SPOR
okuma süresi: 44 dak.

AKEL'den birleşmeye destek

AKEL'den birleşmeye destek

AKEL'in organize ettiği "Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs futboluna tekrar katılımı" başlıklı panel önceki akşam Lefkoşa ara bölgede bulunan Dayanışma Evi'nde gerçekleştirildi.

Yayın Tarihi: 20/05/15 07:58
okuma süresi: 44 dak.
AKEL'den birleşmeye destek
A- A A+

Panelde AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, Kıbrıs Futbol Federasyonu (KOP) Başkan Yardımcısı Nikos Nikolau, "İki toplumlu futbolcular" kitabı yazarı Okan Dağlı ile AKEL Spor Bürosu Sorumlusu Pambos Stilianu konuşmacı olarak yer aldı.Panele Kıbrıs Cumhuriyeti eski cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas ile AKEL'in üst düzey yöneticileri, güney ve kuzey basınından spor yazarları, kulüp yöneticileri ile çok sayıda Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum katıldı.Panelde ilk konuşmayı yapan AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu "Kıbrıs futbolunun birleşmesi hedefiyle KOP ve Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu tarafından başlatılan çabaları AKEL olarak selamlıyoruz ve destekliyoruz. Zaten spor doğası gereği insanları birleştirmektedir" dedi.KOP Başkan Yardımcısı Nikolau ise yaptığı konuşmada " Kıbrıs Türk Federasyonu'ndan sevgili dostlarımızın KOP'a katılım başvurusuyla futbolun birleşmesi yönünde özlü adımlar atma kararlılığını ve iyi niyetini göstermelerinden memnuniyet duymaktayız" ifadelerine yer verdi."İki Toplumlu Futbolcular" kitabı yazar Okan Dağlı ise panelde yaptığı konuşmada Kıbrıs futbolunun tarihi hakkında bilgiler vererek futbolun birleştirilmesi durumunda statükoya ağır bir darbe indirileceğini belirtti. Dağlı konuşmasında "birleşmiş ortak bir Kıbrıs Futbol Federasyonu kurabilirsek bu durum birleşik bir Federal Kıbrıs'ın da önünü açacaktır" vurgusunda bulundu.AKEL Spor Bürosu Sorumlusu Stilianu da Kıbrıs'ta futbolun tarihiyle ilgili değerlendirmelerde bulunarak futbolun birleştirilmesi çabalarının önemine vurgu yaptı.

İşte panelde yapılan konuşmaların tam metinleri:

AKEL M.K. Genel Sekreteri Andros Kiprianu'nun konuşması:

"Kıbrıslıtürklerin Kıbrıs futboluna tekrar katılımı" konulu bu akşamki etkinliğe AKEL Merkez Komitesi adına hepinize hoş geldiniz diyorum. Bu etkinliğin organizasyonunun hareket noktası Kıbrıs Türk takımlarının Kıbrıs Futbol Federasyonu'na katılmaları ve Kıbrıs futbolunun nihai olarak birleşmesi yönündeki çabalardır. Bu akşam burada bizimle birlikte olan Kıbrıslı Türk dostlara özellikle hoş geldiniz diyorum. Davetimizi kabul ederek, bu etkinliğe konuşmacı olarak katılan Dr. Okan Dağlı'ya teşekkür etmek ve geçmişin anılarını canlandıran "İki toplumlu Futbolcular" ya da yunanca tercümesiyle "Mazi sti Mappa" kitabından dolayı onu tebrik etmek istiyorum. Ayrıca yapacağı konuşmayla, bu sürecin bütün boyutları hakkında bizi aydınlatacağından emin olduğum KOP Başkan Yardımcısı dost Nikos Nikolau'ya teşekkür etmek istiyorum.

Kıbrıs futbolunun birleşmesi hedefiyle KOP ve Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu tarafından başlatılan çabaları AKEL olarak selamlıyoruz ve destekliyoruz. Zaten spor doğası gereği insanları birleştirmektedir. Partimiz on yıllar boyunca yeniden yakınlaşma mücadelesinin öncüsü olmakta, Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin spor buluşmalarını teşvik etmekte ve desteklemektedir. Böylesi birliktelikler iki toplumu birbirlerine yakınlaştırmakta, çözüm ve yurdumuzun yeniden birleşmesi yönündeki çabaların başarıya ulaşması için daha uygun koşulların yaratılmasına katkıda bulunmaktadır.

Geçen yıllar içerisinde bu düzeyde zaman, zaman çeşitli çabalar gündeme gelmişti. Çok daha fazlası yapılabilirdi. Spor faaliyetlerinde yaklaşık elli yıllık ayrılıktan sonra iki toplum arasındaki ilk futbol karşılaşmasının on yıl önce Nea Salamina – Yeni Cami maçıyla olduğunu hatırlayalım. İki toplumun da sorumluluklarının olduğu bu ayrılıktan hem Kıbrıslı Rumlar, hem Kıbrıslı Türkler, iki toplum da kaybetmektedir. Gücümüzü sorumluluğu başkalarına atmak için harcamayıp, hatalarımızdan dersler çıkarıp, ileriye doğru gitmeliyiz.

Üstlendikleri inisiyatif ve zor koşullarda ortaya koydukları çabalardan dolayı bu çabanın baş aktörlerini tebrik ediyoruz. Sayın Akıncı'nın Kıbrıs Türk toplumu liderliğine seçilmesiyle yaratılan koşullarda bu çabaların başarıya ulaşma olanaklarının arttığını umuyoruz. Nitekim seçimler öncesinde Sayın Akıncı Sayın Sertoğlu'nun girişimlerini desteklediğini açıklamıştı.

Futbolun politikanın çok üstünde bir işleve sahip olduğu çok kez dile getirilmiştir. Nitekim sporun ve özellikle de futbolun sınırları, hatları delip geçtiği bir gerçektir. Ancak bazı politik, ekonomik ya da başka tür art niyetlere hizmet etmesi için sporun kullanılmaya kalkılmasının, bizim liglerimizde de görüldüğü gibi, spor ruhunu yaraladığını ve zarar verdiğini herkes kabul etmelidir.

Kıbrıslıtürk takımların KOP'a katılımlarıyla ilgili bir düzenlemenin işleyişi ve çözülmesi gereken sorunlar konusunda kimse yanılgı içerisinde olmamalıdır. Kıbrıs futbolunun tam olarak birleşmesi hedefine, üzerinde anlaştığımız gibi, yurdumuzun ve halkımızın yeniden birleşmesini sağlayacak bir federasyon çözümü çerçevesinde ulaşabileceğiz. Stratejik hedef ve tarafımızın hedefi budur.

Bu akşamki etkinliğe katılan konuşmacılara tekrar teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Ayrıca bu etkinliğin gerçekleştirilmesi için çalışan AKEL M.K. Yeniden Yakınlaşma ve Spor Büroları'nı da tebrik etmek istiyorum.

Sözlerime son verirken, bu akşam burada bizimle birlikte olan hepinize teşekkür ederim.

Kıbrıs Futbol Federasyonu (KOP) II. Başkan Yardımcısı Nikos Nikolau'nun konuşması:

60 yıl ayrılıktan sonra koşulların olgunlaştığı ve Kıbrıs Türk Federasyonu'nun KOP'a katılmasıyla Kıbrıs futbolunun birleşmesi isteğinin var olduğu görülüyor. Bilindiği üzere, gerek FIFA gerekse UEFA tanınmış olan devletlerde sadece bir federasyonu tanımaktadırlar. Bu durumda, Kıbrıslı Türklerin KOP'a katılımı ortak vatanımızın futbolunun birleşmesi için tek seçenek olarak görülmektedir. Kıbrıslı Türklerin katılımı için kapıyı açma isteğini ve niyetini KOP geçmişte de yıllarca vurgulamıştır ve bu isteğin Kıbrıs Türk toplumunun futbol camiası içerisinden de dile getirilmesine rağmen, bazı siyasi kasıtlar, Kıbrıs Türk Federasyonu'nun KOP'a katılım başvurusunda bulunmasına izin vermediler. Kıbrıs Futbol Federasyonu'nda, biz, Kıbrıs futbolunun birleşmesinin yolunu açan ve önkoşullarını yaratan anlaşmanın 5 Kasım 2013'te Zürih'te imzalanmasını tarihi bir olay olarak görüyoruz. Bugün, bu tarihi anlaşmanın açıklanmasından bir buçuk yıl sonra, futbolun birleşmesine yönelik bu anlaşmanın öne çıkarılmasının devlet tarafından selamlanmasından, Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın önerdiği gibi Güven Arttırıcı Önlemler içerisinde dâhil edilmesinden ve genel olarak siyasi liderlikler tarafından olumlu karşılanmasından memnuniyet duymaktayız. Daha da büyük memnuniyeti, Kıbrıs Türk Federasyonu'ndan sevgili dostlarımızın KOP'a katılım başvurusuyla futbolun birleşmesi yönünde özlü adımlar atma kararlılığını ve iyi niyetini göstermelerinden duymaktayız. Başvurunun yapılmasına ilişkin gecikme nedenlerini anlıyoruz ve sonuçta Kıbrıs Türk liderliğinin de olumlu bir tutum ortaya koyarak, Kıbrıs Türk Federasyonu'nun anlaşmanın yaşama geçirilmesi kararını ve futbolun birleştirilmesini destekleyeceğini ümit ediyoruz.

En popüler spor dalı ve sosyal bir olgu olarak futbol, iki toplum arasında karşılıklı güvenle, iyi bir atmosferin ve işbirliğinin yaratılmasına katkıda bulunabilir. Futbolun birleşmesi iki topluma da sadece olumlu hizmetler sunacak ve aynı zamanda Kıbrıs sorununun görüşmeler aracılığıyla çözümü yönündeki genel çabalara da katkıda bulunabilecektir. FIFA ve UEFA futbola politikanın, politikacıların ya da ulusal sorunların karışmasını kabul etmiyorlar ve Kıbrıs futbolunun birleşmesini koşulsuz bir biçimde destekliyorlar. Nitekim anlaşmanın imzalanmasına katılımlarıyla, Türk federasyonunu anlaşmanın yaşama geçirilmesini olanaksız kılacak hareketlerde bulunmaktan caydıracak beyan ve açıklamalarıyla bu desteklerini elle tutulur bir biçimde gösterdiler. Kıbrıs Türk Federasyonu'nun katılımı konusunda KOP'un isteğini somut bir şekilde ortaya koyduğu andan itibaren, FIFA ve UEFA'nın bunu farklı bir biçimde karşılamaları yönünde her hangi bir gerekçe ya da hak ortadan kalkmış oldu. Biz, KOP olarak, anlaşmanın yaşama geçirilmesi için kararlılığımızı elle tutulur bir biçimde gösterdik. Çünkü bu şekilde sadece futbola yardımcı olmakla kalmayıp, aynı zamanda Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk, Kıbrıs'ın tüm halkına umut verdiğimiz görüşündeyiz. Kıbrıs sorununun çözümünün ve yurdumuzun yeniden birleşmesinin mümkün olduğu umudunu verdiğimiz görüşündeyiz. Bu noktada, Sayın Kutsokumnis'in başkanlığında KOP'un ve Sayın Sertoğlu'nun başkanlığında Kıbrıs Türk Federasyonu'nun çok iyi işbirliğini vurgulamak istiyorum. Bu işbirliğini gerçekleştirebilmemiz için duygusallıklardan uzak, tepkilerden etkilenmeden realizm ve basiretle her şeyden önce samimiyet ve kararlılık göstermek ve çok çalışmak gerekti.

Bu anlaşma neleri içermektedir? Kıbrıs Türk futbolunun KOP'a katılımının temel ilkelerini ve anlaşmanın pratikte yaşama geçirilmesi için üzerinde anlaşmaya varılanlardan kaynaklanan ve günlük temelde çalışacak bir komitenin var olmasını içermektedir. Anlaşmanın tam görüntüsüne sahip olmanız için anlaşmanın imzalanmasının ardından açıklanan temel noktalarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

ANLAŞMA

Kıbrıs futbolunun birleşmesine yönelik anlaşma FİFA Başkanı Sayın Blater'in başkanlığında ve UEFA Başkanı Sayın Mişel Platini'nin katılımıyla 5 Kasım 2013'te Zürih'te imzalandı.

Net bir biçimde vurgulanan temel ilke, FİFA ve UEFA üyesi olarak KOP'un Kıbrıs'ta futbolun organizasyonundan, yönetiminden ve denetiminden sorumlu makam olduğudur. Ayrıca Kıbrıs'ta uluslararası futbol faaliyetlerinden sorumlu organın KOP olduğu eklenmektedir.

Bu düzenlemeden kaynaklanan ilkeler şunlardır:

? Kıbrıs'ta futbolun birleşmesi ve ilerlemesinin kolaylaştırılması karşılıklı saygı, güven ve iyi niyeti temel alacaktır.
? Bu düzenleme FIFA ve UEFA kurallarına ve tüzüklerine, uluslararası spor ilkelerine tamamen saygı gösterilmesi yükümlülüğünü kapsamaktadır.
? Bu düzenleme sadece futbolla ilişkili konularla ilgilidir. Kıbrıs'ın siyasal sorununa ilişkin her hangi bir önceki örneği teşkil etmemektedir ve Kıbrıs sorununun çözümü sağlanıncaya kadar, geçicidir.
İki taraf arasında imzalanan bu düzenlemeyi oluşturan parametreler şunlardır:

1.? Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu Kıbrıs Futbol Federasyonu'nun kurallarında ve tüzüğünde öngörülenler çerçevesinde üye olmak için başvuru yapacak. Böylesi bir durumda, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu'nun üyesi olan bütün takımlar otomatik olarak KOP'un dolaylı üyesi haline gelmiş olacak. Yukarıda yer alanlar, bundan 3 yıl önce STOK'un KOP'a katılım modeliyle tamamen bağdaşmaktadır.

2.? KOP, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu'nun uluslararası spor ilkeleri, FIFA ve UEFA kuralları çerçevesinde ve yine STOK'un katılım modeli temelinde, KOP üyesi federasyon olarak, üyeleri arasında ligler organize etme hakkı dâhil, Kıbrıs Türk futboluyla ilgili konularda yetkilerini ve ehliyetini tanıyacak. Kırsal alan futbolumuzla ilgili olarak yapılan anlaşmada da olduğu gibi, bu düzenleme Kıbrıs ürk futboluyla ilgili konuları ele alıp kararlar alacak bir komitenin KOP Yönetim Kurulu tarafından oluşturulmasını öngörmektedir. Bu komitenin her hangi bir kararının uygulanması için, KOP'un bütün komitelerinde geçerli olduğu gibi, KOP Yönetim Kurulu tarafından onaylanması gerekecektir.

3.? Kıbrıs Türk Federasyonu KOP üyesi olarak onaylandığından, ele alınıp görüşülecek koşullar ve biçimle, KOP Genel Kurulu'nda ve Yönetim Kurulu'nda temsil edilme hakkına sahip olacaktır. KOP (STOK'la olduğu gibi), Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu'nun Genel Kurul ve Yönetim Kurulu toplantılarını gözlemci olarak izleme hakkına sahip olacaktır.

4.? KOP ve Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu bu düzenlemenin yaşama geçirilmesi için çalışacak bir Daimi Organizasyon Komitesi'nin oluşturulmasında anlaşmaktadırlar. KOP tarafından gösterilecek dört kişi ile Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu tarafından dört gösterilecek dört kişiden oluşacak Organizasyon Komitesini KOP Yönetim Kurulu kuracaktır. İmzalanan düzenlemenin gelecekteki gelişimi açısından söz konusu komitenin ilgilenebileceği konulardan bazılar şunlardır:

KOP'un Genel Kurulu'nda, Yönetim Kurulu'nda ve diğer komitelerinde Kıbrıslıtürklerin temsil edilmesi
? Futbolcuların statüsü, transferler ve TMS (FİFA'nın uluslararası transfer sistemi) ile ilgili tüzükler
? KOP'un organizasyonlarına katılım
? FİFA ve UEFA tarafından sunulan geliştirme programlarına katılım
? Kıbrıslı Türk takımların uluslararası dostluk maçları
? UEFA Bölgeler Kupası'na katılım
? Kıbrıslı Türk antrenörlere UEFA antrenörlük lisansları
? Hakemlik, Hakemlik Komitesi, Maç Gözlemcileri vb. gibi konular
? KOP'un çeşitli kafilelerine Kıbrıslı Türklerin dâhil edilmesi.
Yukarıdaki konular hakkında Organizasyon Komitesi tarafından alınacak kararlar KOP Yönetim Kurulu'nun (gerekli olduğunda KOP Genel Kurulu'nun) ve Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu Genel Kurulu'nun onayına tabi olacaktır.

Düzenlemede kaydedilen ve yukarıda belirtilen konular hakkında her hangi bir anlaşmaya varılmış olmadığı vurgulanmaktadır.

5.? Kıbrıs'ta futbol hakkında yukarıda kaydedildiği şekildeki düzenleme KOP ya da Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu tarafından ya da ikisinin ortak kararıyla her an sona erdirilebilecektir. Bu anlaşmanın sona erdirilmesiyle ulusal ve uluslararası düzeyde Kıbrıs futboluyla ilgili olarak yaratılmış olan durum geçersiz hale gelecektir. Bu anlaşmadaki hiçbir şeyin, bu anlaşmaya katılanlarla bağlantılı yasal haklar yarattığı ya da önceki bir örneği teşkil ettiği varsayılamaz.

Sözlerime son verirken, KOP olarak bu anlaşmanın Kıbrıs'ta futbola yardımcı olacağına ve aynı zamanda iki toplum arasında iyi bir atmosferin yaratılmasına katkıda bulunacağını inandığımızı belirtmek istiyorum. Bu anlaşmanın yaşama geçirilmesiyle, FİFA ve UEFA tarafından dolaylı olarak tanınacağından, Kıbrıs Türk Federasyonu doğrudan yararlar sağlayacaktır. Ancak en önemlisi, Kıbrıslı Rum- Kıbrıslı Türk, Kıbrıs'ın tüm halkına Kıbrıs sorununun çözümünün ve vatanımızın yeniden birleşmesinin mümkün olduğu umudunu vermesidir.

Okan Dağlı'nın konuşması:

Değerli katılımcıları ve bu geceyi düzenleyen AKEL Yeniden Yakınlaşma ve Spor Bürosu yöneticilerini barış ve kardeşlik adına tüm kalbimle selamlıyorum.

Mazi Stin Mappa kitabımda Kıbrıs'ta 1938 ile 2008 yılları arasındaki 70 yıllık döneme futbolumuz açısından bakarak bu dönemi sosyo-politik yönüyle de değerlendirdim.

İki toplumun futbol takımlarında da futbol oynamış ve o günleri yaşamış insanlarımızla sohbet ettim. Onların bana verdiği bilgilerden yola çıkarak Kıbrıs'ta bir arada yaşayan çokkültürlü ve çoktoplumlu bir yapıdan, bölünmüş bir vatana nasıl gelindiğinin şifrelerini onları dinlerken ve yazarken çözmeye çalıştım.

Kıbrıs'ın son yüzyılda "resmi" tarihini yazanlar sadece kan, gözyaşı ve düşmanlıkları kaleme aldılar. Hâlbuki Kıbrıs'ta yaşan insanların ve toplumların barış, kardeşlik ve dostluk öyküleri de vardır. Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumların çok zor ve olumsuz koşullar altında bile dünyaya örnek olabilecek birliktelikleri de vardır. Gerek sosyal yaşamda gerekse futbolda, Kıbrıs için beraber mücadele ettiklerini, ayni formayı terlettiklerini söyleyebiliriz. Ayni siyasi hedefler için verilen mücadelede omuz omuza yer aldıklarına dair örnekler de çoktur. Fakat ne sosyal ne de siyasi tarihimizde bu birlikte akıttığımız ter ve ortak mücadelemiz çok fazla yer almamaktadır.

Kitapta yer alan, en yaşlı futbolcumuz 1938 yılında Limasol'un Aris takımında lisans çıkarıp futbol oynayan İbrahim Salih Bekircan, bir yıl sonra başlayan II. Dünya Savaşı nedeniyle bir Kıbrıslı olarak İngiliz ordusuna katılmış ve savaşta esir düşmüş olan hayatta olan en eski futbolcumuzdur.

Polonya'daki 40 bin kişilik esir kampında en yakın dostu bir başka Kıbrıslı Glafkos Kleridis beraber olmuştur. Beraber Voleybol takımı kurmuşlardır. İbrahim Salih ayrıca kampta kurulan futbol takımlarında Kıbrıslı Rumlarla beraber futbol oynamıştır. Savaşın bitmesiyle beraber 1945'te Kıbrıs'a geri dönmüştür.

1941 ile 1944 yılı arasında II. Dünya Savaşı nedeniyle Kıbrıs'ta futbola ara verilmiştir. 1948 yılında KOP, FİFA'ya kabul edilmiştir. Aynı yıl KOP bölünmüş ve komünistler KOP'tan dışlanmıştır. (Omonia, Nea Salamina, Anteos)

1950'li yılların ilk yarısı artık Kıbrıs Futbol Federasyonu'nun (KOP) içindeki bölünmelerin/ayrışmaların azaldığı ve 3 toplumun takımlarının da yer aldığı bir lig olmuştur.

Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türkler ve Ermenilerin takımları bu yıllarda KOP'ta beraber top oynadılar. Önceleri 8, daha sonra 10 takıma yükselen KOP 1. Liginde KT'lerin Çetinkaya'sı, Ermenilerin de AYMA takımları yer alıyordu. Ayrıca Anorthosis, EPA gibi takımlarda 3 toplumun oyuncuları da beraber forma giyiyordu. Fakat EPA gibi Larnaka'nın bir başka takımı olan Pezoporikos'ta bu mümkün değildi! Daha sonra EPA ve Pezoprorikos ile birleşip AEK oldular.

1950'li yıllar ayni zamanda Kıbrıs Karmasının kurulduğu ve İsraille hem Kıbrıs'ta hem de İsrail'de maçlar yapıldığı yıllardır (1950 ve 54). Bu takımda KT/KR ve Ermeni futbolcular beraber oynamış, Karma'nın hocalığını da Yunanlı hoca Kavallaris yapmıştır. Bu maçlarda Anorthosis'te oynayan Ali ve Çetinkaya'da oynayan Erdoğan goller de atmıştır.

O yıllarda Kıbrıs Karmamız yani Milli Takımımız, dünyanın ancak 30 yıl kadar sonra başarabildiği bir olguyu başarmıştır. Milliyetçiliğin dışlandığı ve 3 farklı etnik kökenden gelen insanların ayni milli formayla beraber oynadığı durum demokrasinin beşiği sayılan Avrupa'da bile ancak bizden 30 yıl sonra gerçekleşmiştir. 1954 yılındaki Kıbrıs Karmasında yani Kıbrıs Milli Takımında ilk 11'de KT ve KR'ların 5'er, Ermenilerin de 1 oyuncusu bulunmaktaydı.

O yıllarda tüm dünyada milliyetçilik ön planda olurken, ülkelerin Milli Takımları hep arı/saf unsurlardan oluşuyordu. Alman Futbol Takımında bir Afrikalı'nın, Fransa Milli Takımında bir Cezayirli oyuncunun yer alması ya da düşünülmesi bile mümkün değilken, bizler o yıllarda Kıbrıs'ta milliyetçiliği dışlamıştık. Dünya bizi bu yönümüzle 1980 yıllarında ancak takip edebilmiştir.

1950-55 yılları arasında KT'lerin futbol takımı Çetinkaya, 1 kez Lig, 2 kez Kıbrıs Kupası ve 3 kez de Super Kupa niteliğindeki Pakos Şildini kazanmıştır.

Anorthosis'de oynayan Ali ile AEL'de oynayan Sevim, KOP Liginde 1950'li yılların ilk yarısında Gol Kralı olmuşlardır. Bu yıllarda Kıbrıs Karması, Kıbrıs Futbol Ligi ve birçok futbol takımı 3 toplumun oyuncularından oluşmuş ve Kıbrıslılık hep ön planda olmuştur.

Nihayet hem futbolumuzun hem de adamızın bölünmesinde ciddi bir kilometre taşı olan 1955 yılı gelip çattı. İki toplumun da yeraltı örgütleri 1955 yılında kurulmaya başlandı.

KT'ler 30 Ekim 1955'deki KOP Genel Kuruluna katılmadılar ve ayni gün kendi Futbol Federasyonlarını kurarken, KR'lar da KOP'tan KT'lerin ihracına karar verdiler! Hâlbuki KOP'un Başkan Yardımcısı ve Disiplin Komitesi üyeleri KT'lerdi. O gün KOP Genel Kuruluna KT üyeler yeraltı teşkilatlarının baskısı ile gitmeyip bir yerde atılmayı da teşvik etmişlerdir. Kıbrıs Futbol Federasyonu KOP'tan ayrılışımızda (ya da dışlanmamızda) o dönemki Kıbrıs Türk Yönetimi ya da bu yönetimi kontrol altında tutan yeraltı teşkilatının karar ve tavırlarının da çok önemli rol oynadığını söylemek mümkündür. (EOKA'nın kurulmasından hemen sonra kurulan yeraltı ı teşkilatı VOLKAN idi. 1958 yılında TMT kurulana kadar da etkinliğini sürdürmüştür.)

Bu süreci daha da derinliğe ele almamız gerekmektedir. Çünkü Kıbrıs'ta iki toplumun hastanelerden belediyelere kadar, kurumsal ayrılma ya da bölünme süreçlerinin, futbolun yani ortak futbol federasyonu olan KOP'un ayrılma süreci ile beraber başladığını iddia etmek zor değildir.

Futbolda bu kararı alanların en büyük gerekçeleri ise Kıbrıs'ta o günlerde stadyumların kontrolünü elinde bulunduran Kıbrıs Rum Spor Teşkilatı'nın (TESK), KOP Genel Kurulu'ndan bir hafta önce toplanıp güvenlik nedeniyle stadyumların Kıbrıs Türk takımlarına kapatılma kararını almaları olmuştur. "22 Ekim 1955'te toplanan TESK adada oluşan gergin havayı ileri sürerek Kıbrıs Türk takımlarına, Kıbrıs Rum stadyumlarını kapattığını açıkladı. Bu karar da 30 Ekim 1955 tarihinde toplanan KOP tarafından onaylandı. KOP, oluşan gergin havayı ileri sürerek, Kıbrıs Türk takımlarını resmi ve gayri resmi maçlardan men ettiğini açıkladı. KOP bu kararını açıklarken, siyasi ve etnik motivasyonlarla davranmadığını, kamu düzeni kaygısıyla hareket ettiğini ve Kıbrıs Türk takımlarının üyeliğinin devam ettiğini de ileri sürüyordu." (Sotos Ktoris, Podosferikes Shesis Stin Apikiaki Periodos s.9)

KOP'tan ayrılma noktasında ve Kıbrıs Türk Spor Teşkilatı yani Kıbrıs Türk Futbol Federasyonunun kurulma sürecinde başı çeken kişilerden biri de Türk Milli Takımının eski oyuncusu ve Çetinkaya'nın hocası Naci Özkaya idi. Bu kişinin daha sonra içinde bulunduğu eylemler de dikkate alındığında bazı araştırmacıların belgelerine ve kendisini tanıyanların ifadelerine göre MİT görevlisi olarak adada ikiz görev yapan ve ayrılıkçı hareketlere destek veren ve yeraltı faaliyetlerinin içinde de bulunan bir kişi olduğuna dair ciddi şüpheleri üzerinde taşımaktadır. (21 Mayıs 1959 tarihli TMT ile ilgili İstihbarat Şefinin hazırladığı rapor, CO 926/951)

Yine o günlerdeki Kıbrıs Rum basınında AKEL'in yayın organı Neo Demokrati, gerek Kıbrıs Türk Takımlarına stadyumların kapatılmasına, gerekse KOP'un Kıbrıs Türk Takımları dışlamasına karşı çıkarak bu kararların Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların ilişkilerine büyük zarar vereceğini, Kıbrıs Futbolunu böleceğini ve bu kararların iptal edilmesini savunuyordu. (Sotos Ktoris, Podosferikes Shesis Stin Apikiaki Periodos s.9)

Bu olgunun benzerini ileride kurulacak ortaklık cumhuriyeti olan Kıbrıs Cumhuriyetinde de yaşadık. KT'ler 1963 yılında cumhuriyeti yeraltı teşkilatları TMT'nin baskısı ile terkettiler, sonra da KR'lar tarafından Kıbrıs Cumhuriyet'inden dışlandılar!

1960'ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında siyasi bir ortaklık ve yumuşama söz konusu iken Cumhuriyetin CB Muavini Dr. Fazıl Küçük, KT futbolcu Zihni'nin Omonia'ya transferini engellemek için sahibi olduğu Halkın Sesi Gazetesine "Zihni Komünistlerin takımına transfer oluyor" diye manşet atıp bunu engelliyordu. Yani Dr. Küçük, KC Cumhurbaşkanı Muavini olarak sözde adanın birlik ve bütünlüğünü temsil ederken, iki toplumu birbirine düşürecek kışkırtmaları da gazetesinden yapmaya devam ediyordu!

1963 yılında Cumhuriyet'ten KT'ler ayrılmış, ülkemizde yeraltı örgütlerinin tetiklediği çatışmaların başlaması ile tüm adada futbola liglerinde 2-3 yıl ara verilmiştir.

1960'lı yılların ikinci yarısından sonra tekrar başlayan futbolda artık Kıbrıslı Türklerin Rum takımlarında futbol oynaması hapislik cezası olan bir durumdu. Zihni, Nejat ve Galliga, PAEK, Nea Salamina ve Paralimni'de bu yıllarda gizli, gizli futbol oynadılar. Baf'ın APOP takımında forma giyen Derviş ise fark edilip 1 hafta hapis cezasına çaptırılmıştı. Futbolcularımız cumartesi Kıbrıslı Türklerin takımlarında oynarken, ertesi gün Kıbrıslı Rumların takımlarda oynuyorlar ve bunu takım arkadaşlarına dahi hissettirmiyorlardı.

1970 yılında Zihni bu kez Kıbrıs Şampiyonu Olympiakos ile anlaşmıştır. O yıllarda Kıbrıs Şampiyonu olan takım ertesi yıl Yunanistan Liginde de 1 yıl futbol oynamaktadır. Bu Zihni için bir şanstır. Fakat devreye giren TMT Zihni'ye ya ailesi ya da futbolu seçmesini söyler. Ailesi ağır basar. Bu durumu Olimpiyakos Başkanına izah eder. Başkan "Burada EOKA, orada TMT, bunda dolayı kararına saygım var" der Zihni'ye…

1970-71 yılında Paralimni-Omonia kupa maçında Galliga da forma giyecektir. Bunu bilen Omonia takımı Galliga'nın maçta oynamaması için Denktaş'a gidiyor ve Galliga'nın Paralimni'de futbol oynadığını söyleyip bunun engellenmesini istiyordu… Buna rağmen Galliga bu maçta Parlimni forması giymiş ama hapis olmaktan son dakika Mağusa Milletvekillerinin araya girmesi ile kurtulmuştu.

Ve arkasından 1974 ve ilişkilerin tamamen koptuğu yıl oluyordu.

Yaklaşık 30 yıllık bir ayrılıktan sonra iki tarafın 2003 yılında kapıların açılmasıyla tekrar ilişkiye geçmesi yine KT futbolcuların, KR'ların futbol takımlarında yer almasını önünü açıyordu. Coşkun ve Ali İmam Nea Salamina'da forma giyiyorlardı. Tabi Ali bunun yüzünde Kıbrıs Türk Futbol federasyonundan uzun yıllar sürecek bir ceza da almıştı… Buna rağmen Ali, KOP'un tüm liglerinde forma giyerek 2008 yılına kadar futbol oynamaya devam etti.

Şu anda Kıbrıslıların beraber futbol oynadıkları tek takım Omonia U-17 takımı olup orada Nicholaslarla, Marioslarla oynayan tek KT futbolcu Hakan Uluçağ'dır. A Takıma yükseldiği halde futbola ulaşım ve eğitim probleminden dolayı şu anda Mağusa'da devam etmektedir.

Sonuç olarak, 1934'te iki toplumun beraber kurduğu Kıbrıs Futbol Federasyonu (KOP), Kıbrıs'ta ayrılıkçı düşüncenin egemen olmaya başladığı 1955 yılında, adanın tüm toplumlarını kucaklayan yapısını kaybetmiştir. Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslı Rumlar ve Ermenilerin beraber futbol oynadığı Kıbrıs Futbol Ligi ve Kıbrıs Karması o günlerden sonra dağılmış ve bugünlere kadar devam eden süreçte Kıbrıs, futbolda sadece Kıbrıslı Rumlar tarafından temsil edilmiştir.

Şimdilerde her iki tarafın Federal Kıbrıs için masada müzakere ettiği bir süreçte ada futbolunun birleşmesi için gerek KTFF Başkanı Sertoğlu gerekse KOP Başkanı Kutsokomnis gösterdiği cesaret ve irade takdir edilmesi ve desteklenmesi gereken bir adımdır. Kıbrıs'ta federal çözüme inanıp destek veriyorsak buna ciddi bir pratik yaratacak olan futbolun, tek bir çatı altında birleşmesine mutlaka katkı koymamız gerekmektedir.

Böyle bir adım her iki tarafın da kaybetmeyeceği ama özellikle Kıbrıslı Türk futbol takımlarının ve futbolcularının dünyaya direk açılımını sağlayacak yeni bir durumdur. Bunu başarabilirsek adada uzun yıllardır süregelen statükoya ağır bir darbe indirilecektir.

Tekrardan birleşmiş ortak bir Kıbrıs Futbol Federasyonu kurabilirsek bu durum birleşik bir Federal Kıbrıs'ın da önünü açacaktır.

AKEL M.K. Spor Bürosu Sorumlusu Pambos Stilianu'nun konuşması:
Bugün tartışacağımız konu, sadece futbol ve spor meselesi değildir. Burada ele alacağımız konu, özünde, ülkemizin ve halkımızın siyasal sorununu, yaşadığı trajediyi ve aynı zamanda çözüm ve yeniden birleşme arzusunu yansıtan bir mikrografidir. Bu açıdan olayların kendisi tartışmaya siyasi ton ve boyut vermektedir ve ümit ediyorum ki, kimileri yine AKEL'i sporu siyasileştirmek ve partileştirmekle suçlamaya kalkışmazlar. Liglerimizde yaşanan kabul edilemez olgularla ilgili olarak partimizin kısa bir süre önce yaptığı açıklamalar ve ortaya koyduğu tavır karşısında sergilenen tutumlarda da görülen böylesi tek boyutlu yaklaşımlara ve eleştirilere artık alıştık. Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs futboluna yeniden katılmaları konusuyla ilgilenerek, Kıbrıs Rum toplumundan ve Kıbrıslı Rum takımlardan ziyade, Kıbrıs Türk toplumunu ve Kıbrıslı Türk takımları ilgilendiren bir meselenin analizini yapma konumunda olmamızın partimizin bir farkı olduğu görüşündeyiz. "Ön hazırlık düzenlemesi"nin imzalanması Kıbrıs Futbol Federasyonu'nun büyük katkısıyla oldu ve Kıbrıs Rum toplumunda ne kadar ve ne tür tepkilerin gündeme geleceği yakın zamanda görülecektir.

Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Sertoğlu Kıbrıslı Türklerin altmış yıldır futbolda izolasyonlarına yol açan koşulları iyi bilmektedir. Kısa bir süre önce FİFA'ya gönderdiği yazının yayınlanmasının ardından "bizim işimiz politika değil, spor ve futbol" sözleriyle yaptığı açıklama, bir futbol yetkilisi kimliğiyle yapılan bir açıklamaydı. Hem KOP'a tekrar katılım için ortaya koyduğu hareketlerin ve faaliyetlerin, hem de ayrılığa götüren 1955 kararlarının, kelimenin geniş anlamıyla, yoğun bir biçimde siyasi renginin olduğu konusunda sanıyorum ki, o da benimle hemfikir olacaktır. Gerek Kıbrıslı Türklerin önce Jimnastik Dernekleri'nin sahalarından ve sonra da KOP liglerinden kovulmaları kararı, gerekse Kıbrıslı Türklerin ayrı bir futbol yapısı kurma kararı yoğun bir biçimde siyasi kararlardı. 1955 Ekiminde alınan kararlar "spor kriterleri" ile alınmadı, ne bir tarafta, ne de diğer tarafta… Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu'nun son zamanlarda attığı adımlarda Türkiye'nin sıkı kucağından Kıbrıslı Türklerin bağımsızlaşmaları çabalarına karşı çıkanların başında gelenlerden, Eroğlu "hükümet"inden ve "Spor Bakanı"ndan destek görmediği zaten bilinmektedir.

Bugün geçmişten söz ederken, hedef, yaşananların ve ayrılığın sorumluluğunu başkalarının üstüne atmak olmamalıdır. 1955'ten sonra çeşitli süreçlerden geçen, yeni doğmuş Kıbrıs devletinden 1963'te Kıbrıslı Türklerin ayrılmasıyla yoğunlaşan ve 1974 trajedisinin ardından temelleşen bir ayrılığın olumsuz sonuçlarının aşılması için çabaların ortaya koyulduğu bir dönemde, böylesi bir hareket yanlış olur. Eğer geçmişin analizini yapmamız gerekiyorsa, iki toplumun nasıl hareket ettiklerini, bazı kararları alma yönünde neden kışkırtıldıklarını ve bunların neye hizmet ettiklerini algılamak için bunu yapmalıyız. Ayrıca ayrılığın çeşitli aşamalarda iki toplumda da spor ve futbolla ilgili olarak yol açtığı sonuçları algılamaya çabalamamız da aynı derecede önem taşımaktadır. Böylesi bir çabayla dersler çıkarabiliriz. Kara geçmişi ardımızda bırakıp, sporun yararlarından Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin eşit bir biçimde faydalanma konumunda olacakları ve barış içinde birlikte yaşayacakları bir geleceği yaratmaya çalışabiliriz.

1955'ten bu yana yaşanan tarihi sürece en azından ana hatlarıyla değinmemizin gerekli olduğu düşüncesindeyim.

1955 Nisanına kadar futbolun genel olarak, etnik zıtlaşma havasından etkilenmemiş bir durumda olduğu söylenilebilir. Bununla beraber, EOKA'nın mücadelesinin başlaması koşulları değiştirdi. 3 Nisan 1955'te GSP, Çetinkaya – POL (Pezoporikos Omilos Larnakas) maçının oynanması için stadyumu vermeyi reddetti. Bu tavır, EOKA'nın mücadelesiyle ilgili olarak Kıbrıstürk liderliğinin aldığı tutuma tepki olarak yorumlandı. Her ne kadar kimileri Kıbrıslı Türklerin KOP'tan ayrılmalarına bu maçın tehir edilmesinin yol açtığına inanıyorlarsa da, bunun gerçekle hiçbir ilişkisi yoktur. Kıbrıs gazetesinin 22 Nisan 2015 tarihli yayınında bu maç hakkında farklı bir yorum dile getirilmektedir.

Bu gazetede yayınlanan yazıya göre, Bülent Dizdarlı'nın kitabı Kıbrıslı Türklerin KOP'tan ayrılmaları konusunda yeni bir bakış açısı sunmakta ve söz konusu maçın tehir edilmesine Kilise'nin karıştığından söz etmektedir. Bu yazıya göre, şampiyonluğu AEL'den "çalabilme" olasılığı olan tek Sağ takım Pezoporikos (POL) idi. Ancak bunun olabilmesi için, POL'un Çetinkaya karşısında yenilmemesi gerekiyordu. Ama POL'un önemli oyuncuları Çetinkaya maçında oynayamayacaklardı ve bu nedenle de, bu maçın tehir edilmesini "tasarladılar". Kıbrıslı Türkler bu maçın tehir edilmesi üzerine KOP'tan ayrılmadılar. Nitekim bu tehir olayının ardından Çetinkaya dört maç daha oynadı. POL ile karşılaşması 9 Haziran'da oldu ve lig AEL'in şampiyonluğuyla sonuçlandı.

Toplumlar arası ilişkilerin aniden kötüleşmesine rağmen, Kıbrıslıtürk takımlar 1955 Ekimine kadar KOP'un faaliyetlerine normal olarak katılmaya devam ettiler. Ancak 1955 sonbaharında yaşanan olaylar iki toplumun futbol alanındaki ilişkisini kesin bir biçimde alt üst ettiler. Eylül başında İstanbul ve İzmir'de Rumların aleyhine şiddet eylemleri, polisin yardımcı biriminde Kıbrıslı Türklerin istihdam edilmesi, Kıbrıslı Türk paramiliter örgüt VOLKAN'ın oluşturulması, EOKA'nın faaliyetleri ve Mihalis Karaoli'nin mahkemesinde üç Kıbrıslı türkün aleyhte tanıklığı iki toplum arasında zıtlaşmanın uç noktaya vardığı bir ortamı oluşturdu.

22 Ekim 1955'te SEGAS'ın Kıbrıs Yerel Komisyonu (TESK) açıklamasında şunları belirtiyordu: "Bugün var olan olağanüstü hiddet ve manevi çalkantı koşulları dikkate alınarak, Helenler ile aynı evin diğer unsurları arasında armonik ilişkilerin sarsılmaması arzusuyla … Kıbrıs Jimnastik Dernekleri ile ortak toplantıda, onların sahalarının bugünden itibaren normal koşullar sağlanıncaya kadar, Kıbrıslı Türk takımlarla yapılacak futbol karşılaşmaları için sunulmamasını kararlaştırmıştır".

AKEL'in yayın organı "Neos Dimokratis" buna karşı çıkarak, bu kararın "soğukluk" yaratacağını, iki toplumun ilişkilerinin daha da bozulmasına yol açacağını belirtiyordu. "Athlitiki" gazetesi 24 Ekim 1955'te yayınladığı yorumda "TESK'in gerekçelerini anlıyoruz" demesine rağmen eleştiride bulunarak, bu kararı yanlış olarak değerlendiriyor ve "spor insanları birbirlerine yaklaştırabilir ve yaklaştırmalıdır, ilişkileri ve uzlaşıları geliştirebilir ve geliştirmelidir, anlaşmazlıkları azaltabilir ve azaltmalıdır, dostluk ve karşılıklı anlayışı geliştirebilir ve geliştirmelidir… Bunun yerine bugün karşımızda ne var? Bir bölünme oldubittisi. Anlaşmanın, uzlaşmanın, stadyumlarda birlikte var olmanın boşuna olduğu düşüncesinin kabulü. Bu yanlıştır!…" diye yazıyordu.

Bu yeni koşullar karşısında, KOP Başkanı Nikos Stilyanakis 28 Ekim 1955'te KOP üyesi kulüpleri ayın 30'unda APOEL binasında yapılacak Olağanüstü ve Tüzüksel Genel Kurul toplantısına çağırdı. Tartışılacak konular arasında TESK'in kararına ilişkin Çetinkaya'nın gönderdiği yazı da vardı. KOP Genel Kurulu TESK ve Jimnastik Dernekleri ile aynı yönde hareket etti ve "bugün adada hâkim olan olağanüstü anormal koşullar ve manevi hiddet göz önüne alınarak, bu aşamada ve yeni bir karara kadar Kıbrıslı Türk takımların lig veya dostluk maçlarında yer almalarına izin verilmemesini" kararlaştırdı. Bu kararda Kıbrıslı Türk kulüplerin KOP üyesi olarak kalmaya devam edecekleri, bu kararın geçici olduğu ve kamu güvenliği için alındığı da belirtiliyordu.

AKEL, KOP'un kararına yine tepki gösterdi ve bu spor karşıtı kararın değiştirilmesi için "Neos Dimokratis" gazetesi aracılığıyla çağrıda bulundu. Gazetede Kıbrıslı Türk futbol takımlarının Helen stadyumlarından men edilmesinin yıkıcı bir hareket olduğu, bunun Kıbrıs futbolunun bölünmesine ve toplumlararası ilişkilerin keskinleşmesine yol açacağı kaydediliyordu.

Kıbrıslı Rumların bu kararları, Kıbrıslı Türk kulüplerin kendilerine ait sahaları olmadığı için, pratikte Kıbrıslı Türk takımları sadece KOP liglerinden değil, her tür futbol faaliyetinden izole ediyordu. Buna paralel olarak, KOP'un bu kararı, tüm bu dönem boyunca iki toplumun barış içinde bir arada yaşamalarının mümkün olmadığına ikna etmeye çalışan Kıbrıs Türk liderliğinin siyasi arzularına da tamamen hizmet ediyordu. KOP'un bu kararının ardından, Kıbrıs Türk basını adadaki durumun kötüleşmesi göz önüne alınarak, iki toplumun futbol takımları arasındaki karşılaşmaların tehir edilmesinin en doğru seçenek olduğunu kaydediyordu. Kıbrıs Türk liderliği gelişmelerin bu hali almasından duyduğu memnuniyeti KOP'un henüz nihai kararlarını almadan önce süratle ortaya koyduğu tepkiyle de gösteriyordu. TESK'in kararından üç gün sonra, 25 Ekim'de, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu'nun kuruluş kongresinin 30 Ekim'de Çetinkaya binasında yapılacağı açıklandı. Bütün Kıbrıs'tan Kıbrıs Türk futbol yetkililerinin katılımıyla yapılan toplantıda "Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu"nun kurulması kararlaştırıldı. "Federasyon"un ilk girişimlerinden biri Kıbrıstürk gençliğinin futbol faaliyetleri için kendisine ait stadyumların inşa edilmesi hedefiyle maddi kaynaklar araması oldu. Bu çerçevede Kıbrıs'taki Türk Konsolos'la bir araya gelinerek, ekonomik yardım istendi. Siyasi açıdan diğer önemli bir karar da, bir Kıbrıstürk milli takımının oluşturulması kararıydı. İlk maçını 1962'de Türkiye ile oynayan bu takım FİFA tarafından hiçbir zaman tanınmadı.

Bunları izleyen uzun yıllarda ülkede büyük değişiklikler yaşanmasına rağmen, uluslararası tanınma olmadan, hiçbir spor ya da futbol kurumu uluslararası federasyon tarafından tanınmadığı için, Kıbrıslı Türkler spor konularında özünde tecrit edilmiş bir durumda kaldılar. 1960'ta Kıbrıs devletinin kurulmasına ve 1963'e kadar Kıbrıslı Türklerin bunda yer almalarına rağmen, Kıbrıslı Türkler KOP'a ve KOP liglerine katılmadılar. 1963'ten 1974'e kadar tüm adada hâkim olan koşullar bilinmektedir. Kıbrıslı Türklerin izolasyonu sporun diğer alanlarına da yayıldı. Kıbrıs devletinin yararlarının tümüne Kıbrıslı Rumlar sahip oldu. 1974'ten, Türkiye'nin istilası ve işgaliyle spor altyapısında yaşanan yıkımdan sonra da durum özünde değişmedi. Spor ve futbol açısından Kıbrıs Rum toplumu hızla gelişirken, Kıbrıs Türk toplumu için aynısı söylenemez.

Barikatların açılmasından sonra, başta kulüplerin aktif eski futbolcuları arasındakiler olmak üzere, gayri resmi spor karşılaşmaları yapılmaya başlandı. Temsilciler Meclisi'nin o dönemdeki Başkanı ve AKEL M.K. Genel Sekreteri Dimitris Hristofyas'ın desteğiyle, 2005 Martında Nea Salamina ile Yenicami'nin futbol buluşması gerçekleştirildi. Bu, spor faaliyetleri alanında yaklaşık elli yıllık ayrılıktan sonra iki toplumun ilk bir araya gelişiydi. Bu ayrılıkta iki tarafın da sorumlulukları var; bu ayrılıktan iki toplum da, Kıbrıslı Rumlar da Kıbrıslı Türkler de kayba uğradılar ve kesin olan şu ki, çok daha fazla kayba uğrayanlar Kıbrıslı Türklerdir.

Bugün, altmış yıl sonra, "maçın şike olduğunu" anlamaması, sadece, insanın yaşananları görmemek için gözlerini kapatmakta ısrar etmesiyle mümkün olabilir. Kıbrıs'ın düşmanları ayrılık koşullarını yaratmayı başardılar ve maalesef bu, spor alanında da oldu. O dönemin atmosferi ve ileri görüşlülük eksikliği önce Jimnastik Dernekleri'ni sonra da KOP'u Kıbrıslı Türkleri stadyumlardan ve liglerden men etme kararına götürdü. Bu hareketler Kıbrıslı Türk ekstrem unsurlara da kendi futbol kurumlarını kurma kararı yönünde ilerleme fırsatını verdi.

Bugün bu meseleyle ilgilenenlerin, maalesef kimilerinin şimdiden yaptıkları gibi sorumluluğu diğer tarafa yükleme niyetiyle değil, objektif bir biçimde hareket etmeleri önemlidir. Bugün hepimiz, bu konuyla direkt olarak ilgili iki kurumun, KOP'un ve KTFF'nin nihai hedefi Kıbrıs futbolunu birleştirmek olan bir yolu açtıklarını görelim. Bu yol kolaylıkla ilerlenebilecek bir yol değildir. Nitekim hem işgal altındaki bölgede Sayın Sertoğlu'nun karşılaştığı eleştiriler, hem de bizim tarafımızda bazı tepkiler şimdiden görülmektedir.

Dost Okan Dağlı'nın "İki toplumlu Futbolcular" ya da Yunanca tercümesiyle "Mazi sti Mappa" kitabında yazılanların tümü, Kıbrıs Rum takımlarında yer almış olan Kıbrıslı Türk futbolcuların yaşadıkları ve tecrübeleri Kıbrıs'ta futbolun iki toplumu birleştiren bir işlevi olduğuna tanıklık etmektedir. Kitapta bunu dile getiren pek çok ses yer almaktadır ve muhtemelen bu sesler bunları duyabilecek olanlar için dostluk ve dayanışma çığlıklarıdır.

"Filelefteros"ta yazan gazeteci arkadaşım Yorgos Frango'nun köşe yazısından ödünç aldığım şu alıntıyla konuşmamı bitireceğim:

"Futbol kelimesinin anlamı ardında sadece şortları, fanilaları ve taraftar fanatizmini görenler, futbolun her şeyden önce bir düşünce ve vizyon olduğunu algılayamayanlar, Kıbrıstürk toplumunda futbol aracılığıyla da gelişen dinamizmi anlayamazlar.

Kıbrıslı Türklerin inisiyatifiyle, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ligine Kıbrıstürk futbol takımlarının KOP aracılığıyla katılımı ve futbolun birleşmesi yönündeki süreçler de futbolun her şeyden önce bir düşünce ve vizyon olduğunu göstermektedir. Kıbrısrum takımlarında futbol oynamış olan onlarca Kıbrıslıtürk futbolcu ve bugün dahi hala Kıbrıslırum takımların taraftarı olduklarını söyleyen yüzlerce, hatta binlerce Kıbrıslı Türk futbolsever de futbolun her şeyden önce bir düşünce ve vizyon olduğunu göstermektedir. AEL'in efsane futbolcusu Sevim Ebeoğlu topu ağlara gönderdiğinde, (belki) henüz ergenlik çağında olan Mustafa Akıncı GSO'nun (o zamanki) ahşap tribününde coşkuyla golün sevincini yaşıyordu…"

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.