KTSO: "Toplumsal menfaatler ön planda tutulmalıdır"

Kıbırs Türk Sanayi Odası yaptığı açıklama ile son günlerde basında tartışılmakta olan TÜK katkı payı ve yerli ürünlerin muadili ithal ürünler üzerindeki yerli üretimi koruyan fonlarla ilgili olarak çıkan haberlere değindi.

Açıklamada, fonların bazı kesimler tarafından suistimal edilerek her fırsatta özellikle yeterli düzeyde yerli muadili olmayan ürünlerde fahiş çıkarlar elde edildiği görüldüğü savunularak "Ülkemizde yerli üretimi korumak için uygulanan fonların, tüm fon gelirleri içerisinde % 5 civarında olduğunu belirtmek ve geri kalan %90'ın üzerindeki özellikle yakıt ve benzeri ürünleri üzerindeki fonun kaldırılmasına KTSO olarak her zaman desteklediğimizi ifade etmek istiyoruz. Tüketici menfaatlerini düşündüğünü iddia eden KTTO'nun ithalat yapanları koruma görevi yapan ve şirketler dışında ithalat yapmak isteyenlerden %10 oranında(elektronik eşyalar, araba, mobilya vb.) fon alınması konusunda adım atmaması da ciddi oranda düşündürücüdür" denildi.

KTTO'nun her fırsatta Kıbrıs Türk'ünün ürettiği ürünlerin kalitesinin yetersiz olduğu yönünde imalarda bulunmasının talihsizlik olduğu belirtilen açıklamada "Tam tersine ülkemizde üretilen ürünler hammadde aşamasından raf aşamasına kadar devletin tüm kurumları tarafından denetlenebilmekte, işletmelerimiz gün geçtikçe kalite belgelerine artan oranlarda önem vermektedir. Üreticilerimizin her türlü denetime her zaman açık olduğunu ayrıca ifade etmek istiyoruz. Ancak ithal ürünlerin sadece gümrükten itibaren denetlenebildiği unutulmamalıdır" denildi.

KTSO olarak yerli ürünlerin korunması ve geliştirilmesi konusundaki ısrarlarının temelinin KKTC'de yıllar içerisinde uygulanan yanlış politikalar neticesinde yerli üretimin önemli oranlarda zayıflamasından ve bazı sektörlerin yok olmasından kaynaklanan ekonomik çarpıklıklar olduğuna değinilen açıklamada, "KKTC'de sanayinin ekonomi içerisindeki payı %8,5 iken G.Kıbrıs'ın %15,9 ve Malta'nın %25,3 olması, bu çarpıklığı açıkça ortaya koymaktadır. Ülkemizdeki sanayi sektörü ithalatta karşılaşılan haksız rekabet, yıllar içerisinde etkimiz dışında yıllar içerisinde girdi maliyetlerinin artması ve yanlış politikalar neticesinde ekonomi içerisindeki payı G.Kıbrıs ve Malta'nın çok altındadır. Bununla birlikte ihracatın ithalatı karşılama oranları incelendiğinde KKTC'nin %7,5, G.Kıbrıs'ın %26,8 ve Malta'nın ise %43,4 oranlarına sahip oldukları ve ülkemizin gerek üretim ve gerekse ihracat anlamında potansiyelinin çok altında olduğunu bilimsel verilerle tespit edilmiştir" yorumu yapıldı.

"Bu veriler ışığında ülkemizde üretimin ve ihracatın artırılması ve özellikle ithal ürünlerden kaynaklı olarak yurtdışına ciddi boyutlarda olan para çıkışının belirli bir program çerçevesinde KKTC'de üretimi olan veya üretilebilecek ürünler dikkate alınarak azaltılması gerektiği açıkça ortaya çıkmaktadır. Tüm bu verilere ilave olarak Odamızın her yıl bağımsız bir kuruma yaptırdığı Güney-Kuzey fiyat araştırması raporlarında da kuzeydeki yerli üretimin, ithal muadillerinin fiyatlarını kontrol altına aldığı, adeta bir emniyet kemeri gibi tüketiciyi koruma görevi üstlendiği görülmektedir. Bu çalışmalarda kuzeyin genel olarak güneyden daha uygun olduğu ortaya çıkmakla birlikte, kuzeyde üretimi olan ürünlerin ezici bir çoğunluğunda kuzeyin güneye göre daha uygun olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak özellikle üretimi olmayan bazı ürün gruplarında(hazır kahve, diş macunu vb.) kuzeyin çok daha pahalı olduğu ortaya çıkmıştır. Bir başka ifadeyle ithalatında fon olan ürünlerde kuzey daha ucuzken, üzerinde fon olmayan bazı ürünlerde kuzey daha pahalıdır. Bu sonuçlara göre yerli üretimi koruyan Fiyat İstikrar Fonu'nun(FİF) pahalılık yaratarak, alışverişi güneye kaydırdığı iddiası da bilimsel olarak doğru değildir" denilen açıklamada yerli üretimi olan ithal ürünlerdeki fon uygulamasının pahalılık nedeni olmadığı tespiti, Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı'nın bazı ithal ürünlerin gümrük giriş ve pazar satış arasındaki ciddi farkın fonlardan kaynaklanmadığını rakamlarla ifade etmesi ve TÜK vergisi gelmeden %18'e yakın zam yapılmasını ifade etmesiyle de ortaya çıkmış olduğu savunuldu.

Bakanlığın bu çarpıklıkları takip edip, düzeltilmesi konusunda inisiyatif alacağını ifade etmesinin de olumlu bir adım olduğu belirtilen açıklamada, "Ayrıca Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı'nın TÜK'ün piyasada gözetim ve müdahale kurumu haline gelebilmesi konusunda KKTC'de hammadde niteliği taşımayan ürünlerin ithalatında %3'lük katkı payı uygulaması ileriye yönelik önemli bir adım olmakla birlikte TÜK'e yönelik kapsamlı bir yol haritasıyla desteklenmesi önem arz etmektedir.

Son dönemlerde kamuoyunda gündem olan, tüketicilerimizi de yakından ilgilendiren ve ithalatında yok denecek kadar az vergi olan domatesin TC'de 1.5 TL'ye satılırken bizim piyasada 6 TL'nin satılmakta olmasının nedenlerinin KTTO tarafından açıklanması gerekmektedir.

Ticaret Odamızın Türkiye'deki ilgili bayiliklerini olası bir çözüm sonrasında devam ettirme girişimlerinden çok öncesinde, olası bir çözümde Kıbrıslı Türklerin üretiminin etkin bir şekilde ada içerisinde ve AB ülkelerinde pazarlanabilmesine yönelik girişimlerde bulunması gerektiğine inanmaktayız. Ayrıca Ticaret Odamızın üyelerine yönlendirici bir güç olarak dünyanın en ücra köşelerinden ülkemize ürün getirilmesi konusunda olağanüstü çaba gösteren birçok üyesi işletmeyi, bu gösterdikleri çabanın yüzde birini KKTC ürünlerin pazarlanmasına yönlendirmesinde öncülük etmesi gerekmektedir. Ulu önderimiz M.K.Atatürk'ün " Tüccar, milletin emeği ve üretimi kıymetlendirmek için eline ve zekâsına emniyet edilen ve bu emniyete liyâkat göstermesi gereken adamdır" sözüne uygun olarak Kıbrıs Türk işadamları, Kıbrıs müzakereleriyle ilgili önemli gelişmelerin yaşandığı bu günlerde basında karşılıklı açıklamalar yapmak yerine birlikte hareket etmelidir. Bu kapsamda KTTO'ya işbirliği çağrılarımızı tekrar hatırlatmak istiyoruz.

Bu kritik dönemde kişisel menfaatleri değil, toplumsal menfaatlerimizi ön planda tutmalıyız" denildi.