SAĞLIK
okuma süresi: 9 dak.

Dr. Gülmez uyardı: "40'lı yaşlara dikkat!"

Dr. Gülmez uyardı: "40'lı yaşlara dikkat!"

Dünya Kalp Sağlığı Günü nedeniyle Kıbrıs Postası'na konuşan Kolan Hastanesi Başhekimi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Harun Gülmez, kalp krizinin erkeklerde daha yüksek oranda görüldüğüne dikkat çekerek, "Dünya Sağlık Örgütü tarafından öngörülen kalp krizinin daha sık görülme yaşı ise 40'dır. Çünkü 40 yaş sadece kalp krizi ile ilgili değildir. Tüm vücut metabolizmasının yavaşladığı dönemdir" diye konuştu.

Yayın Tarihi: 30/09/14 10:20
okuma süresi: 9 dak.
Dr. Gülmez uyardı: "40'lı yaşlara dikkat!"
A- A A+

Dr. Gülmez, kalp krizinde önüne geçilebilen ve önüne geçilemeyen risk faktörleri olduğunu belirterek, "Yaş, genetik yapı ve cinsiyet faktörlerini değiştirmemiz mümkün olmasa da, obezite, beslenme ve kolesterolü dengede tutabilir ve dikkat edebiliriz. Sigara, alkol ve gece hayatı gibi zararlı alışkanlıklardan da uzak durursak yaşam süremizi uzatabiliriz" dedi.

Kıbrıs Postası - Eniz ORAKCIOĞLU

Dünya Kalp Sağlığı Günü'nde Kıbrıs Postası'na konuşan Kolan Hastanesi Başhekimi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Harun Gülmez, Kıbrıs ve Türkiye genetiğinin birbirine çok benzediğini belirterek,"Şuandaki ölümcül hastalıklar sıralamasında kanser ve kalp hastalıkları birinci sırada yer alıyor. Dünya ülkelerine bakıldığında kalp hastalıkları Türkiye ve Kıbrıs'ta biraz daha fazla olduğu görünüyor. Bunun sebeplerinden ise birinci sırada yer alan beslenme alışkanlıklarımızdır" şeklinde konuştu.

"Amaç, farkındalık yaratmak"

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Harun Gülmez, Kalp Sağlığı gününün öneminin insan hayatını tehdit eden ve ölümle sonuçlanan hastalıkları insanlara bir kez daha hatırlatmak ve bu konuda farkındalık yaratmak olduğunu belirterek, "Bu günün anlamı sadece Kalp Sağlığı Gününde kalp sağlığını düşünelim, diğer günler düşünmeyelim demek değildir" şeklinde konuştu.

"Kalp krizi trafik kazalarına benzetilebilir"

Opr. Dr. Harun Gülmez, kalp konusunda insanların en çok merak ettiği noktanın kalp krizi olduğuna dikkat çekerek, "İnsanlar tarafından kalp krizi neden oluyor, nasıl belirtiler verir ve kimlerde görülür soruları sürekli olarak soruluyor. Bunun yanında kalp krizi en çok kimlerde görülür, genetik faktörler var mıdır diye sorulan sorularda sıklık göstermektedir. Ben bu soruların cevabını hastalarıma şu şekilde anlatıyorum; Kalp krizini trafik kazasına benzetirsek ki trafik kazaları da ölümcül olabilir veya yaralanmayla sonuçlanabilir. Trafik kazalarının geliyorum demediğini herkes bilir ve kaza olmadan önce belirti vermez, fakat kazayı önlemenin yolları vardır. Trafik kurallarına uymak, altyapının tam olması, ehliyeti olan kişilerin araba kullanması, araba bakımlarının düzenli yapılması gibi önlemlerin önceden alınması gerekir. Trafik kazası meydana geldiğinde eğer biz bu önlemleri aldıysak ölümcül olmaz. Dünyada amaç trafik kazalarını en aza indirmektir buda trafik polislerinin kontrolleri, insanların alkolden ve süratten kaçınması gibi noktalarla mümkündür. Aynı şeyi kalp sağlığı ile örtüştürdüğümüzde kalp krizini tamamen önlemek mümkün değildir" dedi.

"Yaşam süremizi uzatıyoruz"

Kalp krizinde 2 türlü risk olduğunu belirten Gülmez, "Birincisi önüne geçilebilen risk faktörleri, ikincisi ise önüne geçemediğimiz risk faktörleri vardır. Örneğin yaş, genetik yapımız ve cinsiyet faktörlerini değiştirmemiz mümkün değildir. Sonuç olarak tüm insanlar yaşlanıyor ve anne ve babamızı değiştirme şansımız olmadığı içinde bunlar önünde geçilemeye risk faktörleri arasında yer alıyor. Bunların yanında kalp krizinin erkeklerde daha yüksek oranda görünmesi de bizim tarafımızdan değiştirilemeyecek faktörlerdir. 2'nci risk faktörler olan önüne geçilebilenler ise obezite, beslenme, kolesterol dikkat etmek ve kontrol altına almak gerekiyor. Yine önüne geçilebilen risk faktörleri olan sigara, alkol, gece hayatı gibi zararlı alışkanlıklardan da uzak durmak gerekiyor. Biz bu risk faktörlerine dikkat ettiğimizde tamamen kalp hastalığını hayatımızdan çıkarmıyoruz, ama kalp hastalığını hayatımızın sonuna doğru daha da erteliyoruz, böylelikle 40'lı yaşlarda karşılaşacağımız sorunlarla 60'lı 70'li yaşlarda karşılaşıyoruz. Hayatımızı 60-70 yaşlarında sonlandıracağımıza, 80'li 90'lı yaşlara kadar uzatıyoruz. Kısacası yaşam süremizi uzatıyoruz" dedi.

"40 yaşından sonra risk fazla"

Opr. Dr. Gülmez, sözlerine şu şekilde devam etti; "Dünya Sağlık Örgütü tarafından öngörülen 40 yaşından sonra kalp krizinin daha sık görüldüğüdür. Çünkü 40 yaş sadece kalp krizi ile ilgili değildir. Tüm vücut metabolizmasının yavaşladığı dönemdir. İlk 10 yaş çocukluk dönemidir, 10 ile 20 yaş ergenlik dönemidir, 20 ile 30 yaş genellikle insanın en çok performans göstereceği en sağlıklı, en dinamik olduğu yaş gurubudur. 30 ile 40 yaş arasında ise bu dinamizmi koruma dönemi, 40 yaşından sonrada metabolizma artık yavaşlamaya başlar. 40 yaşında metabolizma değişiklikleriyle beraber hiper tansiyon, kolesterol, genetik olmayan şeker hastalığı daha çok ortaya çıkmaya başlar. Bunların yanında sigara kullanımına ve strese bağlı sıkıntılar 40'lı yaşlardan sonra ortaya çıkmaya başlar. Yani 40 yaş insan hayatındaki dönüm noktalarından bir tanesidir."

"Kanser ve kalp hastalıkları birinci sırada"

Kıbrıs ve Türkiye genetiğinin birbirine çok benzediğini belirten Gülmez, "Şuandaki ölümcül hastalıklar sıralamasında kanser ve kalp hastalıkları birinci sırada yer alıyor. Yukarda kalp için saydığımız aynı risk faktörlerini yani genetik, yaş, sigara ve alkol gibi risk faktörlerini kanser içinde sayabiliriz. Kalp hastalıklarıyla ve kanser ölümcül hastalıkların başında maalesef ki baş başa gidiyorlar. Dünya ülkelerine bakıldığında kalp hastalıkları Türkiye ve Kıbrıs'ta biraz daha fazla olduğu görünüyor. Bunun sebeplerinden ise birinci sırada yer alan beslenme alışkanlıklarımızdır. Biz yemek yemekten zevk alan ve mangal kültürü olan bir toplumuz bu sebeple de maalesef özellikle 40'lı yaşlarda sporunda tamamen bırakılmasından kaynaklı kalp hastalıklarının dünya ülkelerine göre daha fazla görüldüğü bir toplumuz" diye konuştu.

"40 yaştan sonra fazla enerji tüketmiyoruz"

Kolan Hastanesi Başhekimi Harun Gülmez, Vücudun yaktığı kadar enerji alabilmesi gerektiğini söyleyerek, "Metabolizmanın yavaşladığı ve bizimde spordan uzak durduğumuz dönemde pek fazla enerji tüketmiyoruz. Örneğin; Günlük 4 bin kalori alıyorsak ve 2 bin kalori yakıyorsak, elimizde fazladan bir 2 bin kalori var. Vücut fazladan kalan bu 2 bin kaloriyi bir yerde toplayarak, yağ olarak vücudumuzda birikiyor. Bizim yapmamız gereken metabolizma hızını beslenme ve diyet uzmanlarının yardımıyla hesaplayarak, günlük beslenme ihtiyacı doğrultusunda bir beslenme programı çıkarılarak, uygulanmasıdır. Kalp için dengeli beslenmek büyük önem taşımaktadır. Vücudumuzun hem karbonhidrat, hem protein, hem de yağa ihtiyacı var, çünkü bunların hepsi vücudumuzda yapı taşı oluşturuyor." şeklinde konuştu.

"Düzenli hayat şartları riski azaltıyor"

Düzenli hayat şartlarının kalp krizinin riskini azalttığını vurgulayan Gülmez, "Fazla ve az uyumak sıkıntı yaratabilir. Aşırı stresli ve metabolizmanızın çok hızlandığı panik havasıyla daha az uyuyarak, endişeyle geçirdiğiniz dönem stresin tavan yaptığı dönemdir. Bu vücuttaki adrenalin hormonlarını artıran ve stres ile beraber kalp krizini ve diğer damar rahatsızlıklarının ortaya çıkmasına sebep olan durumdur. Stresin sebep olduğu diğer nokta da ise eğer kişi depresyona sürükleniyorsa, o zamanda daha çok vurdumduymaz olarak ve mutluluk hormonlarının salgılanmasını azaltarak dengeyi bozan bir nokta yaratıyor. Kısacası insan sağlığı için az uyumakta, çok uyumakta zarar teşkil ediyor. Bu sebepten ötürü düzenli bir hayat döngüsünü sağlamak, sabah eksersizlerini yapmak, beslenmeye dikkat etmek, çalışma ortamının düzgün ve uygun olması çok önemli etkenle" dedi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.