Hong Kong'da 1 Ekim alarmı

Demokratik reformları reddeden Çin yönetimine karşı binlerce kişiyi sokağa döken 'Occupy Central' (Merkezi İşgal Et) eylemleri Hong Kong'ta üçüncü gününe girdi.

Finans devi ülke Hong Kong'un hükümet binalarının da yer aldığı merkezi bölgeleri Causeway Bay, Wan Chai, Admiratiy ve Mongkok'ta binlerce göstericinin işgali devam ediyor.

Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluş yıl dönümü 1 Ekim öncesi barikatların sınırları çoğu üniversite öğrencisi olan eylemciler tarafından genişletildi. Daha çok demir ve malzeme yığılarak barikatlar güçlendirildi.

Portestocular, pazar günü göz yaşartıcı gaz ve tazyikli suyla müdahale eden, sonrasında da meydandan çekilen polisin 1 Ekim günü daha sert bir müdahale yapmasından endişe ediyor.

Yönetime 'istifa' çağrısı

Meydanlara toplanan protestocular, Çin yönetiminden demokratik seçim hakkı ve Hong Kong Özel Yöneticisi Leung Chun-ying'in istifasını istiyor.

İstifa çağrılarını reddeden Leung ise görevini bırakmanın "Geriye doğru atılan bir adım" olacağını söyleyerek "Gösterilerin derhal sona erdirilmesi" çağrısında bulundu.

Hong Kong'un Çin'in hakimiyeti altında olduğunu ve iç meselesi olduğunu vurgulayan Pekin yönetimi ise Hong Kong yönetimine seslenerek, 'yasa dışı' olarak tanımladığı gösterileri kontrol altına alması çağrısı yaptı.

Çin Büyükelçisi çağırıldı

İngiltere, uzun yıllar Birleşik Krallık yönetimi altında yaşamış Hong Kong için en çok tepki gösteren ülkelerin başında geliyor.

Son olarak İngiltere Başbakan Yardımcısı Nick Clegg, Çin'in Londra Büyükelçisi Liu Şiaoming'i ofisine çağırarak olaylar karşısında duyduğu şaşkınlık ve endişelerini aktardı.

Clegg, Hong Kongluların sonuna kadar hakkettikleri açık, adil ve bağımsız seçimleri Pekin yönetiminin reddettiğini söyledi. Clegg, "Demokratik hakkı elinden çalınmış gibi hisseden, inancını yitirmiş Hong Konglular, Çin'in menfaatlerine ters düşecektir" diye konuştu.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-moon da Hong Kongluların demokratik haklarına saygı duyulması gerektiğinin altını çizdi.

Pazartesi günü açıklama yapan ABD'nin Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest de, "Amerika Birleşik Devletleri, Hong Kong halkının yasalar çerçevesinde oy kullanma hakkını desteklemektedir" ifadesini kullanmıştı.

Earnest, Hong Kong'a seçilecek yeni yöneticinin ancak halkın genel oy verme yetkisine sahip olmasıyla meşrulaşacağına inandıklarını belirtmişti.

Binlerce Hong Konglu sokakta

Çin Ulusal Halk Kongresi, Hong Kong'da 2017'de yapılacak özel temsilci seçiminde adayların geniş temsilli bir komite tarafından seçilmesine karar vermişti.

Ancak bölgedeki "tam demokrasi" yanlıları, bu komitenin Çin hükümetine sadık üyelerden oluşacağını savunarak, seçimin evrensel standartlara uygun olarak yapılmasını talep ediyor. Hong Kong'un mevcut özel yöneticisi Leung Chun-ying de 2012'de 1200 üyeden oluşan bir komite tarafından seçilmişti.

Halkın tepkisi, Çin hükümetinin Hong Kong'un bir sonraki yöneticisini vatandaşların seçmesi taleplerini geçen ay reddetmesiyle başlamıştı.

Cumartesi günü alevlenen protestolarda çoğu üniversite öğrencisi yaklaşık 10 bin Hong Konglu, ülkenin finans bölgesindeki ana meydanı işgal etti.

Hafta sonu polisle göstericiler arasından çıkan çatışmalarda polis göz yaşartıcı gaz kullanmış, 70'den fazla kişi gözaltına alınmıştı.

1997 yılından bu yana Çin'in özel bölgesi olarak, 'Bir ülke - iki sistem' prensibiyle yönetilen Hong Kong'da halk, Çin'deki kısıtlamaların aksine, basın ve toplanma özgürlüğü gibi temel haklara sahip.

Reuters