İÇ HABERLER
okuma süresi: 15 dak.

Küllerinden doğan bir dev; Koop - Süt

Küllerinden doğan bir dev; Koop - Süt

Üç sene evvel 'battı-bitti' denilen Koop-Süt, doğru politikalarla gerçek bir başarı hikâyesine dönüştü...

Yayın Tarihi: 10/10/15 09:29
okuma süresi: 15 dak.
Küllerinden doğan bir dev; Koop - Süt
A- A A+

Kıbrıs Postası - Ulaş BARIŞ

Üç sene önce satılması gündeme gelen ve kamuoyunda uzun bir süre tartışma konusu olan Koop-Süt'te, o buhranlı günlerden bugünlere köprülerin altında çok sular akmış gibi görünüyor.

Son günlerde gündeme gelen su konusuna istinaden 'Kıbrıslı Türkler beceriksizdir' anlayışının aksine, Koop-Süt, doğru hamlelerle üç yılda iş hacmini iki katına çıkarmakla kalmadı, Pınar-Süt ile yaptığı işbirliği sayesinde özellikle Arap Piyasası içinde söz sahibi olmayı başardı.

Kurumun üç yılda geldiği noktayı, kurumda Hayvancılar Birliği Başkanı Mustafa Naimoğlu ile dönüşümlü bir şekilde başkanlık yapan Yönetim Kurulu Eş Başkanı Mehmet Temel'e sorduk.

Esas mesleği ilkokul öğretmenliği olan Mehmet Hoca kendinden emin bir şekilde sorularımıza yanıtlar verirken, kurumun vizyonu, işleyişi ve üretimi bağlamında Kıbrıs'ta bir çözüme hazır olduğunun altını da çizdi.

Hocam, üç sene evvel 'Koop-Süt gitti gider' şeklinde haberler çıkıyordu. Ne oldu da Kıbrıslı Türklerin bu en güzide öz kuruluşlarından birisi yeniden ayakları üzerinde durmaya hatta koşmaya başladı?

"O günler sırasında yani kurum batıyor söylentileri çıktığı bir zamanda Lefkoşa Mukayyitliği ve Koop-Sen'in ciddi girişimleri ile bir takım çalışmalara başladılar. Bu vesileyle de Öğretmenler Kooperatifi'nin konuyla ilgili girişimleri oldu. Ben o zaman orada yönetim kurulu başkanı olduğumdan ve ayrıca konu hakkında epeyi bilgim olduğundan, kurumun bir kısım hisselerini aldık. Koop-Süt Kıbrıslı Türklerin yaşamında en önde gelen değerlerden bir tanesidir. Ali Dayı köyde ürettiği sütü bu kuruma satarak çoluğunu çocuğunu okutup büyütmüş, evlendirmiştir. Toplumsal bir değer olmasının en büyük sebebi işte budur. Üç sene evvel göreve geldiğimizde kurum çok berbat durumdaydı. Hani tabiri caizse 'gitti-gidiyor' bir haldeydi. Sendika bu işe direndi. Biz de öğretmenler olarak gelip destek verdik. O günden bugüne neredeyse kapının önünde olan bu çalışanlar şimdi her yıl toplu sözleşmeleri yenilenen, tüm sendikal haklardan faydalanan, motivasyonları yüksek, değerine sahip çıkar hale gelmiştir."

Peki basında son günlerde su meselesi nedeniyle tartışmaya konu olan 'Kıbrıslı Türkler beceriksizdirler' anlayışına inat, Koop-Süt'ün başarısını nasıl yorumlarsınız?

"Koop-Süt'te 3 yıl içinde gelinen nokta, son günlerde Kıbrıslı Türkü için 'bunlardan bir şey olmaz, her şeyleri ellerine yüzlerin bulaştırır' diyenlere cevap veren, aslında çok anlamlı ama çok küçük bir modelidir. İnsanlar her ay sonu maaşlarını nasıl alacağını düşünürken, şimdi bir gün bile gecikmeden maaşlar ödenmektedir. O günden bugüne kurumun borçları 3/2'lik kısmı ödenmiştir, geriye kalan da ödeme planı içerisinde gününde ödenmektedir. Hayvancılara ait süt paraları da günü gününe ödenmektedir. Tek sorun, bir kısım borçlarımızın Kooperatif Merkez Bankası uhdesinde toplanmış olması ve buradaki yüksek faizi oranlarıdır. Yıllık bilanço rakamlarına baktığınızda bu borç faizleri önemli miktarda öz kaynağımızı erittiğini görüyoruz. Bu sorunu aşabilmek için çalışmalarımızı yapıyoruz ancak bu memleketin en önemli sorunu olan bürokrasi bizi resmen engellemektedir. Ancak işler kaplumbağa hızında gitmekte, bu da can sıkmaktadır."

Şu anda kurumda çalışanların durumu nedir? Çalışan sayısı ne kadardır?

"3 sene evvel Koop-Süt'ü aldığımızda çalışan sayısı 180 kadardı. Şu anda 125 kişi çalışmaktadır. Daha çok üretim olduğu halde, bizim uyguladığımız modelle daha çok verim almaktayız. Hem işçi sayısını azalttık hem de verimi artırdık. Çalışanlar çok önemli bir fedakarlık yaptılar ve maaşlarından %40'lara varan kesintiyi kabul ettiler. Ellerini taşın altına koydular yani. 11 tane köy kooperatifi ve Limasol Kooperatif Bankası, Koop-Süt'ten hisse almış ve bu da kurumun geniş bir destek bulmasına olanak vermiştir. Kıbrıs halkı kendi öz kurumuna sahip çıkmış ve bu da kurumu içinde bulunduğu berbat durumdan hızla çıkmasına olanak sağlamıştır. Üç sene önce 25 milyon TL iş hacmi olan kurum bugün 50 milyon TL'yi aşmış bir hacme ulaşmıştır. Bununla birlikte kurumun üretim araçları da son teknoloji makinelerle değiştiriliyor. Konuştuğumuz rakamlar yüzbinlerce avroluk rakamlar var. Örneğin bir tane aseptik tankı dediğimiz, bir nevi UHT sütün can damarı olan 200 bin avroluk bir makine aldık. Gelecek hafta adada olacak. Bunlar önemli şeyler."

Koop-Süt'ün Pınar Süt gibi bir devle yaptığı başarılı ortaklıkla ilgili ne diyebiliriz? Model olarak neyi uyguluyorsunuz? Sonuçta ortada tanınmayan bir ülkenin kurumu var?

"Talep üzerine fason çalışma şeklidir bu. Bunun kaynak noktası malımızı iyi fiyata pazarlama amacıdır. Biz göreve gelirken, Koop-Süt'ün içinde bulunduğu sıkıntıları çok iyi saptadık, dersimizi iyi çalıştık ve bu yönde çalışmalar yaptık. Bilimsel çalışma temelli olaya baktık ve bu yönde girişim yapıp kurumu kara geçirme amacıyla hareket ettik. Yaklaşık 1 yıldan beridir Pınar-Süt'e bu bağlamda fason olarak hellim üretiyoruz. Pınar Süt de bunu kendi pazarında kendi adına pazarlıyor. Malı iyi fiyatta pazarlamak için çeşitli yöntemler vardır."

Başka yerli girişimciler de Arap piyasasına girdiler. Onların durumu nedir?

"Arap piyasasına giren bizim yerli girişimciler sürekli bir şekilde fiyat kırdılar. Bu fiyat kırmalar sonucunda ürünün piyasa değeri düştükçe düştü. Bunun sonucunda Rumlar Arap piyasasından çekildiler ve ortaya dengesiz bir piyasa çıktı. Fiyat kırmalar neticesinde bizim içteki firmalarımız da sıkıntıya düştü çünkü gelirler maliyetleri karşılayamaz duruma geldi. Biz Koop-Süt olarak bu durumu gördük ve akılcı davranarak Pınar ile işbirliğine gittik. Marka bir şirkettir Pınar. Sonuçta biz Arap Ülkelerine malımızı pazarlamıyor muyuz? Pazarlıyoruz. Amacımız daha çok kazanmak değil mi? Evet, öyle. O zaman dolaylı yoldan da bunu yapabiliriz deyip Pınar-Süt bağlantısını hayata geçirdik. Bu bir vizyondur, önemli olan ihracat yapabilmektir. Onun için 40 ton 50 ton hellim satmaktan daha önemlisi bu şekilde bir işleyiş kurabilmektir. Sadece Arap Ülkelerine ihraç yapmıyoruz, Türkiye iç piyasasına da yapıyoruz. Bazı arap firmalara da Pınar dışında da ihraç yaptığımız anlaşmalı olduğumuz ülkeler de vardır."

Peki, AB normlarına uyum durumunuz nedir? Bu yönde geliştirme çalışmaları var mı?

"Bizim amacımız AB'nin deneticisi gelince bizim o denetimlere hazır olmamızdır. Biz mesela dünya markası bir şirketle çalışırız; Tertapack. Bu şirket dünyanın en büyük paket üreticisidir. Biz bu adamlarla çalışıyoruz. Teknolojiyi takip ediyoruz. Bu konuda Pınar ile yaptığımız işbirliği de bize son derece yararlar sağlamaktadır. Mesela geçen aylarda Dubai Fuar'ına gittik ve orada 300 tonluk bir sipariş aldık. Böyle bağlantılar olması bizi daha güçlü kılıyor. Pınar orada bu teklifi yapanlara 'aha bizim fason şirketimiz budur' diye bizi gösterdi. Biz de ürettik, sattık ve paramızı da aldık. Dünyada bu işler artık böyle döner."

Ortak hellim tescili konusunda ne düşünüyorsunuz? Bu konudan yüzümüzün akıyla çıkar mıyız sizce?

"Aşama aşama düşünülmesi gerek bir şeydir bu. Bakınız, dünya piyasalarında ürünün kalitesi çok önemlidir. Rekabet edebilmek için kaliteniz üst düzeyde olmak zorundadır. Biz bunları düşünerek hareket ediyoruz. Kaliteyi sağlamak zorundasınız. Bunun için de üretim yaptığınız tesislerin en son teknoloji içermesi, dünyada kullanılan üretim teknikleri ile uyumlu olması son derece önemlidir. Çalıştırdığınız personele, dünya ile entegre olmuş bir şekilde çağdaş koşullar sağlayan bir noktada olmanız gerekmektedir. Koop-Süt'ün vizyonunda var olan şeylerdir bunlar ve biz bu işlere hazırız. Geçmişte tescil en önemli tıkanıklık, bu konuda denetimi kimin yapacağıdır noktasıydı. Zira Kıbrıs Cumhuriyeti, KKTC tanınmamış bir devlettir diyerek, denetimi ben yapacağım noktasından hareket etmiş ve bu iş uzamış gitmiştir. Ancak gelinen noktada, başta Sayın Akıncı'nın girişimleri sayesinde, bu durum çözüme kavuşmuş ve yakında da kararın alınmasıyla birlikte tamamen çözülecek noktadadır. Zaten biliyorsunuz, AB Komisyonu bunu açıklamıştır."

Sizce hellim kalitemiz nasıl?

"Hellim bizim için çok önemli bir maddemizdir. Hellim köken olarak Mezopotamya kökenli bir gıdadır, arapça 'yanağın içi, avurt' anlamındadır. Ama coğrafik olarak bize tescillenmesinin en önemli sebebi, bu ada üzerinde bulunan endemik bitkilerin fazlalığı ve hayvanların birincil besin kaynağı olmasıdır. Hayvanların yedikleri bu bitkiler, hellime son derece eşsiz bir aroma katmaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir tat bulamazsınız. Türkiye'de de hellime benzer ürünler üretildi. Hellim ismi de kullanıldı ancak Sanayi Odasının açtığı tescil davasını kazanınca bu isim artık kullanımdan kalktı. Sanırım en son 'ızgara peynir' şeklinde bir isim bulundu, öyle üretilir. Kıbrıs Peyniri diyenler de var ama bütün bunların olması bir tek şeye neden olur; hellimin piyasada gerçek değerini bulamamasına."

Adanın kuzeyinde yeterince süt yoktur diye eleştiriler de geliyor. Kurumun bir planı var mı bu konuda?

"Maalesef Kıbrıs'taki süt potansiyeli hakkında hiçbir planlama yapılmamaktadır. Tescil içerisinde kademeli olarak küçükbaş hayvan sütü kullanmak şarttır. Yanlış hatırlamıyorsam, bu kademeden kasıt 10 yıldır ve o süre sonunda hellim içinde %50+ küçükbaş hayvan sütü kullanmak zorunlu olacaktır. Bu hellimin kalitesini artırmak için bir yoldur. Ancak bugün bizim piyasamıza bakıyorum da, üretim çiğ süt maliyetinin altına düşmüştür. Burada ürünü üretmek değil, halkın sağlığıdır. Gıda koruma tüzükleri fonksiyonel kılınmalıdır. Zira kaliteli ürün ile kalitesiz ürün arasındaki fark ortaya çıkmalıdır. Süreç içerisinde veya bir çözüm sonrasında ortaya çıkacak tarım politikaları ile rekabet edebilmek için buna hazır olmalıyız. Bu konuda atılması gereken en önemli, adım bu söz konusu gıda koruma tüzüğüdür."

Kurumun en çok önem verdiği şey budur diyebilir miyiz? Yani kar etmek de bir yere kadar diye düşünürsek?

"Bizim en tepedeki önceliğimiz, kar etmekten çok haklın sağlığıdır. Bu bizim için en temel prensiptir, hayatta her şey para değildir. Olmazsa olmazımız gıda güvenliğidir. Ben bir ilkokul öğretmeniyim. Bizim elimizdeki hamur da çocuklarımızdır, geleceğin neslidir. Çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde büyümesi bizim en temel vizyonumuzdur. Biz Koop-Süt olarak bu çocuklara güvenilir gıda sunmak zorundayız."

Hocam, piyasadaki durumunuz nedir? Rakiplerinizle aranızda nasıl bir ilişki var?

"Piyasada uzun ömürlü sütte rakipsiz durumdayız. Ancak bizim temel hedefimiz tekel olmak değil, rekabet edebilmektir. Biz bir tek biz olalım anlayışı ile hareket etmiyoruz. Diğer yatırımcılar da ekmek parası peşindedirler ve onların da iş yapması, iyi ürün çıkarması rekabet etmesini arzu ediyoruz. Rekabetten kalite çıkar. Ancak bunlar yapılırken hükümet edenlerin üstlerine düşen görevleri yapmalarını istiyoruz. Denetim yapılmıyor, yeterince yapılmıyor. Özel işletmelerde işleri arı gibi çalışıp layığıyla yapanlar vardır ancak buna uymayanlar da var. Devlet eğer yeterli, denetimi yaparsa bu durumların önüne geçer. Gıda koruma tüzükleri ve tahlil laboratuvarları bu ülkede neden bu kadar zamandır uygulanmadı, kurulmadı bunların sorgulanması lazım."

Klasik KKTC problemleri burada da var diyebilir yani?

"Gerekli denetimler, testler, tüzükler uygulanmadığı için, sektör içindeki çürük elmaların mesul olduğu talihsiz olaylar, tüm sektörü karalamakta, işini layığıyla yapanları da ateşe atmaktadır. Bu son derece yanlış bir durumdur ve biz buna çok kızıyoruz. Israrla, çeşitli defalar bu durumu dile getirdik ancak iş sadece bununla da bitmez. Bence ülkedeki tarım politikası tamamen sil baştan edilmelidir. Dünyada tarım uçup gitmiştir ve bizim buna ayak uydurmaktan başka çaremiz yoktur. Bugün KKTC'de turizm işletmelerinde yerli ürün kullanılması konusunda hiçbir senkronizasyon yoktur. Bunun yapılması, üretimin artırılması sağlanmalıdır. Rum tarafında bu vardır. İşletmeler yerli piyasadan ürün almak zorundadır ve o ürünler yüksek kalite olmak zorundadır. Bizde ise öyle bir tarım politikası yoktur. Dünyada tarım politikalarını geliştirenler tarım gelişim uzmanlarıdır ve bizim ülkemizde sadece bir kişi bu özelliklere sahiptir. Onu da devlete 'kadro yok' diye almadılar."

"Tarım gelişim uzmanı biyolojiden, kimyadan, işletmesinden anlayan, finansını bilen kişidir. Ziraat mühendisi değil yani. Değişen teknolojiye ayak uydurmakta zorlanıyoruz ve bu ülkedeki bürokratik anlayış da bunu daha da berbat bir hale sokmaktadır. Günü kurtaracak politikalar uygulanmaktadır. Biz Koop-Süt'te işleri bilimsel yaptık. Göreve geldiğimizde çeşitli uzmanlardan görüş aldık, çalışma yapmalarını istedik. Bir sürü değerli insanımız bize destek vermiştir. Tüm bunları bir araya getirdiğimizde, bugün Koop-Süt hayatında hiç görmediği sivil toplum desteğini arkasında bulmuştur. Bunlar hep bu çalışmaların ürünüdür."

Son olarak, olası bir çözüme kurum hazır mı?

"Koop-Süt çözüme hazırdır. Hem vizyon, hem işleyiş hem de anlayış olarak çözüme hazırdır. Rekabete de hazırdır, yatırıma da hazırdır. Borçlarımız yok mu? Vardır ancak en çok üç sene içinde tüm borçlarımızdan sıfırlayacağız."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.