TURİZM
okuma süresi: 13 dak.

Aktığ: "Artan akaryakıt fiyatıyla, nasıl ayakta kalabiliriz?"

Aktığ: "Artan akaryakıt fiyatıyla, nasıl ayakta kalabiliriz?"

Sezon çoktan açıldı, oteller doldu, sahiller taştı ancak "mutfaktaki" turizmciler çok ciddi kaygı belirtiyor…

Yayın Tarihi: 07/07/14 08:20
okuma süresi: 13 dak.
Aktığ: "Artan akaryakıt fiyatıyla, nasıl ayakta kalabiliriz?"
A- A A+

"Turizmde başarı, siyasetten arındırılmış, sektörün karar mekanizmasında yer aldığı Turizm Örgütleriyle mümkündür" diyen Otelciler Birliği Başkanı Hüseyin Aktığ, 2013'le kıyasladığı turizmin bu yıl tehlikede olduğuna dikkat çekti ve turizm politikalarının "süreklilik" gerektirdiğini vurguladı…

Birlik Başkanı Hüseyin Aktığ, 2013'ün turizm açısından ülkemizi iyi bir noktaya taşıyacağımıza olan özgüvenimizi sağlayan bir yıl olduğunu, 2014'te ise "artan elektrik ve akaryakıtla paralel yükselen girdi maliyetlerimize karşın, artmayan yatak gelirlerimizle nasıl ayakta kalabiliriz diye düşünüyoruz" dedi.

Turizmin, ülkemiz ekonomisine katkı yapacak tek sektör olduğunun bilinmesine rağmen pazarlamanın can damarı olan fuarlara katılımın, 33'den 12'ye düşürüldüğünü kaydeden Aktığ, sektörün "nitelikli eleman" ihtiyacının sürdüğünü fakat Otelcilik ve Turizm Eğitim Merkezi'nin (OTEM) hizmete alınmasının hala "ötelendiğini" söyledi.

Sürdürülebilir bir turizmin, sürdürülebilir politikalarla mümkün olduğunun altını çizen Aktığ, bilhassa Türkiye pazarımızdaki kötü ünümüzü imaj çalışmalarıyla düzeltme şansına sahip olduğumuzu; yerel yönetimler, hükümet ve sektörün işbirliği içerisinde çok çalışması gerektiğini söyledi.

Kıbrıs Postası - Eniz ORAKCIOĞLU

Son 3 sene var hızla yükselişe geçen Turizm sektörünün, yükselişle bağlantılı olarak talepleri de artıyor. Bu yükseliş herkesi memnun etmesi ne rağmen, bir taraftan da kötü imajla gelişen ülke turizmi üzüyor. Turizm ve otellerle ilgili olarak Kıbrıs Postası'na açıklamalarda bulunan KTOB Başkanı Hüseyin Aktığ, turizm politikalarının süreklilik istediğini belirterek, "Sürdürülebilir bir turizm, sürdürülebilir politikalarla mümkündür. Bu da tüm Dünyada turizm sektöründe başarıyı yakalamış ülkelerde olduğu şekliyle; Siyasetten arındırılmış, sektörün karar mekanizmasında yer aldığı Turizm Örgütü ile mümkün olacaktır" diye konuştu.

"Turizm 12 aya yayılmak zorunda"

Kıbrıs Türk Otelciler Birliği (KTOB) Başkanı Hüseyin Aktığ, Turizmin, sadece bizim ülkemizde değil, tüm ülkeler için, başarılı olabilmesi için yıl bazında 12 aya yayılması zorunda olduğuna dikkat çekerek, "Bu tesislerin hizmet standartlarının yükseltilmesi ve bu seviyelerde sürdürülür olabilmesi açısından hayati önem taşımaktadır. Hizmet kalitesinin ana öğesi olan kalifiye elemanın korunabilmesi, tüketim malzemeleri tedarikçilerinin yüksek kaliteli ürünleri depolarında tutabilmeleri ve tesislere zamanında ulaştırabilmeleri, bu ürünleri üretenlerin sürdürülebilir üretim yapabilmeleri buna bağlıdır. Turizm 50 farklı yan sektörü etkileyen ana sektör olduğuna göre bunun 12 ay boyunca sürdürülür olabilmesi büyük önem arz etmektedir. Ülkemizde Ulaşım teşviklerinin devreye girmesi 2009 kış sezonu sonrasında 2013 yılı bazında bir değerlendirme yaparsak; bu hedefe Şubat ortalarından, Kasım ortalarına kadar süren bir devrede doluluklarımızın (arzu ettiğimiz yatak fiyatları ile olmasa bile) ciddi bir turizm hareketi sağlamaya yetecek seviyelere ulaştığını söyleyebiliriz" dedi.

"Arzu edilen turizm çok geniş ölçeklidir"

Hüseyin Aktığ, arzu ettikleri turizmle ilgili şunları söyledi; "Uçak, seyahate acentesi ve otelin ötesinde, turistlerin kendi evlerinde ülkemizi düşünmeye başladıkları andan itibaren, uçakta, transfer araçlarında, otelin içinde, odasında, çarşıda, pazarda, restoranda, tarihi mekanlarda ve son olarak ülkemizi terk ederken hava limanında; kısacası tüm seyahati boyunca, yiyeceği, içeceği, giyeceği, nefes alacağı ve geri dönerken yanında götüreceği ürünlerin bizim kültürümüzü yansıtacak, kendi bütçelerine uygun ve yanlarında taşıyabilecekleri ölçekte üretilmesini kapsayan çok geniş bir ölçeği kapsamaktadır. Bu ölçekteki bir turizm endüstrisinin oluşabilmesi saydıklarımın ötesinde bu ülkede yaşayan her bireyin çevre duyarlılığı, kültür zenginliği ile turizmi özümseyebilmesine bağlıdır. Bunların sağlanması her ne kadar zor görünse bile bunu başaran ülkelerin ulaştıkları refah seviyeleri bizleri bu çalışmalarda motive etmelidir."

"Hükümet, çalışmalar ideal bir tablo çizmektedir"

Aktığ, Ülkemizde Turizm sektörünün, 90'lı yıllara kadar amatörce yapılan bir iş kolu olarak görüldüğünü belirterek, "90'lı yıllarda teşvikli turizm yatırımlarının hizmete girmesi ve Dünya'da özellikle Türkiye'de bu sektörün popülaritesinin artması ile her politikacı için ekonominin lokomotifi olarak nitelendirilecek ancak gereksiz bir yük olarak algılanmıştır. 2000'li yıllarda ise KITOB, KITSAB aracılığı ile daha geniş alanlarda temsil edilir hale gelmesi ile her partinin seçim bildirgesinde yer alan, hükümet programlarında geniş yer verilen bir konu olmuştur. Bugünkü Hükümet de 2000'li yıllarda oluşturulan modele uymaktadır. Bu hükümet döneminde de; Hükümet Programında Turizm sektörü ile ilgili çalışmalar ideal bir tablo çizmektedir" şeklinde konuştu.

"Can damarı olan fuarlara katılımın 12 fuara düşürüldü"

KTOB Başkanı Hüseyin Aktığ, hükümetin icraatlar bakıldığı zaman bütçe tasarruf uygulamaları gerekçesi ile pazarlamanın can damarı olan fuarlara katılımın 33 fuardan 12 fuara düşürüldüğünü vurgulayarak, "Giderlerimiz içerisinde 6'ıncı veya 7'ci sırada yer alması gerekirken 2'inci sırada yer alan elektrik giderimize rağmen sezon başladıktan sonra elektrik maliyetlerine yüzde 30 oranında zam yapılmıştır. Sektörün kalifiye eleman ihtiyacı her geçen gün artarken OTEM'in hizmete alınması her yıl için bir sonraki yıla ötelenir olmuştur. Turizm politikaları öncelikle süreklilik isteyen bir konudur. Sürdürülebilir bir turizm, sürdürülebilir politikalarla mümkündür. Bu da, tüm Dünyada turizm sektöründe başarıyı yakalamış ülkelerde olduğu şekliyle; Siyasetten arındırılmış, sektörün karar mekanizmasında yer aldığı Turizm Örgütü ile mümkün olacaktır" diye konuştu.

"Siyasetten arındırılmış bir Turizm Örgütü kurulmalı"

Aktığ, sözlerine şu şekilde devam etti; "Sürdürülebilir turizm yapmamız, ülkemizin doğal kaynaklarını verimli kullanmamız, çevremizi korumamız, kültürümüzü gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarabilmemiz ile mümkündür. Yani sürdürülebilir turizm hedefi ile çalışıyorsanız tüm bu değerleri koruyabilmemiz ile mümkün olacaktır. Öncelikle gerçek turizm duyarlılığının her hükümet kararında ve icraatında korunması gereklidir. Elbette ki bu da kabinedeki her bakanımızın, her müsteşarımızın, her müdürümüzün, çok da pratik olamayacak şekilde, turizm sektörü ile ilgili bir eğitimden geçmesini gerektirmektedir. Bunun çok daha kolay bir yolu da; sektörün karar mekanizmasında yer alacağı, siyasetten arındırılmış bir Turizm Örgütünün kurulmasının sağlanmasıdır."

"5 yıldızlı otellerde dolulukta rakiplerimizi yakaladık"

Aktığ, son üç yıllık verilerle yaptığımız değerlendirmelerini şu şekilde açıkladı; "5 Yıldızlı tesislerimizde, hak ettikleri fiyatlarla olmasa bile, sağlanan doluluk artışı Akdeniz çanağındaki rakiplerimiz ortalamasını yakalamıştır. Genel olarak sorunumuz olduğu üzere; özellikle bu tip tesislerimizde fiyat artışlarının sağlanmasına yönelik çalışmalar ürün zenginliği sağlanarak yaratılmalıdır. Yatak satış fiyatlarındaki artış, hem 5 yıldızlı tesislerimizin hizmet kalitelerini sürdürülebilir kılacak, hem de 5 yıldızlı tesisler dışındaki otellerimizin doluluk ve yatak satış fiyatlarına olumlu yansıyacaktır.

5 yıldızlı tesisler dışındaki tesislerimiz doluluk ortalamaları, yaz ve kış sezonlarında olmak üzere ne yazıktır ki henüz; rakiplerimiz ortalamalarını yakalayamamıştır. Bu tip tesislerimizdeki yatak satış fiyatları, rekabet ortamında ayakta kalabilmek için giderlerini karşılayıp, hizmet kalitelerini iyileştirmek için yapmaları gereken iyileştirme yatırımlarını gerçekleştirebilecek düzeyde değildir."

"Turizm, ülkemiz ekonomisine katkı yapacak tek sektördür"

Aktığ, Genel olarak 2013 yılı, yatak fiyatlarının artmamasına rağmen doluluklarımızın yükseldiği, turizm sektörünün anlaşılma ihtiyacının net olarak kavrandığı kritik bir yıl olduğunu söyleyerek, "Net turizm gelirimizin 400 milyon ABD Dolarından, 700 milyona yaklaşması, Turizm sektörünün; ülkemiz ekonomisine katkı yapacak, bütçe açıklarına çare olacak ve reel olarak büyüme sağlayabileceğimiz tek sektör olduğunu göstermiştir. 2013 yılı uzun süreli çabalarımızla hem sektörümüzü, hem de ülkemizi iyi bir yerlere taşıyacağımıza olan özgüvenimizi sağladığımız bir yıl olmuştur. Son üç yılda sağladığımız başarılarımıza bakarak, çabalarımızın takdir edileceği, geleceği nasıl daha iyi yapabiliriz konuşmamız gerekirken, 2014 sezonunu masamızda duran yüzde 30 zamlı elektrik faturalarını nasıl öderiz endişeleri içerisinde sürdürüyoruz. Bunun yanında artan personel giderlerimizle birlikte kalifiye eleman ihtiyacımızı nasıl ve nerelerden karşılayabiliriz, artan elektrik ve akaryakıt giderlerine paralel olarak yükselen girdi maliyetlerimize karşın, artmayan yatak gelirlerimizle nasıl ayakta kalabiliriz diye sürdürüyoruz" dedi.

"Eğitim müfredatlarında turizm dersleri verilmeli"

Aktığ, sözlerine şu şekilde devam etti; "Okullardaki kariyer günlerine katıldığımız zaman, bizlere gelen sorular yanında bizler de gençlere sorular sorma imkanına kavuşuruz. Bu sorulardan birisi de doğal olarak 'ne olmak istersiniz'dir. Aldığımız cevapların içinde 'turizmci olmak isterim' cevabı popüler olduğu zaman bu ülkede turizmle ilgili yapılması gerekenler yapılıyor olacaktır. Bu noktaya ulaşabilmemiz öncelikle eğitimle bire bir ilgilidir. Uzun vadede sonuç verecek bir yol olsa da, sürdürülebilir turizm adına yapmamız gereken; okul öncesi eğitim müfredatlarından başlayarak tüm zorunlu eğitim müfredatlarında turizm derslerine yer vermektir. Bilmemiz gerekir ki; sürdürülebilir turizm yapmayı hedefliyorsak, turizm duyarlılığına sahip vatandaşlar olarak bu ülkenin doğal kaynaklarını, çevremizi, değerlerimizi ve kültürümüzü koruyan bireyler, yani iyi vatandaşlar olarak yetişmemiz gerekir. Günü kurtarma noktasında da en kısa vadede radikal değişiklik yaratacak iş; siyasetten arınmış, şeffaf, denetlemeye açık, hesap veren, sektörün karar mekanizmasında yer aldığı Turizm Örgütünün acil olarak oluşturulmasıdır."

"Aciz bir ülke olarak bilinir hale gelmekteyiz"

Aktığ, sözlerine şu şekilde son verdi; "Turizm sektöründe imaj reklamları, sürdürülebilir turizm için hayati önem taşımaktadır. Ülkemizde son üç yıldan bu yana imaj reklamları konusunda büyük bir boşluk yaşamaktayız. Magazin basınından dolayı Türkiye Pazarı'mızda ana pazarımız olarak bu konular öne çıkmaktadır. Bizler yapmamız gereken imaj reklamlarını ve etkin fuar katılımları, Road Show çalışmaları gibi pazarlama faaliyetlerini yerine getirerek hak ettiğimiz şekilde; on bin yıllık kayıtlı tarihimizle Akdeniz çanağında yaşamış tüm medeniyetlerin beşiği olma zenginliğimizle anılır hale gelebiliriz. Ne yazıktır ki Türkiye dışındaki pazarlarımızda bu zenginliklere sahip, ancak pis ve bu değerleri koruyabilmekten aciz bir ülke olarak bilinir hale gelmekteyiz. Türkiye pazarımızdaki ünümüzü imaj çalışmaları ile düzeltme şansına sahip olmamıza rağmen Dünya pazarındaki oluşmakta olan kötü ünümüzü düzeltmek noktasında çok daha acil, radikal değişiklikler ile yerel yönetimler, hükümet ve sektörün koordineli bir işbirliği ile çok çalışması gerekmektedir."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.