EĞİTİM
okuma süresi: 6 dak.

GAÜ akademisyeni Dr. Akyar, TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun KKTC ziyareti ile ilgili değerlendirme yaptı

GAÜ akademisyeni Dr. Akyar, TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun KKTC ziyareti ile ilgili değerlendirme yaptı

Girne Amerikan Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi Direktörü Dr. M. Sadık Akyar, T.C. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'na Onursal Doktora unvanı verilmesi ile düzenlenen tören ve Bakanın yaptığı konuşma ile ilgili görüşlerini kamuoyu ile paylaştı.

Yayın Tarihi: 01/02/19 13:51
okuma süresi: 6 dak.
GAÜ akademisyeni Dr. Akyar, TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun KKTC ziyareti ile ilgili değerlendirme yaptı
A- A A+
Dr. AKYAR; görüşlerini; Onursal Doktora unvanının anlamının, Çavuşoğlu'nun üniversitede yapmış olduğu konuşma ve Türk Dış Politikası ile ilgili konular olmak üzere üç ana başlık altında toplandığını belirtti.

Dr. Akyar açıklamasının devamında ise şunları söyledi;

"Öncelikle, GAÜ yönetim kurulunun ve müteakiben senatosunun bu konuda aldığı karar ve zamanlaması oldukça isabetlidir. Onursal veya Fahri Doktoralar, ilgili üniversitenin bulunduğu ülke veya faaliyet alanlarında hizmetlerde bulunmuş, bu konular ile ilgili, olağanın dışında katkı yapmış şahıslara verilmektedir. Kurucu Rektör Serhat Akpınar'ın yapmış olduğu konuşmada da belirttiği üzere; GAÜ olarak "Onursal Doktora" ünvanı, daha önce KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Raif Rauf Denktaş ileTC Cumhurbaşkanı R.Tayyib Erdoğan'a tevdi edilmiştir. Şimdi de, özellikle Kıbrıs davasına resmi ve şahsi katkıları, Crans Montana'da yapılan görüşmelerdeki yapıcı tavrı ve en son olarak Doğu Akdeniz'deki Hidrokarbon yataklarının paylaşımı ile ilgili Rum tarafının haksız tutumlarına karşı yürüttüğü politikalardan dolayı takındığı tavır, Kıbrıs davasına vermiş olduğu katkılar nedeniyle TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun bu ünvanı alması kararlaştırılmıştır.

Sayın Çavuşoğlu yapmış olduğu konuşmada; Kıbrıs davasında, bu deyimin de önemli olduğu öngörülmektedir. Çünkü Sayın Çavuşoğlu burada; "Kıbrıs Sorunu" vb. terimler yerine Sayın Denktaş'ın kullandığı "Kıbrıs Davası" terimini kullanmıştır. Türkiye'nin KKTC'ye verdiği ve verecek olduğu desteği yinelemiş, Crans Montana'daki görüşmelerin bilinmeyen yönlerini belirtmiş, sorunun çözümünde, KKTC tarafından benimsenmeyen hiç bir çözüm tarzının desteklenmediğini, herhangi bir diretme yapılmadığını, kısaca Türkiye'nin KKTC ile her zaman eşgüdüm halinde bulunduğunu belirtmiştir. Görüşmeler ve sorunun çözümü ile ilgili olarak en önemli konunun "Siyasi Eşitlik" temelinde olduğunu açıklamıştır. Sayın Çavuşoğlu daha sonra Crans Montana'da görüşme masasının, Rum tarafınca, sürekli oyalama taktiği yaptığını, ortaya kabul edilemez bahaneler öne sürüdüğünü, Rum tarafının bu uzlaşmaz tutumunun BM ve AB yetkilileri tarafından da tespit edildiğini, TC ve KKTC yetkililerinin masadan kalkmayarak, beraber hareket ettiklerini, bunun sonucunda görüşme masasının Rum tarafının üstüne devrilmesini sağladıklarını açıklamıştır. Tabi burada, görüşme masasının devrilmesi, Rum tarafının görüşmelerde takındığı olumsuz tavrı belirtmek için kullanılmıştır. Sayın Çavuşoğlu daha sonra; Kıbrıs'a gelme nedeninin, gelinen aşamayı KKTC yetkilileri ile beraber değerlendirmek, yeni yol haritasını belirlemek olduğunu belirtmiştir. Çünkü, hem Rum hem de Kuzey Kıbrıs'da bazı çevrelerce, Türkiye'nin Kıbrıs konusunda KKTC yetkililerini ihmal ederek kendi politikasını uyguladığı yönünde eleştiriler bulunmaktaydı. Sayın Çavuşoğlu bu açıklamalarının, Türkiye'nin KKTC'ye verdiği desteğin üzerine basarak belirtmesinin, bu konuda eleştirilerde bulunanlara bir cevabı olarak algılanması gerektiği öngörülmektedir. Çavuşoğlu ayrıca yüksek bir perdeden, üzerinde durarak, Kıbrıs adası etrafında bulunan enerji ve doğal kaynakların muhakkak adada yaşayan her iki toplum tarafından hakça paylaşımının esas olduğunu belirterek, Türkiye'nin bu konudaki kararlılığını yinelemiş, gelinen aşamada, Fatih araştırma gemisiyle sadece sismik araştırma yapılmayacağını, Alanya bölgesinde kurulan platforma ilave olarak, ikinci platformun da, KKTC yakınlarında kurularak deniz altında arama yapılacağını belirtmiştir. Bu da bize Türkiye'nin ulaştığı teknoloji ile, kendi petrol ve doğal gazını milli imkanlarla arayabilecek seviyeye ulaştığını göstermektedir.

Konuşmanın ilerleyen bölümlerinde, Çavuşoğlu tarafından; Türk Dış Politikası; adeta bir uluslararası ilşikiler dersi formatında anlatılarak yaşanan politik gelişmeler ilkeler halinde belirtilmiştir. Bunlar genel olarak; Atatürk'ün "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" ilkesi, Girişimci Dış Politika ve Dondurulmuş Sorunların çözümü olarak öngörülmüştür. "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" ilkesi ile Türkiye'nin kimsenin toprağında gözü olmadığını, Suriye'de Türkiye'nin yaptıklarından bahsetmiştir. Daha sonra "Girişimci Dış Politikayı" belirterek, artık, ülkelerin bekleyerek politika üretmeleri yerine, kendi ilke ve politikalarını ilgili ülkelere anlatarak gerçekleştirdiğini, Türkiye'nin de pro-aktif hareket ederek politika ve ekonomiyi beraber yönettiğini, bunun için de Afrika açılımını örnek vermiş, Türkiye'nin yıllardır süregelen "Dondurulmuş Sorunlarının" bulunduğu, bunlara karşı da kayıtsız kalmayarak, bunları çözmek için uğraştıklarını veya en azından Türkiye'nin çıkarlarına uygun olarak yönetmeyi hedeflediklerini belirtmiştir.

Törenin sonunda, GAÜ Siyasal Bilimler Fakültesi olarak, kendisinden Siyasal Bilimler fakültesi tarafından düzenlenecek bir konferans veya bir açılış töreninde ilk dersi vermesi için karşılıklı olarak mutabık kalınmıştır."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.