İÇ HABERLER
okuma süresi: 13 dak.

Atun: "CTP ile liberal politikalar konusunda uyuşuyoruz"

Atun: "CTP ile liberal politikalar konusunda uyuşuyoruz"

Kıbrıs Postası'na konuşan Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanı Sunat Atun, hükümetin uyum içinde çalışacağına güvendiğini söyleyerek, CTP ile ekonomi politikalarının örtüştüğünü söyledi.

Yayın Tarihi: 05/08/15 10:00
okuma süresi: 13 dak.
Atun: "CTP ile liberal politikalar konusunda uyuşuyoruz"
A- A A+

Atun, Kıbrıs sorununda gerçek güvenin iki toplum arasındaki ticaretin artırılmasından da geçtiğini söyleyerek, ara bölgede kurulacak olan ortak bir pazarın çözüm yolunda hayati rol oynayacağını belirtti.

Sunat Atun, yaklaşan UBP Kurultayının sakin geçeceğine inandığını da belirterek, tüzük kurultayında oybirliği ile getirdiği tüzüğü onaylattıran Genel Başkan Hüseyin Özrgürün'ün yeniden seçilmesi dışında bir ihtimal görmediğini de söyledi.

Atun, çok tartışılan Kıb-Tek konusunda da hükümetin tam bir fikir birliği içinde 'özerkleştirmeyi' savunduğunu açıkladı, Türkiye'den kablo ile elektrik getirilmesi konusunda da görüşlerin aynı olduğunun altını çizdi.

Kıbrıs Postası - Ulaş BARIŞ

Elektrikler kesik, Lefkoşa resmen kavruluyor, ben çalışmayan asansör nedeniyle dört kat çıkıyorum. Eh bu kiloyla kolay işler değil bunlar ama Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanı Sunat Atun'un huzuruna çıkmak da öyle kolay değil.

Kapıda beni Alihan Pehlivan karşılıyor ve perişan halimi görüp elindeki kâğıtla serinlik yapıyor sağ olsun yoksa halim harap.

Kısa bir beklemeden sonra Sunat Bey'in yanına çıkıyorum ve çok içten bir şekilde karşılanıyorum.

"Sayın Bakanım" diyorum söze girmeden, "bizim Vatan Mehmet'ten selam var, sakallarınızı çok beğenmiş."

Sunat Bey kahkahayı basıyor, "vallahi sakallarıma memleketin her yanından övgü geliyor" deyip ellerini gol atmış futbolcu gibi sevinçle havaya kaldırıyor.

"UBP makam sevdalısı olmadığını ispatladı"

Ama ben fesatlık edip araya "UBP-CTP koalisyonu sizin içinize sindirdi mi?" diye sinsi bir soruyla giriyorum; Sunat Bey gülerek cevabına devam ediyor:

"UBP, makam sevdalısı bir parti olmadığını 2013 yılındaki seçimden sonra ispatladı. O seçimde halk bize ana muhalefet görevini uygun gördü diye o yönde hareket ettik, 'hükümete girmek gibi bir niyetimiz yoktur' dedik. Dolayısıyla biz o sınamayı geçtik. Ama gelinen süreçte, iki yıllık hükümetin halk nezdinde çok başarısız olduğu açıktır. Sadece lafta değil bir ekonomist gözüyle baktığım zaman iki yılda hiçbir şey yapılmadığını açık ve net söylemek isterim. Bunun en büyük sebebi, icra makamında bulunan arkadaşların çevresindekilerin sahte alkışları ile büyülenmiş gibi hükümranlık sürmesiydi. Uyum içinde hiçbir şey yapmadan iki yıl geçirdiler. Ben meclis kürsüsünden uyardım 'UBP'nin mirasını yiyorsunuz' dedim, dönemin başbakanı bana 'sen bizi kıskanın' dedi. Ancak 2010-2013 döneminde UBP'nin attığı adımlar meyvesini vermiş, 2013-1015 yılları arasında gelirlerde artış olması o zamandan bütçede yapılan kalıcı yapısal değişikler sayesinde olmuştur. İşte iki yıl boyunca CTP-DP hükümetinde hiçbir şey yapılmaması ihracat ve gelirlerde yakında düşüşlere neden olacaktır çünkü ekonomide hiçbir yol haritası ortaya konmamıştır. Mesela bu yıl turizmde %17 düşüş var. İngiltere pazarı berbat durumdadır. İhracat gelirlerinde %14 düşüş vardır. İşte CTP'de bunu gören arkadaşlar buna dur dedi ve hükümeti bozdu. Biz de UBP olarak siyaseten bir risk aldık ve hükümete girdik. Yoksa biz ana muhalefet görevimize devam eder, hükümetin hallerine güler ve ilk seçimlerde de iktidara yürürdük ama halkımız için görevden kaçmadık."

"Koalisyona tabandan tepki yok. Tepki gösterenler şahsi menfaat düşünenler"

"Tabanlardan bu işe tepki var mı? Ersin Tatar'ın açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?" diye tekrardan soruyu soruyorum.

Sunat Atun "tabanda kitlesel bir tepki yok. Bu hükümet yetkili kurulların onayıyla yapıldı. Bu arkadaşların açıklamalarını kendi menfaatlerini partiden önde görmelerinden dolayı yaptıklarını düşünüyorum" diyor.

Bu noktada "Sayın Özgürgün'ün 'bu arkadaşlar bakanlık beklerdi de olmayınca tepki koydular" şeklinde açıklamalarını hatırlatıyorum "Aynen" diyor Sunat Atun, "Bakanlık almayan karşı tarafa dolanıp, farklı eleştirilere başvuruyorlar. Ben bu açıklamaları ayakları yere basan açıklamalar olarak görmüyorum" diye konuşuyor.

Bu kez sözü yaklaşan UBP kurultayına çeviriyorum. Ardından da bu eleştiride bulunan arkadaşların kurultayda ne yapabileceğini, malum olaylı kurultay gibi bir durumla yeniden karşılaşma ihtimalini soruyorum.

Atun "daha sakin bir kurultay olacağına inanıyorum. Tek adaylı da olabilir, yarış da olabilir ancak partinin başında genel seçim geçirmemiş bir genel başkan vardır. Kaldı ki kendisi 'eğer ilk seçimi kazanamazsam istifa ederim' de demiştir. Bundan dolayı denenmeyi hak etmektedir diye düşünüyorum. Daha 2 ay önce Genel Başkanımız bizzat kendisinin ön ayak olduğu olağanüstü tüzük kurultayında 1000 kişiye yakın bir katılımla, tüzüğü ayakta alkışlanarak oybirliği ile geçirmiştir. Bundan daha büyük bir güvenoyu olamaz. Dolayısıyla hal böyle iken karşısına çıkacak olan arkadaşlar neyi deyip 'değiştirelim' argümanına girecek ben merak ediyorum" diye konuşuyor.

"CTP ile liberal politikalar konusunda farkımız yoktur"

Yine konuyu koalisyona getirip soruyorum: "basından okuyoruz, sizi ziyarete gelen işadamları sizden daha fazla liberal politikalar bekliyor. Her yerde sosyalist parti olduğunu iddia eden CTP ile, özellikle 2016-2018 ekonomik protokolünde çatışacağınızı düşünüyor musunuz?

Sunat Atun'un cevabı dikkat çekici: "Ben CTP ile UBP arasında ekonomi politikaları bakımından bir fark olduğunu görmüyorum, çatışacağımızı düşünmüyorum. CTP'nin iktidar dönemlerine bakarsak, CTP'nin çok piyasa endeksli ekonomi politikası güttüğü gördük. Gerçi son iki yılda ne ileri ne geri hiçbir şey yapmadan durdular ancak dediğim gibi ben çatışacağımızı düşünmüyorum. Hatta dönem dönem CTP bizden daha liberal, UBP daha devletçi ekonomi politikaları düşünebiliyor. Ben hükümeti ne ortanın soluna ne de sağına koymuyorum. Zaten hükümet programı da bunu ispatlıyor."

Sunat Bey ben sormadan hükümet programının en önemli olgularından özerklik konusuna giriyor.

"Özerklik konusu AB ve dünya ülkelerinin birçoğunda var. Yani artık piyasalar bağımsız denetleme düzenleme kurulları tarafından yönetiliyor. Ben kendi dört yıllık bakanlık dönemimde oluşturduğum kurulları bu akılla oluşturdum. Mesela Rekabet Kurulu, Mal ve Hizmetler Hakem Heyeti ve Yenilenebilir Enerji Denetleme Düzenleme Kurulu. Bunlar hep özerk kuruluşlar. İçinde sivil toplumdan, sendikadan, barodan temsilciler var. Bu tamamıyla çağa uygun, liberal akla uygun anlayıştır. Biz gelecek olan su için de enerji için de bağımsız denetleme kurulu istiyoruz. Kıbrıs Türk insanının beşeri bilgi birikimi bu konuların idaresi için yeterlidir diye düşünüyoruz."

"Kıb-Tek özerkleştirilmeli"

"Kıb-Tek'in durumu ne olacak? Bu özerkleştirme işi en fazla onun adıyla anılıyor" diye araya giriyorum. Hani Sunat Bey'in kurumla girdiği polemikler hala daha hafızalarda…

"Bugün elektrik kurumunun durumu hükümetin inisiyatifi belirleyecek. Önceki dönemdeki UBP anlayışı, kurumun varlığının sürdürülmesi yanında dağıtımın özele açıldığı ve bağımsız bir denetleme kurulunun olacağı bir sistemdi. Bunu seçim kitapçığımıza da yazdık. Şu an ki hükümet programında kurum özerkleştirilmeli diyor ve biz bunu tamamıyla destekliyoruz. Aynı programda Türkiye'den kablo ile elektrik getirilecek deniyor ve bu her iki partinin de fikridir. Ha nasıl yapılacak onu oturup konuşacağız."

Son günlerin revaçta konusu olan Rum tarafı ile elektrik hatlarının birleşmesi meselesi hakkındaki fikrini soruyorum Sunat Atun'a.

İlginç ve pek bilinmeyen bir anekdot ile başlıyor. En azından ben ilk kez duydum.

"Biz bu interkonnekte önerisi işini Rumlara ilk 2011 yılında sunduk. Ben sundum. Dedim ki gelin hangi bölgede isterseniz isteyin bir ortak merkez kuralım ve birbirimizin enerjisini dengeleyelim. Bu bizim için çok verimli olurdu zira elektrikte %5-10 artışı sağlayacaktık. Ancak belge halinde AB yetkileri üzerinden sunduğum bu teklifi reddettiler. Biz Kıb-Tek mühendislerini gönderelim onlar kendi mühendislerini göndersinler, tüm elektriği bu merkez yönetsin demiştim ama olmadı. Bu bana göre çağdaş bir açılımdı, inşallah bu dönemde olur bu iş."

"Ortak Pazar kurulması barışa hizmet eder"

"Yeşil Hat Tüzüğü ticareti amacına hasıl oldu mu?" şeklinde hazır Rumlarla ticari ilişkiler konusuna girmişken uygun soru olur diye soruyorum Sunat Bey'e.

"Çok üzülerek söylüyorum, bu tüzük maalesef beklentilerden uzak sonuçlar vermiştir. Burada maalesef esas sebep, Güney Kıbrıs'taki psikolojik durumdur. Bu bir realitedir ve rakamlar ortadadır. Bunu kızarak söylemiyorum, anlayışla söylüyorum ama psikolojik engel tüzüğü çalıştırmamıştır. Ayrıca AB yetkililerinin bu tüzüğü ilerletmek yönünde hiçbir çabası olmadığını da gördük. Bu da etken bence. Buna bir de son iki yıldaki hükümetin tüzüğü tamamen sahipsiz bıraktığı gerçeğini eklersek durum ortadadır. Güneyde şöyle böyle 1 milyon insan yaşamaktadır. O yüzden oturup bu tüzüğü farklı perspektiflerden bakmak lazım. Burada sivil topluma da görevler düşüyor. Bu ticaret hacmi artırılmalıdır. Yıllık 3-4 milyon Euro hacim kabul edilemez, bu rakamın en az 40-50 milyon Euro olması gerekir, hedef bu olması gerekir. Bu hem bizim hem Rumların yararına bir şeydir."

"İki tarafın ticaretinin gelişmesi barışa katkı sağlar diyebilir miyiz" diye araya giriyorum.

Sunat Bey çok açık cevap veriyor; "Güven yaratıcı önlem öyle Maraş'mış, kapıymış, toprak verilmişle olmaz. GYÖ için en önemli şey ticarettir ve bizim bunun yolunu bulmak için çabalar sarf etmemiz gerekmektedir. Niye ara bölgede Ortak Pazar açmıyoruz? Rum-Türk böyle bir pazar neden kurmayalım? Bunları konuşabilmeliyiz, bu iş vizyon işidir ve siyasi irade buna liderlik etmelidir. Ama en önemlisi böyle bir şeye halkların sahip çıkmasıdır. Bakın İzmir Ticaret Odası Yunanistan ile Türkiye'nin arasında savaş denizi olarak anılan Ege Denizini barış denizine, ticari ortak pazar denizine çevirdi. Allah aşkına, dünya artık kocaman bir global köy haline gelmişken biz hala daha kocaman kocaman duvarlarla uğraşıyoruz. Güneyle duvar, kuzeyle fon duvarı. Yahu artık bu akıllardan vazgeçilmedir."

"Mersin kapısında ambargo yoktur"

Son günlerde gazetelere yansıyan "Mersin Kapısında ambargo mu var?" şeklinde haberleri soruyorum Sunat Atun'a.

"Böyle bir ambargo kesinlikle yoktur. Söz konusu haberleri ben de gördüm ancak bu sorun maalesef üretici firmadan kaynaklanıyor. Daha evvel aynı şirket üç kez mal gönderdi hiçbir sorun olmadı ancak dördüncü seferde sorun oldu ve bunda şirketin de birazcık payı var. Söz konusu şirket, Oza Ltd, benim çok desteklediğim bir şirkettir ve sahibi arkadaşımdır da. Şu anda beş yere satış yapmaktadır. Ben bakanken o şirketi birçok fuara götürdüm. Bu son olaydan bana biraz kırıldılar ama bence gönül koymaya gerek yok. Çok çalışkan bir şirkettir ve böyle bir tökezlemenin morallerini bozmamalarını diliyorum."

Sunat Bey son olarak bakanlığı dönemindeki hedeflerinden bahsediyor.

"Orta Doğu pazarı, Asya pazarı çok önemlidir buralara açılımlar yapmayı planlıyoruz. Ticaret yapmak, şirketleri buraya çekmek istiyoruz. Bu ülkede yaşanan bürokratik engellerin fakındayız ve bunları ortadan kaldırmak için çalışacağız. Ancak bu bir kültür meselesidir. Biz yılmadan ülkemizdeki ticaretin büyümesi ve refahın artması için çalışacağız. Halkımızın beklentilerini karşılamak en büyük amacımızdır."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.