İÇ HABERLER
okuma süresi: 14 dak.

Özgürgün: "Kesinlikle adayım ve Kurultaya tek aday gitmeliyiz"

Özgürgün: "Kesinlikle adayım ve Kurultaya tek aday gitmeliyiz"

"Yine kumpaslar başladı. Vazgeçin. Bedelini UBP öder" diye konuşan hükümet ortağı UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, kurultayda aday olduğunu ve partinin kurultaya tek adayla gitmesi gerektiğini söyledi…

Yayın Tarihi: 31/07/15 07:43
okuma süresi: 14 dak.
Özgürgün: "Kesinlikle adayım ve Kurultaya tek aday gitmeliyiz"
A- A A+

Özgürgün, "Aldığım duyumlara göre kumpaslar kurarak, 4'lü 5'li kurultay adaylıklarıyla parti yeniden kavgaya çekilirse bundan en büyük zararı UBP görür. Ama ülke de görür. Çünkü erken seçime yol açar" diye konuştu.

Hükümetin "küçük değil, eşit ortakları" olduğunu vurgulayan Özgürgün, CTP ile iyi gidiyoruz… Tahtaya vuralım nazar değmesin" ifadelerini kullandı ve 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ille bir kırgınlığı olmadığını, gerektiğinde görüşeceğini ve vicdanının bu konuda rahat olduğunu ifade etti.

İlk seçimde partisinin birinci çıkmaması halinde istifa edeceğini de açıklayan Özgürgün, Hükümet Programı özelinde Özelleştirme ve Özerkleştirme tartışmalarına da değinerek, hükümet programında, KIBTEK'le ilgili paragrafı okudu. Özgürgün " Burada önemli olan KIB-TEK'in yeniden yapılandırılmasıdır" dedi.

Kıbrıs Sorunu ve müzakerelere ilişkin ise Özgürgün, "İki eşti Kurucu Devlet, iki halkın Siyasi Eşitliği ve sulandırılmamış İki Kesimlilik. Yani şimdi konuşuluyor ya iade falan. Hayır! İade çok sınırlı sayıda olmalıdır. Tazminat – Takas temelinde çözüm, sınırlı iade ve garantiler" değerlendirmesini yaptı.

Levent KUTAY

Hükümet ortağı Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün'le keyifli bir sohbet yaptık. Günlük programı çok yoğundu. Normalde 45 dakika planlanan görüşmemizi 20 dakika yapabildik ama birçok şeyi demece sığdırdık. Tümüne içtenlikle yanıt verdi. Hem parti içi hem de kamuoyuna önemli mesajlar gönderdi.

"Sayın Başkan, bayağı yoğunsunuz. Ama hareket iyidir. Partide hareket var" diyorum Gülüyor, "Kesinlikle, Hareket iyidir, Zaten partiler bunun için vardır" diyor. Ben "O zaman ilk sorumu soruyorum. Sırf partiye hareket gelsin diye mi hükümete girdiniz? Dedikten sonra, hükümetin siyasete güvenin sıfıra düştüğü bir dönemde kurulduğuna işaret ediyor.

Özgürgün, "Ülkede siyasete ve siyasetçiye güven sıfır. Kamuoyu yoklaması olsa, sandığa gitmeyen yüzde 40 dışında, giden yüzde 60'ın da çoğu artık güvenmiyor. Bu güvensizliği ortadan kaldırmak lazım. Partiler önce ülke ve halkı düşünüyorsa, gelinen noktada açılıma ihtiyaç vardı. Belki de reçete erken seçimdi. Ama, sandığa gidecek olanların sayısına bakıldığında, seçimden çıkacak tablo yeni dönemde ortaya çıkacak sorunları çözer miydi? Yok, onu da gördük. O zaman en doğrusu geniş tabanlı hükümet bu sorunu çözer diye halkta bir beklenti oluştu. Bence bunu denememek olmazdı. Bunu denemek gerekir ve siyasete ve siyasetçiye güven kazanması açısından bu hükümet belki de en son noktadır. Eğer sorunları bu hükümet bile çözemiyorsa, düşünemeyeceğim kötü sonuçlar çıkabilir. Böyle bir hükümetin kurulması ve iyi bir iş yapması siyasete güveni yeniden kazandıracak, halka umut verecek doğru hamleleri yapması halinde siyasete güven gelebilir. Hükümetin kurulması yetmiyor, başarılı da olmalı. Ayrıca, olası erken seçimde UBP birinci olacak ama kiminle koalisyon kuracaktı. Hep bunları düşündük ve koalisyona gittik.

Peki, kurulmasa kötü sonuç ne olabilirdi? Sorusu üzerine de Özgürgün "Halk, daha uç partilere yönelebilir, yeni partiler kurulabilir ve köklü siyasi partiler çok büyük zarara uğrayabilir" endişesini paylaşıyor.

"Peki, küçük ortak oldunuz diye size sitem var, "partiyi çamura sapladı" bile diyenler çıktı?" Sorumuza karşılık da Özgürgün, " Bir kere şunu söyleyeyim. UBP küçük değil EŞİT ortak" yanıtı veriyor.

"Kararlar iki genel başkanın mutabakata vardığı protokol ile alınacak"

30 Milletvekili ile tek başına iktidarda olan UBP'nin nerdeyse 3. Parti durumuna düştüğünü hatırlatan Özgürgün, " Nasıl başbakanlık bizde olacaktı ki? Sandıktan 22 ay önce çıkmış bir irade var. Çamura sapladı diyenler, çamura saplandı ama Özgürgün çıkarmaya çalışıyor demelidir. Çamurdan çıkarmaya çalışıyoruz. Zaten saplanmıştı. Nerdeyse 3. Parti olmuş, 2 milyon TL borçla kalmış bir parti vardı. Bu durumdayken 2 seçim geçirdik. Üstelik 14 milletvekilinin 8'i yeni. Böyle bir partiyi alacaksınız, toparlayacaksınız sonra da size çıkıp çamura sapladı diyecekler. Partiyi şu ya da bu şekilde hükümete ortak ettik. Hükümet protokolüne bakın. Bütün hükümet kararları, yönetim kurulu kararları ortak alınacak. Bir de Genel Başkan hükümette yoktur. Ben yokum. Birinin yardımcısı değilim en azından. Eğer ben birinin yardımcısı olsaydım, küçük ortak olurduk. Ben birinin yardımcısı değilim. % bakanımız var ve en az 3'ünün olmadığı bir ortamda karar alınmaz. Bu ortak olduk demektir. Ülkeyi ortak yönetmek için sorumluk almıştır. Bütün kararlarda bilgim olacak ve kararlar iki genel başkanın mutabakata vardığı protokol ile alınacak" ifadelerini kullandı.

"Nazar değmesin"

Bakanlık paylaşımı ile ilgili eleştirileri de hatırlatan Özgürgün, 10 Bakanlığı eşit şekilde bölüştüklerini kaydetti.

Özgürgün, " Önemli olan 5 bakanlığın orda olmasıdır. Bayındırlık, Ulaştırma, Ekonomi, Turizm icracı bakanlık değimlidir? Halkla doğrudan temas olmadığı iddiası var. BU tartışmalar olabilir ama bunlar halkın geneline yarar sağlayacak bakanlıklar. ülkenin lokomotif sektörleri turizm, eğitim (Üniversiteler) UBP'de, Ekonominin reorganizasyonunu yapacak Ekonomi UBP'de. Önemli olan doğru ve iyi iş yapmaktır. Önemli olan Halkın önünü açacak işleri yapacak mıdır? Bekleyip görmek lazım, Açıkçası ben de merak ediyorum. Ben de sonucu merak ediyorum. Başarılı olursak, hükümet çok şey kazanacaktır. Mehmet Ali Bey'le sorumluluk alarak ve birbirimize güvenerek imzalar attık" dedi.

Kısa zaman geçti ama nasıl gidiyorsunuz CTP ile? Diye sorduğumda da Özgürgün, " Tahtaya vuralım" nazar değmesin" diyor ve gülüyor.

CTP'ye güven konusunda bir sıkıntı yaşamadıklarını belirten Özgürgün, " Şu ana kadar iyi gidiyoruz. Her konuyla ilgili istişare içindeyiz" diye de ekliyor

"Eminim içinizde, 'burada sorun çıkacak' dediğiniz noktalar da vardır" sözüme karşılık Özgürgün, " Var tabii. Yapabilecek miyiz diye., ki yapmamız gereken şeyler var. Kolay değil tabii. Halka ekonomik anlamda refah artışı olması lazım. Çok büyük projeler var. Mesela, Türkiye'den Su, halka ucuz elektrik, Türkiye'den kablo ile elektrik.. Kıbrıs konusunda, halkın tümünü rahatlatacak, halkın yüzde 7o gücüne dayanan hükümetle, Sayın Cumhurbaşkanı'nın da hükümetle çok ciddi istişarelerle gidecek olması. Bunu zaten hükümet programa da yazdırdık. Bunların ilerlemesi konusunda iki partinin zorlanabileceğini, ama aşabileceğini düşünüyorum" dedi.

Özelleştirme ve Özerkleştirme tartışmalarına da değinen Özgürgün, hükümet programında, KIBTEK'le ilgili paragrafı okudu ve " Burada önemli olan KIB-TEK'de yeniden yapılandırılmasıdır" diye konuştu.

Hükümete girerken, UBP'nin geçmiş kurultay kararlarından çıktığı şeklinde eleştirilerin hatırlatılması üzerine Özgürgün, hükümet programı ve 11 Şubat 2014 tarihli ortak açıklamayı okudu ve şöyle konuştu:

2010 Tarihli Kurultay kararımızda, iki halk, iki devlet ve iki bölge ifadeleri var. 11 Şubat 2014 belgesi, zaten kurultay kararımızla birebir örtüşüyor. Oradaki ifadeleri programa da yazdık. Kurultay kararımızı, yani 2 kurucu devleti, 2 bölgeliliği, 2 halkı programa da yazdırdık. Buna CTP de itiraz etmiyor. Ama bunu da söyleyim. BİZ UBP olarak Kurultay kararlarımıza bağlıyız. Hükümet programı orta yoldur. İçinde bize çok aykırı bir şey yok fakat bunun da üzerine geçiyorum, UBP Kurultay kararlarına bağlıdır ve Kıbrıs konusunda, bu kararlarından bir santim geri adım atmaz. Bu nedir? İki eşti kurucu devlet, iki halkın siyasi eşitliği ve sulandırılmamış iki kesimlilik. Yani şimdi konuşuluyor ya iade falan. Hayır. İade çok sınırlı sayıda olmalıdır. Tazminat – Takas temelinde çözüm, sınırlı iade ve garantiler. Sayın Barış Burcu, garantiler tabu değildir diyor. Bende diyorum ki garantiler tabudur ve vazgeçilemez. Ha evet konuşulabilir. 3 Garantör oturur konuşur. Sayın Sözcü garantiler kalkabilir anlamında söylediyse, evet ben de diyorum sayın sözcü garantiler tabudur ve vazgeçilmendir. Kıbrıs Türk halkı, asla TSK'nın güvencesinden vazgeçmez, UBP bunu konuşmaz bile…

"Kesinlikle adayım ve.."

Yeni tüzükte anlaşma yerine çözüm ifadesinin yer aldığını hatırlatmama karşılık da Özgürgün, çözümü ya da anlaşmayı hiçbir zaman UBP'nin reddetmediğini söyledi.

Özgürgün, " Anlaşma ya da çözümü çok ayırmıyoruz ama şunu kabul etmeyiz: BARIŞ. Kıbrıs'ta BARIŞ vardır ve 1974'te gelmiştir. Barış yapacağız diyenlere hiçbir şekilde katılmıyorum" derken, " Ama ortağınız "Barış" istiyor deyince şunu söylüyor:

"UBP Genel Başkanı olarak hükümette değilim. Ortağım da hükümet dışında, kendi içinde istediği gibi davranabilir. Bunu oturup konuştuk. Ama hükümette (programı gösterip) budur. İki genel başkan parti kararlarıyla sorumludur ve bunları savunmakta serbesttir. Ama ben BARIŞ kelimesini asla kullanmam. Barış vardır, çözüm ya da anlaşma eksiktir. Bunun şartları da UBP için bellidir. İki kurucu devlet, siyasi eşitlik, sulandırılmamış iki kesimlilik Anavatan Türkiye'nin garantisi ve kurultay kararlarımız. Bunlardan asla vazgeçemeyiz. Bizi vazgeçirecek bir şeyi de kabul etmeyiz, böyle bir hükümette de yer almayız.

Biraz da UBP'yi konuşalım, Kurultayda aday mısınız? Diye soruyorum, yanıtı: Kesinlikle adayım…

UBP'yi İlk seçimde birinci parti çıkarmazsa istifa edeceğini vurgulayan Özgürgün, gelecek seçime UBP'nin başında gitmek istediğini söyledi.

"Erken seçime gidecek koşullar doğar mı bilemeyiz. Ben başkanlık için her koşulda adayım. Birinci çıkmazsak da, ben de arkadaşlarıma genel başkanlığı devreder, partim için çalışmaya devam ederim".

Bu dönemde çok aday çıkmasının doğru olmadığını belirten Özgürgün, bu dönemin kurultay kavgalarıyla geçirilmemesi gerektiğini vurguladı

"Zaten halkta böyle bir imaj var. 4 yıl iktidarda kaldık zaten 2 yılı kurultay kavgasıyla geçirdik. Şimdi bir daha iktidar şansı doğdu. Ülkeyi eşit yönetme imkânı var. Halk da bunu bekliyor. İyi bir icraat yapıldığı takdirde, UBP bundan faydalanacaktır ve ilk seçimde birinci parti çıkacaktır. Ama bir kurultay kavgasına parti yeniden sürüklenir ve bana gelen duyumlara göre "Kumpaslar kurarark, 4'lü 5'li adaylıklarla parti yeniden kavgaya çekilirse bundan en büyük zararı UBP görür ama Ülke de görür. Çünkü erken seçime yol açar. Hükümet başarısızlığına gider. Kendi içinde kavga eden bir ortakla CTP de yürümek istemeyecektir. Hatta protokolü benimle imzalamıştır. Şahsi güvene dayalı bir şeydir. Verdiğimiz sözler var, koyduğumuz şartlar. Dolaysıyla bu hükümete fırsat verip ki ben de dışındayım, bakanlık alıp oturmadım, bu fırsatın sonuçlarını görmeliyiz. Kamuoyu yoklamaları yapıyoruz. Sonuçlarını gördük. Halkın çoğu hükümete fırsat verilmesini istiyor. Umut var beklenti var. Şu anda kurultay kavgası için erken…

Kumpas iddialarını hatırlatmam üzerine Özgürgün, " 3-4 arkadaş aynı anda çıkıp, sonra 2. Tura nasıl bırakırız ve birleşiriz plan yapıyor duyumları var. Parti içi demokrasi tamam da bunlar hoş değil. Parti birlik beraberlik içinde tek adayla kurultaya gitmeli. Zaten seçim vaatli bir genel başkan var. Tüzükte var ama ben 10 yıl daha demiyorum. Seçimde birinci parti olmalıyız diyorum. Parti 30 vekilden 14'e düşmüştür. Bunların müsebbipleri vardır. Şimdi ülkeye hizmet etmek zamanıdır. Dolayısıyla bu kurultayı tek adayla geçirmeliyiz. Zaten 2 yıl sonra kurultay var. Genel başkan başarısız olursa aday olmayacaktır. Buradan aday arkadaşlara bu çağrıyı yapıyorum " dedi.

Eroğlu.. "Vicdanım rahat"

Son sorum, "Sormazsam çatlarım. Sayın Derviş Eroğlu ile görüşüyor musunuz? Yanıt: Hiçbir kırgınlığımız yok. Gerektiğinde görüşürüz. Yaklaşık 17 yıldır birlikte çalıştık. Birbirimize kötü söz söylemedik. Kırgın olduğumuz dedikoduları yapılıyor. Kötü söz bile söylenmemiş birisiyle nasıl kavgalı olurum? Bu dedikodular nasıl çıkarıyorlar anlamıyorum. Karşılaştığımızda güler yüzle sohbet ediyoruz. Ancak bir seçim geçmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız, seçim kaybetti. Çok üzüldük. Bir sitem dönemi olacaktır. Belki bize de bazı kırgınlıklar olabilir ama bunu içinde yaşıyordur çünkü bize karşı bir şeyi olduğunu düşünmüyorum. Biz elimizden geleni yaptık. Hiçbir siyasi ve kişisel kariyerimi düşünmeden, açık desteğimi verdim. Siyasi kaygım olmadan. Çünkü kendisine böyle bir borcum vardı. Ama başaramadık. Bu noktada vicdanım rahat ve kendisiyle diyaloğum sürecektir. Hiçbir sıkıntı yok.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.