İÇ HABERLER
okuma süresi: 12 dak.

Talat: "Suyun yönetimi konusunda geri adım atmam demem..."

Talat: "Suyun yönetimi konusunda geri adım atmam demem..."

Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler (CTP-BG) Genel Başkanı Mehmet Ali Talat Kıbrıs Postası'na yaptığı açıklamada, Türkiye'den KKTC'ye getirilen su ile birlikte ülkedeki kamuya ait tüm su kaynaklarının özel bir şirketin denetimine verilmesinin söz konusu olamayacağını söyledi. Talat gelecek suyun KKTC'de kurulacak özerk yapının yönetmesinin en doğru seçenek olduğunu ifade ederken, "bu politikadan geri adım atacak mısınız?" sorusuna ise temkinli yanıt verdi: "Geri adım atmayacağım demem…"

Yayın Tarihi: 01/10/15 10:04
okuma süresi: 12 dak.
Talat: "Suyun yönetimi konusunda geri adım atmam demem..."
A- A A+

Kıbrıs Postası – Ulaş Barış

Talat, böylesi bir konuda hiç kimsenin veya siyasi bir partinin böyle bir duruş sergileyeceğini de sanmadığını belirterek, doğru olan şeyin, getirilen su ile birlikte tüm su kaynaklarının KKTC tarafından kurulacak olan Özerk Su Yönetimi denetiminde olması gerektiğini ifade etti

CTP-BG Genel Başkanı, 'Türkiye'den bir dayatma var mı?' şeklindeki soruya, 'bu konuda bir dayatma vardır demek haksızlık olur. Ancak Türkiye'nin bu konuda denetimin özele verilmesi yönünde eskiden beri isteği olduğu doğrudur. İrsen Küçük Hükümeti zamanında bu öneri 'evdeki musluğa kadar özelleşsin yönündeydi" şeklinde cevap vermesi dikkat çekti

Su Projesinin resmi açılış tarihinin 28 Ekim olduğunun duyurusunun yapıldığını söyleyen Talat, henüz kendisinin Türkiye ile siyasi olarak temas yapmadığını, temaslarının teknik düzeyde olduğunu belirtti. "Türkiye'den baskı gelirse Özerk Su Yönetimi fikrinden geri adım atacak mısınız?" şeklindeki bir başka soruya ise Talat "Geri adım atmayacağız şeklinde bir söz söylemek istemem. Bizce doğru olan bizim dediğimizdir" diye cevap verdi.

Türkiye'den KKTC'ye yılda 75 milyon metre küp su getirmeyi öngören ve kamuoyunda 'Asrın Projesi' olarak da bilinen su projesinde açılış tarihi yaklaşırken, suyun denetiminin KKTC makamlarına mı yoksa özel bir şirkete mi verileceği yönündeki tartışmalar alevleniyor.

"Suyun devlet kontrolünde olması şart"

Geçtiğimiz gün Kıbrıs Postası'na açıklamalarda bulunan hükümetin büyük ortağı CTP-BG'nin Genel Sekreteri Tufan Erhürman'ın "suyun özele verilemsi eşyanın tabiatına terstir" şeklindeki açıklamadan sonra, CTP-BG Genel Başkanı Mehmet Ali Talat da aynı yönde görüş belirterek suyun devletin kontrolünde olmasının şart olduğunu söyledi.

Su ile ilgili kurulacak olan Özerk Su Yönetiminin taslak çalışmalarının bitmek üzere olduğunu da söyleyen Talat, Türkiye'nin son kararı ile ilgili ne pozisyonda olacağını henüz bilmediğini sözlerine ekledi.

"Biz şu anda kendi çalışmamızı yapıyoruz. Su Yönetiminin yasal zeminini hazırlıyoruz. Bu gün yarın taslak hazır olur ve bunu meclise götürecek hale getiririz. Bu arada biz gerekli hazırlıkları yapıyoruz ve su kurumunda çalışabilecek düzeyde 10-12 eğitilmiş personelimiz var. Bu konuda Bakanlar Kurulu Kıbrıs Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği'nden hizmet satın almıştır. Dolayısıyla yavaşa yavaş işe başlama noktasına doğru gidebiliriz" diye konuşan Talat "bunun için Türkiye ile bir hükümetler arası bir anlaşma yapılması gerekir ama o noktada bir sıkıntı olur mu, bilemiyorum. Türkiye'nin o gün geldiğinde pozisyonu ne olacak, hangi konuda ne kadar anlaşılacak, o kısmını bilemiyorum" ifadelerini kullandı.

"Dayatma kelimesi yanlış ama istek var"

Basında son günlerde çıkan 'Türkiye suyu özele vermek için dayatma yapıyor" şeklindeki haberlere istinaden de konuşan 2.Cumhurbaşkanı "Böyle bir görüş Türkiye'den geldi doğrudur. Yeni da değildir. Ama şu anda bunun bir dayatma olduğunu söylemek çok haksızlık olur. Dayatma demek biliyorsunuz, dayatma demek, bütün gücü ile bastırma demektir. Şu an böyle bir noktada değiliz. Ha olursa o başka bir şeyidir. Bizim görüşümüz bunu su kurumunun yönetmesidir ve ülkenin bütün su kaynaklarının bir özel şirketin denetiminde olmasını benimsememiz mümkün değildir. Biz bunu gayet açık olarak söylüyoruz ve sanırım kimse böyle bir durumu kabul etmez. Ben hiç kimsenin hiçbir siyasi partinin böyle bir şeyi kabul edeceğini düşünmüyorum" diye net görüşler ortaya koydu.

Ülkedeki su kaynaklarında sıkıntılar yaşandığının altını da çizen Mehmet Ali Talat, özerk su yönetimi altında kaynakları korumak için bir dizi önlem planladıklarını belirtti.

Talat "Özel şirket gelirse, ülkedeki devlete ait tüm su kaynaklara sahip olup denetleyecek. Zaten özel şirket değil de bizim kuracağımız su yönetiminde Ülkede profesyonel anlamda kullanılan su kuyuları da denetlenecek. Gerekirse kota ile sınırlanacak çünkü ülkedeki su kaynaklarımız çok azalmıştır. Mesela Türkmenköy yöresinde üreticiler su kaynaklarını tüketiyor. Bizim planımızda bu bölge gibi yerlerde, üreticilere de kaynak bırakarak kontrol altına almaktır. Yani şu kuyuda ayda şunu çekebilin, daha fazla değil. Güzelyurt'taki su kuyularının tamamen kapatılması lazım zira çok tuzlandılar. Bunların tuzlanmadan kurtulması için kapatılması ve beklemeye alınması gerekmektedir. Su dairesi ve Jeoloji Dairemiz bu konularda yetkili olacaktır" diye konuştu.

"Su Dairesinde müdür müşavir yaratmamak için atanmadı"

Su Dairesi'ne müdür atanmaması konusunda da açıklamalar da bulunan Talat, konunun özünün hükümet programında da yazdığı gibi 'yeni müşavir yaratmaktan' kaçınma olduğunu belirtti.

Talat "Su Dairesinin başına bir müdür atanmamasının sebebi yeni bir müşavir yaratmama politikası gereğidir. Atanamaz zira hükümet programında müşavir yaratmayacağız diye öngördük. Atamadık diye eleştirenler ben eminim atasaydık, bu defa da yeni müşavir yaratıyorlar diye de eleştireceklerdi. Ama orada görevli var. Kıbrıs'ta böyle şeyler oluyor" diye ifadeler kullandı.

Su projesinin resmi açılış tarihinin 28 Ekim olarak açıklandığını da söyleyen Talat, Türkiye'nin ne gibi bir pozisyon alacağını bilmediğini ancak kendisinin de henüz siyasi bir temas yapmadığını belirtti.

"Resmi açılış 28 Ekim'de… Siyasi temas henüz yapmadım"

CTP-BG Genel Başkanı "Türkiye kanadı açılış tarihi olarak 28 Ekim oluğunu duyurdu. Az bir zaman kaldı. Sonuçta konu bağlanacaktır, illa ki sonuçlanacaktır. Ama sürecin nasıl gelişeceğini bilemem. Ben daha siyasi bir temas yapmadım. Sadece teknik düzeyde tartışıldı. Ama şunu şöyleyim, şu an için dayatma gibi bir laf kullanmak olmaz. Ama istek, özel bir şirkete verilsin isteği çoktan beri var yeni değil. Yani hükümetler arası taslak İrsen Küçük zamanında gönderildi ama imzalanmadı" diye konuşurken, İrsen Küçük Hükümeti zamanında Türkiye'ye 'su özel şirkete verilecek' şeklinde söz verildiği iddiasına ise "Olabilir, ama bilemiyorum. Öyle olduysa sözü veren nerededir? Söz veren nerededir? Demek ki söz verirken halkın duyarlılıklarını dikkate almak lazımdır" diye cevap verdi.

"İrsen Bey dönemindeki öneri evdeki musluklara kadar özelleşsin yönündeydi"

Talat "Türkiye'den gelen orijinal öneri, İrsen Bey döneminde gelen yani, bütün suları, evinde akan musluğa kadar bu şirket yönetecek şeklindeydi. Özel bir şirket yapacak bunları. Bizim kuracağımız özerk şirket, bu suyu belediyelere satacak, onlar da dağıtıp parasını alacak" diye konuştu.

Ülkede hali hazırda uygulanan yasalarda boşlular olduğunu da belirten Talat "Bakınız, ülkedeki tüm su kaynakları eğer Su Yönetiminin uhdesine olacaksa, denetiminde de olacak. Eğer özelde olacaksa, onların denetiminde olacak. Bir yerden su kuyusu kazıp, tankerle su taşımak, evet, ya kurulacak olan Su Kurumunun ya da özel şirketin yetkisinde olacak. Öte yandan bu tankerle su taşıma işinde de yasal boşluk vardır. Profesyonel anlamda bir parsel içinde su kuyusu açıp aynı parsel içinde sulama yapmak yasaldır. Ancak o suyu iki parsel oyanı götürüp sulama yapmak değildir" dedi.

"Özel şirket derelere kadar kaynaklara sahip olacak… Mümkün değil"

Eğer su yönetimi özele verilirse, ülkedeki kamuya ait tüm su kaynaklarının onun yönetimine geçeceğini belirterek buna rezervler, göletler, dereler ve pınarların dâhil olacağın ı belirtti.

Talat "Bu işi kimse denetleyecek olan, bütün bunları da denetleyecek. Aksi takdirde yeknesak bir su fiyatı belirlenemez ve haksız rekabet doğar. Bir yerde tarımcı 3 kuruşa su alırken, bir başka yerde 3 liraya alır ve bu haksız rekabete yol açar. Mesela benim 9 dönüm bahçem var ve orada 1950'den kalma bir kuyum var. O kuyu bu kapsam içinde değil. Profesyonel anlamda kullanırsam evet kapsama girer ama kendi sulamam için kullanırsam o kapsama girmez. Söz konusu olan devlete ait göletler, rezervler, dereler, pınarlar gibi kaynaklardır. Ya özerk su yönetimine verilecek ya da özel şirkete verilecek olanlar bunlardır. Bunlar tümüyle devletindir. Bence özel şirkete verilmesi uygun değildir" şeklinde ifadeler kullandı.

"Belediyeler aleyhine yapılan kampanya çok yanlış"

Gerek Türkiye gerekse de KKTC basınında bazı çevrelerin gelecek olan suyun belediyelerin yönetimine verilmesine tepki gösterip "belediyelerin kendine hayrı yok" şeklinde kampanya yapmasına istinaden sorulan soruya Talat "En büyük argümanları da budur. Belediyeler BESKİ'yi kurdu, onlar yapacak. Mal sahibi Belediyeler Birliğidir ancak bu şirket özeldir. O yapacak bu dağıtım işlerini. Tescil de edilmiştir. Artık iş başa düştü, Kıbrıslı Türkler bu işi yapacak. Biz bu konuda kendimize güveniyoruz. Güvenmezsek biz nasıl bir devletiz? Bu yanlış bir propagandadır ve ben bunları çok yanlış buluyorum" seklinde cevap verdi.

"Geri adım atmayacağım demem…"

Hükümetin Türkiye'nin özel şirkette ısrar etmesi karşısında 'geri adım atıp atmayacağı' sorusuna istinaden CTP-BG Genel Başkanının, "geri adım atmayacağız şeklinde bir söz söylemek istemem. Bizce doğru olan bizim dediğimizdir. Doğru olan bu işin bizim kurumlarımız tarafından yapılmasıdır ve bunu da yapacak olan özerk bir su kurumudur. Niçin özerk olacak? Siyaset durmadan müdahale edip yönetici değiştirsin, istihdam etmesin gibi işlere girişemesin diye. İkincisi de bu su kurumu profesyonel olarak çalışacak" şeklinde cevap vermesi dikkat çekti.

Gelen suyun tüm adayı kapsayacak şekilde bir Barış suyu olabileceğini de belirten Talat, suyun özerk kurumun deposuna akmasına kadar bu konuda yorum yapmayı erken bulduğunu belirterek, Rum tarafında Türkiye'den gelecek olan suya 'Türk suyudur, istemeyiz' şeklinde tepkilerin de aşikâr olduğunu belirtti.

Talat şöyle konuştu;

"Rum tarafı ile bir görüş alış verişinde bulunmadım. Bu iş gerçekleştikten ve bizim depolara katıktan sonra bunu görüşebiliriz. Artık Güven Yaratıcı Önlemler kapsamında mı görüşürüz yoksa bir çözüm ortamında mı bilemeyiz. Ancak daha önce de defalarca Türkiyeli yetkililerin dile getirdiği gibi bu su 'barış suyu' olabilir. Dolayısıyla bu konuda Türkiye'nin karşı çıkacağını sanmam. Zaten müzakere sürecini de Türkiye destekliyor, henüz bilemiyoruz. Ama Rum tarafında çok ciddi fanatik tepkiler de vardır. Yani bu tepkiler 'Türk suyunu istemeyiz' noktasındadır."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.