Emekli tarih yazarı!

Ali Sami Yen, Galatasaray'ı kurduğunda "Amacımız, Türk olmayan takımları yenmek" diyordu. Gelgelelim son Başkan Ünal Aysal ise sezon başlarken başka bir hedef koydu: Avrupa değil, 4. yıldız önemli... Aysal böylece giderken, Avrupa'da yaşanan hüsranın senaristi oldu. Yönetmen Prandelli ise görevde! Galatasaray'ın hocası, yanlışlarıyla hezimetin baş sorumlusuydu. Öyle ki, gribe yakalanan İtalyan teknik adamın üzerindeki hastalık virüsü, Cim-Bom'un her tarafına bulaşmış gibiydi.

Galatasaray maçı bir anlamda başlamadan kaybetti. Bruma ve Olcan gibi hızlı kanat oyuncularını kadroya bile almayan Prandelli, buna karşın ağır orta saha ile kontratak oynatmaya çalışarak baştan kötü bir sınav verdi. Bu sistemle ne hücum ne de savunma yapabilirsin! Oysa bu takımın sistemi, 4-2-3-1 veya 4-4-1-1'dir. Ama Prandelli farkında değil.

Kanat oyuncuları olmadan onların beklere yaptıkları baskıyı azaltamazsın. Halbuki rakibin bekleri orjinal bek değil, stoperlerdi. Solda Olcan, sağda Bruma olsa bindirme yapamayan rakip beklerden dolayı Galatasaray hücumda çok pozisyon bulabilirdi. Beklerin desteği ile belki de o goller engellenecekti. Ayrıca hücumda hızlı kanat oyuncuları ile ciddi tahribatlar yapabilirdi.

Bile bile lades Kısacası Prandelli, Sivas maçında denediği ama Utaka'nın beceriksizliği ile kazandığı sistemle Arsenal'e çıktı ve hezimeti gördü. Derbide ise Emenike'nin beceriksizliği ile galibiyeti getiren sistem ile Dortmund'a karşı çıktı ve yine hezimeti yaşattı.

Pandev'i maç eksiğine karşın tercih etmek ise diğer anlaşılmayan bir noktaydı. Özetle, evet takım kötüydü belki ama dünkü tablonun ana nedeni Prandelli'nin yanlışlarıydı.

Dortmund, 6 ve 18'de Aubameyang ile golleri bulurken kanatlar uyuyor, stoperlerimiz ağır kalıyordu. 41'de ise Reus, 30 metreden fantastik bir golle Muslera'yı avladı. Allah'tan Almanlar vitesi düşürdü de fark büyümedi. 83'te Ramos skoru 4-0'a getirdi. Cim-Bom bu sonuçla üçüncü maçlar sonunda fişi çekti.