İÇ HABERLER
okuma süresi: 6 dak.

Mahrumiyet bölgesi Güzelyurt

Mahrumiyet bölgesi Güzelyurt

Ekonomist Mehmet Saydam "Adı gibi güzel, Mahrumiyet Bölgesi Güzelyurt " başlıklı yazısında "Bugün 26. yaşını kutladığımız K.K.T.C'nin bölgesel gelişiminde en son sırada gelen Güzelyurt, sahip olduğu zengin kaynakların mevcut iktidarlarca yanlış ve yetersiz kullanılmasından dolayı adanın en büyük "dışa göç veren" şehirleri arasında birinci sırada gelmektedir." diye yazdı. Saydam'ın yazısı şöyle:

Yayın Tarihi: 14/11/09 22:47
okuma süresi: 6 dak.
Mahrumiyet bölgesi Güzelyurt
A- A A+

Adı gibi güzel, Mahrumiyet Bölgesi Güzelyurt
Güzelyurt,Kuzey Kıbrıs'ın Kuzey-batısında yer alan Antik dönemde Yunanistan'dan göç eden Sparta'lılar tarafından tanrıça Afrodit için kurulduğu söylenen bir şehirdir. Trodos Dağlarına hâkim görüşü ve ılıman havası ile adanın narenciye dışında karpuz, kavun, nar gibi birçok meyve ve sebzenin yetiştirildiği Güzelyurt, Kıbrıs Adası'na ait değişik bitki türlerinin yoğunlukta oluşturduğu bir botanik bahçesi olarak da doğal güzelliğini Tarih ile birleştiren ender bölgelerimizden biridir.

Bugün 26. yaşını kutladığımız K.K.T.C'nin bölgesel gelişiminde en son sırada gelen Güzelyurt, sahip olduğu zengin kaynakların mevcut iktidarlarca yanlış ve yetersiz kullanılmasından dolayı adanın en büyük "dışa göç veren" şehirleri arasında birinci sırada gelmektedir.

Annan Planı referandumunun Güzelyurt için adeta bir milat olduğuna inanan ve plan sonrası bu bölgeye büyük yatırımlar yapmayı hedefleyen İktidarlar, yine bölge halkının istek ve taleplerine önem vermeyerek bölgenin kalkınmasına olanak sağlamamışlardır.

Halen unutulmuş bir bölge olan Güzelyurt'ta "narenciye üreticileri" ayakta kalabilmek için, onları kandırdığını söyleyen Hükümete seslerini duyurmak amacı ile son günlerde artarak devam eden bir dizi eylemler yapmaktadırlar. Aslında bu üreticileri yok eden 26. Yaşını kutlayan KKTC iktidarlarının tamamıdır.

Yıllarca bu ülkenin su sorununa çözüm bulmaktan aciz iktidarlar, Güzelyurt bölgesinde bulunan kaynaklarından üretilen suyu tüm adaya dağıtmışlardır. Zaman içinde artan nüfusun daha çok su tüketmesi nedeni ile bölgedeki su kaynakları son rezerve kadar kullanılmak zorunda kalmıştır. Her tarafı denizlerle çevrili ülkemizde gerekli yatırımı yapamayan ve ülkenin ihtiyaç duyduğu suyu tedarik edemeyen iktidarlar, Güzelyurt bölgesindeki sınırlı kaynaklardan üretilen ve Lefkoşa'ya nakledilen suyun naklinde %20 lere varan kaybı dahi önlemek için hiçbir altyapı yatırımı yapmamışlar ve milyonlarca ton su kaybının yani milli servetimizin boşa gitmesine seyirci kalmışlardır.

Bugün yıllarca suyunu çaldığımız Güzelyurt halkının tarıma dayalı ekonomisi çökmüştür…Neden mi? Çünkü su kaynakları aşırı ve hesapsız kullanımdan dolayı kurumuş veya bir çoğu tuzlanmıştır. Üretici mevcut tuzlu kaynak sularını kullanabilmek adına mecburen arıtım yapmak zorundadır. Bu da başta narenciyeyi ve tarıma dayalı tüm ürünlerin üretim maliyetini yükseltmektedir. Bu yüksek maliyetler ile ne iç pazarda ne de dış pazarda rekabet etmek şansı bulamayan üreticiler, arazilerindeki ağaçları keserek inşaat alanına çevirmektedirler. Ancak 2004 yılı sonrasında Ülkemizde yaşanan büyük inşaat patlamasından dahi nasiplenemeyen Güzelyurt'un suçu ne? Bir toprak üzerine bile ev yapamayan bu halkın, suyu gibi toprağı da mı kalitesiz? HAYIR…Kalitesiz olan toprak değil, toprak üzerinde "egemenim" deyip, toprağına sahip çıkmayan KKTC'nin.


Bugün adanın en verimli topraklarının, en güzel doğasının olduğu Güzelyurt bölgesi sadece tarımla da değil, yaşlı turizmi, tersane, liman ve marina için en uygun bölge konumundadır. Bir zamanlar bu bölgede faaliyet gösteren Sunzest Ltd, Unipac Ltd, Meyna Ltd gibi başarılı olmuş şirketler bugün tarihte kalmıştır. 1974 sonrasında hazır bulduğumuz Cypfruvex i dahi işletemeyen iktidarlar, Güzelyurt için hangi açılımı öngörüyorlar? Eski bir yatırımın dış görünümünü yeniden boyayıp hizmete açmak eğer bölgeye yatırım ise neden gençler Güzelyurt'tan dışarıya göç etmeye devam ediyor?

Ben şahsım adına kabul edilir, yaşayabilir bir çözümden yanayım. Ancak Güzleyurt insanının 'kamyon kapının önünde eşyaların yüklenmesi için bekliyor' duygusuyla yaşamasına ve ekonomik gelişmişliğin dışına itilmesine de şiddetle karşıyım. Bu insanlar sahip oldukları zenginlikleri ekonomiye katmak istiyorlar. Topraklarına sahip çıkmak istiyorlar. Üretim yapmak istiyorlar.

Eğer sözlüklerdeki yer aldığı üzere Egemenlik "Devletin toprakları üzerinde olan yönetim hakkıdır" tanımı doğru ise, 26.yaşını kutladığımız Egemen KKTC'ni yöneten İktidarlar, Güzelyurt bölgesine hak ettiği ilgiyi vermek zorundadır.

Ayni çoğrafyay paylaştığımız İsrail, Tunus, Fas gibi birçok ülkenin denizden yaptığı arıtma ile tarım sektöründe büyük bir söz sahibi olduğu bilinen bir gerçektir. Bugün çölü sulayıp tarımda söz sahibi olan Dubai buna en güzel örnektir. 26 yıldır izalasyonlar altında ezilen KKTC, ürettiği ürünlerde Dünya pazarında rekabet edebilme olanağına sahip olduğu gün, gerçek anlamda izalasyonları aşmayı da başaracaktır. Düşünün, tüm Dünya'ca tanınan ama yüksek maliyet ile ürettiğini iç piyasaya dahi satamayan bir ülke ekonomisi mi yoksa Dünya'ca farklı tanımlanan ama düşük maliyetler ile ürettiğini Dünya piyasalarına pazarlayan bir ülke ekonomisi mi daha güçlü olur? Üretebilen ülkeler rekabet edebilir ve ekonomik gelişimi daha hızlı gerçekleştirebilir gerçeğinden hareket ile, tarımın bugün en yoğun şekilde yapıldığı Güzelyurt bölgesine hak ettiği değerin verilmesi, 26 yaşını kutladığımız KKTC nin bugünkü ve gelecekteki en büyük ekonomik kazancı olacaktır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.