İÇ HABERLER
okuma süresi: 13 dak.

Şiddete maruz kalan kadınların %20'si intihar girişiminde bulunuyor

Şiddete maruz kalan kadınların %20'si intihar girişiminde bulunuyor

Ülkemizde yapılan araştırmaya göre çalışan kadın, evde oturan kadına göre daha fazla şiddet görüyor…

Yayın Tarihi: 17/11/14 08:02
okuma süresi: 13 dak.
Şiddete maruz kalan kadınların %20'si intihar girişiminde bulunuyor
A- A A+

2014 yılında yapılan "Eş Şiddetinin Yaygınlığı, Risk Faktörleri Ve Psikolojik Belirtileri" Araştırması kadına yönelik şiddetinin vahim boyutlarını gözler önüne serdi. Buna göre ülkemizdeki kadınların yüzde 14'ü eşinden şiddet görürken çalışan kadınlar ise çok daha fazla şiddete maruz kalıyor.

Kadınlar, en az bir kez ailelerinden biri tarafından yüzde 73,8'i psikolojik, yüzde 64,4'ü fiziksel ve yüzde 6,9'u cinsel şiddete; eşler, tarafından ise yüzde 54,5'i psikolojik, yüzde 36,7'si fiziksel ve yüzde 19,7'si cinsel şiddete maruz kalıyor.

Uzman Psikolog Anjelika Hüseyinzade Şimşek, yapılan araştırmalarda, dünyada her üç kadından birinin dövüldüğüne dikkat çekerek, cinsel şiddetin ise kadınlar üzerinde travmalara ve ağır ruhsal sorunlara yol açtığını belirtti. Çağdaş şiddete maruz kalan kadınların yüzde 20'sinin de "intihar girişiminde" bulunduğuna dikkat çekti.

Kıbrıs Postası - Eniz ORAKCIOĞLU

21. yüzyılı yaşadığımız şu günlerde kadına karşı şiddet ne yazık ki ürkütücü boyutlarda. 3-28 Kasım cinsel tacize karşı farkındalık ayı olması nedeniyle Kıbrıs Postası'na konuşan Uzman Psikolog Anjelika Hüseyinzade Şimşek, kadına karşı şiddete yönelik ülkemizdeki ve dünyadaki acı gerçeği araştırma sonuçlarıyla ortaya koydu. Kadına karşı şiddetin varlığının, kadınların toplumsal hayata katılımını kısıtladığına dikkat çeken Şimşek, "kadına yönelik şiddet toplumun eğitim düzeyine ve ekonomik performansına zarar vererek varlığını sürdürüyor. Toplum bu nedenle ikinci sınıf ve zayıf bir toplum olmaktan çıkamıyor" dedi.

Ülkemizde kadına şiddet gerçeği

Ülkemizde yapılan bir araştırmaya göre, kadınların yüzde 73,8'i aile bireyleri tarafından en az bir kez psikolojik şiddet gördü. Aile bireyleri tarafından görülen şiddeti psikolojik şiddeti, yüzde 64,4'ü fiziksel ve yüzde 6,9'u cinsel şiddet takip etti. Eşler tarafından görülen şiddette ne yazık ki ürkütücü boyutlarda. Kadınların yüzde 54,5'i eşlerinden psikolojik şiddet görürken, 36,7'si fiziksel ve yüzde 19,7'si cinsel şiddete de maruz kalmış. Bu araştırmaya göre, eşlerinden şiddet gören kadınlardan sadece %2,6'sı en az bir defa, polise başvurmuştur. (Araştırma Mehmet Çakıcı, Selma Düşünmez, Ebru Çakıcı tarafından yapılmış ve 2007'de yayımlanmıştır.)

Eşleri tarafından şiddete maruz kalan kadınların yüzdelik tablosu;

Psikolojik şiddet - %54,5

Fiziksel şiddet - %36,7

Cinsel şiddet - % 19,7

Ailelerinden herhangi biri tarafından şiddete maruz kalan kadınların yüzdelik tablosu;

Psikolojik şiddet - %73,8

Fiziksel şiddet - %64,4

Cinsel şiddet - %6,9

Kadınların yüzde 14'ü eş şiddetine maruz kalıyor

Uzman Psikolog Anjelika Hüseyinzade Şimşek'in gazetemiz Kıbrıs Postası'na sunduğu veriler ışığında, 2014 yılında yapılan başka bir araştırmaya göre; KKTC'de kadınların yüzde 14'ünün eş şiddetine maruz kalmakta olduğunu görüyoruz. Boşanmış, ayrı yaşayan ve 35 yaşın altında olan kadınlar çok fazla şiddete maruz kalmazken, çalışan kadınların daha çok şiddete maruz kaldıklarını görmekteyiz.

Sığınma evi eksikliği

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde tek kadın sığınma evi bulunduğunu sözlerine ekleyen Uzman Psikolog Anjelika Hüseyinzade Şimşek, sığınma evinde kurumun kaynaklarının sınırlı olduğuna dikkat çekti. Şimşek bu travmaların psikolojik tedaviyle atlatılabileceğine de değindi. (E. Çakıcı, M. Karaaziz KKTC'de Eş Şiddetinin Yaygınlığı, Risk Faktörleri Ve Psikolojik Belirtileri 2014 )

"Her üç kadından biri dövülüyor"

Uzman Psikolog Anjelika Hüseyinzade Şimşek, kadına yönelik şiddetin Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1997 yılı itibariyle önemli bir halk sorunu olarak tanımlandığını belirterek, "Her ülkede varolan bu sorunun bazı ülkelerde oldukça yüksek oranda yaşanmakta olduğu araştırmalar sonucunda ortaya konmaktadır. Yapılan araştırmalar, dünyada her üç kadından birinin dövüldüğünü, cinsel ilişkiye zorlandığını veya başka bir şekilde şiddete maruz kaldığını ortaya koyuyor' dedi.

"Kadın 3000 yıl önce de şiddet görüyordu"

Uzman Psikolog Şimşek, arkeolojik bulgularda ortaya çıkan manzarayı şu şekilde anlatıyor; "Kadınların 3000 yıl öncesinde de şiddete maruz kaldıklarını, kadın mumyaların kemiklerinde kırıkların erkek mumyalara göre daha fazla olmasından anlayabiliyoruz. Ayrıca bu kırıkların savaştan kaynaklanmadığı, daha çok bireysel şiddetten kaynaklandığı da tespit edilmiştir."

"Birden fazla şiddet çeşidine maruz kalınıyor"

Şimşek, 1993 yılında Birleşik Milletler tarafından kadına yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi yayımlandığını belirterek, "Bu bildirgeye göre kadına yönelik şiddet olarak tanımlanan davranışlar: fiziksel, cinsel, psikolojik olarak sınıflandırılıp; zarar veya üzüntüye sebep olabilecek davranışların, tehdit, baskı veya özgürlüğün kısıtlanması şiddet kapsamına alınmıştır. Daha sonraki yorumlarda kadının ekonomik ihtiyaçlardan yoksun bırakılması da şiddet kapsamına ilave edilmiştir. Sınıflandırmaya gelince ise, kadına yönelik şiddet oluşturacak davranışlar 4 ayrı başlık altında değerlendirilmektedir. Söz konusu şiddet şekilleri genel olarak tek tek gerçekleşmemekte, kadınların pek çoğuna karşı bu şiddet şekillerinden bir kaçının birlikte işlendiği görülebilmektedir" dedi.

"Şiddetin kaynağı kadın ve erkek arasındaki eşitsizliktir"

Kadına yönelik şiddetinin gelir düzeyi, sosyal konum veya kültür düzeyi gözetmeksizin her sosyal grupta görülmekte olduğunu vurgulayan Şimşek, "toplumsal cinsiyet düzeninde kadının ikincil pozisyonundan ötürü, kadınların erkeklere nazaran şiddete karşı savunmasız oldukları açıktır. Kadına karşı şiddetin asıl kaynağı kadın ve erkek arasındaki eşitsizliktir. Tarih boyunca kadına karşı şiddet, kadınların toplumda ve ailede daima ikinci sınıfta tutulması için bir araç olarak kullanılmıştır, nitekim kadınları kontrol etmek için kadınlara karşı şiddet yer bulmuştur. Şiddete sebep olan ve şiddeti çoğaltan faktörler arasında kültürel ve geleneksel uygulamalar, askeri stratejiler ve militarizasyon, olumsuz medya imgeleri, şiddeti önleyen ve şiddete maruz kişilerin korunmasına yönelik yasaların yetersizliği vardır. Bunun yanında çoğunlukla erkek olan hükümetlerin bu konuda kayıtsız kalmaları, şiddetin nedeni ve sonuçlarını ele alan eğitici programların yokluğu şiddetin sebepleri olarak sıralanabilir" diye konuştu.

"21'inci yüzyılda acı gerçek"

Şimşek sözlerine şu şekilde devam etti; "Kadına yönelik şiddet Avrupa İnsan Haklarının Anayasallaşması kapsamında bir anayasal hak niteliğini kazanan, kadın bireylerin, temel haklarının ihlalini teşkil etmektedir. Bu haklar arasında; yaşama hakkı, sağlık hakkı, işkence ve zalimane insanlık davranışlara karşı korunma hakkı, uluslararası ve ülke içi silahlı çatışma zamanlarında insani normlara göre eşit korunma hakkı vardır. Bunların yanında kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, hukukun korunmasından eşit biçimde yararlanma hakkı, aile içinde eşitlik hakkı, adil ve elverişli koşullarda çalışma şartları hakkı da anayasal haklar arasındadır. Kadın yönelik şiddetin neticesinde, toplumun ekonomik ve siyasal alanlarında kadın bireylerin eşit oranda iştirak edemediklerini görüyoruz. Nitekim çağdaş 21'inci yüzyılda bu kabul edilemez acı bir gerçektir. Şiddet 'ten dolayı kadın bireylerin eğitim hakkından yeteri kadar yararlanamadıkları gibi diğer toplumsal ve siyasal kaynaklardan yararlanamadıklarını görüyoruz. Bu durum üstü kapalı ve fakat alenen bilinen kadınların toplumda ikincil konuma zorla konmaya çalışıldığını ifade eder."

"Şiddet topluma zarar vermektedir"

Kadına karşı şiddetin varlığının, kadınların toplumsal hayata katılımını kısıtladığına dikkat çeken Şimşek, "Kadına yönelik şiddetin toplumun eğitim düzeyine, ekonomik performansına zarar verecek bir etken olarak varlığını sürdürüp, toplumun ikinci sınıf ve zayıf bir toplum olmasına yol açmaktadır. Kadınların tam anlamıyla katılımını engelleyen toplum anlayışını tek küreği kırık kayık olarak görmeyi, bu toplumsal sorunun sadece kadınları etkilemeyip toplumun tamamının refah düzeyini etkilediğinin farkındalığının yaratmak son derece mühimdir" şeklinde konuştu.

"Cinsel şiddet, bedene ve cinsel kimliğe saldırıdır"

Uzman Psikolog Anjelika Hüseyinzade Şimşek, kadına yönelik cinsel saldırıyı ise şu şekilde anlatıyor; "Kadının cinsel ilişkiye zorlanması; aşağılayıcı, küçük düşürücü eylemlere meydan vermekte ve istemediği cinsel davranışlara zorlanma şekillerde gerçekleşir. Cinsel şiddet, bedene ve cinsel kimliğe saldırıdır. Kadının istemediği cinsel davranışta bulunarak, kadının ciddi ruhsal patolojilere neden olabilmektedir. Kadınlar zorla cinsel ilişkiye girmeleri yanı sıra kondom kullanmayı reddedilmesi ve doğum kontrol yöntemlerinin uygulanmasının engellenmesi, cinsel şiddet içeren baskıcı davranışlar niteliğindedir, bunun sonucu olarak cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve istenmeyen gebelikler de ortaya çıkabilmektedir."

"Yüzde 20'si intihar girişiminde bulunuyor"

Cinsel taciz sonucu olarak, kadınların başından geçen ileri derecede üzücü ve sarsıcı yaşantılar olarak tanımlanan travmalar meydana geldiğini söyleyen Şimşek, "Deprem, sel gibi doğal felaketler, yangınlar, trafik kazaları, saldırılar, işkenceler, tecavüz ve taciz yaşamdaki travmatik olaylardır. Birçok insan bu tür olaylarla karşılaştıkları zaman acı hissederler, kayıp olgusunun yarattığı duygusal yıkım nedeniyle de ağır ruhsal belirtiler gösterebilirler. Cinsel taciz sonrası travma yaşantısında ise benzer tepkilerin gözlenmesi beklenir. Tacize maruz kalan kadının kişiler arası ilişkileri bozulabilir, taciz yaşantısının gerçekleştiği yere tekrar girmek istemeyebilir, cinsel hayatında fonksiyon bozuklukları gösterebilir, eve kapanabilir. Küskünlük, bıkkınlık, olay hatırlatıcılarıyla karşılaştığın zaman kaygı edinimi, iğrenti, tiksinti cinsel taciz sonrası travma belirtilerine eşlik eden duygu durumlarıdır. Dünya Sağlık Örgütünün yaptığı araştırmalara göre, şiddete maruz kalan kadınların yüzde 20'si intihar girişiminde bulunmaktadır" dedi.

Sağlık birimlerine başvurmaktan kaçınılıyor

Kadına yönelik şiddete maruz kadınların sağlık birimlerine başvurmaktan kaçınmalarının nedenleri ise şu şekilde sıralana bilir;

  • Bundan dolayı tekrar şiddete maruz kalacağı korkusu,

  • Şiddetin sadece bir kere ortaya çıktığını ve devam etmeyeceği umudu,

  • Aile ve çocukların baskısı,

  • Çevre ve arkadaş baskısı,

  • Eşini koruma,

  • Utanma ve rezil olacağı düşüncesi,

  • Ekonomik özgürlüğünün olmaması,

  • Dini inançları,

  • Kötü davranışı hak ettiğini düşünme,

  • Yasal durumu bilmeme,

  • Hekimin bilgisi olmadığını ya da bu konuda çalışmadığını veya konuşmaya vakti olmadığını düşünme,

  • Hekimin yardımcı olamayacağını vb düşünceler nedenler kadınların sağlık birimine başvurmasını engellemektedir.

"Dayak milyonlarca kadını etkileyen bir sorundur"

Şimşek, sözlerine şu şekilde son verdi; "Bir hizmet alanı olarak psikoloji her zaman oradadır. Şiddet mağdurlarına verilmesi gereken mesajlar: Ne olursa olsun kimse dövülmeyi hak etmez ve dayak milyonlarca kadını etkileyen bir sorundur. Susmak ve kendiliğinden düzülmesini beklemek, sorunu çözmez. Mağdurlar asla çaresiz değildir ve seçenekleri vardır. İlk adım olarak tıbbi ve hukuki bilgi almakla başlanabilir."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.