İÇ HABERLER
okuma süresi: 8 dak.

IKEA nın Yarattığı gerçek...

IKEA nın Yarattığı gerçek...

Ekonomist Mehmet Saydam "IKEA nın Yarattığı gerçek.." başlıklı yazısında "Bir haftadan beri ülkenin gündemine oturan "IKEA" dergilerinin KKTC de dağıtımı ile ilgili birçok görüş ve söylev ortaya atılmıştır. Şahsen bunun nedeni veya kimler tarafından yapıldığından, doğru veya yanlış olduğundan daha çok, kamuoyunda yarattığı tartışma ortamı beni mutlu etmiştir. Mutlu etmiştir diyorum çünkü müzakerelerin hale hazırda sürmekte olduğu ve Şubat 2010 döneminde bir referandumdan bahsedildiği bu günlerde, IKEA dergisinin yaratığı tartışma konusu aslında "Güney ile Kuzey arasındaki Ekonomik Rekabet" dir." diye yazdı. İşte Saydam'ın yazısı:

Yayın Tarihi: 12/12/09 19:13
okuma süresi: 8 dak.
IKEA nın Yarattığı gerçek...
A- A A+

Bir haftadan beri ülkenin gündemine oturan "IKEA" dergilerinin KKTC de dağıtımı ile ilgili birçok görüş ve söylev ortaya atılmıştır. Şahsen bunun nedeni veya kimler tarafından yapıldığından, doğru veya yanlış olduğundan daha çok, kamuoyunda yarattığı tartışma ortamı beni mutlu etmiştir. Mutlu etmiştir diyorum çünkü müzakerelerin hale hazırda sürmekte olduğu ve Şubat 2010 döneminde bir referandumdan bahsedildiği bu günlerde, IKEA dergisinin yaratığı tartışma konusu aslında "Güney ile Kuzey arasındaki Ekonomik Rekabet" dir.

Bugün bazı Siyasi Parti lideri kurulacak yeni yapıda "Egemenlik" başta olmak üzere birçok farklı konu hakkında görüşler ortaya koymaktadırlar. "Federal yapıda seçim sistemi şöyle olsun – böyle olsun aman biz Kuzey olarak yönetimde mutlak söze sahip olalım, …e ortağımızı da kırmayalım aman bu iş de bozulmasın ama 1960 'ı da unutmayalım v.s…"

İki toplum arasında sürmekte olan görüşmelerdeki en önemli konu altı başlık altında toplanan "EKONOMİ" dir. Bugün bazı başlıkta fikir sahibi olan halkımız ve siyasilerimiz, Ekonomi başlığında hiçbir fikre sahip değildirler.

Günümüz toplumlarında ekonomi, sosyal yaşamın belirlenmesindeki temel faktördür. Özellikle de bizim adamızda olduğu gibi iki farklı toplumun oluşturacağı bir birliktelikte. Düşünün, tamamen bizlerin arzu ettiği; Yönetim ve Güç Paylaşımı, Mülkiyet, AB, Toprak ile Güvenlik ve Garantiler başlıklarında Güney Kıbrıs tüm isteklerimize "evet" dedi. Olması imkânsız ya, farz edelim ki rüyalarımız gerçek oldu eşit ve dengeli bir anlaşma ile yeni bir yapıya iki kurucu devlet olarak ortak olduk. Soruyorum sizlere bu dengeleri ne bozar? EKONOMİ!!!

İki kurucu Devletin oluşturacağı ortak bir yönetimde, ekonomik güç-ekonomik rekabet sizce bu yapıyı ne kadar etkiler? Ben anlatayım; Ekonominin genel dengesi denildiğinde anlaşılması gereken makro düzlemde, gelir ve harcama ilişkileridir. Bu ilişkinin bir yanında toplam arz, ya da ulusal üretim ve ülke dışından sağlanan mal ve hizmetler, öbür yanında da toplam talep yani tüketim, tasarruf (ve yatırım) ve dışsatım yer almaktadır.

Bugün itibari ile Adada yaşayan iki toplumun arasında ne makro ne de mikro bazda ekonomik dengesinden hatta rekabetinden söz etmek mümkün değildir. Oluşturulması planlanan ortak bir Devlet yapısı içerisinde genel ekonomi içindeki yönetim hangi tarafın elinde ağırlıklı olarak bulunursa, o toplum veya o kurucu Devlet diğerine karşın ezici bir üstünlük sağlayacaktır. Bu ekonomik dengesizlik de çok kısa bir zaman içerisinde kurulmuş olan Ortak Devletin tüm noktalarındaki eşitlikleri kökten yok etmesi kaçınılmazdır.

Cumhurbaşkanlığında oluşturulmuş olan Ekonomi Danışma Kadrosunda bulunan üç arkadaşımızın kimler olduğu konusunda herkes bilgi sahibi olmakla beraber, ortaya koymuş oldukları ve masada tartıştıkları yapının ne olduğu hakkında kimsenin bilgisi bulunmamaktadır. Mesleki kariyer olarak iyi bir noktada yer alan bu üç arkadaşımıza güvenmekten başka çaremiz de yoktur. Ancak kapalı kapılar ardında konuşulan ekonomi başlığına konu alt başlıklar ile ilgili şahsımın almış olduğu duyumlar doğrultusunda; KKTC nin 2010 yılı Bütçe Yasa Tasarısı gibi fiili verilerin dikkate alınmadan sürdürüldüğü açıkça belli olan bu çalışmalarda yer alan "Mali Politikalar" ın alt başlığındaki "Vergi" konusu beni oldukça rahatsız etmiştir. Belki konunun çok geniş bir alana yayılmış olmasından dolayı ve mesleki bilgi haricinde mesleki tecrübenin çok daha fazla önem taşıdığı bu noktada, Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Kadrosunun biraz daha genişletilmesinin uygun olacağı düşüncesindeyim. Tabi mevcut iktidarın Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Kurulunca izlenen politikalara vermiş olduğu destek veya görüş konusunda da herhangi bir bilgiye sahip değiliz. Özellikle "Vergi" konusunda taşıdığım endişelerime, benim tanıdığım kadarı ile meslektaşım olan Sn. Maliye Bakanı Tatar'ın da ayni paralellikte endişe taşıdığı inancındayım.

Toplumumuzun geleceğindeki temel etken olan "Ekonomi" başlığı, diğer konulardan çok farklı olarak başta Bütçe Dengeleri, ekonomik rekabet, iş gücü, kamu maliyesi, vergi, sosyal güvenlik, uluslararası ilişkiler, Merkez Bankası, Bankalar v.b birçok alanda detay bir çalışmayı gerektirmektedir. Bu noktada da açıkça ifade etmek isterim ki böyle bir yapıyı oluşturmak, tartışmak ve masada savunmak kitaplarda yazan ekonomik kuramlar ile doğru orantılı değildir. Bundan dolayıdır ki 1960 tecrübesini taşıyan ve halen ülkemizde birçok farklı alanda Danışmanlık hizmeti vermekte olan Ekonomi Bürokratlarının, bu üç kişilik Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Kadrosuna gözlemci olarak katılması gerekmektedir.

Bir köşe yazarının dediği gibi "Güneyde vergi ödeyen bir kurum, kuzeye nasıl mal satabilir?" gibi görünüşte çözümü kolay gözüken ama detayda vergi sisteminde ve dolayısı ile Devlet Bütçelerinde, ekonomik dengede büyük açıklar vermesi olası işlemlerde Kuzeyin önerisi nedir? İki ekonomi arasında rekabeti koruyucu önlemler nelerdir? Ortak Devlete bağlı kurucu Devletlerin ekonomi üzerindeki ağırlıkları nelerdir? Serbest mal, hizmet, sermaye dolaşımının kaideleri nelerdir? Hangi vergi kim tarafından hangi oranda nasıl toplanacaktır? Toplanan vergi nasıl dağıtılacaktır \ kullanılacaktır? Kuzeyin küçük ekonomisinin Güney ekonomisi karşısında rekabet şansı nedir? Bu rekabet şansını yaratmak için Kuzeyin önerileri nelerdir?

Sn.Maliye Bakanıma haklı olarak her fırsatta Güneyde alışveriş yapılmaması konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Sormak isterim, neden Güneyde alışveriş yapıyoruz? veya Güneyde alışveriş yapanlar kim? KKTC deki özel sektöre karşı nefret duyan insanlar mı var? yoksa Görgüsüzlük mü?...

Aslında cevap açık…Maliyet odaklı rekabet edemeyen zayıf bir KKTC ekonomisindeki talebin, Güneydeki güçlü ve rekabetçi bir ekonomiye kaymasından daha doğal ne var ki!!! Bugün gümrük kapılarındaki sıkı kontrol !!! dan korkan halkın araba bagajında saklayarak Kuzeye geçirdiği ürünlerin, bir barış sonrasında gümrük hattının ortadan kalkması ile ne boyutlara ulaşacağını hesaplayan var mı? Olası bir ortak Devlet yapısında Ekonomik gücün Güney Devletinin elinde toplanmasının neden olacağı siyasi-sosyal ve ekonomik yıkımı düşünen var mı? Bunları düşünerek önlem alan var mı? YOK…O zaman bilinmelidir ki, bu görüşmelerde ekonomi en önemli başlıktır ve bu başlık derhal tartışmaya açılmalıdır. Ekonomik dengeler bu ülkenin geleceğidir. Hani son zamanlarda sokaklarda görüyorsunuz ya "Göç Yasasına Hayır" pankartlarını…Ekonomik dengeyi Kuzey olarak sağlayamaz isek, işte o zaman 1964 yılında adanın farklı noktalarından kuzeye yaşanan göç bu kez adadan başka ülkelere gerçekleşecektir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.