İÇ HABERLER
okuma süresi: 11 dak.

"40 yıldır federasyon için uğraşırken Enosis anması istemek tam bir politik şizofreni olur"

"40 yıldır federasyon için uğraşırken Enosis anması istemek tam bir politik şizofreni olur"

AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, Kıbrıs Postası'na çarpıcı açıklamalarda bulundu. Rum Temsilciler Meclisi'nde geçtiğimiz Cuma alınan Enosis Plebisiti'ni anma kararını 'son derece vahim bir hata' olarak niteleyen Kiprianu, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın da gösterdiği tepkinin aşırı olduğunu ifade etti.

Yayın Tarihi: 18/02/17 09:00
okuma süresi: 11 dak.
"40 yıldır federasyon için uğraşırken Enosis anması istemek tam bir politik şizofreni olur"
A- A A+
Röportaj: Ulaş Barış

AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, Kıbrıs Postası'na çarpıcı açıklamalarda bulundu. Rum Temsilciler Meclisi'nde geçtiğimiz Cuma alınan Enosis Plebisiti'ni anma kararını 'son derece vahim bir hata' olarak niteleyen Kiprianu, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın da gösterdiği tepkinin aşırı olduğunu ifade etti.

Kiprianu, 1977 yılından beri nerdeyse 40 yıldır iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon arayışı devam ederken, Enosis kutlaması ya da anması gibi şeylerle uğraşmayı tam bir 'politik şizofreni' olarak niteledi.

Kiprianu, AKEL'in söz konusu anma tüzüğü gündeme geldiği andan itibaren tepkisini ortaya koyduğunu belirterek, DİSİ'nin de ciddi bir hata yaptığını belirtti. Kararın 'planlı bir şekilde kotarıldığı' konusunda bir soruya ''Bence bu olay bu boyutlara kendiliğinden vardı. Kesin olarak diyebilirim ki DİSİ'nin bu durumla ilişkisi yoktur'' diye cevap vermesi dikkat çekti. AKEL Genel Sekreteri, ELAM'ın müzakereleri sekteye uğratacak bir yeteneği olmadığına da dikkat çekerek, "Bazıları bu hareketin yol açabileceği tehlikeleri göz ardı ederek ELAM'ı destekleyen bir tavır içerisinde girdiler" diye konuştu.

Kıbrıs Rum toplumunun da 20 Temmuz kutlamaları ve dağdaki bayrak gibi şeylerden yaralandığını ifade eden Kiprianu, kendisinin vermeye çalıştığı mesajın da bu olduğunu belirterek, Cumhurbaşkanı Akıncı'dan bu yönde adım gelmesini beklediğini ancak bunun gelmediğini vurguladı.

Süreç içerisinde Türkiye'nin de gerekli adımları atmadığını kaydeden Kiprianu, Cenevre sonrası Türk yetkililerin yaptığı açıklamaları sürece kabul edilemez bulduğunu ifade ederken, Yunanistan'ın sürece 'sorunun temelini alan çerçevede' yardım etmeye hazır olduğuna inandığını da söyledi.

- Efendim, sizinle röportaja başladıktan hemen sonra liderler görüşmesinin sona erdiğini ve Rum basınına göre Mustafa Akıncı'nın toplantıyı terk ettiği bilgisi var. Siz de az önce Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis ile bir telefon görüşmesi yaptınız. Bunu teyit edebilir misiniz?

Görünüşe göre maalesef bu bilgi doğrudur. Bu olumsuz gelişmeden duyduğum üzüntüyü dile getirmek istiyorum. Benim görüşüme göre meclis ciddi bir hata yaptı ancak Sayın Akıncı'nın da gösterdiği tepkinin de aşırı olduğu kanaatindeyim.

- AKEL'in Enosis Günü anma tüzüğünün iptal edilmesi ile ilgili herhangi bir girişimi olacak mı?

Problem bu mu? Benim görüşüme göre sorun başka. Bu konu çok farklı, çok büyük boyutlar aldı. Meclis'te daha ilk andan itibaren buna karşı tavır alan ve bunu kınayan biziz. Bu tüzüğün Cumhurbaşkanı'na gidip gelmesi gibi bir şey söz konusu değil. Bu tüzükler Cumhurbaşkanı'nın onayı olmadan da değiştirilebilir. Ayrıca tüzükleri iptal edecek bir yasa önerisi getirmek mümkün değildir. Aynı Meclis döneminde, aynı konu iki sefer görüşülemez ancak şu yapılabilir: Gelecek Meclis döneminde, yani yazdan sonra tekrar o tüzükleri gündeme getirip değiştirebilirsin.

- Liderler toplantısında yaşananlar konusunda ne düşünüyorsunuz? AKEL'in şu an için bozulan masayı tekrardan kurmak için ne gibi girişimleri olacak?

İki lider de gerek ülke gerekse de halk önünde sorumluklarını yüklenmelidirler. Korkarım ki iki lider de ortaya koydukları tutumlarla özünde iki toplumun içinde de bulunan aşırı uçların değirmenine su taşımışlardır. Liderlerin daha düşünceli davranmaları gerektiği kanaatindeyim. İki lider de sorumluluklarının bilinci ile hareket edip, bu müzakerelerin yeniden başlaması yönünde çalışmalıdırlar. Durumun bu noktaya varmasında her iki liderin de sorumluluğu vardır. Hangi liderin daha büyük sorumluluğu olduğu o kadar önemli değildir. Az önce Başkan ile görüştüm ve kendisine bu konuda AKEL ne düşünür, ilettim. Geçen hafta da CTP lideri Tufan Erhürman ve TDP lideri Cemal Özyiğit ile görüşme fırsatım oldu. Her ikisine de bu konu (Enosis Anma Günü) ile ilgili düşüncelerimi aktardım. Sayın Akıncı'nın yakın bir çalışma arkadaşı vasıtasıyla görüşlerimi ona da ilettim. Bazı ziyaretleri tekrarlayacağım ve müzakerelerin yeniden başlaması için çalışacağım. Herkesin anlaması gereken şey şu: Bu olanlar ülkemizin geleceği açısından çok tehlikeli şeyler içeriyor.

- Ne gibi tehlikeler görüyorsunuz? Son zamanlarda Kuzey'de oldukça sık gündeme getirilen ilhak, bunlardan birisi mi sizce?

Durum belki o noktaya kadar bile varabilir. Eğer müzakereler tekrardan başlar ve somut ilerleme olmazsa, bu iş, önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasına kalır. Öte yandan (seçim nedeniyle ara verilip) 2018 yılının Mart ayında müzakereler tekrardan başlasa bile Kıbrıs sorununun bugün kaldığı noktadan başlayacağını sananlar çok büyük saflık içerisindedir. Çözüm isteyenlerin tümü de bu tehlikenin farkında olmalıdırlar çünkü eğer bu durum fark edilmezse, gerçekten de çok büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağız.

- Enosis Günü gündeme geldikten sonra Güney'den de ''Siz de 20 Temmuz'u kutluyorsunuz'' ve ''Dağdaki dev bayrak da bizi tahrik ediyor'' şeklinde sesler yükseldiğini gördük. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Türk tarafından adım mı bekliyorsunuz?

Kıbrıs Türk dostlarımıza tam da bu mesajı vermeye çalıştım. Elbette 20 Temmuz'da kutlamaların yapılması bizi üzmektedir. Beşparmaklara baktığımızda oradaki bayrak bizi yaralamaktadır ama daha da fazla bizi üzen ve yaralayan şey ne Kıbrıslı Türklerin ne de Kıbrıslı Rumların yurdumuzda özgür bir biçimde dolaşabilmeleri, sorunlarla karşılaşmalarıdır. Yani biz aşırı sağın bize dediklerini mi yapmalıyız? Mesela bizdeki aşırı sağ unsurlar ''Son Türk askeri adadan ayrılana kadar müzakere yapmayalım'' demektedir. Biz ise bu şekilde davranmıyoruz ve Sayın Akıncı'dan da yaşanılan bu durum karşısında gereğini yapmasını bekliyordum. Hepimizin Kıbrıs sorununun çözümü için ortaya koyduğumuz çaba, yaptığımız müzakere, özünde bütün bu sorunların çözülmesi içindir ve tekrar ediyorum; Meclis'in aldığı bu karar, çok ciddi bir hataydı. Bu bağlamda Demokratik Seferberlik Partisi (DİSİ) de çok ciddi hata yaptı.

- Bu kararın daha önceden planlanmış ve uygulanmış bir şey olduğunu düşünüyor musunuz?

Ben ELAM'ın müzakereleri böylesine sekteye uğratacak kadar yeteneği olduğunu sanmıyorum.

- O zaman DİSİ'nin mi parmağı var? Yoksa olaylar kendi kendine mi gelişti?

Bence bu olay, bu boyutlara kendiliğinden vardı. Kesin olarak diyebilirim ki DİSİ'nin bu durumla ilişkisi yoktur. Bakınız bunu ben AKEL lideri olarak söylüyorum ki DİSİ bizim en büyük siyasi rakibimizdir. Görüşüm şu: ELAM, bilinçli bir şekilde kendi görüşünü kabul ettirme yönünde hareket etti ve bazıları da bu hareketin yol açabileceği tehlikeleri göz ardı ederek ELAM'ı destekleyen bir tavır içerisinde girdi. Bu da bizi şu anki noktaya getirdi.

- Kuzey'de ''Enosis'i isteyen esas parti AKEL'dir, 1950'deki Plebisit'in yapılmasını onlar sağladı'' şeklinde çok sert eleştiriler var. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?

AKEL'in 1949'da Enosis Referandumu için imza toplamaya başladığı bir gerçektir ancak o zaman ülkemizdeki siyasal koşullar tamamen farklıydı. Kıbrıs, İngiltere'nin sömürgesiydi ve bu durumdan kurtulmanın yollarını arıyordu. Geçen zaman içinde AKEL, bu konudaki öz eleştirisini yapmış ve bu tezin yanlış olduğunu anlamıştır çünkü o tez, adadaki Türk varlığını görmezden gelen bir tezdi ancak o günden beri, o zamandan bu yana ülkemizde çok şeyler yaşandı. 1960'ta bağımsızlığımızı aldık. 1974'te darbeyi yaşadık ve ardından Türkiye'nin istilası geldi. 1977'de ülkemizin yeniden birleşmesi yolunda iki bölgeli, iki toplumlu federasyonu kabul ettik. Bir yandan 40 yıldır Kıbrıs sorununun federal yoldan çözümü için çabalayacaksın, öte yandan da Enosis kutlaması, anması yapacaksın. Bu, tam anlamı ile bir politik şizofrenidir.

- Enosis Günü tartışmalarından Kıbrıs sorununu konuşamadık. Geldiğimiz noktadan önce 2. Cenevre için tarih bekliyorduk. AKEL ise bir sonuç alınmayacaksa böylesi bir zirvenin riskli olacağını daha önce açıkladı. Şu an için ne noktadasınız?

Eğer bir sorunu çözmek istiyorsan, o sorununun çözümü için kamuoyunu hazırlarsın, şartları oluşturursun ve bu yönde çalışırsın. Eğer başarıya ulaşmayan girişimlerde bulunursan, dahası; ilerleme bile kaydedemezsen, hatta bu süreçlerde geriye gidişler yaşarsan, bu durum insanlarda hayal kırıklığı yaratır. Biz böylesi bir konferansın tesadüfi bir şey olmadığının, önemli bir olay olduğunun farkındayız. Bu nedenle de böylesi bir konferansın başarı ile tamamlanmasını isteriz. Elbette son buluşmada Kıbrıs sorununun tamamen çözüleceğini beklemiyorduk ancak en azından ileriye doğru adımların atılacağını umuyorduk. Bugünkü koşulları dikkate aldığımızda, Cenevre'de adım atılması mümkün müydü? Değildi tabii.

- Türkiye'nin olumlu rol oynadığını, adımlar attığını düşünüyor musunuz?

Biz Türkiye'nin herhangi bir adım atmış olduğunu göremedik. Hatta tam aksine; Cenevre ve onu izleyen dönemde bazı Türk yetkililerin yaptığı açıklamalar tahrik edici, kabul edilemeyecek noktada idi. Türkiye, gerçekten çözümü destekliyorsa, bunu müzakere masasında görmek istiyoruz ancak bunu göremedik.

- Peki Yunanistan'ı nasıl buldunuz? Dışişleri Bakanı Nikos Koças, Türk tarafında çok eleştirildi hatta Sayın Koças'ın zirve sırasında Anastasiadis ile de sorun yaşadığı yazılıp çizildi. Düşünceniz nedir?

Yakın zaman içerisinde Yunanistan Başbakanı Aleksis Tsipras ile iki kez görüştüm. Biz kendisi ile sadece Kıbrıs sorununun güvenlik ile ilgili başlığını görüştük çünkü Yunanistan'ı ilgilendiren başlık sadece budur. İki görüşmeden de tamamen memnun ayrıldım ve bu görüşmelerde Koças da vardı. Görüşüm şu ki Yunanistan'ın tavrı müzakerelere yardımcı olma yönünde olacak ancak bu yardım, sorunun esasını temel alan bir çerçevede olması kaydıyla olacak.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.