EKONOMİ & FİNANS
okuma süresi: 12 dak.

"Türkiye ile ticarette TL kullanılmaması tam bir garabet"

“Türkiye ile ticarette TL kullanılmaması tam bir garabet”

Türkiye ile dış ticarette bundan sonra sadece TL'nin kullanımının gündeme gelmesi KKTC üreticisi için oldukça sevindirici bir gelişme olarak değerlendirilirken uzmanlar, bugüne kadar dövizle yapılan mevcut dış ticaretin üreticimiz için büyük bir sıkıntı, ziyan hatta istismar olarak sürüyor olduğunu ifade etti.

Yayın Tarihi: 06/11/17 08:00
okuma süresi: 12 dak.
“Türkiye ile ticarette TL kullanılmaması tam bir garabet”
A- A A+
KIBRIS POSTASI - Vatan Mehmet
  • Türkiye ile dış ticarette bundan sonra sadece TL'nin kullanımının gündeme gelmesi KKTC üreticisi için oldukça sevindirici bir gelişme olarak değerlendirilirken uzmanlar, bugüne kadar dövizle yapılan mevcut dış ticaretin üreticimiz için büyük bir sıkıntı, ziyan hatta istismar olarak sürüyor olduğunu ifade etti.
  • Türkiye Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile KKTC Ekonomi Bakanı Sunat Atun'un geçtiğimiz gün dillendirdiği ve iki ülke dış ticaretinde sadece TL'nin kullanımının gündeme gelmesi konusunu KIBRIS POSTASI'na değerlendiren Ekonomist Okan Veli Şafaklı, Türkiye ile KKTC arasındaki ticaretin yabancı para bazlı faturalandırmasının zaten tam bir garabet olduğunu ve içinde bulunduğumuz konjonktüre ters düştüğünü, bu durumun Türkiye ve KKTC'de en üst düzeyde de dillendirilmeye başlanmasının da son derece memnuniyet verici olduğunu söyledi.
  • Aynı para birimini kullanan iki ülkenin halen dövizle dış ticaret yapmasının anlamının bugüne kadar zaten anlaşılmamış olduğunu, bu durumdan dövizle gümrük ve benzeri giderleri kesen devletin kâr ettiğini, bu nedenle de bugüne değin KKTC siyasetinde bu konunun cılız sesle dillendirildiğini ifade eden Şafaklı, KKTC'nin Türkiye'ye yıllık ortalama 1 birimlik mal satarken; Türkiye'den yaklaşık 15 birimlik mal satın aldığına dikkati çekti.
  • Mevcut dövizle dış ticaret uygulamasının KKTC ithalatçılarına bugüne değin empoze edilmesinin pazarlık gücümüzün zayıf olması ve ürün esnekliklerinin düşük olmasından kaynaklandığını ifade eden Şafaklı, "Dövizle dış ticaret, sonuçta Kıbrıs Türk ithalatçısını istismar etmektedir. Zarar sadece ithalatçılar ile sınırlı kalmamakta, daha yüksek fiyat ve pahalılık olarak Kıbrıs Türk toplumunun refah kaybına neden olmakta ve neticede Kıbrıs Türk iş insanlarının rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir" diye konuştu.

Türkiye ile dış ticarette bundan sonra sadece TL'nin kullanımının gündeme gelmesi, KKTC üreticisi için oldukça sevindirici bir gelişme olarak değerlendirilirken; uzmanlar, bugüne kadar dövizle yapılan mevcut dış ticaretin üreticimiz için büyük bir sıkıntı, ziyan hatta istismar olarak sürdüğünü ifade etti.

Türkiye Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ile KKTC Ekonomi Bakanı Sunat Atun'un geçtiğimiz gün dillendirdiği iki ülke dış ticaretinde sadece TL'nin kullanımının gündeme gelmesi konusunu KIBRIS POSTASI'na değerlendiren Ekonomist Okan Veli Şafaklı, Türkiye ile KKTC arasındaki ticaretin yabancı para bazlı faturalandırmasının zaten tam bir garabet olduğunu ve içinde bulunduğumuz konjonktüre ters düştüğünü, bu durumun Türkiye ve KKTC'de en üst düzeyde de dillendirilmeye başlanmasının da son derece memnuniyet verici olduğunu söyledi…

"PİYASA, FAİZ VE KREDİ RİSKİ GİBİ RİSKLERE DÖVİZ KURU RİSKİ DE EKLENİYOR…"

Durumu KIBRIS POSTASI'na değerlendiren Şafaklı, şöyle dedi: "Türkiye ve KKTC arasındaki ticaretin yabancı para bazlı faturalandırmasının tam bir garabet olduğu ve içinde bulunduğumuz konjonktüre ters düştüğünü en üst düzeyde de dillendirilmeye başlanması son derece memnuniyet vericidir.

Özellikle, KKTC yetkilileri tarafından dillendirilen bu husus nihayet Türkiye Cumhuriyeti yetkililerince de kabul edilmeye başlandı.

Şöyle ki, geçtiğimiz günlerde Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) arasındaki dış ticarette sadece Türk lirası kullanılabileceğini belirterek, "Böyle bir anlaşmayı geçtiğimiz günlerde Nahçıvan ile yaptık. Bunu KKTC ile de yapabiliriz" ifadesini kullandı.

Öncelikle ifade edilmesi gerekir ki, Nahcivan ile yapılan anlaşma ticarette döviz kurunu yönetme için son derece rasyonel bir tavır olmasına rağmen bunu KKTC için ifade etme açık ve net olarak garabet olarak nitelendirilebilir. KKTC için böyle bir şey ifade etmenin neden garabet oluğunu ifade etmeden önce kur riski ve neden yabancı para bazlı faturalandırma tercih edilmektedir, hususlarına açıklık getirelim.

Kendi ülkesi dışında yabancı para birimine sahip olan ülkelerle ticarette bulunan işletmelerin iç piyasada maruz kaldıkları işletme, piyasa, faiz ve kredi riski gibi risklere döviz kuru riski de katılmaktadır.

Kur riski yönetimi konusu ele alınırken döviz kurunun yükselmesi ve düşmesi birer risk unsuru olarak algılanmakta ve ortaklar/yöneticiler tarafından her iki yöndeki hareket için de firma bazlı olarak mikro korunma yöntemleri geliştirilmektedir.

"USD BAZLI GERÇEKLEŞTİRDİĞİNİ VARSAYARSAK TL BAZLI GERÇEKLEŞTİRMESİ RİSK"

Türkiye'de imalat sektörü firmaları, her iki yöndeki kur hareketi sonucunda oluşacak kur riskinden korunabilmesi için genelde temel 4 enstrümanı uygulamaya koymaktadırlar. Bu enstrümanlar YP bazlı faturalandırma, kur hareketlerinin fiyata yansıtılması, operasyonel hedging ve finansal hedging olarak sınıflandırılmaktadır.

İthalatçı bir firmanın tüm tedariklerini USD bazlı gerçekleştirdiğini varsayarsak, faturalandırma işlemini TL bazlı gerçekleştirmesi ilgili firmanın kur riskine maruz kalmasına neden olacaktır. Bu durumda eğer faturalandırma işlemi USD bazlı yapılabilseydi kur riski ortadan kaldırılabilirdi.

Firmalar kur dalgalanmalarından korunmak için her zaman YP bazlı faturalandırma şansı bulamayabilir. Bu yöntem Türkiye konumundaki ülkeler için uygulanması son derece zor bir yöntemdir.

Genel olarak YP bazlı faturalandırmanın Türkiye koşullarında başarılı bir biçimde kur riski yönetimi aracı olarak uygulanabilmesi için; yeni geliştirilen ve talebi yüksek ürünler veya tekel/tekele yakın düzeyde kısmi rekabetçi ürün piyasalarının varlığı bulunmalıdır (http://www.finansofisi.com/kur-riskinden-korunma-yontemleri-ve-yonetimi/). Bu çerçevede, sunduğu hizmet veya ürün maliyetleri döviz biriminden olan firmalar olası bir döviz kuru artışında zarar etmemek için satışlarını da dövize endekslemek ister.

Bir başka deyişle, bu aslında "hedging" de denilen firmaların kur artış ya da azalışlarına bağlı olarak oluşabilecek zararları azaltmak amacıyla yapılan bir işlemdir (https://www.parasut.com/blog/dovizli-fatura-hazirlarken-dikkat-edin).

Genel olarak ticaretten doğan döviz kuru riskini yöneltmek için firmalar kur riskinden korunmada kullanılan araç ve stratejileri kur riski yönetiminde işletme dışı araç ve stratejiler ve kur riski yönetiminde işletme içi araç ve stratejiler olarak ikiye ayırmaktadır. Kur riski yönetiminde işletme dışı araç ve stratejileri Leaasing, Forfaiting, Faktoring, Varlığa Dayalı Menkul Kıymet İhracı, Döviz Opsiyonları, Döviz Swapları, Döviz Vadeli İşlem Sözleşmeleri, Döviz Forward İşlemleri ve Taban-Tavan Anlaşmaları alternatiflerinden oluşmaktadır.

Kur riski yönetiminde işletme içi araç ve stratejiler ise Nakit İşlemlerini Hızlandırma veya Geciktirme, Netleştirme, Uyumlaştırma, Döviz Sepetleri, Faturalama Dövizinin Seçimi ve Pazarlama ve Üretim Stratejileriyle Riskten Korunmadır (Yıldıran, 2003)…"

"NAHÇIVAN - TÜRKİYE ÖRNEĞİ UYGUN DEĞİL"

Öte yandan, bu konuda dillendirilen Türkiye'nin Nahcivan ile yaptığı anlaşmanın örnek verilmesini ise yanlış bulan Ekonomist Okan Veli Şafaklı, Türkiye ile değeri yaklaşık yarım euro olan manat para birimini kullanan Nahçivan ile arasında ticarete döviz kuru riski söz konusu olduğunu ancak Türkiye ile KKTC arasında böyle durumun söz konusu olmadığını da sözlerine ekledi.

Şafaklı, şöyle dedi: "Gelelim Nahcivan ile Türkiye'nin yaptığı ticaret antlaşmasına… Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci yaptığı konuşmasında, ayrıca KKTC üzerindeki haksız uygulamaların tamamı ortadan kaldırılana kadar ayrıcalıklar sunmaya devam edeceklerini dile getirdi ve 'Kıbrıs siyasi anlamda değil ama ekonomik anlamda bizim için Isparta'dır, Burdur'dur, Konya'dır, Karaman'dır' diye konuştu.

Zeybekçi'nin bu ifadelerinde de net olarak anlaşılacağı gibi Nahcivan ile KKTC'yi aynı kefede tutmak ekonomik açıdan da siyasi açıdan da son derece yanlıştır.

Öncelikle, Nahcivan Azerbaycan para birimi olan Manat kullanmamaktadır.

Manat yaklaşık yarım Euro'dur.

Dolayısıyla Türkiye'nin Nahcivan ile yaptığı ticarete döviz kuru riski söz konudur.

Bu riski yönetme için ise para birimi konusunda anlaşma yapmak gayet doğal ve ekonomik aklın gereğidir ancak, aynı para birimini kullanan iki ülkenin döviz bazlı ticareti hem akla ve mantığa hem de içinde bulunduğumuz dönemin ruhuna aykırıdır. Her iki ülkede TL kullandığına göre KKTC'ye yapılan ihracatın döviz bazlı faturalandırılması ne kadar akla ve mantığa uygunsa Isparta'dan Burdur'a yapılan ticaretin de döviz bazlı olması o kadar akla ve mantığa uygundur. Üstüne üstlük, içinde bulunduğumuz zamanda TL'ye sahip çıkma ve dövizden uzaklaşma vizyonu hâkimken KKTC'ye dönük bu uygulama ne anlama gelmektedir?

Yukarıda da bahsedildiği gibi KKTC ithalatçılarına böylesi bir uygulamanın empoze edilmesi pazarlık güçlerinin zayıf olması ve ürün esnekliklerinin düşük olmasından kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak ise Kıbrıs Türk ithalatçısı istismar edilmektedir. Zarar sadece ithalatçılar ile sınırlı kalmamakta, daha yüksek fiyat ve pahalılık olarak Kıbrıs Türk Toplumunun refah kaybına neden olmakta ve neticede Kıbrıs Türk iş insanlarının rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir. Tabiî ki bu durumdan öncelikle Devlet istifade etmektedir. Devlet tahsil ettiği gümrük ve diğer ithal vergileri döviz bazında hesapladığından döviz artışı doğrudan TL bazında devletin vergi gelirlerini artırmaktadır. Başka bir ifade ile artan döviz kurları bütçeye vergi, resim ve harç olarak ek gelir kazandırmaktadır. Belki de devlet yetkililerinin bu durumdan cılız sesle şikâyetçi olmalarının temel nedeni budur.''

"TÜRKİYE'YE 1 BİRİMLİK MAL SATARKEN, YAKLAŞIK 15 BİRİMLİK MAL SATIN ALIYORUZ"

Ekonomist Okan Veli Şafaklı sözlerini şöyle tamamladı: "Her ne kadar Kıbrıs Türk ithalatçıların YP bazlı faturalandırmayı değiştirecek pazarlık gücü olmasa da genel olarak TC - KKTC ticareti Kıbrıs Türküne ticaretin şartlarını lehine değiştirebilecek potansiyel pazarlık gücü yaratmaktadır. Tabloda, yıllar itibari ile Türkiye Cumhuriyeti ile olan ihracat ve ithalatımız görünmektedir. 2015 yılı için KKTC Türkiye'den 967,6 Milyon $'lık ithalat yaparken Türkiye'ye sadece 66,2 Milyon $'lık mal satmıştır. KKTC'nin Türkiye'ye ihracatı ithalatının yaklaşık % 7'sidir. Başka Bir ifade ile KKTC Türkiye'ye 1 birimlik mal satarken yaklaşık 15 birimlik mal satın almaktadır. İşte bu ticaret olgusu uluslararası ticaret teorisine göre önemli bir pazarlık gücü yaratabilmektedir."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.