EĞİTİM
okuma süresi: 6 dak.

DAÜ İletişim Fakültesi Uluslararası Konferansı başladı

DAÜ İletişim Fakültesi Uluslararası Konferansı başladı

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) İletişim Fakültesi, Barış İçin Araştırma ve İletişim Merkezi (BAİM) tarafından düzenlenen "Barış İstiyorsanız, Adaleti Sağlayın" temalı 4. Uluslararası İletişim ve Medya Çalışmaları Konferansı 19 Kasım 2014 Çarşamba günü, saat 10:00'da, Rauf Raif Denktaş Kültür ve Kongre Sarayı'nda gerçekleştirilen açılış töreni ile başladı.

Yayın Tarihi: 19/11/14 12:54
okuma süresi: 6 dak.
DAÜ İletişim Fakültesi Uluslararası Konferansı başladı
A- A A+

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) İletişim Fakültesi, Barış için Araştırma ve İletişim Merkezi tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen Uluslararası İletişim ve Medya Çalışmaları Konferansı bugün başladı. Rauf Raif Denktaş Kongre ve Kültür Merkezi'nde yapılan konferans, KKTC, Türkiye ve dünyadan çok sayıda akademisyeni buluşturuyor.

"Barış İstiyorsanız, Adaleti Sağlayın" temalı konferansın açılışında konuşan DAÜ Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Ahmet Sözen, Rektörlük olarak barış konusunda konferanslar gerçekleştiren Barış İçin Araştırma ve İletişim Merkezi'ne teşekkür ederek başladığı konuşmasında, Kıbrıs'ta, Johan Galtung'un betimlemesiyle negatif barış olduğunu oysa negatife barış değil, pozitif barışa ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Çatışma çözümü konusunda çok yönlü ve içermeci bir yaklaşımı savunduğunu ifade eden Prof. Sözen, uygulamaya konulan modellerinin genelde başarısızlıkla sonuçlandığını söyledi.

İrvan: "Barış iletişimi anlayışını yerleştirmeye çalışıyoruz"

DAÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Süleyman İrvan da, fakülte olarak barış araştırmalarına büyük değer verdiklerini ve öğrencilerini barış iletişimi anlayışı içerisinde yetiştirmeye özen gösterdiklerini belirterek, barış gazeteciliği alanındaki çalışmalarına değindi. "Bir akademisyen olarak, akademik yaşamımın önemli bir kısmını barış gazeteciliği anlayışını geliştirmekle ve pratiğe aktarmakla geçirdim. Yazdığım makaleler içinde barış gazeteciliği önemli bir yer tutuyor. Barış gazeteciliği konusunda tez yazan öğrencilerime danışmanlık yaptım ve yapmaya da devam ediyorum" diye konuştu. "Eğer bana, barış gazeteciliği yapan gazeteci var mıdır diye soracak olursanız, cevabım 'evet' olacaktır" diyen İrvan, barış gazeteciliğini hayata geçiren gazetecilere örnek olarak Sevgül Uludağ'ı gösterdi.

İlter: "Adalet ve barış arasındaki ilişkiye odaklandık"

Barış için Araştırma ve İletişim Merkezi'nin Başkanı Doç.Dr.Tuğrul İlter de yaptığı konuşmada, bu yılki konferansta adalet ve barış arasındaki ilişkiye odaklandıklarını kaydederek, "Günümüzdeki 'küresel iş bölümü' eşitsizlikleri ve adaletsizleri beslemektedir. Mesela bu konuşmayı yazarken Apple Macintosh bir bilgisayar kullandım. Apple ABD'de bulunan bir şirket olmasına rağmen, bilgisayarım ABD'de değil, Çin'de yapılmıştı. Çünkü Çin'de işgücü ucuz, yani emek sömürüsü daha yüksek" dedi ve Apple'ın yüksek kârının ve kendisine kolaylık sağlayan bilgisayarının başkalarının eşitsizliği ve onlara uygulanan adaletsizlik üzerinde temellendirildiğine dikkat çekti. 'Küresel iş bölümü'nü mümkün kılan altyapıyı sağlayan küresel iletişim ağlarının olumlu gelişmelere de olanak verdiğini anlatan İlter şunları söyledi: "Bu ağlar sayesinde, dünyanın başka yerlerinde nelerin olup bittiğini görüyoruz; noktaları birbirine bağlıyoruz; 'yerel' gibi gözüken pek çok problemin bize has olmadığını, yalnız olmadığımızı anlıyoruz ve başkalarıyla dayanışarak güç kazanabiliyoruz."

Richmond: "Liberal barış kavramı sorunlu"

Üç gün sürecek olan konferansın ana konuşmacısı ise barış araştırmaları ve uluslararası ilişkiler alanlarında dünyanın önde gelen isimlerinden olan Prof.Dr.Oliver Richmond idi. Kıbrıs barış süreci üzerine de çalışmaları bulunan Richmond, konferansta, "Peace in the 21st Century: Peace, Progress and Intervention" (21.Yüzyılda Barış: Barış, İlerleme ve Müdahale) başlıklı bir konuşma yaptı.

Liberal barış ve neoliberal devlet oluşumlarını sorgulayan Richmond şöyle konuştu: "Soğuk Savaş sonrasında, uluslararası sisteme ve devletler sistemine liberal barış çerçevesi yerleştirildi. Çatışma bölgelerinde düzeni ve özgürleştirmeyi sağlamayı amaçlayan liberal barış, Kosova'dan Doğu Timor'a kadar pek çok bölgede, uluslararası hukuk, askeri güç kullanımı ve bürokratik programlarla hayata geçirilmeye çalışıldı. Eskiden, elitler eliyle yürütülen pazarlık süreçleri sonrasında bir barış anlaşmasına ulaşılması ve yeni bir anayasal çerçevenin çizilmesi olarak tanımlanan 'barış süreci' kavramı, yerini liberal barış normlarına dayalı uluslararası programlara ve vesayet sistemine bıraktı."

Soğuk Savaş'ın bitiminden bu yana barış adına çok sayıda uluslararası müdahalenin yaşandığını, bu müdahalelerden bazılarının, tarafların rızasıyla, bazılarınınsa tarafların rızası dışında gerçekleştiğini söyleyen Richmond, "Müdahale barış getirebilir mi?" sorusunu sordu.

"Muktedirler iktidarlarını güçlendirdi"

2000'li yılların, devlet inşasına, bölgesel güvenlik yapılarına ve küreselleşmeye dayalı 'neoliberal barış'ın yükselişine tanıklık ettiğini kaydeden Richmond, "Afganistan'dan Kamboçya'ya pek çok çatışma bölgesinde bu durum, hem ülke içindeki muktedirlerin iktidarlarını yeniden güçlendirmelerine, hem de özgürleştirici hedeflerden uzaklaşılmasına yol açtı" diye konuştu.

Devrimci bir barış mümkün mü?

Yapısal şiddet ve yapısal savaşların hakim olduğu bir dönemde, liberal barış / neoliberal devlet modelinin, çatışma bölgelerindeki toplumlarda meşruiyetini yitirdiğini kaydeden Richmond, uluslararası toplum tarafından çatışma bölgelerine barış adına yapılan müdahaleleri de eleştirerek, "Devrimci bir barış mümkün mü?" diye sordu.

Oturumlar başladı

Konferansın ilk gününde, "Medya, Çatışma ve İletişim", "Medya, Çatışma ve Barış", "Barış Çalışmaları ve Diyalog", "Barış, Medya ve Adalet" ve "Film, Televizyon ve Temsil" başlıklı Türkçe ve İngilizce beş oturum gerçekleştirildi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.