi bir kölelik durumu var. Bu cinayet sadece buzdağının görünen kısmıdır" diyerek, şahsi görüşünün gece kulüplerinin kapatılması yönünde olduğunu ifade etti.

"Devlet eliyle fuhuş"

Gece kulüplerinde fuhuş yapıldığının çok aşikar olduğunun ve devletin de bu yasadışılığa göz yumduğunu kaydeden Özdenefe sözlerini şöyle sürdürdü:

"Devlet eliyle fuhuş yapıldığını hep söylüyorduk, hala söylüyoruz. Buralarda çalışan kadınların periyodik olarak sağlık kontrollerinin yapılması zorunlu kılınıyor ve herhangi bir bulaşıcı hastalığı olan kadın sınır dışı ediliyor. Kadın sınır dışı edilirken, kadının üzerinden para kazananlara dokunulmuyor. Yani aslında yasak olan fuhuşun var olduğu satır aralarında yazıyor. Devlet buna göz yumuyor."

"Ceza yiyen gece kulübü sahibi veya işletmecisi hiç duymadım"

"Arada fuhuştan yakalanan olduğunu duyuyoruz ama yakalanan hep fuhuş yapan kadın oluyor. Ben hiç ceza yiyen gece kulübü sahibi veya işletmecisi duymadım.

Bu konuyla ilgili yasal sıkıntılar var, evet yasal sıkıntıları aşmak bizim görevimizdir ve yeni dönemde, Meclis'te bu konu gündemimizde olacak. Ama uygulamada da sıkıntılar var."

"Bu sadece kadınların konusu değil; kölelikten, insan haklarından bahsediyoruz"

"Ayrıca kadın ticareti ile ilgili toplumsal bir bilinç veya baskı da yok. Modern, insan haklarına değer veren toplum belirtileri maalesef bizde yok.

Bu konu sadece kadın konusu değildir, bu konu toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren bir konudur. Burada kölelikten, insan haklarından bahsediyoruz."

Aslı Murat: "Hükümet bizi dikkate almıyor"

Feminit Atölye (FEMA) aktivisti Aslı Murat, gece kulüplerinde çalıştırılan kadınların şiddetin her çeşidine maruz kaldığını ve konuyla ilgili yasa ile insan hakları ihlalleri yaşanmasına göz yumulduğunu vurgulayarak, FEMA olarak yıllardır yasal düzenlemeler yapılması için girişimlerde bulunduklarını ancak hükümet yetkilileri tarafından dikkate alınmadıklarını keydetti.

"Henüz bir hareket planı yapmadık"

FEMA'nın, kadın şiddetine karşı sürekli bir mücadele içinde olduğunu ifade eden Murat, gece kulübünde yaşanan olay henüz çok taze olduğundan bir hareket planı yapmadıklarını ifade etti.

FEMA: "Zanlının TSK görevlisi olması şaşırtıcı değil"

Öte yandan, FEMA tarafından yapılan yazılı açıklamada da yaşanan olayın kınanmasının yanı sıra, gece kulübünde iki kişinin hayatına son veren zanlının Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) görevlisi bir uzman çavuş olmasının şaşırtıcı olmadığı belirtilerek, "Şiddetin meşru bir şekilde kullanılabildiği asker – polis gibi kurumların içerisinde barındırdığı militarist öğeler, eril nitelikte inşa edilmektedir" ifadelerine yer verildi.

FEMA'nın açıklamasının tam metni şöyle:

"Artık Yeter! Seks Kölelerine Özgürlük İstiyoruz…

Kıbrıs'ın kuzeyi dün yine ve yeniden bir kadın cinayetine sahne oldu. Gayriinsani koşullarda, seks kölesi olarak "gece kulüplerinde" çalıştırılan kadınlar, şiddetin her çeşidini yaşamaktadır. SıhamBenchargui öldürülen ilk seks kölesi değildir ve muhtemelen son da olmayacaktır. Devlet yıllar öncesinde hazırlanan ve meselenin tarafı olan her kesimin üç maymunu oynamasına fırsat veren yasal düzenlemeleri en kısa zamanda değiştirmelidir. Mevcut yasa, herkesin malumu olan gerçeği inkâr etmekte ve insan hakları ihlâllerinin yaşanmasına göz yummaktadır. 7/2000 sayılı "Gece Kulüpleri ve Benzeri Eğlence Yerleri Yasası"nın, ilgili mekânları teknik olarak sınıflandıran, suya – sabuna dokunmayan hâli, kabul edilebilir değildir. Yasa içerisinde belirtilen suç ve cezalar da yine bahsi geçen teknik kurallara aykırı davranılması hâlinde uygulanmaktadır. Kısacası çalışanların yaşayacağı hak mağduriyetleri durumunda işletilebilecek bir cezalandırma mekanizması mevcut değildir.

İçişleri Bakanlığı Müsteşarı - Gece Kulüpleri ve Benzeri Eğlence Yerleri Komisyon Başkanı Hasan Alicik 15 Nisan 2014 tarihinde yazılı açıklama yaparak, kadınların, özellikle eğlence sektöründe sömürü ve istismara açık hâle gelmesini önlemek amacıyla 6 maddeden oluşan hareket planlarını açıklamıştı. Alicik "Çağımızda, gerek Dünya coğrafyası, gerekse ülkesel düzeyde sosyal, kültürel, ekonomik olanakların dağılımındaki eşitsizlikler, hizmet sunumlarına erişimdeki yetersizlikler, ayrıca ötekileştirmelerin yarattığı yoksulluk, büyük ölçüde 'daha iyi bir yaşam' isteğiyle birleşerek modern anlamda kölelik olarak nitelendirilebilecek 'insan ticareti' olgusunu sosyal bir gerçeklik olarak doğurmaktadır" ifadelerini kullanarak, bu alanda çalışma yapacaklarının müjdesini bizimle paylaşmıştı. Ne yazık ki aradan beş ay geçmesine rağmen, bu konuda somut bir gelişme yaşanmamıştır. İktidarı elinde bulunduranların bu konuda "boşa geçirdiği" her gün, kadınların fiziksel, cinsel, ekonomik ve psikolojik şiddete maruz kalmalarına neden olmaktadır.

Militarist – Eril Şiddet Yaşam Hakkını İhlâl Ediyor

Somut olay üzerinden değerlendirme yaptığımız zaman, önemli bir nokta daha ortaya çıkmaktadır. İki kişinin hayatına son veren zanlının, uzman çavuş Kubilay Güler olduğu iddia edilmektedir. Bu bizim için pek de şaşırtıcı değildir. Şiddetin meşru bir şekilde kullanılabildiği asker – polis gibi kurumların içerisinde barındırdığı militarist öğeler, eril nitelikte inşa edilmektedir. Devletin güvenliğini sağladığı dile getirilen kolluk güçleri, bu sebeple kendini "devletin sahibi – toplumun efendisi" konumunda tanımlamaktadır. Emir – komuta sistematiği içerisinde hareket eden bireyler, iki eşit taraf arasında tesis edilebilecek iletişim aracılığıyla ilişki kurulabilme ihtimalini yok saymaktadır. Bu sebeple istediğini elde etmek için her türlü şiddeti kullanabilmekte, arzularının tatmin edilmeyip iktidarının sarsıldığı anlarda ise, insanların en temel hakları arasında sayılan yaşam hakkını ellerinden alabilmektedir. Tüm bunların temelinde, bireyler üzerinde uygulanan güç ve hayatlarını denetim – kontrol altında bulundurma saplantısı yer almaktadır. Militarist – eril kıstasların çizdiği sınır çizgilerinin aşılması ile sonuçlanan her karşı çıkış, her başkaldırı şiddet ile bastırılmaktadır. Uzman çavuş Kubilay Güler ve bugüne kadar erkek şiddetini icra eden her birey, ataerkil sistemin kendilerine bahşettiği güce dayalı iktidar koltuklarının sarsıldığı anlarda şiddete başvurmaktır.

Devlet ya yaşanan mağduriyete göz yummaya devam edip, şiddetin failleri arasında yer alacak ya da aylar öncesinde dile getirdiği icraatları hayata geçirmek için bugünden itibaren çalışmalarını hayata geçirme yolunu seçecektir. Öldürülen, tecavüze uğrayan, ötekileştirilen ve yok sayılan her kız kardeşimiz için bunun takipçisi olacağız."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.