İÇ HABERLER
okuma süresi: 16 dak.

Özgürgün: "Ekonomik protokol imzaya hazır"

Özgürgün: "Ekonomik protokol imzaya hazır"

Başbakan Hüseyin Özgürgün, Türkiye'den gelen içilebilir suyun değerinin hiç bir şekilde ölçülemeyeceğini, içilebilir su için 2.30 TL ücretin hiçbir şekilde konuşulmaması gerektiğinin belirterek, bu konudaki tartışmaların kasıtlı, gereksiz ve yanlış olduğunu söyledi.

Yayın Tarihi: 24/05/16 18:24
okuma süresi: 16 dak.
Özgürgün: "Ekonomik protokol imzaya hazır"
A- A A+
Başbakan Hüseyin Özgürgün, Türkiye'den gelen içilebilir suyun değerinin hiç bir şekilde ölçülemeyeceğini, içilebilir su için 2.30 TL ücretin hiçbir şekilde konuşulmaması gerektiğinin belirterek, bu konudaki tartışmaların kasıtlı, gereksiz ve yanlış olduğunu söyledi.

Ulusal Birlik Partisi (UBP)-Demokrat Parti (DP) koalisyon hükümetinin önünde iki yıl olduğunu, bu sürede halkın günlük yaşamını kolaylaştıracak adımlar atmayı ve büyük projelerin başlangıcını yapmayı hedeflediklerini belirterek, piyasalara olan birçok mali yükümlülüğü yerine getirdiklerini kaydetti.

Başbakan Özgürgün, Kıbrıs Genç TV'de canlı yayınlanan "Er Meydanı" programında, güncel konulara ilişkin soruları yanıtladı.

Ekonomik ve Mali Protokol'ün imzaya hazır olduğunu ve herhangi bir sıkıntının olmadığını belirten Özgürgün, protokolün Türkiye'deki yeni hükümetin resmen göreve başlamasının ardından imzalanacağını açıkladı.

Türkiye'den mali bir kaynak gelmediğini ülke içinde atıl durumda olan kaynakları harekete geçirdiklerini ifade eden Başbakan Özgürgün, yapılan çalışmalarda mali anlamada kaynak yaratılabileceğini gördüklerini, Ekonomik ve Mali Protokol imzalandığında gelecek olan ek kaynaklarla daha da rahatlayacaklarını söyledi.

UBP'Yİ ÇEKİM MERKEZİ HALİNE GETİRMEK

Başbakan Özgürgün, 2.5 yılda, partiyi ana muhalefet durumundan iktidara nasıl taşıdığı yönündeki bir soruya karşılık, UBP Genel Başkanlığı görevine iyi niyetle başladığını, "Küçük olsun benim olsun" niyetinin hiç olmadığını ifade ederek, birlik beraberliği sağlayarak partiyi eski günlerine döndürmeyi ve UBP'yi yeniden sağın çekim merkezi haline getirmeyi hedeflediğini, gelinen noktada UBP'nin yeniden devlet yönetiminde ve icraatta olduğunu belirtti.

Parti tüzüğünü değiştirdikleri ve partiyi re-organize etme hazırlığındayken karşılarına CTP ile geniş tabanlı koalisyon durumu çıktığını anlatan Başbakan Özgürgün, CTP ile koalisyona ülke çıkarlarını düşünerek iyi niyetle girdiklerini ifade etti.

"ÜLKE ÇIKARLARINI DÜŞÜNEREK KOALİSYONA GİRDİM"

Başbakan Özgürgün, "Partisel olarak aklıma yatmasa da ülkenin menfaatine baktığımda halkın geniş tabanlı hükümet isteğinin yüzde 70'lerin üzerinde olduğunu gördüm. Halkın beklentisi olan böyle geniş tabanlı hükümet için partisel çıkarların ötesinde ülke çıkarını düşünerek o koalisyona girdim. Gerçekten iyi niyetle girdik" dedi.

CTP KOLALİSYONU DÖNEMİ

CTP ile hükümetin kolay bir hükümet olmadığını, ana muhalefet olarak belli bir yol almışken ve 2018'i hedeflemişken karşısına CTP ile hükümet kurmanın çıktığını anlatan Başbakan Özgürgün, parti içinde koalisyona karşı çıkanlar da olduğunu ancak, partiyi değil ülkeyi düşünerek CTP ile hükümet kurmaya karar verdiklerini ve hassas dengeler üzerinde gittiğini söyledi.

CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat'ın hükümet dışında kalacak olması nedeniyle kendisinin de kabinede görev almadığını anımsatan ve iki genel başkanın da hükümet dışında olmasının bir çok sıkıntıya yol açtığını kaydeden Başbakan Özgürgün, sorumluluk kendilerinde olmasına rağmen, hükümetteki sorunlara müdahalede gecikmeler, konuların kendilerine ulaşmasında gecikmeler yaşandığını, çözüm için kolay kolay devreye giremediklerini ve iki genel başkanın da yapının dışında kalmış gibi olduğunu kaydetti.

Başbakan Özgürgün, Talat gibi kendisinin de maaşların ödenemeyeceğini telefon mesajından öğrendiğini, iplerin orada koptuğunu belirterek, "O noktaya geldikten sonra çözüm üretecek haliniz de kalmıyor" dedi.

UBP-CTP koalisyon hükümeti ile ülkede siyasi iç barışın sağladığını ve hangi partinin hangi parti ile koalisyon kuracağı konusunda tabuların yıkıldığını düşündüğünü vurgulayan Başbakan Özgürgün, bundan sonra her partinin her parti ile koalisyon kurabileceğinin ve ülke menfaati için partisel çıkarların geriye atılacağı mesajını verdiklerini kaydetti.

Başbakan Özgürgün, bir soru üzerine, CTP-UBP hükümeti bozulmadan önce, CTP Genel Başkanı Talat ile görüşmesinde, gelinen aşamada sıkıntının büyük olduğunu ve UBP toplantılarından hükümetin bozulmasına yönelik bir karar çıkabileceğini söylediğini aktardı.

"SAYIN TALAT İLE İYİ NİYETLİ ÇALIŞTIK"

Talat ile çok iyi niyetle çalıştıklarını ve karşılıklı iyi niyet ortaya koyduklarını kaydeden Başbakan Özgürgün, beraber katıldıkları bazı toplantılarda, gelen sorunlar karşısında birbirlerine bakarak "ne oluyor acaba" dedikleri anlar da olduğunu, çünkü hükümette olanlardan haberleri olmadığını anlattı.

Başbakan Özgürgün, CTP-UBP hükümetin 9 ay gibi kısa sürmesine rağmen, bu partilerin bundan sonra da yeniden koalisyon kurabileceğini söyledi.

Bir soru üzerine, Talat'ın CTP Genel Başkanlığına yeniden aday olmayacağını açıklamasını da değerlendiren Başbakan Özgürgün, Talat'ın yeniden aday olmasının, hükümet döneminde partide yaşanan sıkıntılardan kaynakladığını ifade ederek, "Bence doğruyu yaptı, bu benim bakış açım, eğer kendisi devam etseydi ona da saygım vardı. Ben kendisini ikinci Cumhurbaşkanı olarak görüyorum ve selamlıyorum" dedi.

Hükümet kurulması veya bozulması konusunda, yetkili kurulların oylarına ve kararlarına kendisinin de etki etmediğini anlatan Başbakan Özgürgün, CTP-UBP hükümetinin tıkandığını ve bu tıkanıklığın aşılamadığını, partinin yıprandığını belirterek, partinin tabanının yüzde 50'sinin zaten bu koalisyona karşı olduğunu, gelinen aşamada hükümetten çekilme kararı alındığını kaydetti.

Başbakan Özgürgün, Türkiye'den hükümetin bütünü ile tepki geldiğini, su konusunda ilerlenemediğini anlattı.

BAĞIMSIZ MİLLETVEKİLLERİNİN DESTEĞİ

Bağımsız milletvekillerinin UBP-DP koalisyon hükümetine dışarıdan destek vermeleri ve bir sonraki seçimde UBP'den aday olma isteklerinin, UBP'nin iyi bir noktaya geldiğini gösterdiğini dile getiren Başbakan Özgürgün, şöyle devam etti:

"Bağımsız milletvekilleri Ulusal Birlik Partisi'ndeki gelişmeyi görüyor. UBP'deki ortamı görüyor ve buradan aday olma isteğini ortaya koyuyor."

Başbakan Özgürgün, soru üzerine, Bağımsız Milletvekili Önder Sennaroğlu'nda da böyle yaklaşım olduğunu gördüğünü belirtti.

HÜKÜMETİN ÖNCELİKLERİ

UBP-DP hükümeti olarak iyi niyetle göreve başladıklarını ve iki yıl hedeflediklerini belirten Başbakan Özgürgün, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bu iki yılın sonunda da hükümet olarak bazı mesajları verebilirsek, bazı açılımları yapabilirsek, büyük projelerin hayat bulacağı başlangıçları ve halkın rahatlayacağı, günlük yaşamdan icraatları ortaya koyabilirsek, tabi sadece hükümet olarak değil, yerel yönetimleri de kapsayacak şekilde, bunları yapabilirsek önümüzdeki iki yıl içerisinde iyi bir dönem geçireceğiz diye düşünüyorum."

Başbakan Hüseyin Özgürgün, geçmişten gelen ülkenin sorunlarının tespit edildiğini, kamunun hantallığının vatandaşa ve yatırımcıya hizmet anlamında sıkıntı yarattığını dile getirerek, mali ve ekonomik anlamda başta halkın günlük yaşamını kolaylaştıracak adımlar atılması, bir çok alanda piyasanın rahatlatılması ve ekonominin çarklarının dönmeye başlamasını hedeflediklerini söyledi.

"SU İÇİN ALTYAPI HAZIRLANACAK"

Başbakan Özgürgün, Hükümetin önünde iki yıl olduğunu, Türkiye'den gelen suyun içme ve tarımsal amaçlı olarak kullanılması için dönüşümleri sağlayacak altyapıyı hazırlayacaklarını kaydetti.

Piyasalara olan bir çok mali yükümlülüğü yerine getirdiklerini anlatan Özgürgün, şu anda Türkiye'den mali bir kaynak gelmediğini, ülke içinde atıl durumda olan kaynakları harekete geçirdiklerini ifade etti.

Başbakan Özgürgün, yapılan çalışmalarda mali anlamada kaynak yaratılabileceğini gördüklerini, Ekonomik ve Mali Protokol imzalandığında gelecek olan ek kaynaklarla daha da rahatlayacaklarını söyledi.

Türkiye'den gelen su konusunda yaşanan tartışmalarla ilgili soruları da yanıtlayan Başbakan Hüseyin Özgürgün, suyun KKTC kadar Güney Kıbrıs için de çok gerekli olduğunu, adının da zaten "barış suyu" olduğunu, ülkede yerin dibinden gelen tuzlu su kullanıldığını belirterek, gelen suyun selamlanması gereken bir durum olduğunu kaydetti.

"SU KONUSUNDAKİ TARTIŞMALAR KASITLI VE GEREKSİZ"

Türkiye'den denizleri aşarak içilebilir su geldiğini ve içilebilir suyun değerinin hiç bir şekilde ölçülemeyeceğini vurgulayan Başbakan Özgürgün, "Bu su, birisi size çölde bir bardak su uzattığı zaman ne ise o kadar nimettir" dedi.

İçilebilir su için 2.30 TL ücretin hiçbir şekilde konuşulmaması gerektiğinin altını çizen Başbakan Özgürgün, bu konudaki tartışmaların kasıtlı, gereksiz ve yanlış olduğunu söyledi.

"TÜRKİYE'YE ÇOK BÜYÜK HAKSIZLIK EDİLİYOR"

Başbakan Özgürgün, şöyle devam etti:

"Bu adanın içilebilir suyu vardı da arkadaşlar kullanmıyor mu? Veya ucuza aldıkları içilebilir su var da bu su mu pahalı gelmiştir. Öyle bir alternatif yok. Öyle bir alternatif olmadığı gibi içilebilir su yok. Kullanılabilir su bile sınırlı. Yedi gün 24 saat içilebilir sudan bahsediyoruz, bunun fiyatı mı tartışılır artık. Bu kasıtlı, yapılmaması gerekir, çok da üzülüyoruz. Yedi gün 24 saat akacak içme suyundan bahsediyoruz. Burada artık evlere içme suyu almamaktan, depoları kullanmamaktan bahsediyoruz. Bütün bunları düşündüğümüzde bunun nasıl bir nimet olduğu ortaya çıkar. Bu konuda yapılanları da çok büyük üzüntüyle karşılıyorum. Anavatan Türkiye'ye de çok büyük haksızlık ediliyor. Bu suyu, o maliyetlerle yapabilecek dünyada çok az yardımsever kurum var."

Türkiye'den gelen suyun içilebilir olduğuna işaret eden Başbakan Özgürgün, "Belediyeler de bunun üzerine payını koyabilir. Maliye Bakanlığı ile görüşülür, Belediyelerin sıkıntıları varsa onlara da bakılır. Biz belediyeleri zora sokmak istemeyiz. Ama bu sudan dolayı hiç kimse sıkıntıya girmeyeceği gibi halkın, çeşmesinden içilebilir su almasını engelleyecek hiçbir şey yoktur. Belediyeler hazırsa, hemen belediye meclisinde kararlarını alarak suyu da alabilirler" dedi.

Başbakan Özgürgün, halkın bu suyu hak ettiğini ve alması gerektiğini, halka suyu verecek formülü de belediyelerin üretmesi gerektiğini, bu konuda belediyelere yardımcı olacaklarını belirtti.

"EKONOMİK PROTOKOL İMZAYA HAZIR"

Başbakan Hüseyin Özgürgün, Türkiye ile imzalanacak Ekonomik ve Mali Protokol'ün imzaya hazır olduğunu, herhangi bir sıkıntı olmadığını, KKTC ve Türkiye'deki siyasi değişikliğin süreci uzattığını, ancak Türkiye'de yeni hükümetin göreve başlamasının ardından imzaların atılacağını söyledi.

"BELİRLİ NOKTALARDA ÖZELLEŞTİRME GEREKLİ"

Belirli noktalara özelleştirmenin gerekli olduğunu düşündüklerini, özellikle limanlar ve Telekomünikasyon'un hep gündemde olduğuna değinen Başbakan Özgürgün, elektrikte üretimin yarısının şu an özel olduğunu, dağıtımda da bir açılım yapılabileceğini kaydetti.

Bunların yapılması gereken gecikmiş işler olduğunu, hükümetin cesaretle bunların üzerine gideceğini anlatan başbakan Özgürgün, "Sonuçta hedef, iletim, dağıtım ve üretimin ayrıştırılmasıdır. Gerek çalışana, gerek elektrik hizmetlerine veya bu anlamda bir kaosa yol açmak değil, bunun bu şekilde algılanması gerekiyor" diye konuştu.

"BUNDAN SONRAKİ ÖZELLEŞTİRMELER İÇİN EKSİKLİKLER GİDERİLECEK"

Ercan Havalimanı'nda yeni pist inşaatının devam ettiğini, hizmeti veren firmanın taahhütlerini yerine getirmeye çalıştığını, 2017 Mart ayında ciro paylaşımına gidileceğini ve Maliye'nin yıllık 20 Milyon Euro kadar ek gelir elde edeceğini anlatan Başbakan Özgürgün, Ercan'ın ilk özelleştirme olduğunu, bundan sonraki özelleştirmeler için Ercan'daki eksikliklerin görülerek düzeltileceğini söyledi.

MÜŞAVİR ATAMALARI

Müşavir atamaları konusunda yapılan eleştirileri de yanıtlayan Başbakan Özgürgün, bir önceki hükümet döneminde alınan "yeni müşavir yaratmama" kararı nedeniyle bir çok sıkıntı yaşandığına, bazı dairelerin de boş kaldığına dikkat çekerek, devletin çarkının dönmesi için müşavir olmayan uygun pozisyonlara atama yapılacağını belirtti.

Başbakan Özgürgün, "Devletin çarkı durma noktasına geldi. Çünkü, müşavir dediğiniz insanlar sorumluluk gerektiren pozisyonlara atanan insanlar" dedi.

KIBRIS KONUSU

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın, dün akşam, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın davetlisi olarak İstanbul'a gitmesi ve Rum lider Nikos Anastasidis'in, Cumhurbaşkanı Akıncı'nın katılacak olması nedeniyle liderler onuruna verilen yemeğe katılmamasını da değerlendiren Başbakan Hüseyin Özgürgün, şöyle konuştu:

"Gayet basit, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'nı eşit bir taraf olarak görmüyor. Masada görüşürken de; 'Ben azınlıklarımla görüşüyorum. Kendi ülkemdeki azınlıklarımla sorunum var' diyor. Bunu dünyaya böyle söylediği için, Sayın Akıncı ile eşit düzeyde bir platformda hayatta görünmez, görünmek de istemez. Bu, BM'de de böyledir."

Rumlar'ın 1950'lerden beri hakim politikasının; "Kıbrıs bir Elen adasıdır, Kıbrıs'ta hakim Kıbrıslı Rumlardır, Kıbrıslı Türkler azınlıktır, bu azınlıklara bazı haklar vererek, yönetimde söz sahibi yapabiliriz ama bir yere kadar" şeklinde olduğuna vurgu yapan Başbakan Özgürgün, Kıbrıslı Türklerin bunu kabul etmediği için sorunun devam ettiğini, Kıbrıslı Türklerin böyle bir şeyi kabul etmesinin mümkün olmadığını kaydetti.

Başbakan Özgürgün, Anastasiadis'in yemeğe katılmayışının, Rumların hala 1950'deki düşüncede olduğunu gösterdiğini belirtti.

"AKINCI İLE DİYALOĞUMUZ İYİ"

Cumhurbaşkanı Akıncı ile diyaloglarının iyi olduğunu, devletin zirvesinde her hangi bir tartışma yaratmayacağını, herhangi bir problem olduğunda haftalık görüşmelerinde yüz yüze konuşarak halledeceklerini ifade eden Başbakan Özgürgün, "Devletin zirvesinde hiç bir şekilde sıkıntı yaratmayız" dedi.

Başbakan Hüseyin Özgürgün, Türkiye ile birlikte yürütülen Kıbrıs müzakerelerini hükümet olarak yakından takip ettiklerini ve 2016 sonuna kadar bir sonuca varılmasını umut ettiklerini, Rum seçimlerinde dolayı görüşmelerin temposunun biraz düştüğünü söyledi.

Rum seçimlerinde, ırkçı faaliyetleriyle bilinen Elam'ın meclise girmesini "vahim" olarak değerlendiren Başbakan Özgürgün, "Çünkü Elam açıkçası faşist bir örgüt. Üstelikte bu Kıbrıs Türkleri'ne karşı bir faşistlik" dedi.

Başbakan Özgürgün, aşırı uçların aşırı şekilde değer bulmasının çözüme hiçbir şekilde hizmet etmeyeceğini, hatta başka sorunları beraberinde getireceğini sözlerine ekledi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.