SPOR
okuma süresi: 7 dak.

Boban'ın tekmesi...

Boban'ın tekmesi...

Futbol kimilerine göre 22 tane delilinin sahada koşturmasıdır, anlamsız, mantıksız bir olaydır. Bazılarımıza göre ise her şeydir, hayatın anlamıdır, tuttuğu takımın kazanmasıyla birlikte büyük bir ego tatminidir.

Yayın Tarihi: 26/07/15 09:00
okuma süresi: 7 dak.
Boban'ın tekmesi...
A- A A+

Ulaş Barış - Kıbrıs Postası

Futbol kimilerine göre 22 tane delilinin sahada koşturmasıdır, anlamsız, mantıksız bir olaydır.

Bazılarımıza göre ise her şeydir, hayatın anlamıdır, tuttuğu takımın kazanmasıyla birlikte büyük bir ego tatminidir.

Ancak bu satırlarının yazarının aynen katıldığı, Usta Yazar SimonKuper'in de dediği gibi 'Futbol Asla Sadece Futbol Değildir'.

13 Mayıs 1990'da Zagrep, Hırvatistan'da oynanan bir futbol maçı tam da bu yukarıda yazdığım olaya uygun bir olaydır.

O gün Eski Yugoslavya Ligi'nde çok önemli bir maç vardır.

Dinamo Zagrep-Kızıl Yıldız.

Zagrep Hırvat, Kızıl Yıldız Sırp takımıdır.

Bu Tito'nun adeta küçük bir Sovyetler Birliği modeliyle kurduğu, içinde Boşnaklar, Makedonlar, Slovenler ve başka toplumlardan oluşan bir ülke ve onun futbol ligidir.

Ancak yıl 1990'dır ve Sovyetler Birliği çökmekte, üye devletler bir bir bağımsızlık ilan etmektedirler.

Bunun etkileri, zaten Tito'nun 1980'de ölmesinden sonra işlerin iyi gitmediğiYugoslayva'dahemen görülür.

İşte bu maçtan 1 ay önce Hırvatistan'da yapılan seçimleri FranjoTudjman'ın özgürlük yanlısı partisi kazanmış ve Hırvatistan açıkça bağımsızlık istediğini göstermiştir.

Ancak Zagrep'te ve Hırvatistan'ın diğer bölgelerinde yaşayan Sırplar hayatlarını tehlike altında görmektedirler.

Dahası, Sırp Medyası Hırvatların bağımsızlığı ile birlikte Sırp topluluğun katliama maruz kalacağı yönünde kampanyalar yapmakta, iki taraf arasındaki gerginliği daha da artırmaktadır.

Sırp Medyası, 1940'larda Nazi Rejimi ile işbirliği yapıp, Yugoslavya'ya ihanet eden Hırvat Ustashi hareketi ile Tudjman'ın özgürlük hareketini ayni türden faşizm olarak görmekte ve yermektedir.

Aslında sadece Hırvatlar değil, Makedonlar ve diğer uluslar Tito rejiminin demir yumruğu altında geçen yıllardan sonra özgürlük için can atmaktadırlar ancak etnik toplumlar arasındaki nefret tohumları çoktan ağaca dönmüş durumdadır.

Özellikle, Sloven Tito'nın ölümünden sonra Sırpların Yugoslav rejimi içindeki gerek nüfus gerekse de ekonomik olarak baskın hale gelmesi, diğer ulusların gözünde daha çok nefret edilen toplum olmasına yetmektedir.

İşte Tudjman'ın zaferinden sonra, yıllarca baskı altında kalan Hırvat Milliyetçiliği büyük bir hızla saklandığı yerden çıkar.

Seçimden hemen sonra Sırpça devlet lisanı olmakta çıkarılır, yerine Hırvatça getirilir. Hırvat devlet dairelerindeki üst düzey Sırplar, Hırvatlarla değiştirilir ve başkent Zagrep'in her yerine kırmızı beyaz Hırvat Bayrağı çekilir.

Öte yandan Yugoslavya Merkez hükümetinin lideri Slobadan Miloseviç ülkenin Sırplar tarafından kontrol edilmesinin en doğru hareket olduğunu sürekli vurgulamakta, diğer toplumların bu şemsiye altında yaşamasını istemektedir.

Tüm bu gerginlik arasında Yugoslav Futbol ligi ise devam etmektedir.

13 Mayıs 1990'daki maç bu şartlar altında başlar.

Maç başlamadan, Kızıl Yıldız takımının resmi tribün grubu Ultras ve onun ilerde Yugoslavya İç Savaşında yaşanan soykırımlar sebebiyle La Hey'de yargılanan lideri "Arkan" lakaplı lideri ZeljkoRaznatovic, Zagrep sokaklarında olaylar çıkarır.

Karşılarındaki grup ise bir başka aşırı milliyetçi HırvatBad Blue Boys (BBB) grubudur.

İki grup Maksimir Stadındaki maç öncesi birbirine girer ve sokaklarda can pazarı yaşanır.

Yine de federasyon maçın oynanmasına izin verir.

Başlama vuruşundan itibaren Sırp Ultras grubu 'Zagrep Sırp'tır' diye sloganlar atar, BBB ise buna tribünlerden söktükleri taşlarla karşılık verir.

Sahada güvenliği sağlayan polis gücünün büyük çoğunluğu ise Sırplardan oluşmaktadır.

Maçın başlamasından kısa bir süre sonra, tribünler birbirine girer ve taraftarlar sahaya sökün eder.

Polisler de sahaya girerek olaylara müdahaleye başlar.

İşte ne olursa o an olur.

O zamanlar daha 21 yaşında genç bir yıldız adayı olan ZvonimirBoban, bir Sırp polisin dövdüğü Zagrep taraftarını görür.

Hızla olay yerine koşan genç futbolcu hava uçarak polis memuruna tekme atar.

Yere düşen polisin elinden kurtulan Zagrep taraftarı koşarak olay yerinden kaçar ancak Boban'ın attığı o uçan tekme o günden sonra tam 5 yıl sürecek ve 140 bin insanın ölümüne, 2 milyon kişinin yer değiştirmesine yol açacak kanlı iç savaşın ilk kıvılcımını atar.

O an attığı tekmenin bu trajediye yol açacağını bilmeyen Boban'ın attığı tekme kameralar tarafından kayda alınır ve futbolcu birden bire Hırvat Özgürlük Kahramanına dönüşür.

Maç olaylar sebiyle yarım kalır ve Boban Yugoslav Futbol federasyonu tarafından suçlu ilan edilir, 6 ay futboldan men cezası alır.

Bunun sonucunda 1990 Dünya Kupasına gidemeyen Boban, ardından AC Milan takımına transfer olarak tam 11 yıl o takımda oynar, ülkesinden uzakta yaşar.

Taraflı tarafsız uzmanların 'Yugoslavya iç savaşının gayrı resmi başlangıcı' olarak gördükleri bu maç ise dünya futbol tarihine geçer.

2.Dünya Savaşı sonrası Avrupa'nın bu en kanlı savaşının başlangıcına tekabül eden maç dünya tarihini sonsuza kadar değiştirir, Koskoca Yugoslav Devletinin dünya tarih sahnesinden siler.

Tek başına bu olay, 'futbolun sadece futbol olmadığına' bir örnek olarak durmaktadır.

Kuşkusuz, Kıbrıs adasında yaşanan ayrılığın 1955 yılındaki ilk işaret fişeği olan Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıs Futbol Federasyonundan (KOP) ayrılma süreci benzer olaylar sayesinde oldu demek yanlış olmaz.

Ama bu talihsiz olaylara bakıp da illa ki şu an yaşanmakta olan yeniden birleşme sürecine kötü bakmak haksızlık olur.

Benim temennim, futbolun Yugoslavya örneğindeki gibi 'ayrıştırıcı' değil, birleştirici olmasıdır.

Adada çözüm için başlama vuruşu…

Olasıdır.

Zira Futbol asla futbol değildir…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.