İÇ HABERLER
okuma süresi: 11 dak.

Denktaş, hükümetteki görevinden istifa etti!

Denktaş, hükümetteki görevinden istifa etti!

Demokrat Parti Ulusal Güçler Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, Lefkoşa Merit Otel'de basın toplantısı düzenledi.

Yayın Tarihi: 14/05/15 14:40
okuma süresi: 11 dak.
Denktaş, hükümetteki görevinden istifa etti!
A- A A+
Kıbrıs Postası - Çağdaş ÖĞÜÇ / CANLI

Basın toplantısında Serdar Denktaş'a DPUG'ye mensup bakan, milletvekili ve Merkez Yönetim Kurulu üyeleri eşlik etti.

Serdar Denktaş konuşmasında şunları kaydetti:

"Bir süredir yaptığımız değerlendirmeler var. Tüm bu toplantıların sonucu olarak bu toplantıyı düzenledik. Cumhurbaşkanlığı seçimleri belli olduktan sonra yaptığım ilk açıklamada seçilen Cumhurbaşkanımız Akıncı'yı selamlarken, halkın sandığa yansıttığı değişim taleplerini ifade ederek, gerekli mesajı aldığımızı açıklamıştım.

Sanırım o gün söylediklerim sıradan algılandığından, basın mensupları çok fazla üzerinde durmadı. Reform hükümeti adı altında, başarılı olduğunu iddia etsem de, kamusal alanda böyle bir başarı söz konusu değildir. Yapılan bir çok icraate rağmen, temel değişim taleplerini karşılayamadığımız bir gerçek. Tüm seçimlerde siyasetçiye verilen mesaj değişim ve hesap verme olmuştur. Demokrasilerde en büyük karar halkın kararıdır.

"HAYAL ETTİĞİMİZ KKTC YÖNETİMİNDEN UZAKTAYIZ..."

Herşeyden önce, açıkça kabullenmeliyim ki, hayal ettiğim ve muhalefet yıllarımda da ulaşılması gereken hedef olan KKTC yönetiminden uzaktayız. İki yıla yakın süredir yürüttüğüm görev sırasında, önceki hükümetten aldığımız sosyal yıkıntıyı düzeltmeye çalışırken, halkın da çok farklı noktaya taşındığı gerçeği ortada durmaktadır.

Halkımızın bir kısmı esasen parti olarak söylediğimiz iyi yönetimi özlerken, bir başka kısmı da geçmişten kalan alışkanlıkların devam etmesinden yana olduğunu, bu ikilemin yarattığı kafa karışıklığı sebebiyle gereken yapılamaz duruma geldi. Bu sistem böyle devam edemez. Karar mekanizmasının başında oturanların, kötü yönetim süre durmuş ve iyi yönetememek KKTC'nin bir özelliği haline gelmişse, bunun tek suçlusu KKTC siyaseti ve siyasetçisi değildir.

Programa göre bütçe oluşturma yerine, bütçeye göre program oluşturma durumu sürdürülebilir değildir.

Siyaset sisteminin kurgulanmasında ve işlevinde diğer bacağı ise Türkiye'nin temsilcilerinde olduğu gerçeğidir.

"SİYASETÇİYE VE DEVLETİMİZE SEVGİ VE İNANÇ EROZYONA UĞRADI"

Seçim sistemimiz işlevini yitirmiş, demokratik denetim mekanizması dışına çıkmıştır. Meclis, milletvekilleri ve bakanlar itibarlarını yitirmekte ve devlete olan sevgi, inanç ve bağlılık erozyona uğramaktadır. Siyasetçinin bunu görmezlikten gelmesi ise bunu her gün artırmaktadır. Atılması gereken adımları atmamız gerektiğine inanıyorum.

Daha fazla denetim, özgürlük, insan haklarına gidecek yolda adımlar atmanın zamanıdır. Bu yönde atılacak ilk adım ile yürütme ile yasamanın ayrıştırılmasıdır.

Milletvekilleri, temsiliyet görevlerini yerine getirirken, yürütmenin eleştirilmesi, halkın şikayetlerini dinleyerek çözüm bulmak için uğraş vermeli, demokrasinin gelişmesi için ilk adım olacaktır. Siyaset mekanizmasını halkın beklentilerini çözmek için çalıştırmalıyız. Halk bugün siyasetçiyi, sadece kendi çıkarları için çalışan bir grup olarak görmektedir. Bu algıyı yıkmak hepimizin görevidir.

"KIBRIS TÜRK HALKININ KENDİ SEÇTİĞİ VEKİLLERDEN KENDİSİ HESAP SORAR"

Türkiye ile ilişkiler boyutunda;

KKTC'deki herhangi bir partiyle daha yakın bir ilişki içinde olabilirler. Nasıl ki sosyalist enternasyonal, kendilerine yakın olanlarla işbirliği içinde olabilirse, Türkiye'deki partiler de olabilirler. Bugünkü koşullarda Anavatandan gelen mali yardım olmasa bir çok şey zarar görür. Kendi kendimizi yönetecek ortam yaratılmamıştır. Türkiye kanadından baktığımda, neyi şikayet ettiğimiz anlaşılmamaktadır. Şikayet ettiğimiz, Türkiye değil, görevlendirdiği bireylerin tavrıdır. Türkiye'nin hiçbir bürokratı, demokratik iradenin üstünde olamaz. Zaman zaman çarpıtılmakta ve bu nedenle, Kıbrıs Türk halkının anavatana bağlılığında zayıf halkalar ortaya çıkmaktadır.

Kıbrıs Türk halkı kendi seçtiği vekillerden, kendisi hesap sorar. Yıllardır istediğimiz düzeyde ilişki kuramamızın bedelini Kıbrıslı Türk siyasetçi yaşamıştır. Anadolu insanının Kıbrıs hassasiyetinin önemine her zaman vurgu yaptım. Egemenliğe, kendi ihtiyacımız olduğu için sahip çıktım. Her seçmene saygı gösterdim ve saygı bekledim. Atanmışlar ile olan ilişkilerde, halkın bana verdiği görev bilinciyle hareket ettim. Her dönem bazıları tarafından istenmeye siyasetçi ilan edildim. 1996 yılından beridir TC Yardım heyetinin yanlışlığına dikkat çekerek, değiştirilmesi ya da ortadan kaldırılması gerektiğini ortaya koydum. Sorumluluk hükümetin boynuna asılmıştır. KKTC siyasetçisinin halka verdiği sözler vardır. Hedef ortaya konulması engelleniyorsa, kişisel ilişkiler ve karşıt düşünceler çerçevesinde önümüze engeller çıkarılabiliyorsa hükümette oturmanın bir anlamı yoktur.

Bu görev işlevini aşmış, sistemin ana aktörü konumuna ulaşmıştır.

Hükümet gücüne paralel, daha güçlü konumda gören TC Yardım Heyeti olgusunun siyasal otoriteyi nasıl bozduğunu ve bu durumun hem ülkenin hedefini engellediğini hem de Türkiye ile ilişkilerin bozulduğunu görmek gerekmektedir.

KKTC halkının demokratik iradesini hiçleştirmeye neden oluyorsa, bunun kamuyounda konuşulmasının zamanı gelmiştir. Mesele Türkiye'den gelen mali katkının hiçbir denetime bağlı olmadan kullanılması değil, gelen katkıların, gümrük birliğinin tam olarak sağlanması ile birlikte büyüeyecek ekonomik pastadan yapıyı oluşturmaktır.

Bir toplum mühendisliği ile karşı karşıya olduğumuz algısı güçlenmektedir. Demokrasi azalır, siyaset alanı itibarsızlaştırılır, demokrasi dışı müdahaleler meşrulaştırılır. KKTC siyasetçisinin az önce bahsettiğim iki bacakta atmadığı adımın önüne geçmeliyiz.

Siyasetçi kendi geleceğini garantiye almak için, her isteğe katıksız evet demesi etrafında şekillenen bir durumdur bu. Bu durum ne anavatanın ne de Kıbrıs Türk halkının çıkarınadır.

"HÜKÜMET GÖREVİMİ YÜRÜTMENİN ANLAMI KALMADI"

Hükümetteki görevimi yürütmemin bir anlamı kalmamıştır. Bu nedenle, bugün bu toplantı sonrasında görevimi Başbakan'a iade ederek, yerine başkasını atayacağımı kendisine duyuracağım. İlk atılması gereken adım olarak, yasama ve yürütme arasındaki ilişkilerin tanımlanması olduğunu söylemştim. Milletin vekilleri olarak, yüce meclise dönüp, içinden çıkılmaz duruma gelen sorunların bir kısmını çözmek adına, Belediyeler Yasası, Kamu görevlileri yasası, Halk Oylaması yasasını acilen değiştirmeliyiz. Siyasal yaşantılarımız devam edecektir.

Ben görevimi iade ederken, partimi temsilen Bakanlar Kurulu'nda görev yapan arkadaşların görevlerini devam ettirmelerini ben söyledim.

DP-UG İSMİ DEMOKRAT PARTİ OLARAK DEĞİŞTİRİLECEK

Ortağımızın Genel Kurulu sonrası Bakanlar Kurulu'nun değişeceği aşikardır. Parti Başkanı olarak benim vizyon ve yenilenme çalışmalarına yönlenmem onaylanmıştır.

DP-UG, yeniden DP adı ile güçlenerek ve yeniden bir yapı ile görev yapacağını belirtirim. Denktaş'ın anıtının yapılmaması konusu rahatsızlık yaratmıştır. Gerekli miktarın bloke edilmesine rağmen, projeyi kazanan kişilerin anıtı yapmaktan vazgeçmeleri dolayısı ile hemen yeni bir proje belirleyerek, anıtı bir an önce bitirmek üzere çalışmalarımızı başlatmış bulunuyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle, kamuoyu önünde bir süredir yürüttüğüm görevimden istifa ettiğimi bildirir saygılar sunarım.

"BİRLİĞİ GÖSTERMEK ADINA 'UG' KALKIYOR"

Denktaş'ın konuşmasının ardından soru – cevap kısmına geçildi.

Denktaş, basın mensuplarından birinin DP-UG isminin neden değiştirildiği ile ilgili sorusuna şu cevabı verdi:

"DPUG olarak ismi değiştirirken araya çizgi koymadık. Biz partinin ismini değişmiştik ortadan. Çizgiyi koyarak ayrı bir kanat demedik. Biraz da basının etkisiyle kanat işlendi. Parti içinde birlik beraberlik, çok sıkıntı olmamasına rağmen ortaya koyamadık. Merkez Yönetim Kurulu'nda yapılan toplantı sonrasında, bu birliği göstermek adına, parti içinde yer almış her kesimden insanlar, yeniden halka hatırlatmak adına, kanat ismini ortadan kaldırmak için yeniden DP olarak hareket etmekte önem gördük."

"PROJEYİ HAYATA GEÇİRECEĞİZ"

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş'ın anıt mezarı ile ilgili soruya ise Denktaş; "Anıtın projelendirilmesini yarışmada kazanan ekibe vermek zorundaydık. O proje aslında ailece içimize sinmemişti. Çok büyüktü. Birinci gelen dışında bir şansımız olmadığını anlayınca, genç arkadaşlara olayı anlattık. O yönde çalışmalarına başlamak için, proje çalışmaları için bir bedel çıkarıldı ve bu bedel bloke edildi. Eğer ilgili arkadaşlar, mimari projeyi hazırlayarak önümüze getirseydi, paraları ödenecekti. Devletten, Türkiye hükümetinden vs, proje bedelini beklemek yerine, Denktaş Vakfı olarak, Türkiye'den bir çok kesim vardı, hem içten, hem de dıştan seçtiğimiz projeyi süratle halkımızla tanıştırıp, ihale aşamasına geçirip, hayata geçireceğiz." dedi.

Denktaş, yerine atanacak kişi ile ilgili olarak 3 alternatif olduğunu ve bu alternatiflerin "vekalet vermek, dıştan atamak ya da vekil atamak" olduğunu belirtti. Merkez Yönetim Kurulu'nun bir kaç gün içinde sonuca ulaşacağını bildirdi.

"PM ve MYK SEÇİLMİŞ KURUMLARDIR"

Bir basın mensubunun Parti Meclisi ve MYK'nın değişip değişmeyeceği ile ilgili soruya ise, "PM ve MYK seçilmiş bir kurumdur. Onların değişmesi kurultayla beraber olacak. Kurultay gelecek yıl Şubat'ta. Bunu alt örgütlenme yapısı bittikten sonra daha erkene çekme düşüncemiz var. Başkanlık divanı, Genel Sekreterlik, Yeni komitelerin oluşması bu dönemde gerçekleşecek olanlardır."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.