Güney Kıbrıs Brusella'dan arındı, Kuzey sınıfta kaldı…

Büyük ve küçükbaş hayvanlarda görülen en yaygın hastalıklardan olan Brusella ile mücadelede Kuzey Kıbrıs sınıfta kalırken, gerek AB'de gerekse de dünyada alınan tedbirleri harfiyen uygulayan Güney Kıbrıs bu hastalıktan yüzde 100'e yakın oranda kurtulmuş durumda…

1978 yılında aşılama ile tedavi yöntemini yasaklayan ve 2004'te AB'ye giriş sonrası çok daha sert önlemlerle birlikte gerekli adımları atan Güney Kıbrıs, 2013 yılında 'Bruselladan arınmış' (Brucellois Free) ülke statüsü almak için AB Komisyonuna resmi başvuru yapmış duruma geldi.

2015 AB Komisyonu yıllık raporuna göre Güney Kıbrıs'ta bulunan toplam 312 sürüdeki 41364 hayvanın yüzde 99.68'i Brusella virüsü taşımıyor. Tamamen arınmış statüsü için yüzde 100 oranının arandığı raporda, Güney'in 2016 yılı raporunun ardından 2017 yılı içinde bu statüye kavuşabileceği belirtiliyor. Raporda ayrıca Güneyin tüberkülozdan arınma konusunda yüzde 88 ve lösemi konusunda ise yüzde 100 oranında başarı sağladığı kaydedildi.

Adanın Kuzeyinde ise Brusella konusunda işler hiç de beklenildiği gibi gitmezken Kıbrıs Postası'na konuşan yılların veteriner uzmanı Feridun Adahan bu durumun hastalığın giderilmesi için alınması gereken önlemlerin alınmamasında yattığını kaydederek, devleti bu konuda çok ciddi çalışmaya yapmaya çağırdı.

1962-74 arasında Mağusa'da 'Kıbrıs Cumhuriyeti' Veteriner ve Kaza Veteriner Mesulü olarak görev yapan Adahan "bildiğimiz kadarıyla Kuzey Kıbrıs'ta da bir program uygulanmaya çalışılıyor ancak yetersiz olduğu ortada. Rumlar bu konudaki önlemleri harfiyen uygulayarak Brusella hastalığından kurtuldular. Aslında bu hastalık çok eski bir hastalık ve çözülmesi için dünyayı keşfetmeye gerek yok. Önlemler bellidir, bunları alırsınız, uygularsınız sorun çözülür ancak belli ki uygulamada sorunlar var" ifadelerini kullandı.

Brusella ile mücadelede en etkin yolun hastalığı kapan hayvanların itlafından geçtiğinin altını çizen Adahan "ancak gördüğümüz kadarıyla bu hayvanların sürüden ayrılması yapılmıyor, denetim sağlanmıyor. Yapılsa bile devletin bu hayvanlar için üreticilere tazminat ödemesi gerekiyor. Basına da yansıdığı üzere bu tazminatlar da ödenmiyor. Hal böyle olunca üreticiler mağdur durumuna düşüyor, bazıları hayvanlarının hastalığını saklıyor. Bu da halk sağlığını tehlike altına sokuyor" diye konuştu.

1974 öncesi zamanlarda hayvanlarla hastalıklar konusunda çok sıkı tedbirlerin uygulandığını hatırlatan Adahan, o dönemlerde Veteriner Dairesi'nin gideceğini duyurduğu köylerdeki üreticilerin bunu çok ciddiye aldığını ve devletin yaptırımlarının çok sert olduğunu belirtti.

Konunun halk sağlığı olması yüzünden sert yaptırım uygulamanın anlaşılabilir olduğunu söyleyen Adahan "Brusella özellikle süt yoluyla insanlara bulaşabiliyor. Hamile kadınlar için düşük yapma riski yanında erkekler için de kısırlık tehlikesi yaratıyor. Ayrıca iç organlara yerleşen virüs kronik rahatsızlıklar, eklem yerleri ağrısı gibi komplikasyonlar yaratıyor" diye konuştu.