İÇ HABERLER
okuma süresi: 13 dak.

Başbakan Özgürgün'den Cumhurbaşkanı Akıncıya sert sözler: "Çözüm dilencisi"

Başbakan Özgürgün'den Cumhurbaşkanı Akıncıya sert sözler: "Çözüm dilencisi"

Başbakan Hüseyin Özgürgün, Kıbrıs müzakerelerinde, Rumların isteğiyle giden bir süreç gördüğünü ve görüşmeleri endişe içinde izlediğini belirterek, "Ezilmiş, büzülmüş, bitmiş, anlaşma dilenen bir ortam görüyorum. Maalesef buna da çok büyük tepki gösteriyorum. Öyle bir şeyi biz asla kabul etmiyoruz. Bunu kabul eden varsa, buyursun Sayın Akıncı o yolu onunla yürüsün" dedi.

Yayın Tarihi: 11/08/16 18:56
okuma süresi: 13 dak.
Başbakan Özgürgün'den Cumhurbaşkanı Akıncıya sert sözler: "Çözüm dilencisi"
A- A A+
Başbakan Hüseyin Özgürgün, Kıbrıs müzakerelerinde, Rumların isteğiyle giden bir süreç gördüğünü ve görüşmeleri endişe içinde izlediğini belirterek, "Ezilmiş, büzülmüş, bitmiş, anlaşma dilenen bir ortam görüyorum. Maalesef buna da çok büyük tepki gösteriyorum. Öyle bir şeyi biz asla kabul etmiyoruz. Bunu kabul eden varsa, buyursun Sayın Akıncı o yolu onunla yürüsün" dedi.

Başbakan Hüseyin Özgürgün, AdaTv'de yayınlanan "Tarafsız Bakış Özel" programında güncel konulara ilişkin soruları yanıtlayarak değerlendirmelerde bulundu.

Kıbrıs müzakereleri devam ederken, Rumların üçüncü tur doğalgaz ihalesi açmasıyla ilgili bir soruya karşılık Başbakan Özgürgün, Rumların yıllardır, görüşmeler devam ederken sürekli birşeyler yaptığına işaret ederek, Rumların hiçbir zaman bir anlaşma niyetiyle masada oturmadığını, anlaşma için Türk tarafının direndiğini kaydetti.

"DURUŞ ORTAYA KOYMAK LAZIM"

Bir anlaşmaya, Türk tarafı kadar Rumların da ihtiyacı olduğunun altını çizen Başbakan Özgürgün, şöyle devam etti:

"Hep biz eğdik başımızı, hep biz direddik anlaşma için. 'Mecburuz, öldük, bittik, anlaşma olmazsa yandık'. Böyle bir şey yoktur, anlaşma olmazsa niye öldük bittik ki, niye yandık. Anlaşmanın, bizim kadar Rumların da ihtiyacı olduğunu ortaya koymamız lazım ki bir anlaşma olsun. Yani sanki biz öldük anlaşma dileniyoruz, Rum tarafı da bir anlaşmayı bize lütfedecek. Böyle giderse, ki uzun süredir süreç maalesef böyle gidiyor, bunun yansıması bizim için iyi olmaz. Bizim için ortaya çıkacak anlaşma metni de iyi olmaz, hayırlı olmaz. Onun için, biraz duruş ortaya koymak lazım. Yani masadasın, sürekli petrol, doğalgaz, ihalelerle, sürekli başka ülkelerle anlaşmalar yapıyorsun. Bizden ses yok. Sayın Cumhurbaşkanı'ndan tıs yok. Ben anlaşmaya mecburum gibi boynu bükük oturuyor. Kıbrıs Türk halkı böyle bir lider mi istiyor, böyle bir masada duruş mu istiyor? Yoksa, gerçekten Rum tarafına; 'bakın, burada bir anlaşmayı iki taraf da istemelidir, iki taraf da bu anlaşmadan fayda görmelidir, iki taraf ta bu anlaşmanın Kıbrıs'ın bütününe ekonomik anlamda da bir refah getireceğini ortaya koymalıdır ve eşit iki taraf bir anlaşmaya varmalıdır' mı diyen bir lider ister? Bakıyorum, gayet sessiz, silik. Rum tarafı saldırıyor. Anastasiadis her gün bir şey söylüyor; 'Güzelyurt verilmeden çözüm olmaz, Karpaz verilmeden çözüm olmaz' diyor, sürekli aşağılayıcı demeçler.

Mümkün olduğu kadar cevap vermeye çalışıyorum. Cevap verildiğinde, 'cevap vermeyelim de masaya zarar vermesin' deniyor. Karşı taraf yaptığında zarar vermiyor mu? Onlar da yapmasın. Durdursun, 'anlaşmaya gidiyoruz' desin. Biz her şeyi durduracağız, Rum tarafı her şeyi yapacak, sonra, biz anlaşma isteriz, öldük bittik. Böyle bir ezikliği, böyle bir duruşu asla kabul etmiyorum. Asla Kıbrıs Türk halkı da kabul etmez, öyle ezilmiş, büzülmüş, bitmiş, anlaşma dilenen bir ortam görüyorum. Maalesef buna da çok büyük tepki gösteriyorum. Öyle bir şeyi biz asla kabul etmiyoruz. Bunu kabul eden varsa, buyursun Sayın Akıncı o yolu onunla yürüsün. Ama böyle anlaşmayı yapmak da ileride bize hayır getirmez. Çünkü buradan çıkacak sonuç bellidir.

Her şeyi, Rum tarafının isteğiyle giden bir süreç görüyorum. Rum tarafı bundan çok memnun, bu bile şuan tehlikelidir. Çıksın Sayın Akıncı söylesin, masada neyi aldık? Rum tarafının açıklamalarını görüyoruz, Sayın Akıncı'dan ne bir açıklama var, ne bir izah var. Suskunluk var, ben bunu kabul etmiyorum. Bu anlamda görüşmeleri şu aşamada endişe içinde izliyorum."

"TÜRKİYE İLE İLİŞKİLER OLABİLECEK EN İYİ NOKTADA"

Geçmişte, 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın, "Türkiye ile ilişkiler çok kötü dönemde" dediği hatırlatılarak, gelinen aşamada, Başbakan olarak sizin ve hükümetinizin Türkiye ile ilişkileri ne durumda?" sorusu üzerine Başbakan Özgürgün, Türkiye ile ilişkilerin şuanda en üst düzeyde ve olabilecek en iyi noktada olduğunu vurgulayarak, "Sayın Talat'ın o dönem için söylediği doğrular vardı. Anavatan'ımızla bazı sıkıntılar oldu. Nedenleri daha önce konuşuldu, halkımız da biliyor. Bugünkü durum memnun edici, en üst düzeyde, doruk noktadadır diyebiliriz" dedi.

İyi ilişkilerin iki tarafa da pozitif bir şekilde yansıyacağını, Kıbrıs Türkü için Anadolu'nun desteğinin çok önemli olduğunu ifade eden Başbakan Özgürgün, "Biz burada çalışacağız, gerekli düzenlemeleri, üzerimize düşenleri yapacağız, ancak desteğe her zaman ihtiyaç var. Destek, kendi çalışmalarınızı ve iyi ilişkileri sürdürmekle olur. Biz o bölümü gerçekten iyi yaptık. Bundan sonra çalışmaları ve düzenlemeleri iyi yaparsak, Kıbrıs Türk halkı adına olumlu bir gelecek vardır, öyle görüyorum" diye konuştu.

"MECLİS AÇILINCA ANLAŞMAYI MECLİS'TEN GEÇİRECEĞİZ"

Başbakan Özgürgün, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın, Anayasa Mahkemesi'nin bir maddesini Anayasa aykırı bulduğu Yurtdışı Koordinasyon Ofisi anlaşmasını Meclis'e gönderdiği hatırlatılarak, "bundan sonrası için neler olacak?" sorusu üzerine, "Gerekçeli kararı henüz görmedim ancak gördüğüm kadarıyla teknik bir düzenlemedir. Meclis'ten geçmeyen bir anlaşma olmaması dolayısıyla,2012'deki başka bir uluslararası anlaşmaya atıf var. Dolayısıyla, 2012'deki o anlaşmayı Meclis'ten geçirdiğimiz takdirde, ki Ekim'de Meclis açılır açılmaz hemen geçireceğiz, 2012 anlaşmasını Meclis'ten geçirdiğimiz takdirde bu anlaşmanın herhangi bir sıkıntısı yok. " dedi.

"HER ŞEYE KARŞI ÇIKAN BİR GURUP VAR"

Başbakan Özgürgün, Girne 2. Bölge emirnamesiyle ilgili sorular üzerine, emirnamelerle ülke yönetilemeyeceğini, ancak Girne'nin yatırım açısından çok cazip durumda olduğunu belirterek, düzenlemeler yapılırken halkın görüşlerinin önemli olduğunu kaydetti.

Yatırım gelmesin diye kötü niyetli davrananlar da olduğuna dikkati çeken Başbakan Özgürgün, şöyle devam etti:

"Dikkat çekmek isteğim bir şey var, sırf yatırım gelmesin diye kötü niyetle davrananlar da var. Bunlar, hiç alakası olmayan yerlerde ortaya çıkıyor ve hep aynı insanlar çıkıyor. Lefkoşa'da Elçiliğin önünde halkı kışkırtan da aynıları, Girne'de bina için de aynıları, Karpaz sahilindeki olay içinde aynıları. Sırf ülkenin gelişmesini, kalkınmasını engellemek için kötü niyetle davranan bazı gruplar da var. Bunlar her yerde karşımıza çıkıyor. Yatırım alacak yerler de bellidir. Girne yatırım için talep görüyor."

"İYİ NİYETLİ KARŞI ÇIKIŞLAR DİKKATE ALINACAK"

Yatırımların önünü kapatmadan, kısıtlamaların mantıklı bir çerçevede yapılması gerektiğini, emirnameye iyi niyetle, bilimsel anlamda karşı çıkanlar olduğunu, onların da dikkate alınacağını belirten Başbakan, "Ama bir çevre var ki, esas bağırıp çağıran, sesi çıkan, her şeye karşı çıkıyor, ülkenin önünü kapatmak için karşı çıkıyor ve bunlar her yerde var. Girne'de, Karpaz'da, Güzelyurt'da Lefkoşa'da var. Yatırımcıyı buraya çekecek şekilde bunları ayırmak lazım. Gelen her yatırımın ülkeye ciddi katkısı var. Bu yatırımlar olmazsa devletin de sıkıntıları olur. Kalkınma, özel sektör yatırımlarının önünü aşmaktan geçer. Buna göre doğrusunu yapacağız" dedi.

"GEÇİŞ SÜRECİNDEN SONRA, SUYUN 4.5 TL'Yİ GEÇMEMESİ LAZIM"

Başbakan Özgürgün, Türkiye'den deniz altından borularla taşınan suyu belediyelerin 6-7 TL'den satmasının kabul edilebilir olmadığını, ancak geçiş sürecinde, belediyelerin bazılarının, fiyatı yüksek tutmasının zarar görmemek adına yaptığını bildiğini belirterek, bir müddet sonra fiyatlara müdahale edeceklerini, Bakanlar Kurulu onaylamadan fiyatların yürürlüğe girmeyeceğini söyledi.

Geçiş sürecinde iyi niyetle, kaçak ve kayıp sıkıntılarını aşmak için fiyatı yüksek tutan belediyelere biraz müsamaha gösterebileceklerini dile getiren Başbakan Özgürgün, "Ama bir belediye 6-7 TL'den sürekli su satacağım derse, bu fiyatlar Bakanlar Kurulu'nda onaylanmayacak" dedi.

Geçiş sürecinden sonra suyun en fazla 4.5 TL'yi geçmemesi gerektiğini vurgulayan Başbakan Özgürgün, "Geçiş sürecinde bazı belediyelerin bunu, kısa süreliliğine biraz daha yüksek fiyattan satmasına bir şey demeyiz, ancak bir süre sonra suyun 4.5 TL'yi geçmemesi lazım" dedi.

"SU, BİRAZ AKILLI DAVRANIRLARSA, RUMLARIN DA KADERİNİ DEĞİŞTİREBİLİR"

Suyun kaliteli ve basınçlı olduğunu, borularda patlaklar oluşmasının da normal olduğunu ve bunların aşılacağını kaydeden Başbakan Özgürgün, bin yılın projesi olan suyun, Ada'nın kaderini değiştireceğini söyledi.

Başbakan Özgürgün, "Dünyada ilk ve tek olan bir proje. Ada'nın kaderini değiştirecek. Yalnız bizim değil, biraz akıllı davranırlarsa Rumların da kaderini değiştirebilecek kalitede ve önemi çok büyük bir proje. Kıbrıs Türk halkına hayırlı olsun. Su, inanılmaz bir zamanda geldi. Ben Gönyeli'de oturuyorum, 4-5 günde su alıyoruz, suyun kalitesi çok iyi değil ama Belediye Başkanı henüz hareket etmedi. Oradaki insanların tepkisini de görüyorum. Su hayattır, böyle bir şeyi sunana sadece şükran denir. Teknik detaylar, fiyatlar halledilir. Önemli olan büyük resmin görülmesi" diye konuştu.

"APLIÇ VE DERİNYA KAPISI AYNI ANDA AÇILMALI"

Başbakan Özgürgün, Aplıç ve Derinya kapılarının eş zamanlı açılması gerektiğini yineleyerek, Dışişleri, Bakanlığı döneminde Yeşilırmak Kapısı ile Aplıç kapısının aynı anda açılmasını istediğini, ancak o dönem Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın, iyi niyet göstergesi olarak, "Yeşılırmağı açalım da onu da sonra açarız" dediğini aktardı ve Yeşilırmak açılınca Aplıç kapısının gündemden kalktığını söyledi.

Rumların, işlerine geldiği için Derinya kapısının açılmasını istediğini, Aplıç kapısının açılmasıyla, ilçe yapmayı düşündükleri Lefke'nin ciddi bir merkez haline geleceğini, bu nedenle Rumların Aplıç kapısının açılmasını istemediğini kaydeden Başbakan Özgürgün, "Rumlar Aplıç kapısının açılmasını kesinlikle istemiyor. Lefke'nin merkez haline gelmesini istemiyorlar. Çünkü, oradaki bir çok Rum köyünün denize ve Lefkoşa'ya en yakın ulaşımı Aplıç kapısı üzerinden olacak. Onu istemiyorlar" dedi.

"SAYIN CUMHURBAŞKANI, DERİNYA KAPISININ ÖNCE AÇILMASINI KABUL ETMEMELİ"

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın böyle bir ortamda görüşmeleri götürdüğünü belirterek, net tavrını aktaran Başbakan Özgürgün, şöyle konuştu:

"Eğer, Derinya'nın önce açılmasını kabul ederse, kesinlikle Aplıç kapısı bir daha açılamaz. Bu risk değil, kesindir. Onun için hedef, ikisinin aynı anda açılmasıdır. Doğrusuda odur. Sayın Cumhurbaşkanı bunu kesinlikle kabul etmemelidir. Eğer böyle bir şey olursa biz de net tepkimizi ortaya koyarız."

Başbakan Özgürgün,Taşınmaz Mal Komisyonu'nun (TMK), teknik olarak çalışan ama fiiliyatta şuanda kaynak sıkıntısı yaşayan bir durumda olduğunu da kaydetti.

Vatandaşlıklarla ilgili bir soru üzerine, 35 bin kişinin vatandaş yapılması diye bir durumun söz konusu olmadığının altını çizen Başbakan Özgürgün, mağdur durumda olanların mağduriyetlerinin giderileceğini söyledi.

YENİKAPI MİTİNGİ

İstanbul Yenikapı'da 7 Ağustos'ta düzenlenen Demokrasi ve Şehitler Mitingi'yle ilgili bir soru üzerine ise Başbakan Özgürgün,Türkiye buluşmasının yaşandığı ve adeta 80 milyon Türkiye'nin mitingde olduğunu ifade eden Başbakan Özgürgün, böyle bir ortamda, Kıbrıs Türk halkını temsilen orada bulunmanın ayrı bir güzellik ve gurur olduğunu belirtti. Mitingde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Genelkurmay Başkanı, siyasi parti liderleri, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'ndan ve halktan yoğun ilgi gördüklerini aktaran Başbakan Özgürgün, "Her anlamda çok faydalı oldu. Halkla buluştuk, halkı selamladık" dedi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.