İÇ HABERLER
okuma süresi: 12 dak.

Özgürgün: "Maraş'ın Türk yönetimi altında eski sahiplerine verilip açılmasını destekliyorum"

Özgürgün: "Maraş'ın Türk yönetimi altında eski sahiplerine verilip açılmasını destekliyorum"

Başbakan Hüseyin Özgürgün, Kıbrıs TV'de Ali Baturay ve Mehmet Hasgüler'in konuğu oldu.

Yayın Tarihi: 27/11/17 15:37
okuma süresi: 12 dak.
Özgürgün: "Maraş'ın Türk yönetimi altında eski sahiplerine verilip açılmasını destekliyorum"
A- A A+

KIBRIS POSTASI – Canlı Aktarım

Başbakan Hüseyin Özgürgün, Kıbrıs TV'de Ali Baturay ve Mehmet Hasgüler'in sorularını yanıtladı

Özgürgün, Kıbrıs sorunu ve erken seçimle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Özgürgün'ün açıklamaları şöyle:

Federasyon görüşmeleri 50 yılı bulan bir süreçte, devam eden, federasyonla ilgiliydi. Kıbrıs Cumhuriyeti fonksiyonel bir federasyondu. Yeni görüşmeler federasyon görüşmelerini bir yere getirdi. Yıllarca isim hep federasyon olarak görüşüldü.

Gelinen noktada Rum tarafının federasyon zemininde çözüme istekli olmadığının daha da netleştiği görüldü.

Sayın Akıncı en son şu kelimelerle dillendirdi; "Rum tarafının anlaşma gibi bir niyeti olmadığı gibi, anlaşmadan anladığı da bizim anladığımız anlaşma değil" dedi.

Bizim anladığımız federasyondur. Ama Rum tarafı hiçbir zaman böyle anlamadı. Yıllarca bu konu görüşülüp anlaşılmaz mı? Anlaşılır. Gençler, çocuklar bile ne konuşulduğunu bilecek durumda.

Ama federasyon denildiği için hep o zeminde konuşuldu. Gelinen noktada bıraktım bu konuyu; özünde bir de güvenlik meselesi var. Rum tarafı hiçbir zaman asker istemedik diyor. Kıbrıs Rum tarafına bakıyoruz, yüzde 76'ya yakın güvence isteniyor. Bu zeminde bir buluşma yok. O olmadan da Rum meclisinden karar çıktı; sıfır asker sıfır garanti. Aksi takdirde masaya gelmem

Şubatta seçim var; meclisten geçtikten sonra iş daha da zorlaşıyor.

"MADEM FEDERASYON DİYORUZ NEDEN İŞBİRLİĞİNDEN KAÇIYORLAR?"

Kıbrıs'ta bir garanti sistemi 60'ta kuruldu. Onun devam etmemesi veya etmesi için üç garantör ülkenin konuşması gerekir.

Orada bir anlam yok ama bunu getirip koymanın özünde 'böyle bir anlaşmaya hazır değilim' demektir en kibar şekilde. Kıbrıslı Türkler olarak bizim anlaşmaya taraf bir devletimiz var. Kıbrıs Rum devleti ve Kıbrıs Türk devleti. Bu iki devlet anlaşacak ve bir federasyon oluşturacak. Çok basit. Ama bu iki devletin adına üniter mi diyeceğiz, kurucu devlet mi diyeceğiz, ne derseniz deyin iki devlet bunu oluşturacak.

Bunların biri Kıbrıs Türk toplumundan,diğeri Kıbrıs Rum toplumundan oluşan devlettir. Buna hazır değiller. Bu durumda da Kıbrıs Türk devleti devam edecek. Hazır değilim derlerse ne yapacak? Oturup beklemeyecek. Ekonomisini, altyapısını geliştirecek ve ben buradayım diyecek.

Federasyon olmasa bile yan yana iki komşu devlet var en azından.

Polis Genel Müdürlüğü, 'birisi var iade etmemiz lazım' dedi, aldık iade ettik. Bunu neden Rum tarafı ile görüşemeyelim? Neden spor yapmayalım? İki kurucu devlet olacak zaten. İki toplumlu federasyon dedik... Neden bunları başlatmayalım? İnsanlık adına olanlara başlayalım. Sağlık, yangın anlaşmaları imzalayalım... Kuzey denizinden alınan su işgal altındadır diyorlar, komik..

"RUMLAR EŞİTLİĞİ KABUL ETTİĞİ ZAMAN ANLAŞMA OLMAMASI İÇİN HİÇBİR SEBEP YOK"

1975'in koşulları yok. Yardım kamyonlarında mazot, benzin taşındığı, yardım denilen olayın bizim tarafta yaşayanların bizden kuraklık parası aldığı söyleniyor. Sosyal birçok yardım alma şansı zaten var. Kuraklık alabildiklerine göre çok rahatlıkla sosyal yardım da bağlanabilir. Kuraklık işin en ucudur. İstediğinize verir, istemediğinize vermezsiniz. Ama sosyal yardım öyle değildir.

Bizim devletimiz sınırlarında yaşayan herkesin bu yardımları kabul etme, isteme ve kendilerine destek verme zorunluluğumuz var. Ama öyle bir noktaya geldi ki bu insanlar sanki işgal altında, hiç ulaşım yok, belli zamanlarla kamyonlar konvoylarla yardıma geliyor... Bu görüntü tamam değil. Biz BM ile görüştük, 1 yıldır ikaz ediyoruz ancak olmayınca tedbiri aldık.

Ülkede birçok olay yaşandı. Hala kemikler, gömülen insanlar bulunuyor. Böyle acıların yaşandığı bir ülke ki; ölürken bir Rum vicdan azabından şuraya gömmüştüm diyor ve kişi bulunuyor. Böyle bir ülkede güvenlik ihtiyacı vardır. Güvenliğe federasyon olsun olmasın ihtiyaç var. Federasyon öyle olsun böyle olsundan başka Kıbrıslı Türklerin ne istediği, Kıbrıslı Rumların ne istemediği... Gideceğimiz yolda da en az Kıbrıs Rum tarafı kadar eşitlik, temsiliyet ve yaşamak hakkımızdır bu adada... Bunu kabul ettikleri gün anlaşmamak için hiçbir sebep yoktur.

2003'te kapılar inisiyatifimizle açıldı. Rum tarafı sonradan keşmekeş yaşadı ve açmak zorunda kaldı.

Kapılar artık kapanmaz. Zaman zaman Rum tarafında seçim kazanmanın yolu Türkiye'ye, Kıbrıslı Türklere sert mesajlar göndermek şeklindedir. Annan Planı'na %76 hayır demiş bir halk var güneyde. Bunun içinde ciddi fanatik gruplar var. Şubat seçimi de yakındır, bunlar çoğalabilir de…

"DERİNYA VE APLIÇ KAPISI AYNI ANDA AÇILSIN"

Kapılar artık kapanmaz. Zaman zaman Rum tarafında seçim kazanmanın yolu Türkiye'ye, Kıbrıslı Türklere sert mesajlar göndermek şeklindedir. Annan Planı'na %76 hayır demiş bir halk var güneyde. Bunun içinde ciddi fanatik gruplar var. Şubat seçimi de yakındır, bunlar çoğalabilir de…

Oradan Lefkoşa'ya ya da denize ulaşmaları 10-15 dakikadır. Ondan çekiniyorlar. Lefke bir Türk kasabası ve merkez olmasın. Bu kadar fanatiktirler. Öyle düşündüklerini biliyorum ama yapamıyorlar. Biz Derinya ve Aplıç'ta ısrar ettik. Her iki kapı da hazırdır bizde.

BM de ikisini birden ihaleye çıktı. Bu başarımız olur aslında iki kapının aynı anda açılması. Bir kapı açılacaksa madem Aplıç da gündemdedir; diğer kapılarda hiçbir sorunumuz olmadı; o zaman Aplıç neden açılmaması konusunu anlatamıyorlar. Çünkü siyasidir tutumları. İkisinin beraber açılması en doğrusudur. Her iki kapı da açılsın.

MARAŞ'IN TÜRK YÖNETİMİ ALTINDA ESKİ SAHİPLERİNE VERİLMESİNİ DESTEKLİYORUM"

Maraş'ın eski sahiplerine, orada kimin malı varsa dönüşünü sağlayacak şekilde Türk yönetiminde açılmasını yüzde yüz destekliyorum. Maraş'ın belediyesi, güvenliği Türk yönetiminde olmak kaydıyla eski sahiplerine iadesinde ve açılmasında hiçbir sakınca görmüyor ve destekliyorum.

Oranın yeniden imarı için kabaca milyar dolar harcama yapmak gerekir.

Bunu bizim savunmamız gerçekleştirebilir miyiz noktasında sayın Cumhurbaşkanı Akıncı ile Anastasiadis görüştüler... Prosedür ne olur bilemiyoruz. Ucu açık görüşmelere başlamayacağımızı söylüyoruz...

Maraş'ın açılması tek taraflı olarak Türkiye ile de konuşma kaydıyla tabii, Türkiye'nin desteğine de güvenlik için en azından ihtiyaç var, bir kararla eski sahipleri Maraş'a dönsün dediğimizde bir etki yaratabilir. Altyapısını da biz bir şekilde sağlayacağız. Yeter ki mal sahibi gelsin ve kendi malını imar etsin tekrar... Kim istekliyse koçanı koçan, tapusu tapudur. Bunun kararını Türkiye ile birlikte Sn. Cumhurbaşkanı ve bizim hep birlikte verebileceğimiz bir durumdur."

"ERKEN SEÇİM YORUMU"

Seçime bir güvenoylaması için gidiyorum zaten. Muhalefet eleştirecek, diyecek bir şeyim yok. Koalisyon hükümetlerinin sorunları her zaman vardır. Ortağımızın mutlu olması bu hükümetten bizim için güzel bir şey. Belli ki devam etmek istiyorlar. Erken seçim istememeleri, benden memnun olduklarını gösterir. Ama koalisyonun sıkıntıları, görev süresi içinde Haziran'daki yerel seçimleri de düşünüyor olmam, çok sıkışmaması için...

Cumhurbaşkanı'nın bu anlamda bize yarattığı sıkıntılar da var. Onun için de güvenoyu almak istedim. Anayasaya göre Cumhurbaşkanı sorumsuz, Başbakan sorumlu. Bazı atamalar, görevden almalarda Cumhurbaşkanı ile sorun yaşıyoruz. Bunu da güvenoyu ile aşmayı düşünüyoruz.

Hukuk çok kesin hatları olan bir şey değil. Aynı cümleyi 3 hukukçu 3 farklı yorumlayabilir. Benim derdim niyet.

Sn. Akıncı'yı da suçladığım yok. Hiç saygısızlık etmek gibi bir durumda olmadım. Devlet ciddiyeti gereği aynısını Sn. Cumhurbaşkanı'na da gösteririm. Bir şeyi bana ikaz etmek isterse mutlaka dinler ve gereğini yaparım. Ama bu demek değil ki hissettiğimi söylemekten de geri kalayım.

"MECLİSİN DURUMUNDA DA TARTIŞMALI NOKTALAR VAR"

Halka gidip yeni bir güvenoyu almam gerektiğin i hissettim burada. Alınan YSK, mahkeme kararları olabilir, bizim aleyhimize görüş çıkmış olabilir, buna kesinlikle uyulur ve düzeltilir. Ama kasıtlı bir şekilde bir şey yapmak mümkün değil. Buradaki sebeplerden biridir erken seçimin.

Mutlaka tabii daha güçlü bir hükümet de şart. Bağımsızların mecliste söz alıp alamamaları bile tartışmalı... Meclisin durumunda da tartışmalı noktalar var. Parlamentonun da bir an önce buna ihtiyaç var.

CTP Milletvekili sayısı UBP'den fazla şu anda. Bir nevi 2013 seçiminden kalan bir sonuçtur. Bir yere oturması lazım. Yeni bir iradeye ihtiyaç var. Parlamentonun demokratik temsiliyeti anlamında da var. Dışta kalan partiler var, içeriye yüksek oylarla girebilecekleri konuşuluyor. Görelim bakalım gerçekten öyle mi... En önemlisi güçlü bir hükümet ihtiyacıdır.

Halkın en doğru kararı vereceğini düşünüyorum. Meclise kaç parti girmesi gerekiyorsa girecektir. Yüksek bir katılımla yeni parlamentonun oluşması gerekli. Parlamentonun en yüksek katılım ve en doğru seçimle oluşacağını düşünüyorum.

"ÖNCEKİ DÖNEMLERDE DE VATANDAŞLIKLAR YAPILDI. YAPTIĞIMIZ ONLARDAN DAHA BÜYÜK BİR OLAY DEĞİL"

Bakanlık olarak yapılan vatandaşlıklarda 10 yılın üzerinde çalışma izni olması yeterli.

Burada doğup büyüyüp 18'i doldurup henüz vatandaş olamamışlar, 20 çalışma izni olan ama 1 kez 30 günden fazla Kıbrıs'ta kalmış kişiler var,bir de ülkeye yatırım ve potansiyeli olan insanlar.

Yıllarca yapılmadığı için birikmiş ve bizim önümüzde kalmış. Yine de mecbur değil. Bunların güvenliği, sağlığı her şeyi olumlu geldiği takdirde kazanıyorlar. Bu kriterdekilerin yüzde 95'i ilk iki kriterdeki insanlardır. Sayı da 3 bin küsurlardaydı. Önceki dönemlerde de yapıldı vatandaşlıklar. Hiç de onlardan daha büyük bir olay değil. Acaba Rum tarafındaki kardeşlerimiz rahatsız oldu diye mi bu kadar rahatsız oldunuz dedim. Adamlar parayla dağıtıyor. Havaalanlarında ilan verilmiş orada.

Bana gelip bunu çok isteyen var, ben de ilgileniyorum. Yargıya başvurma hakları da var, yargı kararıyla adaya dönenler de var. Yargıya takılıp dönemeyenler de var.

Bizim kriterimiz çok net. Burada 5 yıl ve ağır hapis gerektiren ciddi bir suç işledi ve KKTC vatandaşı da değildir, ceza bitince sınırdışıdır. Ama mahkeme geri dönmesine karar vermiştir veya mahkeme ara emri verdiyse buna uymak zorundayız."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.