Özersay: "Bütün mesele paylaşım kavgasıdır"

Kıbrıs Postası - Hasan YIKICI

Rum tarafının denizlerden elde ettiği doğal kaynakları Kıbrıslı Türkler ile paylaşmaya gönüllü olmadığını kaydeden Özersay, bu konuda Rum liderliğinin eskiye göre politika ve söylem değişikliğine gittiğini belirtti. Özersay, Anastasiadis'in önceki açıklamaları ile yeni açıklamalarını söylem yönünde farklılık arz ettiğini ifade ederek şöyle konuştu: "Kıbrıs Rum tarafı sadece yakın durduğu güçler açısından değil aynı zamanda politik görüş olarak da yalpalıyor. Anastasiadis dha önce, denizdeki zenginlik Kıbrıs halkına aittir, Kıbrıslı tüklere de aittir demişti. Ardından bizler 'tamam o zaman ortak bir komite oluşturalım' dedik. Bu öneriyi geri çevirmişlerdi. Rum tarafının politikasında söylem olarak da değişiklik var. Artık "bu kaynaklar Kıbrıs Cumhuriyeti'ne aittir" diyorlar.

Doğal kaynaklar kime ait?
Özersay uluslararası hukuka göre doğal kaynaklar üzerinde devletlerin değil halkların daimi hakkı olduğunu vurgulayarak uluslararası hukuka göre "ön planda olan devletler değil halklardır" dedi.

Uyuşmazlık var, mesele paylaşım kavgası
Rum liderliğinin bir deniz yetki uyuşmazlığı yaratmasının sürpriz olmadığını ifade eden Özersay, esas sorunun paylaşım sorunu olduğunu keydetti. Özersay, ", "çözüm olmadan kaynakları çıkarabiliyorsam neden bunu paylaşayım" diyor. Bütün mesele paylaşım kavgasıdır"

Özersay ayrıca şunları da kaydetti: "Kıbrıs Cumhuriyeti denilen resmin içine yerleştirmeye çalışıyorlar bu hakkı. Bu söylem ve politika değişikliğidir. Bunu çok bir tutar tarafı yoktur. Bir yeni ortaklık kuuruluncaya kadar bize de ait olan kaynakların paylaşımı olmalıdır. Ha, bunu da istemiyorlarsa bizim Rum tarafını buna zorlayacak girişimler yapmalıyız."

Biz ne yapacağımıza odaklanmalıyız
Kapsamlı çözümün geciktiğini kaydeden Özersay, uluslararası aktörlerin odak noktasının Ukrayna ve Ortadoğu'ya kaydığını belirterek, bu durumda bizim artık ne yapacağımıza odaklanmamız gerektiğini söyledi.

Örnek olarak da Türkiye'den gelecek olan suyun dağıtımı ve nasıl kullanılması gerektiğine değinen Özersay, "Ulusal toplumsal bir genel konsensüsla bunu yapmalıyız ve Cumhurbaskanı'nın da inisiyatif almasıyla olacak bu" diye konuştu.

Sol, sağ ayrımı anlamını yitirdi
Sol ve sağ odaklı siyasetin iflas ettiğine gönderme yapan Özersay, sol olduğunu iddia eden bir Parti'nin özelleştirmenin başını çeken politiklar yürttüğünü, sağ olduğunu iddia eden bir partinin ise izldiği ulusal politikalalarla insanları memeleketen bezdirdiğini kaydetti. Özersay, "Bütün bunları düşündüğümde Sağda mı solda mı durmanın anlamını yitirdiğini düşünüyorum" dedi. Özersay, "Kıbrıslı Türkler bir varoluş mücadelesi sürdürüyor. Sadece Rumlarla değil diğer bütün aktörlerle ve Türkiye ile ilişkilerimizde kendi irademize dayalı bir duruş sergilenmelidir" dedi. "Sağda veya solda değil insanın yanında olmak önemlidir" diyen Özersay, "Hümanist bir duruştur bu. Demokrasiye, hukukun üstünlüğüne inanın hümanist bir duruştur bu" dedi.

"Ben kimsenin adamı değilim"
Bir soru üzerine, "Özersay kimsenin adamı değildir. Hiçbir zaman hayatım boyunca da kimsenin adamı olacak değilim" dedi. "Hala daha Türkiye bize ne diyecek acaba diye beklersek zaten yönetilmeyi de hak ettik diyorum ben" diyen Özersay, "Eğer biz Türkiye ile ilişkilerimizi genel söylemlerden çıkarıp da uluslarası anlaşmlar zeminide oturtarak konuşursak, hayatımızın merkezine toplumun menfaatini koyarsak o zaman Türkiye'yi de ikna ederiz" dedi.