EĞİTİM
okuma süresi: 6 dak.

UKÜ öğretim üyesi, Polonya'da düzenlenen Uluslararası Edebiyat Sempozyumu'nda bildiri sundu

UKÜ öğretim üyesi, Polonya'da düzenlenen Uluslararası Edebiyat Sempozyumu'nda bildiri sundu

Kıbrıs Balkanlar Avrasya Türk Edebiyatları Kurumu (KIBATEK), Polonya'da 38. sempozyumunu gerçekleştirdi. Nâzım Hikmet anısına gerçekleştirilen XXXVIII. Uluslararası KIBATEK Edebiyat Sempozyumu Polonya'nın Krakov şehrinde yapıldı.

Yayın Tarihi: 23/07/15 14:55
okuma süresi: 6 dak.
UKÜ öğretim üyesi, Polonya'da düzenlenen Uluslararası Edebiyat Sempozyumu'nda bildiri sundu
A- A A+

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mihrican Aylanç, "Nâzım Hikmet'in Edebiyat Coğrafyasında Doğu ve Batı Karşıtlığı" başlıklı bildirisi ile sempozyuma katkıda bulundu.

Aylanç, bildirisinde Nâzım Hikmet'in şiirlerini coğrafya merkezli okuma yöntemiyle inceleyerek şairin şiirlerinde Doğu ve Batı coğrafyalarını ele alış şekillerini değerlendirdi, sosyal realitenin parçası olan coğrafyanın şairin duyuş ve düşünüş biçimine etkilerini tartıştı.

Aylanç, bildiri konusuyla ilişkili yaptığı açıklamada "Coğrafya, sosyal realiteyi şekillendiren önemli bir unsurdur. Doğa koşulları (toprak ve iklim şartları) ile insanların duyuş ve düşünüş tarzını, dünya görüşünü, yaşama biçimini şekillendirmektedir. Herhangi bir coğrafyada gelişen edebiyatın doğadan etkilenmesi, çevresindeki kültürel, sosyal ve siyasi hareketlerin tesirinde gelişim göstermesi muhtemeldir. Bu anlamda metin inceleme yöntemleri içerisinde dikkatleri çeken "coğrafya merkezli okuma "géo-littéraire" yaklaşımı; bir taraftan "edebiyat coğrafyası" ve "yazarın hayat coğrafyası" gibi kavramlardan hareket ederek şairin duyuş ve düşünüş tarzını besleyen coğrafi etkenleri incelerken diğer taraftan metnin coğrafi içeriğine (işlenen mekâna ait özellikler, "seçilmiş coğrafya" veya "yaşanmış coğrafya"ya) odaklanarak metnin anlamlandırılmasına hizmet eder." şeklinde konuştu.

UKÜ Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Aylanç "Nâzım Hikmet'in Edebiyat Coğrafyasında Doğu ve Batı Karşıtlığı" konulu bildirisi ile ilgili açıklamasına şu şekilde devam etti:

"Cumhuriyet döneminde Marksist/Sosyalist duruşuyla Türk şiirine yeni bir içerik kazandıran Nâzım Hikmet, eserlerinde hummalı bir medeniyet sorgulamasına girişir. Bu noktada Doğu ve Batı coğrafyasına eğilir. Hikmet'in medeniyet tasavvurunda Doğu ve Batı karşıtlığına dayalı diyalektik bir yaklaşım söz konusudur. Sosyal, siyasi, ekonomik anlamda görülen ve sömürüye dayanan bu karşıtlık, Hikmet'in şiirlerinde geniş yer tutar." şeklinde devam etti.

Nâzım, Doğu ve Batı coğrafyasını şiirlerinde diyalektik maddeci görüş çerçevesinde ele alır. Şiirlerinde ağırlıklı olarak Doğu coğrafyasının toplumsal sorunları üzerinde durur. Marksist tutumla Doğulunun ihtiyaçlarını, sorunlarını tespit eder ve bunlara materyalist anlayışla çözüm yolları sunar. Bu noktada Fütürizm ve Konstrüktivist eğilimler sergiler. Doğulu insanı çalışması, üretmesi ve böylelikle kalkınması için tetiklemeye çalışır. Nâzım'a göre Doğu, zengin doğal kaynakları, uygun toprak ve iklim şartları ile yaşanası bir coğrafyadır. Nitekim ona bu zenginlikleri gösterecek, onu bunları kullanmaya sevk edecek, üretime açacak bakış açısı Doğu'da yoktur. Bu nedenle Doğu, özellikle Orta Doğu (Anadolu) aç, açık, sefil ve viran haldedir. Cehâletin karanlığındadır. Kafkaslarda Azerbaycan, Uzak Doğu'da Çin aydınlanmayı başarmış, elektriği ve teknolojiyi üretime dönüştürmeyi başarmışlardır. Bu nedenle Nâzım şiirlerinde o coğrafyaları, Doğu'nun parlayan yıldızları olarak nitelendirir.

Nâzım'a göre genelde Orta Doğu ve özelde Anadolu'nun kalkınmasının önünü açacak olan Batı'nın teknoloji ve bilimdeki birikimidir. Bu birikim toplumsal olarak idrak edilip özümsenmezse başarı söz konusu olamaz. Nâzım, bu fikirlerle kitlelere hitap eden ve onları harekete geçirmeyi amaçlayan, devrim yaratacak şiirler yazar. Tam manasıyla fikir veya ideoloji adamı olan Nâzım, yazıları ve şiirlerinde sosyal ve siyasi duruşunu gizlemez. Bu doğrultuda emperyalist tutumlarla ilerleyen, sömürerek büyüyen, gelişen Batı'yı sık sık sert bir dille eleştirir. Nâzım Hikmet'e göre politik yaptırımları ve emperyalist uygulamalarıyla Batı, sürekli Doğu'yu kemirmektedir. Batılılar, Doğu'nun doğal kaynaklarına el atmakla kalmayıp, Doğu'yu kendi ürettiklerini sattıkları bir pazar yeri haline getirmişlerdir. Üstelik kadınları, hazır yiyecekleri, giyim ve kuşamlarıyla Doğulunun başını döndürüp uyutmaya devam etmektedirler. Batı, bu yönüyle Doğu'nun geri kalmışlığı ve yoksulluğunda baş faktördür. Doğulu için bunun önüne geçmek, çağdaş yaşam şartlarına, ışığa, üretime kavuşmak şarttır. Doğu, milyonlarla ayağa kalkıp sanayileşmeye, makineleşmeye, daha da önemlisi Batı'ya karşı dur demeye hazırlanmaktadır.

Özünde Nâzım'ın Doğu'nun felâket tablolarını şiirine taşıyıp düşünsel yönelimini aydınlanma hareketinin temeline oturtmak için haykırırken umutsuzluğa ve yenilgiye yer vermediğinin altının çizilmesi gerekir. Şöyle ki "Her Kitabımın Son Sözü" adlı şiirinde yer alan; "Sen sanma ki sanatın/damağında tadı var/acı bir hıyar/lezzeti gibi…/Mısralarımda yok benim/göz yaşlarının tadı/Şiirlerim içilmez/İngiliz tuzu gibi…" dizeleri onun hem Batı'yı karşısına alan tavrını hem de bu tavrı yansıtma şeklinde izleyeceği kararlı tutumu sergiler."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.