EKONOMİ & FİNANS
okuma süresi: 11 dak.

Türkiye ekonomik değerlendirmeye "Doydu"

Türkiye ekonomik değerlendirmeye "Doydu"

Ağustos ayına hızlı ve yoğun bir başlangıç yapan yurt içi piyasalar, hem cumhurbaşkanlığı seçimlerinden hem de dış piyasalarda yaşanan gelişmelerden beslendi.

Yayın Tarihi: 20/08/14 10:54
okuma süresi: 11 dak.
Türkiye ekonomik değerlendirmeye "Doydu"
A- A A+

Seçimler sonrasında kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen açıklamalar ve değerlendirmelerle volatil bir seyir izleyen yurt içi piyasalar, Ağustos ayının ilk yarısını oldukça hareketli geçirdi. Jeopolitik risklerin ve FED'in faiz artırım söylemlerinin yanı sıra, yurt içi gelişmelerin ve Türkiye'ye ilişkin değerlendirmelerin aktif rol oynadığı bu iki haftalık süre içerisinde, BIST 100'de ve kurda yaşanan sert hareketler sıkça tartışıldı.

Ağustos ayının ilk haftasında, cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, gündemimizde Moodys's'in Türkiye ile ilgili yayınlayacağı değerlendirme raporu vardı. 8 Ağustos Cuma günü değerlendirme raporunu açıklaması beklenen Moody's beklenen raporu açıklamayarak piyasaları şaşırttı. Moody's'in raporu gün içerisinde açıklamaması sonrasında piyasada oluşan not indirimi beklentisi ortamı daha da gerdi. Cuma sabahı piyasaların kapalı olduğu saatte açıklanması beklenen rapor açıklanmayınca, gözler akşam saatlerine çevrildi. Londra ve ABD piyasalarının kapanması sonrasında raporun hala açıklanmamış olması piyasalarda kafa karışıklığı yarattı. Ancak gece saatlerinde Moody's'den gelen bildiri, bu raporun yurtiçi piyaslar tarafından "fazla" fiyatlanmış olabileceğini ve bu nedenden dolayı kurumun raporu yayınlama konusunda endişe duymuş olabileceğini gösterdi. Moody's yayınlamış olduğu bildiride "Moody's bu açıklamayı 8 Ağustos 2014 tarihli faaliyet takvimine istinaden yapmaktadır. Açıklama piyasalar için bilgi sağlamak amacındadır ve resmi bir kredi notu açıklaması değildir. Moody's tarafından bildirilen açıklama takvimi, kredi notlarının açıklanabileceği üç tarih belirler ve potansiyel hareketlere ilişkin bir göstergedir." ifadeleri kullanıldı.

11 Ağustos Pazartesi gününe geldiğimizde ise, hem hafta sonu gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçimleri, hem de gün içerisinde kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen açıklamalar, yurt içi piyasaların yeni haftaya hareketli bir başlangıç yapmasına neden oldu. Cuma günü açıklanması beklenen değerlendirmesini Pazartesi günü açıklayan Moody's, Türkiye'nin bu yıl ve gelecek yıl ekonomik büyümesinin %2,5 - %3,5 aralığında gerçekleşmesini beklediklerini ifade etti. Moody's'in resmi internet sitesinde yer alan açıklamada, gelişmekte olan ekonomilerin bazılarının ekonomik büyümesinin revize edildiğini, merkez bankalarının yüksek enflasyona karşı cevap verebilmek için faiz oranlarını yükselttiğini, bu durumun gelişmekte olan ekonomilerin büyümesi üzerinde baskı yaratabileceği vurgulandı. Ayrıca raporda, Çin'deki talebin bir süre boyunca düşük olabileceği belirtilirken, önümüzdeki dönemde gelişmekte olan ekonomilerde enflasyonun nispeten yüksek seyredebileceği öngörüsü paylaşıldı. Moody's'in dışında, diğer bir kredi derecelendirme kuruluşu olan Fitch'den gelen açıklamalar da Pazartesi günü yurtiçi piyasaların yön bulmasında etkili oldu. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası açıklama yapan Fitch, seçimi Recep Tayyip Erdoğan'ın kazanmasının ardından siyasi risklerin hala yüksek seviyede olduğunu belirtti ve Erdoğan'ın gücünü artırmasına rağmen siyasi tansiyonun hala yüksek olduğunu ifade etti. Fitch yapmış olduğu açıklamasında, Erdoğan'ın Merkez Bankası'na faiz indirimi konusunda baskı uyguladığı belirterek, Türkiye'nin kredibilitesinin ve tutarlılığının aynı not seviyesindeki ülkelerden daha zayıf olduğu söylendi.

12 Ağustos Salı gününe geldiğimizde ise, Pazartesi günü gün içerisinde Fitch'den ve Moody's'den gelen açıklamalar sonrasında, S&P'den gelen değerlendirmelerin yurtiçi piyasalardaki yerini alğını gördük. S&P, akşam saatlerinde yaptığı açıklamada, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Türkiye'nin BB+ olan kredi notuna doğrudan bir etkisinin olmayacağını ifade etti. Hatırlayacağımız üzere S&P, Mayıs ayındaki raporunda Türkiye'nin en ciddi kredi zaafı olarak dış kırılganlığı göstermişti. S&P yaptığı açıklamalarda ise, iç politikada meydana gelebilecek değişiklikler sonucunda Mayıs ayı raporunda dile getirilen eleştirilerin tekrardan gözden geçirilebileceğini vurguladı. Bunun yanında, yine 12 Ağustos Salı günü, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 28 Ağustos'ta partisine geri döneceğini belirtmesi ve ardından AK Parti sözcüsü Hüseyin Çelik'in 27 Ağustos'ta olağanüstü kongre gerçekleştireceklerin belirtmesinin ardından hareketlenen yurtiçi piyasalar, kurdaki oynaklığı artırarak USDTRY paritesinin 2,1687 seviyesine kadar yükselmesine neden oldu.

13 Ağustos Çarşamba günü ise yine gündemimizde kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen açıklamalar vardı. S&P Direktörü ve Türkiye'ye ilişkin makro ekonomik öngörülerden sorumlu Kıdemli Ekonomist Tatiana Lysenko yaptığı açıklamasında, Türkiye'nin 2014 büyüme tahminini %2,4'ten %2,9'a, 2015 yılı büyüme tahminini de %2,7'den %3'e yükselttiklerini açıkladı. Tatiana Lysenko, Türkiye'deki büyümenin bir süre daha yavaş seyretmesini ve sıkılaşan finansal koşullar ve yüksek seyretmeye devam eden enflasyon nedeniyle alım gücünün ve dolayısı ile iç talebin sakin bir seyir izlemesini beklediklerini ifade etti. Bunların yanı sıra, TCMB ile ilgili de açıklamalarda bulunan Lysenko, Merkez Bankası'nın ocak ayındaki faiz arıtım hamlesine rağmen iç talebin düşük, enflasyonun ise yüksek seyrettiğini ifade ederek, faiz oranlarının azaltılmasının kredi büyümesini ve iç talebi destekleyeceğini belirtti. S&P cephesinden yapılan bu açıklamalar sonrasında konuşma yapan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, "Kredi derecelendirme kuruluşları yılın 2. yarısında aşağı yönlü revizyonlarını tıpış tıpış yukarı yönlü revize edecek demiştik. Standard and Poor's, bunların en sonuncusu" ifadelerini kullandı.

14 Ağustos Perşembe günü ise gündemimizde cari işlemler açığı verimiz vardı. Sabah saatlerinde açıklanan veriye göre, Türkiye'nin 2014 yılı Haziran ayında cari işlemler açığı 4 milyar 93 milyon $ olarak gerçekleşerek beklentilerin üzerinde geldi. Yıllıklandırılmış bazda cari işlemler açığımız ise 52 milyar 176 milyon $ oldu. Cari açık verisini yakından incelediğimizde, ihracatımızın 14 milyar 809 milyon $'dan 13 milyar 910 milyon $'a gerilediğini, yani ihracatımızda 899 milyon $'lık bir azalma olduğunu görüyoruz. Bu azalmanın temelinde yatan sebep ise küresel jeopolitik riskler. Geçtiğimiz aylarda, en büyük ikinci ihracat ortağımız olan Irak'ta IŞİD'in ilerleyişi ve Rusya-Ukrayna gerginliği nedeniyle sıkıntıya düşen Avrupa ekonomisi, Türkiye'nin ihracatının daralmasında ve cari açığımızın beklentilerin üzerinde gelmesinde büyük rol oynadı. Bunun yanında, 2014 yılının ilk aylarında pozitif olarak gerçekleşen ve cari açığın azalmasında katkıda bulunan net hata ve noksanda Haziran ayında görülen 1,3 milyar $'lık azalma da Haziran ayındaki cari açıktaki artışın %32'sini oluşturarak negatif seyrin nedenlerinden birini oluşturdu. Cari açık verisi sonrasında USDTRY paritesinde alım baskıları görülse de, günün ilerleyen saatlerinde dolar endeksindeki zayıflama nedeniyle kur zayıf bir görünüm sergiledi.

15 Ağustos Cuma günü yurt içi piyasalar oldukça yoğun bir gün geçirdi. Sabah saatlerinde açıklanan İşsizlik Oranı verisi sonrasında Moody's'den gelen açıklamalar kurda sert hareketlerin yaşanmasına neden oldu. Açıklanan verilere göre Türkiye mayıs ayı İşsizlik Oranı Temmuz 2013'ten bu yana en düşük seviyesine gerileyerek %8,8 olarak gerçekleşti. Bu veri ile birlikte Türkiye'de işsiz kişi sayısı 2 milyon 579 bin kişiden, 2 milyon 551 bin kişiye gerilemiş oldu. İşgücüne katılma oranı ise bir önceki döneme göre 0,1 puanlık artışla %50,5 olurken, en fazla istihdam artışı 41 bin kişiyle hizmet sektöründe yaşandı. Gelen istihdam dataları sonrasında ise yurtiçi piyasalarda yenizden Moody's sahne aldı. Moody's gün içerisinde yayınladığı raporunda Türkiye ile ilgili görece olumsuz açıklamalarda bulunarak TL'nin değer kaybetmesine neden oldu. Cumhurbaşkanlığı seçim sonucunun Türkiye'nin yapısal sorunlarını çözmeye yetmeyeceğini ifade eden Moody's, ülkedeki siyasi durum istikrara kavuşana kadar kırılganlıkların varlığını koruyacağını belirtti. Son olarak Merkez Bankası'nın bağımsızlığı konusunda endişelerin devam ettiğine de dikkat çeken Moody's, faiz indirimlerinin enflasyon oranı üzerindeki riskleri artırdığını ifade etti. Moody's'den gelen bu açıklamlardan sonra sert bir yükseliş baskısı içerisine giren kur 2,1652 seviyesine kadar yükseldi.

Sonuç olarak, seçim sonrası uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından yapılan açıklamalar Türkiye'nin ekonomik değerlendirmeye "doymasını" sağlarken, kurun da 2,1872 seviyelerine kadar yükselmesine neden oldu. İç tarafta ise yeni oluşturulacak olan hükümet beklenirken, kabine üyelerinin kim olacağına yönelik yapılacak olan açıklama merakla bekleniyor. Ağustos ayının sonlarına doğru yapılacak olan toplantıda kabine üyelerinin kesinleşmesi, kur üzerindeki baskıyı bir miktar azaltabilir. Ancak teknik olarak 2,1550 bölgesinin üzerinde bulunduğumuz takdirde aşağı yönlü hareketlerin sınırlı olması beklenebilir...

Ekin AKBAŞ

FXTCR

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.