SAĞLIK
okuma süresi: 10 dak.

Çağımızın Önemli Hastalıklarından Osteporoz "Kemik Erimesi"

Çağımızın Önemli Hastalıklarından Osteporoz "Kemik Erimesi"

YDÜ Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tümay Sözen Osteporoz "Kemik Erimesi"'ni anlattı.

Yayın Tarihi: 16/08/14 15:19
okuma süresi: 10 dak.
Çağımızın Önemli Hastalıklarından Osteporoz "Kemik Erimesi"
A- A A+

"Osteporoz çağımızın önemli hastalıklarından biridir . Osteoporoz kemik kütlesinin kaybı ve kemiğin ince yapısının bozulması ile kemiğin kırılmaya yatkın hale gelmesiyle karakterize bir hastalıktır. Bu hastalık halk arasında Kemik Erimesi olarak bilinmektedir."

Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla ilişkiler Dairesi Müdürlüğü'ne çok önemli açıklamalarda bulunan , YDÜ Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı, İç Hastalıkları ve Endokrinoloji Uzmanı, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Osteoporoz Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Tümay Sözen, Kemik dinamik bir organdır. Kemik iliğinde kemik yapan ve yıkan hücreler vardır, kemik bir yandan yapılırken, bir yandan da yok edilir. Kemikteki bu yapım ve yıkım arasındaki denge, yeni doğan bebeklerde ve çocuklukta kemik yapımı lehindedir dedi.

Prof.Dr. Tümay Sözen Osteporoz "Kemik Erimesi"'ne ilişkin şu açıklamalarda bulundu; yirmili yaşlara gelindiğinde kemik yapımı doruk düzeylere ulaşmıştır. Bu yaşlardan sonra kemik yıkımı, yapımından fazla olmaya başlar. Bu nedenle kemik kütlesi giderek azalmaya başlar. Gençlikte Yüksek Doruk Kemik Kütlesine sahip olanlar, kadınlarda menopoz, hem kadın hem erkekte ise, yaşlanma ile kemik yıkımı arttığında, gençken düşük doruk kemik kütlesi olanlara göre, kemiklerini daha iyi muhafaza ederler.

Kemiğin yıkılması, kadınlarda mevcut estrojen adlı hormon tarafından önlenir. Menopoz ile bu hormonun yapımı giderek azalır ve dolaşımdan kaybolur. Dolayısıyla kemik yıkımı önlenemez. Yaşlanmayla birlikte vücutta oluşan değişiklikler durumlar da kemik yıkımından sorumludurlar. Dolayısıyla kadınlarda önce estrojen eksikliği ve yaşlanmaya ait faktörler birlikte olunca kadınlarda kemik kaybı erkeklere göre daha belirgindir. Bu nedenle hastalık halk arasında daha ziyade kadınlara özgü bir hastalık olarak bilinirse de erkekler de bu hastalıktan etkilenirler.

Hastalık belirti vermeyen bir hastalıktır, kemikler kaybedilirken (ağrı vs gibi ) herhangidir rahatsızlık yaratmaz, ancak kemik kaybı sonucu kemiklerde kırık oluştuğunda ağrı yapar. Bu nedenle hastalık Sessiz Hırsız olarak tanımlanır. Kadın hastaların kendilerinde ilk fark ettiği değişiklik, mutfakta üst dolaplara ulaşmada zorluk çekmeleri olabilir. Bu, osteoporoza bağlı boy kısalması nedeniyledir.

Hastalığın tanısı,15-20 dakika gibi kısa sürede yapılan kemik yoğunluk ölçümü ile anlaşılır. Bu tetkik hastaya hiçbir sıkıntı vermez ( ağrı vs ), Bu ölçüm de alınan radyasyon bazı hastaları endişelendirirse de, bu endişeye gerek yoktur çünkü, alınan radyasyon çok düşüktür, hiçbir sağlık sorununa neden olmaz.

Hastalığın zamanında erken tanısı yapılarak kemik kaybı önlenebilir ve idame ettirilebilir. Kaybedilen kemiğin geri kazanımı tam olarak yapılamadığından erken tanı çok önemlidir.

Hastalığın önemi omurgada, kalçada, kol bileğinde veya vücudun diğer taraflarında kolaylıkla kırıklara yol açmasıdır. Bu kırıklar hastalık ilerlemişse yatakta dönme veya oturma durumundan ayağa kalkma gibi, çok basit ve kemiği zorlayacağı düşünülmeyen hareketler sonunda bile oluşurlar. Kırıklar bireyin yaşam kalitesini bozmak yanında, ikincil birçok sağlık sorununa da yol açar.

Omurga kırıkları ( ki en çok bel ve sırt omurlarında olur) boy kısalmasına , kaburluğa, göğüs ve karın boşluğu hacımlarının ufalmasına, bu nedenle göğüs kafesi darlığı ve dolayısıyla, kalp ve akciğerlerin çalışma bozukluklarına (nefes darlığı, çarpıntı vs ), karın boşluğunun ufalması, mide barsak fonksiyonlarının bozulmasına (hazımsızlık, şişkinlik, gaz vs) neden olur. Osteoporozun bu şikayetlerden sorumlu olabileceği hasta tarafından düşünülmediği gibi, hastanın başvurduğu kardiyolog, göğüs hastalıkları uzmanları veya gastroenterologlar gibi doktorların da aklına gelmeyeceğinden, gereksiz tetkikler yapılır ve hastaya yararı olmayacak ilaçlar verilir, sonuçta bu ilaçların giderleri nedeniyle de maddi kayıplar olur.

Kalça kırıkları; düşme veya çarpma olmaksızın olur. Hasta ağrısı nedeniyle araştırılırken kırık farkedilebilir. Kırık tespit edildikten sonra bile, sıklıkla osteoporoz olabileceği akla gelmediğinden, kemik yoğunluğu ölçümü yapılmamaktadır ve hasta genellikle bir yıl içinde, başka bir kırıkla tekrar doktora gitmektedir. Kalça kırıkları ameliyat gerektirdiğinden, osteoporoza bağlı kalp ve akciğerde mevcut bozuk fonksiyonlar, ameliyat öncesi, anestezi ve ameliyat süresi içinde veya ameliyat sonrası uzun süre yatağa bağımlı kalınmasından dolayı, oluşan çeşitli komplikasyonlar, hastaların büyük çoğunluğunda ölümlere neden olur. Daha sonra ise, hastaların bir çoğu tekerlekli sandalye veya bastona ihtiyaç duyarlar, ve yaşamlarını sürdürmek için başkalarının bakımına gereksinim duyarlar.

Hastalığın bu sağlık boyutu yanında çok önemli başka bir boyutu, bireye, bireyin yakınlarına, topluma ve ülke ekonomisine getirdiği ekonomik yüktür. Osteoporotik hastanın yakınları eğer çalışan bireyler ise, hastasına bakmak için ya işini bırakacak ve hastaya ya kendi bakacaktır veya hastaya bakacak bir başkasına kazandığı paranın bir kısmını ödeyecektir. Hastanın ameliyat, ilaç, hastane masrafları sağlık güvencesi olmayanlarda hasta sahipleri tarafından, sağlık güvencesi olanlarda sosyal güvenlik kurumları tarafından karşılanacak ve sonunda bu giderler vergi ödeyen diğer bireyler tarafından karşılanacaktır. Bahsedilen bu ekonomik yük, hemen her ülkede milyonlarca dolar tutmaktadır.

Yukarda bahsedilen nedenlerle, gelişmiş ülkeler de bile, kırıklar olmadan hastalığın getirdiği ekonomik yükün azaltılması için, hasta ve sağlık personelinin osteoporoz konusunda farkındalıklarının artırılması amaçlı, medyada kampanyalar düzenlenmekte, süt ve süt ürünleri kalsiyum ve D vitamininden zenginleştirilmekte, çocukluktan itibaren bu ürünlerin kullanılması teşvik edilmektedir

Süt ve süt ürünleri, yüksek kalsiyum içeriği nedeniyle çoçukluk çağında kemiklerin güçlenmesini sağladığı gibi, kemiğin doruk kütlesine ulaşmasında önemlidir. Ayrıca tüketilen birçok yiyecek, vücuda kalsiyum emilimini azalttığından, kalsiyum eksikliği ile hastalığa davetiye çıkarırlar .Örneğin gazlı içecekler ( kola, gazoz vs), donmuş hazır gıdalar, aşırı et ve tuz tüketimi gibi. Ayrıca sigara içilmesi ve alkol tüketilmesin de kemikler için zararlı olduğu kanıtlanmıştır. Kullanılan bazı ilaçlar (kortizon gibi) , bazı hastalıklarda kemik kaybına yol açarlar.

Fizik egzersiz, en basitinden yürüyüş ve merdiven çıkma, yük taşıma, kemikler için uyarıcı olduğundan ihmal edilmemelidir. Modern yaşamın sonucu, çocuklar da dahil olmak üzere, hepimiz günümüzün önemli bir bölümünü, oturup TV seyretmek veya bilgisayar başında geçiriyoruz. Bu oturgan yaşam kemiklerimizin kaybedilmesine katkıda bulunmaktadır. Çocuklar açık havada, güneşli ortamlarda top oynama, spor yapma gibi egzersizler için teşvik edilmelidir.

Güneş maruziyeti de çok önemlidir. Çünkü kemikler için gerekli kalsiyumun vücuda barsak yoluyla alınabilmesi için, D vitaminine gerek vardır. D vitamini derimizde aktif olmayarak bulunmaktadır ve aktive olması, belli dalga boyundaki ultraviole ışınlarının deriye direkt temasını gerektirmektedir ( pencere arkasından gelen ışının yararı yoktur). Günde en az 20 dakika, vücudumuzun % 20 sinin (kollar, bacaklar ve yüzün) güneşe maruz kalması bu aktivasyon için yeterlidir. Güneşli günlerin sayısının az, sisli havaların sık olduğu, veya endüstriyel kirliliği olan bölgelerde yaşayanlarda, geleneksel kapalı özel giyim tarzları ile derinin örtülü olduğu hallerde, güneşin gerekli dalga boyundaki ışınları deriye ulaşamaz. Yüksek rakımlı bölgelerde, kuzey veya güney kutup bölgelerine yakın ülkelerde yaşayanlarda da, güneşin gerekli ışınları,ışınların geliş açaısından dolayı deriye ulaşamaz, VD aktive olamaz, kalsiyum barsaktan emilemez ve osteoporoz kolaylıkla kendini gösterir.

Hastalığın yaşla veya menopozla oluşumu kaçınılmaz olsa bile, değiştirilebilir bazı etkin faktörler kontrol edilerek hastalık geciktirilebilir veya önlenebilir.

Hastalığın Önlenmesinde Etkin Önlemler Şu Şekilde Sıralanabilir
- Çocukluktan itibaren süt ve süt ürünlerinin yeterli miktarlarda kullanımı,
- Gazlı içeceklerden, hazır donmuş gıdalardan fazla et alımından kaçınma
- Alkol ve sigaradan uzak durma
- Bedensel egzersizleri ihmal etmeme ( yürüme, koşma , merdiven çıkma),
- Güneşe yeterince maruz kalabilme

Hastalığı tedavi edecek, azalmış kemik yoğunluğunu eski boyutuna getiremese de artıracak, ve olası kırıkları önlediği kanıtlanmış ilaçlar elimizde mevcutdur. D vitamini eksikliği bütün dünyada yaygın olarak bulunmaktadır Dolayısıyla bu tedavilere, VD ve kalsiyum eklenmesi sağlık açısından sakıncalı bulunmuyorsa şarttır.

Hastaların, tanı ve tedavisi içi Endokrinoloji Uzmanlarına müracaat edilmeli, bu uzmanlara ulaşım sorunu varsa İç Hastalıkları uzmanlarını tercih etmeleri gerekir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.