İÇ HABERLER
okuma süresi: 13 dak.

"Ankara'dan ithal personel getirilirse bu proje Kıbrıs Türk'ü açısından fiyasko olur"

KTMMOB: "Ankara'dan ithal personel getirilirse bu proje Kıbrıs Türk'ü açısından fiyasko olur"

Türkiye'den adaya gelen su belediye depolarına akıtılıyor.

Yayın Tarihi: 25/07/16 10:26
okuma süresi: 13 dak.
KTMMOB: "Ankara'dan ithal personel getirilirse bu proje Kıbrıs Türk'ü açısından fiyasko olur"
A- A A+
Suyu almayı talep eden ve 1 yıllık geçiş süreciyle ilgili sözleşme imzalayan belediye sayısı 23 ancak bazı belediyelerin alt yapısı hazır olmadığından su tümüne verilemiyor.

İlk kez Gazimağusa bölgesine verilen su, ardından Güzelyurt Belediyesi'ne bağlı Akçay'daki ve Zümrütköy'deki depolara aktı. Gazimağusa ile birlikte Yeni Boğaziçi bölgesi de su aldı. Su, Orta Mesarya'nın büyük bir bölümüne ve Yılmazköy'e de ulaştı.

Belediyelere su verilebilmesi için isale hattı döşenmesi ve depolara bağlantı sağlanmasıyla ilgili çalışmalarsa sürüyor. Süreci Türkiye Cumhuriyeti (TC) Devlet Su İşleri (DSİ) yürütüyor.

Birkaç ay sonra sona erecek ihale kapsamında planlanan yerlere 270 kilometrelik hat döşenmiş olacak. Döşenen hatların maliyeti yaklaşık 130 milyon TL. Lefke'yse hazırlanan bu projenin dışında. Ancak projenin başka aşaması da var ve buna göre, belirlenen güzergahlara 150-160 kilometrelik hat döşenecek.

Hesaplamalara göre, ton başına 2.30 TL olarak belirlenen geçiş dönemi su fiyatı içerisinde, yapılması gereken yeni yatırımların fonlanması da bulunuyor.

Sudaki kayıp-kaçak Kıbrıs'ın kuzeyindeki en önemli sorunlardan biri olarak gösteriliyor. KKTC'de yüzde 70'e varan kayıp kaçağı olan belediyelerin olduğu iddia ediliyor. Bu oranın dünya standartlarına göre yüzde 15'i geçmemesi gerek. Güney yüzde 11'le Avrupa'da en iyilerden biri olarak gösteriliyor. Dolayısıyla ayrılan yıllık 30 milyon TL'lik yatırım bütçesiyle KKTC'deki kayıp-kaçak sorunlarının çözebilmesi öngörülüyor.

Kayıtlara göre KKTC'de tarımda ve içmede yılda 105 milyon ton su kullanılıyor. Türkiye'den gelecek 75 milyon metreküp suyun yaklaşık yarısı içme ve kullanma suyu olarak kullanılacak. Geriye kalan suyun ise tespit edilmiş bir takım bölgelerde sulama için kullanılması öngörülüyor. İçme ve kullanma suyu talebindeki artış da dikkate alındığında burada yerel kaynakların güçlendirilmesinin önemi vurgulanıyor.

Suyun işletilmesi ve operasyonların yönetilmesi amacıyla KKTC Bakanlar Kurulu'nun Y(K-I) 408-2015 sayılı kararıyla Türkiye'den gelen suyun sevk ve idaresinde görevlendirilmek üzere, Kıbrıs'tan 17 teknik eleman istihdam edildi, eğitildi ve sistemin idamesi noktasında sorumluluk aldı.

Ancak Türkiye'den gelen suyun Güzelyalı'daki sıfır noktasından belediye depolarına verilmesine kadar olan işletme hizmeti için Ankara'da bir ihaleye çıkıldığı açıklandı.

Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (KTMMOB) yetkilileri Türk Ajansı Kıbrıs (T.A.K) muhabirine hem suyla hem de Ankara'da çıkılan bu ihale konusunda açıklamalarda bulundu.

KTMMOB Genel Başkanı Ahmet Hüdaoğlu, KTMMOB Genel Sekreteri Selcan Akyel, İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Seran Aysal, KTMMOB Su Komitesi Başkanı Bektaş Göze, komite üyelerinden Tünay Bengüsu ve Mustafa Sıdal, su konusuna geçmeden önce şu konuya işaret etti:

"KTMMOB, 16 teknik odasıyla, su konusunda çalışma yapmak üzere söz sahibi olan odaların tayin ettiği teknik komitelerle çalışır, buradan çıkan bütün bilgi ve kararlar komitelerin çalışmasının sonucudur, bir kişinin değil."

"YATIRIMLAR KİM TARAFINDAN VE HANGİ YÖNTEMLE YAPILACAK?"

Ton başına 2.30 TL olarak belirlenen geçiş dönemi su fiyatı içerisinde, yapılması gereken yeni yatırımların fonlanması da bulunduğunu anımsatan KTMMOB yetkilileri, buna karşın yatırımların kim tarafından ve hangi yöntemle yapılacağının geçiş dönemi protokolünde belirlenmediğini kaydetti.

Bunun Kıbrıslı Türklere ait kurumların ve yerel yönetimlerin sürecin dışında kalması anlamına geldiğini savunan KTMMOB buna karşı çıktıklarını da belirterek şunu kaydetti:

"KTMMOB, ana hatlarda yapılması gereken yatırımların Su İşleri Dairesi tarafından, kent içi hatlarda ise belediyeler tarafından planlanması ve toplanan paranın uygun bir yöntemle bu kurumlara aktarılarak yerel otoriteler tarafından gerçekleştirilmesi gerektiğini savunuyor."

"1980'DEN BUGÜNE KADAR TOPLUM OLARAK SU KONUSUNDA İYİ BİR PLANLAMA YAPAMADIK"

Ahmet Hüdaoğlu, Selcan Akyel, Seran Aysal, Bektaş Göze, Tünay Bengüsu ve Mustafa Sıdal'ın su konusundaki açıklamalarının devamı şöyle:

"1980'den bugüne kadar toplum olarak su konusunda iyi bir planlama yapamadık. Gerek tarımda gerekse turizmde ve diğer alanlarda iyi bir planlama yapamadığımız için akiferlerin kalitesinin bozulması veya seviyelerinin düşmesi gibi sorunlarla yüz yüze kaldık. Vardığımız noktada halkımıza tuzlu denilebilecek bir su vermek durumunda kaldık. Bu plansızlık yaptığımız ciddi hatalardan biriydi.

Halbuki bilimin ve tekniğin gereği olan ve yıllarca birlik olarak bizim önerdiğimiz tedbirler alınmış olsaydı belki de bu noktaya varılmazdı. Aynı şekilde kurumlarımızın kaliteli hizmet verebilecek bir şekilde organize edilmesini de başaramadık. Bu da bir diğer ciddi hatamızdır.

Toplum olarak az evvel bahsettiğimiz ekonomik aktiviteleri planlayabilmiş ve kurumlarımızı yeniden organize edebilmiş olsaydık bugün gerek hatların yenilenmesi gerekse alternatif su kaynaklarının harekete geçirilerek akiferlerimizin korunmasını başarabilirdik.

Burada hiçbirimiz sorumluluktan kaçamayız. Ne siyaset ne meslek örgütleri ne de toplumu oluşturan fertler kendini bu işin dışında tutamaz.

Bu bakımdan temin edilen su bizler için bir fırsata çevrilmeli ve geçmişte yaptığımız hatalardan dersler çıkararak yeniden organize olmayı ve ülkemize sahip çıkmayı başarabilmeliyiz. Birbirimizi suçlayarak değil, birbirimize sahip çıkarak… Siyasetle ve diğer tüm örgütlerle birlikte…"

"ÖZELLEŞTİRMENİN KARŞISINDAYIZ..."

Ahmet Hüdaoğlu, Selcan Akyel, Seran Aysal, Bektaş Göze, Tünay Bengüsu, Mustafa Sıdal, şunları da kaydetti:

"Biz KTMMOB olarak özelleştirmenin karşısındayız. Sürece yaptığımız katkının ana fikri de aslında budur. Kıbrıs Türkünün bu suyu yönetecek, işletecek ve yeni yatırımları planlayacak kapasitesi vardır. Ama bunun da ötesinde su anayasal olarak da bir kamu hizmetidir ve özelleştirilmesi söz konusu olmamalıdır.

Bununla birlikte her şartta tüketici haklarını dikkate alan, sürekliliği olan sistemlerin kurulması, KKTC'nin ve belediyelerin ilgili teknik dairelerinin kontrol edeceği ve denetleyeceği ve yapılabilecek yeni işlerle ilgili KKTC firmalarının katılabileceği ihaleleri açan, süreci ileriye götüren bir yapı oluşturmalı. Yani bizim söylediğimiz 'her şart altında kamuda kalmalı, özelleşmemeli' değil. Kamuda kalarak kaliteli bir hizmet verilmeli.

Organize olmuş minimum sayıda ve işini doğru yapan teknik donanımlarla donatılmış dairelerin oluşması, yapılabilecek inşaat, bayındırlık faaliyetlerinin yerel firmalar üzerinden yapılmasıdır."

"2.30 YATIRIM HAKKIYLA BİRLİKTE 2.30'DUR...BU RAKAM ORTADAYKEN DENİZ SUYUNDAN ARITIP HALKA VERELİM DEMEK AKILCI DEĞİL"

Su konusunda 3 yılda 4 Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı ile çalıştıklarını aktaran KTMMOB yetkilileri suyun fiyatı konusunda ise şu açıklamaları yaptı:

"Açıklanan 2.30 TL, yenileme yatırımları ile birlikte 2.30'dur. Bununla birlikte değerlendirdiğimizde ve deniz suyu artma tesisinden elde edeceğimiz suyun maliyetiyle karşılaştırdığımızda 2.30 doğru bir rakam olur ancak yatırımları yapmak kaydıyla. Yani 2.30 dururken, deniz suyunu arıtıp halka vermek akılcı olmaz.

Eğer yenileme yatırımlarını dışarıda bırakır ve sadece Türkiye'nin burada yaptığı tesisleri 25 yılda geri ödeyip, işletme maliyetlerini hesaba katarsak, suyun metreküp başına belirlenen rakamı 1.25 TL olur.

Dolayısıyla 2,30 TL'nin içinde bir yılda yapılacak 30 milyon TL'lik yatırım da var. Bu yatırımlar belediyeler üzerinden mi, eksik olan ana hatları tamamlamak üzerinden mi olacak, buna yerel yönetimlerle merkezi hükümet karar vermeli ve yatırımları aksatmadan yapmalıdır.

Eğer yatırım yapılmayacak ve bu şekilde kalacak olursa suyun doğru fiyatı 1.25'ti. 1.05 TL'lik fark ise diğer yenileme projelerinindir. Lefke hazırlanan projenin bu aşamasında yok, eksik bırakıldı. O da projede olmalıdır, olacak.

30 milyon metre küp senede. 1 TL'den 30 milyon TL eder. Bu her yıl 30 milyon yatırıma ayrılacak para demektir. Yani bu öyle bir süreçtir ki toplanan parayla yatırımlar gerçekleştirecek."

"BU SAATTEN SONRA 'SU KESİLDİ' DENME LÜKSÜ YOKTUR. BU SU HER ŞART ALTINDA DEPOLARA AKMALIDIR"

Ülkedeki su kullanımı ve yer altı kaynaklarının durumu hakkında da değerlendirmede bulunan Hüdaoğlu, Akyel, Aysal, Göze, Bengüsu ve Sıdal şunları aktardı:

"Şu anda, kayıtlara göre KKTC'de yılda 105 milyon ton su tarımda ve içmede kullanılıyor. Bizim Türkiye'den gelen suya göre 35 milyon ton açığımız var. Bunu yerel kaynaklardan karşılamak zorundayız. Akiferilerdeki veya mevcut göletlerdeki suyu planlayıp kullanmalıyız. Nasıl planlayacağız? Sulama planlarını hazırlamalıyız. Yağışları da akiferleri besleyecek şekilde organize etmeliyiz

Suyun akiferlerden mümkün olduğu kadar az çekilmesini sağlamalıyız ki herhangi bir kritik durumda, yani su verilemediğinde, buralardan belli bir süre şu çekebilelim, kriz devam ederse deniz suyu arıtma tesisi kurabilecek zamanı bulabilelim.

Bu saatten sonra 'su kesildi' denme lüksü yoktur. Bu su her şart altında depolara akmalıdır. KTMMOB ilgili odalarıyla ve ilgili dairelerle akiferler konusunda çalışma yapmaya başladı. Akiferler uzun vadeli bir eylem planı."

"ANKARA'DAN İTHAL PERSONEL GETİRİLİRSE BU İŞ O ZAMAN KIBRIS TÜRKÜ AÇISINDAN FİYASKO OLACAK..."

Ankara'da çıkılan ihale konusunda KTMMOB'nın görüşü ise şöyle:

"Şu anda su 17 Kıbrıslı tarafından çalıştırılmakta, yönetilmekte ve sisteme verilmekte. Aniden bunu bir kenara bırakarak 'biz Türkiye'den ithal personel getireceğiz' derlerse, Kıbrıs Türkü devreden çıkarsa ve sadece su satın alır pozisyona gelirse bu iş o zaman Kıbrıs Türkü açısından fiyasko olacak.

Protokolde ne yazarsa yazsın Su İşleri Dairesi veya oluşturulacak yeni bir organizasyon üzerinden ana personelin yetiştirilmesi, geçiş dönemi içinde bu personelin, belediyelerle birlikte ihale yapılması için proje hazırlanacak şekilde organize olması, eğer ihaleye girilecekse bu projelerin baz alınarak ihaleye girilmesi, süreç DSİ ile çalıştırılacağı için ihtiyaç varsa da gerektiği sayıda bu personelin 'supervisor' ile çalışarak yetiştirilmesi gerek.

Amaç buradaki personeli, bunu yönetecekse söz konusu firmanın bilgi ve deneyiminden daha bilgili ve deneyimli, onları kontrol edecek bir noktada olmasını sağlamak.

2015 yılında bu konuda bir Bakanlar Kurulu kararı var. Ancak 17 kişi bu suyu yönetmek için yeterli değildir. Peki ne yapılmalı? Hizmet alımı. Protokol gereği bu alanda istihdam yapılamıyor ve Su İşleri Dairesi'nde tek bir kadrolu mühendis var. Sadece burada değil, KKTC'deki teknik dairelerdeki tüm kadrolar boşaltıldı. Türkiye'de çıkılan ihalenin iptalini ve bu insanların sayıca olan eksikliğinin giderilmesini talep ediyoruz. Yetkililerle görüşüyoruz."

"BELEDİYELERİN İÇİNDE OLMADIĞI, ANA UNSUR OLMADIĞI HİÇBİR SU DAĞITIM SİSTEMİ HEDEFE ULAŞAMAZ"

KTMMOB adına açıklamada bulunan yetkililerin son değerlendirmeleri ise şöyle:

"Biz KTMMOB olarak belediyelerin içinde olmadığı, ana unsur olmadığı hiçbir su dağıtım sisteminin hedefine ulaşacağına inanmıyoruz. Belediyelerin teknik gerekleri bizim da katkı koyabileceğimiz şekilde yapmaları gerekir, alınan parayla ne yapacaklarını hesaplamaları gerekir, teknik projeler hazırlamaları gerekir. Yapılacak olan bilinmeyen bir şey değildir. Deniz geçişi yeni bir teknoloji olabilir ama karada 50 yıldır boru döşeniyor

Ve belediyeler finansı sattığı sudan elde edeceğini, bununla yatırım yapacağını önüne koymalı.

Bu su mümkün olan en uygun fiyata ama sürekliliği sağlanacak şekilde fiyatlandırılmalı. Şu anda öngörülerimiz var ve bunlar afakî rakamlar değil. Belediyeler, hedef koyulmalı, '5 yılda sistemimi böyle yapacağım, 15 yılda da bunu ödeyeceğim' diyebilmeli. 'Finans buradadır' diyerek yola çıkmalı. Hepsi de bunu yapabilir. Teknik tarafı en kolay taraftır."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.