EKONOMİ & FİNANS
okuma süresi: 16 dak.

Dolar ticarette el yakıyor!

Dolar ticarette el yakıyor!

Doların birçok para birimine karşı en az yüzde 20 oranında değer kazandığına işaret eden Ekonomist Mehmet Saydam, Türkiye Merkez Bankası'nın olası yüklü dolar satışının Dolar ateşini düşürmeye yetmeyeceğini, "dolar şu an için ticarete el yakan bir para durumunda... Türkiye ekonomisi ağırlıklı olarak Türk Lirası olarak fiyatlandığı ve başta tarım olmak üzere birçok gıda ve temel ihtiyaç maddesinin Türkiye'de üretilebiliyor olması nedeni ile halk dövizin yükselişini daha uzun vadede hissediyor" dedi.

Yayın Tarihi: 19/02/15 09:19
okuma süresi: 16 dak.
Dolar ticarette el yakıyor!
A- A A+

Ekonomist Mehmet Saydam, BRT'de yayınlanan Eko-Finans programına konuk olarak ekonomik gelişmeleri değerlendirdi…

Doların birçok para birimine karşı en az yüzde 20 oranında değer kazandığına işaret eden Ekonomist Mehmet Saydam, Türkiye Merkez Bankası'nın olası yüklü dolar satışının Dolar ateşini düşürmeye yetmeyeceğini, "dolar şu an için ticarete el yakan bir para durumunda... Türkiye ekonomisi ağırlıklı olarak Türk Lirası olarak fiyatlandığı ve başta tarım olmak üzere birçok gıda ve temel ihtiyaç maddesinin Türkiye'de üretilebiliyor olması nedeni ile halk dövizin yükselişini daha uzun vadede hissediyor" dedi.

Saydam, Eko-Finans'ta soruları yanıtladı.

Soru: Son aylarda Dövizde ve özellikle Amerikan Dolarında yaşanan artış ile ilgili olarak düşünceleriniz nelerdir? Türkiye'deki siyasilerin açıklamaları ne kadar etken?

"Son 6 aydır yaşanan süreç, Türkiye ekonomisinden daha bağımsız bir süreçtir. FED'in faize olan müdahalesinin yılın 3'ncü çeyreğine yansıyabilecek olmasından dolayı beklentilerin uzak olması, Amerika'da faizin düşük ama hisse senet değerlerinin yüksek olması global ve küresel olarak var olan likititenin dolar bazında Amerika'ya transferine sebep oluyor. Son 9 ayın ortalamasına bakıldığında, Dolar birçok para birimine karşı en az %20 oranında değer kazandı. Amerika şu anki para politikasından da memnun. Petrol fiyatlarının aşağıya gelmesi, Euro'daki artışı, Rusya'ya karşı Batı ülkelerin uyguladığı kısıtlamalar diğer bir ifade ile Rus ekonomisine yapılan toplu müdahale olayı küresel bir kriz noktasına getirdi. TC Merkez Bankası 2 ay önce rezervdeki doları artırmak için karşılıktaki doları da artırdı ancak bununla da yeterli olmayacağı malum. Bugün için Türkiye Merkez Bankası'nın olası yüklü dolar satışı, Doların ateşini düşürmeye yetmeyecektir. Dolar şu an için ticarete el yakan bir para durumunda...

Yunanistan'da yeni seçilen Başbakan'da gayet cesur açıklamalarda bulundu. Buna Fransız Maliye Bakanı da destek verdi. Almanya ise paraları alırken iyiydi, şimdi de ödeyeceksiniz diyor. Yunanistan bugün tekrar eski para birimine dönse ekonomi kurtulur mu? Hayır, çünkü dış borç açığı çok yüksek. Bugün yaşanan küresel bir sıkıntıdır. Bu sıkıntı içinde de Dolar hızla anavatanına transfer olmaktadır ki ABD de bunu para politikalarında iyi bir noktaya çekti."

"Avrupa ekonomi anlamında kırılma hangi noktada yaşadı?"

"Ekonomide üretimin Çin-Kore-Hindistan-Vietnam gibi ülkelere kaydıkça Avrupa Birliği ülkeleri de bu üretim hatlarını bu ülkelere kaydırarak üretim maliyetlerini minimize etme kararı aldı. Tabi ki üretimde küçülen Avrupa, ithalata yönelerek işsizlik ve benzer alanlarda da olumsuzluklar yarattı. Almanya'nın halen üretimde lider olmasının temelinde de üreten bir ülke olması yatmaktadır. Yaşanan ekonomik kriz de Batılı ülkeleri eskiden olduğu gibi yine sömürge ekonomisine yöneltmiş ve ilk hedef de Afrika olarak seçilmiştir..."

" Peki Türkiye?"

"İhracat verilerine bakıldığında Türkiye'nin tam anlamı ile bir üretim ülkesi olmadığını hatta ve hatta üretimi de detaylı incelerseniz, belirli alanlar dışında sadece montaj yapan bir ekonomiye sahip olduğu görülmekte. Gelen ürünlerin içinde ülkenin ürettiği oran %20. Bu da üretime girmiyor."

"Türkiye ekonomisi Doların artışından ne zaman etkilenir?"

"Türkiye ekonomisi, ürün fiyatları TL üzerinden fiyatlanıyor. Dolayısıyla, dövizdeki olası artış ithal malların fiyatında bir artışa sebep olsa da, petrolün düşüşü ile buna bağlı birçok yan ürünün fiyatında da ucuzlama oldu. Ancak söylediğimiz gibi, Türkiye ekonomisi ağırlıklı olarak Türk Lirası olarak fiyatlandığı ve başta tarım olmak üzere birçok gıda ve temel ihtiyaç maddesinin Türkiye'de üretilebiliyor olması nedeni ile halk dövizin yükselişini daha uzun vadede hissetmekte…"

"KKTC ekonomisi için ne söyleyebiliriz?"

"Bizde ise, KKTC'nin bir hayali var! Hizmet ülkesi olalım, turizm ülkesi olalım! Ada ülkesi olmak elbette zor. Bizim gibi ülkeler bu noktada şansız ama hiçbirisi bizim kadar aciz de değil... Biz üretmiyoruz. Uygulanmakta olan hatalı tüm teşvikler dahi bizlerin üretim kapasitemizin yükselmesine beklenen oranda yardımcı olmuyor. Bu plansızlık ve becerisizlik her geçen gün ülke ekonomisine büyük zararlar vermeye devam ediyor.

2013 verileriyle, KKTC 120 milyon Dolar ihracat yapmış. Buna karşılık ithalatı 1,7 milyar Dolar. Yani ihracatın ithalatı karşılama oranı %7. Bu demek ki, siz hiçbir şey yapmıyorsunuz.

Hayvancılığın, süt ürünlerinin teşvik edildiği bir ülkede siz bir yılda toplam 90 milyon Dolarlık hayvan yemi ve arpa, 14 milyon Dolarlık mısır ithal ediyorsanız, bu işte bir tuhaflık vardır. Ülkemizde hemen hemen her alanda teşvik var ama bir Master plan olmadığı için ekonomiyi yönetemiyoruz. Birçok alanda döviz ile fiyatlanan KKTC ekonomisindeki emtiaların etiket fiyatları dövizde yaşanan artış sonrası hane halkının geçim sınırını oldukça yukarılara taşımıştır. Diğer açık bir ifade ile, cebimizdeki para eridi ve fakirleşiyoruz... Ama bu işten karlı çıkanlar da var... Başta da Hükümetler..."

"Hükümetler döviz artışına karşın hiçbir şey yapamıyorlar. Ama nasıl bu artıştan karlı çıkabiliyorlar?"

"1 sene önce kur 1.7 iken, 2 milyar dolar ithalatın (yaklaşık KKTC Yıllık İthalat bedeli) karşılığı yaklaşık 3.5 milyar TL'ydi, şimdi kur 2.5 TL yani 2 milyarın karşılığı 5 milyar TL. 5 milyar TL ile 3,4 milyar TL arasında 1.6 milyar TL pahalılık var. Sadece kurdan. Bu kura bağlı değişiklik halka maliyet olarak yansır ve bunu halk öder. Bunu öderken biz fakirleşiriz ama birileri zengin olur! Kapıda ithalatçıdan vergiyi peşin alan devlet durup dururken daha fazla kazanıyor. Gümrük kapısında ortalama %20 vergi alan Hükümet, şimdi kur artışından dolayı 1,6 milyar TL nin de %20 sini havadan topluyor. Bu da ikinci bir maliyet oluyor bizler için. Basit bir matematik yapalım. Son 2 yılda dolardda %25 lik artış var. Bunun da %20 sini hükümet gümrük kapısında peşin vergisini alıyor. Demek ki yaşanan pahalılık %25 i aşmış durumda. Şimdi birileri bana anlatsın; bu sene hayat pahalılığı %1 i hesaplayanlar acaba nerde yaşıyorlar?

Asgari ücret yine yükseltildi, peki bu asgari ücretle bu ülkede geçinmeniz mümkün değil. Diğer taraftan özel sektöre bakıldığında; dövizdeki artış sonrası maliyetleri yükselen işletmelerin üzerine çalışan maliyetlerinin de artması içinden çıkılmaz bir hal almış durumda Her iki taraf da haklı. Devlet işçinin parasını yükseltiyor, özel sektör bunu karşılayamam diyor. Bir de üstüne adil olmayan vergi sistemi eklendiği zaman ülkede kayıt dışılık her geçen gün hızla tırmanmaya devam ediyor."

"Kayıt dışı ekonomi büyüyor, yani kimse vergi vermiyor mu?"

"Buna verilecek en doğru cevap şu olmalı; bu ülkeye ithalat yapan hiçbir işletme vergi kaçıramaz çünkü Devlet parasını gümrük hattında peşin alıyor. Devlet vergisini peşin alıyor. Bu birçok ülkede böyle ama sonrası da var... Peşin vergisini alan Devlet, işletmecinin diğer kamu borçlarına bu peşin aldığı vergiyi mahsup edebiliyor. Ama bizde, bütçe dipsiz bir kuyu… Devlet satılmayan malın vergisini alıp üstüne daha-daha diyebiliyor. Bu haksız döngü işletmeler ayakta kalabilmek adına kayıt dışına kaymak zorunda kalıyorlar. Bunu da kayıt dışı ekonomi ile savaştığını söyleyen Devlet yapıyor üstelik. Hiç kimse ithalatla uğraşan bir işadamı hırsızdır vergi vermez demesin çünkü adam zaten getirdiği ve satmadığı malın vergisini peşin öder. Aralık'ta 2.30 olan kur şu anda 2.50. Bir adam düşünün ki 100 bin Dolarlık ithalat yapmış. Devlet aradaki 20 kuruş artışın da vergisi olan artı 4 kuruşu da cebe indiriyor. Adamın maliyeti daha gümrük hattında bir önceki sevkiyatına göre 24 bin TL artı ve devlet de payını aldı. Adam haklı olarak üzerine bir de kar marjı koyuyor ve tüm maliyet geri dönüşsüz olarak son kullanıcının alımına sunuluyor. Devlet yine arada vergisini aldı. Bundan dolayıdır ki, bana hiç kimse bu ülkede hayat pahalılığını tartışmasın.

Kurdaki artıştan devletin kaybı yok. Bir devlet ki 31 Aralık 2014'ten önce 2015 bütçesini hazırlarken bile, geçmişe dayalı borçları ödeyeceğini taahhüt ederken Ocak'ta borçlandığı para bütçede yoktur. Her ay Sosyal Sigortaları ve benzer cari borçları ödemek için halen iç borçlanmaya devam ediyor, bu da öyle bir etki yaratıyor ki, siz bir bankasınız, 100 tane bireyin peşinden koşup kredi satmaya mı çalışırsınız yoksa bir tane hazır tüketici var karşınızda devlet, yüksek kredi ile ona satar mısınız? Ben de banka olsam ben de devlete satarım. Hem garantisi var, hem eli kolu bağlı yüksek faizle işlem yapıyor hem de giderleri daha minimize. Devlet yönetimi ekonomiyi bütünsel olarak ele almıyor. Parça olarak ele aldığı için bu zor günleri yaşamaya devam ediyoruz.

Adadaki finans sektörünün en büyük sıkıntılarından bir tanesi de halk mevduatının (bankada var olan birikimler) %70 in aylık olarak faize bağlıyor. Bankalar, bir aylığına aldığı bu paraları da uzun vadede yeniden satamıyor veya diğer bir ifade ile kredi olarak dağıtamıyor. Bunların hepsi bir bütün…"

"Döviz ile borçlanmak mı yoksa?"

"Döviz ile Türk Lirası arasındaki kredi faiz oranları çok farklı. Döviz kredileri 2 yıl önce %6-%8 bandındayken Türk Lirası kredi faizi %12-%13 oranındaydı. İnsanlar o günlerde kur riskini dikkate almadan 100 bin TL borçlanacağıma da %13-15 faiz ödeyim 35 bin Sterlin borçlanayım da %6 faiz ödeyim dediler. Hesaplandığında, adamın 2 sene önce sterlin üzerinden borçlanması, bugün hala adam için avantajlı görülüyor, yükselen kura rağmen. Ödeme zorluğu yaşıyor olabilir ama kredinin genel maliyeti noktasında halen avantajlı. Sterlin yükselmişse de, sterlin 4.05 kurunu aşana kadar, TL'ye karşı güçlüdür. Borçlanmada, borç miktarının miktarı-vadesi-faizi oldukça önemli etkenlerdir. En az kur riski kadar!!!

Konu tam da bu noktada iken hale hazırda yaşanan bir usulsüzlüğü de paylaşalım.

Bir işletme herhangi bir borcunu ödeyebilmek için; gerek vergi, sosyal güvenlik, gümrük harcı v.s bankadan kredi çeker. Siz borçlarını ödeyemezseniz bu ülkeye mal bile ithal edemez hiçbir şey alıp satamazsınız nerde ise!

Bankaya gittiğinizde Banka size şunu söyler: Git bana devlete borcun yoktur diye yazı getir! E yahu, adamın devlete borcu var, senden alacak ki devlete ödesin. Yok, o zaman veremem. Adam tapuya gider emlak satsın, tapu der ki borcu yoktur yazısı getir. Şaka mı yaparsınız? İthal edilecek mallar için ithalatçı izni alacaksanız ilgili daire de sizden borcu yoktur yazısı getirmenizi ister! Adamın cebinde para yoktur, sosyal sigortaları ödeyememiştir, tezgâhtaki kız da başka işe girmiştir, yeni bir tezgâhtar alamazsınız. Sosyal sigortalar o yeni kızı sizin şirket kayıtlarına almak için sizden borcu yoktur yazısı ister yine!

Bir devlet istese ancak sistemi bu kadar kilitleyecek yasal olmayan evet yasal olmayan, mevzuatta yer almayan uygulamaları ancak bu kadar devreye sokabilir. Türkiye'de de peşin stopaj ödersiniz ama pazartesi malı ithal ettiyseniz, Salı veya Çarşamba devlete borcunuz varsa, gider devlete dersiniz ki benim bu kadar stopaj alacağım var mahsup et. Devlet de bunu mahsup eder. Dolayısıyla Gümrükte ödediğiniz vergi size finansman maliyeti oluşturmaz. Ama bende devlet tek taraflı olarak almaya devam eder. Karşılığını da vermez. Ben oturup da ekonominin bütünlüklü olarak çözülmemesine karşıyım."

"KKTC deki Ambargo ekonomiyi etkilemiyor mu sizce?"

"Benim ambargo anlayışım şu: Belirli sektördeki iş insanları ile siyasilerin, sendikaların ve belirli sivil toplum örgütlerinin kurmuş oldukları monopol sistemin adıdır.! Bu ülkede birçok Uluslararası marka, banka var! Hani sizin ambargonuz? Anlatın bana! Ambargo, siyasilerin başarısızlıklarının çatısıdır. Şimdi bir tane daha eklediler; çözüm olmazsa ekonomi düzelmez. Bunu söyleyenlerin hiçbir mantalitesi yoktur.

Yasalarımız kendi yaptığımız Yasalarımız bunlar, ambargo ve monopolistik sistemin en büyük savunucularıdır. Kıbrıs'ta yap-sat yapmak isterseniz, biz de ortakların %100 Kıbrıslı olacak maddesi var! En az bir yıldır da Kıbrıs'ta yaşamış olacak. Bu sektör kilitlendi...

Biz turizm ülkesiyiz, bir İspanyol, Fransız'ın büyük bir turizm şirketinin Kıbrıs'a gelip yatırım yapıp, Avrupa'dan turist getirmesini? İstersiniz tabii. Kıbrıs'ta şöyle bir durum var; acente kuracaksanız, tüm ortakları %100 Kıbrıslı olacak!

Bir Fransız aşçı, geçen sene Kıbrıs'a geldi bir restoran açmak istedi. Şirketi açacağında devlet ona dedi ki, restoran açmak istersen gidip Restorancılar Birliği'ne üye olman gerekir. Kıbrıs'ta bir yasa var; KKTC vatandaşı değilseniz Birliklere üye olamazsınız! Adamın Güney'de bir restoranı var şimdi... Hadi biri çıksın ve desin ki Dünya bize ambargo koyar! Biz ekonomiyi tartışırken, neyi yanlış yaptığımızı tespit etsek, çözüm üstünde yazar. Biz rekabete kapalıyız. 1.7 milyar Dolar'ı aşan ithalat, 120 milyon Dolar ihracat! Birçok şeyi üretemeyebilirim sorun yok! Ben 30 milyon süt ürünü ihraç ederken, 20 milyon edersem, ben hayvancılık için 100 milyon Dolar yem, 14 milyon Dolar mısır, arpa, bunları ithal ediyorum, devlet bunların parasını alıyor, dönüp bir de kuraklık parası diye kompanse ediyorum bunları... Bunun altından kalkmak için ekonomist olmak gerekmez.

Ülkede binlerce satılık mülk var. İnşaat sektörü iflasta. Ama bir yabancı (KKTC vatandaşı olmayan herhangi biri) bu ülkede yatırım amaçlı evler araziler almak isterse, yasa der ki; bir yabancı bir ev veya bir dönüm arazi alabilir. Yani binlerce ev için binlerce müşteri gelecek diye bekliyoruz. Bir yatırımcı tek başına 3-5 ev veya 3-5 dönüm arazi alamaz. YASAK!!!

Günün sonu her şey menfaate ile ilişikli. Ambargonun da karşılığı bu. Kişilerin menfaatleri ile yönetilen bir ülkeyiz biz.."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.