EĞİTİM
okuma süresi: 10 dak.

Montessori'de Aile Eğitim Semineri yapıldı

Montessori’de Aile Eğitim Semineri yapıldı

Girne Montessori Okulu'nda Aile Eğitim Semineri yapıldı. Kıbrıs Montessori Okulları Eğitim Direktörleri Hatice Düzgün ile Dr. Sait Coşaner'in sunum yaptığı seminere veliler ve okul öğretmenleri katıldı.

Yayın Tarihi: 15/11/17 16:27
okuma süresi: 10 dak.
Montessori’de Aile Eğitim Semineri yapıldı
A- A A+
Girne Montessori Okulu'nda Aile Eğitim Semineri yapıldı. Kıbrıs Montessori Okulları Eğitim Direktörleri Hatice Düzgün ile Dr. Sait Coşaner'in sunum yaptığı seminere veliler ve okul öğretmenleri katıldı

KKTC'de Montessori eğitim sistemi ile 0-6 yaş grubu çocuklara kreş ve anaokulu hizmeti veren Kıbrıs Montessori Okulları'nın Girne şubesinde dün Aile Eğitim Semineri yapıldı.

Okul öğrencilerinin anne ve babalarının yanı sıra öğretmenlerinin de katıldığı seminerde, Kıbrıs Montessori Okulları Eğitim Direktörleri Hatice Düzgün, "Montessori Eğitimi Evde Nasıl Devam Edebilir" konulu sunum yaptı.

Kıbrıs Montessori Okulları Eğitim Direktörleri Dr. Sait Coşaner ise "Çocuk ile aile iletişimi" konulu sunumunda çocuklarla daha sağlıklı iletişim kurabilmenin anahtarları, çocuk ile anne baba arasındaki iletişim engelleri, iletişim hatalarının çocuk üzerindeki etkileri, yaygın anne baba tutumları ve anne baba tutumlarının çocuk üzerindeki etkileri hakkında aileleri bilgilendirdi.

COŞANER: İLETİŞİM HATALARININ ÇOCUK ÜZERİNDE OLUMSUZ ETKİLERİ VAR

Kıbrıs Montessori Okulları Eğitim Direktörleri Dr. Sait Coşaner, çocukların evlerindeki iletişim modellerini okullarına da götürdüklerini kaydederek, aslında anne baba ile iletişimin çocuğun sosyal yaşantısı üzerinde ve kişiliği üzerinde ciddi etkisi olduğunu söyledi.

Coşaner, emir vermek, gözdağı vermek, ahlak dersi vermek, 'Sen' dilini kullanmak, nutuk çekmek, öğüt vermek, yargılamak, eleştirmek, suçlamak, ad takmak, alay etmek, kıyaslamak gibi davranışların bütününün çocuk ile anne baba arasındaki iletişimi engelleyen önemli faktörler olduğunu kaydetti.

Dr. Sait Coşaner, iletişim hatalarının, çocuk üzerinde; inadına hareket etme, karşılık verme, kızgınlık, anlaşılmadığını düşünme, yalan söyleme, kaygı, endişe, başarısızlık duygusu ve güvensizlik gibi önemli etkileri olduğunu anlattı.

Dr. Coşaner, iletişim engellerinin çocukta ayrıca gücenme, içine kapanma, sevilmediğini düşünme, benlik saygısının zedelenmesi, hayata karşı olumsuz bakış, kendine ve çevreye saygı duymama, kendini ifade edememe gibi duygulara sebebiyet verebileceğine işaret etti.

"AİLENİN TUTUMLARI ÖNEMLİ"

Dr. Sait Coşaner, ailelerin tutumlarının da çocuklar üzerinde belirleyici etkileri olduğunu belirterek, en yaygın aile tutumlarını; baskıcı ve otoriter tutum, gevşek tutum, dengesiz ve kararsız tutum, koruyucu tutum, ilgisiz ve kayıtsız tutum, güven verici, destekleyici ve hoşgörülü tutum olarak sıraladı.

Coşaner, baskıcı ve otoriter tutumda katı bir disiplin olduğunu belirterek bu tutum karşısında çocuğun kendine olan güvenini kaybettiğini ve kişiliğinin zayıfladığını söyledi.

Gevşek tutumda çocuğun ailede inisiyatif sahibi tek kişi olduğunu ve çocuğun isteklerine diğer aile bireylerinin kayıtsız şartsız uyduklarını ifade eden Dr. Coşaner, bu tutum karşısında çocuğun doyumsuz bir birey olduğunu ve anne, babasına hükmettiğini ve onlara çok az saygı gösterdiğini, okul ortamına da uyum sağlamakta güçlük çektiklerini kaydetti.

Dr. Coşaner, dengesiz ve kararsız tutumda anne ve baba arasında görüş ayrılığı olduğunu ve bu tutum karşısında çocukta bazı iç çatışmalar oluşabileceğini, huzursuz bir yapıya sahip olabileceğini ve çocuğun dengesiz, tutarsız davranışlar sergilediğini ifade etti.

Koruyucu tutumda çocuğa gereğinden fazla kontrol ve özen gösterildiğini kaydeden Coşaner, bu tutum karşısında çocuğun diğer kimselere aşırı bağımlı, güvensiz, duygusal kırıklıkları olan bir kişi olabileceğine dikkat çekti.

İlgisiz ve kayıtsız tutumda anne babanın çocuğu görmezden gelerek yalnız bıraktıklarını anlatan Dr. Coşaner, bu tutum karşısında çocuğun arkadaşlarına ve yakın çevresindeki eşyalara zarar verebileceğini belirtti.

Dr. Sait Coşaner, güven verici, destekleyici ve hoşgörülü tutumun, anne-babanın çocuklarına karşı hoşgörü sahibi olmaları, onları desteklemeleri, çocukların bazı kısıtlamalar dışında, arzularını diledikleri biçimde gerçekleştirmelerine izin vermeleri anlamına geldiğini kaydetti.

Coşaner, bu tutum karşısında çocuğun, özgüven kazanıp kendine kendine karar verip sorumluluk taşımasını öğrendiğini ve girişim yeteneğine sahip olduğunu belirtti.

DÜZGÜN: MONTESSORİ'Yİ BÜTÜNÜ İLE ANLATABİLECEK KELİME 'SAYGI'DIR

Kıbrıs Montessori Okulları Eğitim Direktörleri Hatice Düzgün, "Montessori Eğitimi Evde Nasıl Devam Edebilir" konulu sunumunda, önce Montessori eğitim sistemi hakkında velileri bilgilendirdi ardından Montessori eğitimin evde nasıl devam edebileceğini anlattı.

Düzgün, Montessori eğitimin tek bir kelimeyle anlatmak gerekirse o kelimenin "Saygı" olduğunu kaydetti.

Düzgün, "Kendine saygısı olmayan biri, başkasına saygıyı veremez, öğretemez. Çocuk etrafında sürekli 'bunu yap, onu yap' diyen bir büyüğe ihtiyaç hissetmemelidir" diyerek bunun evde başlaması gerektiğini belirtti.

"HAZIRLANMIŞ ORTAM OLMAZSA OLMAZDIR"

Hatice Düzgün, Montessori eğitiminde ilk olarak öğretmenin eğitilmesinin gerekli olduğunu ardından sınıfın ona göre hazırlanması gerektiğini kaydetti. Montessori sınıflarında hazırlanmış ortamın ise çok önemli olduğunu anlatan Düzgün, bu sınıflarda disiplin sorunu olmadığını çünkü bu sınıflarda bazı kurallar sınırlamalar olduğunu belirtti.

Montessori sınıfında her şeyin kurallara bağlı olduğunu belirten Düzgün, Montessori sınıfı hazırlarken önce ortamın güvenli olması gerektiğini kaydetti.

Düzgün, geleneksel eğitimle, Montessori eğitimi arasında en temel farkın Montessori'de çocukları tek tek eğitmek gerektiğini özellikle matematik ve dil gelişimi ve duyu gelişimi, coğrafya vs. gibi derslerin genel olarak da verilebildiğini söyledi, öğretmenin her çocukla ilgili gözlem formları hazırlanması gerektiğini dile getirdi.

Hatice Düzgün, "Montessori eğitiminde, günlük seçimler vardır. Bunlar çocukları tanımaya çalışıyoruz. Yada çocuğun diğer çocuklarla iletişimini izleyerek de bunu öğrenebiliriz, anlayabiliriz. Çocukların düzene ihtiyacı var. Bunu çocuğa verebilmek için de öğretmenin kendi hayatını düzene koyması gerekmektedir" dedi.

"MONTESSORİ'DE BAĞIRMAK YOKTUR"

"Montessori sınıfında bağırmak yoktur" diyen Düzgün, "Ses tonunu ayarlamak gerekir. Çocuğu çok fazla ödüllendirme de yoktur. Çocuğun yaptığı güzel bir şeyin karşılığında onun ne hissettiğiyle ilgili konuşmak daha doğrudur. Ödül kesinlikle yanlıştır. Aferin yok, "aferin beni mutlu ettin, mutlu oldum" gibi cümleler kullanmalıyız" diye konuştu.

Hatice Düzgün, Montessori eğitiminin bir şeyi öğretirken bütünden başladığını, çocuğa bakarken de bütünden baktığını, Montessori sınıfında, okul genelinde tüm öğretmenlerin birbirine paralel çalışması gerektiğini ifade etti.

MONTESSORİ MATERYALLERİ

Hatice Düzgün, Montessori'de yüzlerce eğitim materyali olduğunu belirterek, Pembe Kule, Kırmızı Çubuklar, Kahverengi Merdiven, Renk Tabletleri, Tutmalı Silindir ve Kırmızı Silindir materyallerinin

Dokunma Duyusunu Geliştiren Materyaller olduğunu ifade etti.

"ÇOCUĞA SORUMLULUK VERİN"

Hatice Düzgün, "Çocuğun yetişkinden bağımsız bir birey olması en büyük amacımız diyoruz. Biz çocuğun aciz, kendi kendine yetemeyen bir varlık olduğunu düşünmüyoruz. Kendi kendine yetebilir diyoruz. Montessori'den kısaca bahsedebiliriz. Çocuğun hareketlerini kısıtlamıyoruz. Ama dikkat edeceği hususları mutlaka belirtiyoruz, sınırlar çerçevesinde özgürlük yani, örnekler verebiliriz. Çocuğun hareketini kısıtlarsak, gelişimini engelleriz, deriz. Montessori materyalleri, çocuğun tehlikesiz bir şekilde hareket etmesini sağlıyor. Ortam "Emniyetli Ortam"dır. Tüm bunları dile getiririz. Çocuğun yaptığı yanlı bir davranışın sonucu sevdiği bir şeyden mahrumiyet olduğunu bilmesi gerekiyor. Bunu da veliyle paylaşmalıyız" diye konuştu.

Düzgün, çocukların yaptıkları her şeyi belli bir düzen ve sırada olmasını istediklerini belirterek, şunları kaydetti: "Siz de evde buna dikkat edin. Çocuğun çok fazla oyuncağa ihtiyacı yoktur. Yeterli sayıda olması çocuğun gelişimine yardımcı oyuncaklar olması gereklidir. Çocuğun bağımsızlığını destekleyecek şeyler yapın. Çocuğu kucağınıza alıp elini-ağzını yıkamaktansa, lavaboya ulaşabileceği bir düzen koyun. Çocuğun, kendine ait bir köşesi olsun. Orada rahat çalışabilsin. Evde kendi eşyasını (ceketini) asabileceği bir yeri olsun. Çocuğa sorumluluk verin. Özgüvenini geliştirmesine yardımcı olun."

Hatice Düzgün, çocuğun evde yapabileceklerini şöyle sıraladı; toz alma, çamaşır katlama, masa hazırlama, evcil hayvanı besleme, çiçekleri sulama, meyveleri kesme, birlikte kek yapma.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.