TÜRKİYE
okuma süresi: 7 dak.

"Türkiye'de yapısal reformlar konusunda 25 alanda dönüşüm programı açıklandı"

"Türkiye'de yapısal reformlar konusunda 25 alanda dönüşüm programı açıklandı"

TC Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'de yapısal reformlar konusunda 25 alanda dönüşüm programı açıklandığını, G20 ülkelerinin hiçbirisinde bu kadar detaylı bir yapısal reform hazırlığı olmadığını belirtti.

Yayın Tarihi: 26/04/15 15:49
okuma süresi: 7 dak.
"Türkiye'de yapısal reformlar konusunda 25 alanda dönüşüm programı açıklandı"
A- A A+

Babacan, Kanal 7'de Başkent Kulisi programında gündeme ilişkin soruları cevaplandırdı.

Türkiye ekonomisinin sıkıntılı bir dönemden geçip geçmediği sorusuna Babacan, Türkiye ekonomisinin dışa açık bir ekonomi olduğunu söyledi. Türkiye'de mal ve finansman hareketlerinin serbest olduğunu ifade eden Babacan, "Dışarıda olup bitenden Türkiye'nin etkilenmemesi diye söz konusu değil. Dışarıda olup biten ne varsa dünya ekonomisinde Türkiye'yi de az ya da çok etkiliyor" diye konuştu.

Dünyadaki tüm ülkelerde büyüme oranlarının düştüğüne dikkati çeken Babacan, bundan sonraki dönemde de son 10 yıllık döneme göre büyümenin daha düşük seyredeceğini, bunun 2008-2009 krizinin devam eden etkilerinin ve dünya ticaretinin eskisi kadar hızlı büyüyememesinin bir sonucu olduğunu ifade etti.

Dünyanın daha hızlı büyümesi için en büyük 20 ekonominin ne yapması gerektiğine yönelik çalıştıklarını anlatan Babacan, bunun cevabını yapısal reformlarda gördüklerini söyledi. Daha çok para basarak ya da devlete daha çok para harcatarak büyümenin imkansız olduğunu dünyanın gördüğünü dile getiren Babacan, "Yapımızı daha nasıl sağlamlaştıracağız, ürün piyasalarıyla ilgili, iç piyasalarla ilgili reformlarımızı nasıl yapacağız, kendi ülkelerimizde yatırım ortamlarımızı nasıl daha da iyileştireceğiz. Bütün bunlar G20'nin en önemli konuları" dedi.

Türkiye'de yapısal reformlar konusunda 25 öncelikli alanda dönüşüm programı açıkladıklarını hatırlatan Babacan, şu anda G20 ülkelerinin hiçbirisinde bu kadar detaylı bir yapısal reform hazırlığının olmadığını söyledi. Babacan, "Yuvarlak ifadelerle, hayali vaatlerle ekonominin, bu memleketin yönetilmesi mümkün değil. 2002'den 2015'e kadar Türkiye'yi çok farklı bir noktaya getiren bu yönetim anlayışı, bu siyasi iktidar bugünden alıp 2023 hedeflerine de götürecek ciddiyet, kararlılık ve kadroya sahip. Bu çok çok açık" ifadelerini kullandı.

Türkiye'deki büyüme rakamlarının neden düştüğünün sorulması üzerine Babacan, 2009 krizinin en dip noktasından sonra Türkiye'nin 2010-2011 yıllarında yüzde 9'lar civarında büyüdüğünü, bunun kredilendirilen iç tüketimden geldiğini, cari açığın yüzde 10'a çıktığını söyledi. 2010-2011 sonrasında büyüme modelinin ihracata yönlendirildiğini anlatan Babacan, "Yani büyümemizin kaynağı tabii ki iç tüketim olacak ama iç tüketim makul ve gelirimiz nispetinde olacak. Yoksa borçla harçla, ilerideki refahtan çalmış oluyorsunuz" değerlendirmesinde bulundu.

İhracatın da başka ülkelerin iç pazarına ve dünyadaki genel ticaret artışına bağlı olduğunu ifade eden Babacan, dünyada ticaret hacminin eskisi gibi çok hızlı artmadığını söyledi. İhracattan gelen büyümenin sıhhatli, sürdürülebilir olduğunu belirten Babacan, "Biz diyoruz ki 'büyüyelim ama bunun kaynağı ağırlıklı olarak yatırım olsun, üretim olsun, ihracat olsun.' Yani ithal edip de ithal ürünleri içeride daha çok harcayıp, daha çok tüketen bir ekonomi modelinin sürdürülebilirliği olmaz. Biraz daha devam etmeye çalışırız ama ondan sonra elinizde olmayan sebeplerle daha kötü bir tabloyla karşı karşıya kalırsınız. Bundan sonraki dönemde büyümenin kalitesine çok çok dikkat etmemiz gerekiyor. Sadece büyümede değil, pek çok alanda kaliteye önem vermemiz gerekiyor" dedi.

Yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Babacan, kalitede yapılacak çok işin olduğunu kaydetti.

- "Kurdaki hareketlilik dünyanın her yerinde olan bir gerçek"

"Dolar neden durdurulamıyor" sorusu üzerine Babacan, doların, dünyada tüm para birimlerine karşı değer kazandığını söyledi. Bunun 4-5 aydır devam ettiğini dile getiren Babacan, "Amerikan Merkez Bankası'nın para politikalarında sıkıştırma politikaları izleyeceğini açıklamış olması doları değerlendirdi. Artı Avrupa Merkez Bankasının para politikalarını gevşetiyor olması avronun değerini düşürüyor. Bu iki etki birleştiğinde daha keskin bir farklılık görüyoruz" diye konuştu.

Bir yıldan daha az bir sürede dünyanın en çok kullanılan para birimleri olan avro ve doların, birbirine karşı yüzde 30-35 değer kazanıp, kaybedebildiği bir dönemde olunduğunu ifade eden Babacan, "Kurdaki hareketlilik sadece Türkiye'de değil, dünyanın her yerinde olan bir gerçek" dedi.

Türkiye'ye özel bazı sebeplerin de dövizin değerlenmesini beraberinde getirdiğini ifade eden Babacan, asıl sebebin dış dalga olduğunu bildirdi.

Türkiye'nin 2 yıldır yüksek faiz dönemi yaşadığına ilişkin yorumları da değerlendiren Babacan, göreve başladığında Hazine'nin yüzde 66 ile borçlandığını, 9 aydan uzun süre piyasadan borçlanma imkanı olmadığını hatırlattı. O zaman enflasyonun yüzde 29'lar civarında olduğunu ifade eden Babacan, şunları kaydetti:

"Bugün çok şükür çok daha normal hale gelmiş bir ekonomi görüyoruz. Türkiye'de Hazine'nin borçlanma faizleri bugün 9-10 arası, ileriye doğru enflasyon beklentisine bağlı belki 7 gibi bir rakam öngörüyoruz. Nereden nereye geldiğimiz değerlendirildiğinde elde edilen başarı çok çok büyük. Hazine'nin borçlanma faizi piyasada oluşur. Hazine'nin borçlanma faizinin en önemli belirleyicisi ileriye doğru enflasyon beklentisidir. Hazine'ye borç verecekler, örneğin ileriki 10 yıla bakıyor enflasyon hesabı yapıyor. Bu ne demek önümüzdeki yıllarda piyasanın beklentisi enflasyonun yüzde 6-7'lerde olacağı, 2 puan da risk primi koysak yüzde 9'lar civarında olur. Enflasyon beklentisi düşerse Hazine'nin borçlanma faizi anında düşer."

Babacan, petrol fiyatlarının düşmesinin, dolar kurundaki artış nedeniyle net etkisinin o kadar da çok olmayabileceğini dile getirdi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.