EKONOMİ & FİNANS
okuma süresi: 7 dak.

Süreç: Ev ödevimizi yapmalıyız

Süreç: Ev ödevimizi yapmalıyız

<P>DAÜ Öğretim üyelerinden Yenal Süreç, "2009'a veda ederken 2010 Yılından Ekonomik Beklentiler" başlıklı yazısında "KKTC de krizi en kolay aşmanın yolu dış gelişmelerin olumlu yönlü seyretmesi ile yakından ilintilidir. Ancak yinede yakalanacak büyüme trendinin sürdürülebilir olması, kendi ev ödevlerimizi gerektiği şekilde yapmamızla alakalıdır. Her büyüme dönemi sonrasında yere çakılmamak adına gerek kamu yönetiminin reform edilmesi, piyasaların işleyişini güçlendirecek yasal ve idari düzenlemelerin yapılması çok önemli beklentiler olacaktır. Evet 2010 yılına krizle giriyoruz ama 2010 yılının 2009 yılına göre daha olumlu beklentiler içeren bir yıl olacağı açıktır. Bu nedenle dalgayı doğru noktada ve doğru araçlarla yakalamak ve ulaşılabilecek en uzak mesfaye gitmek başlıca hedefimiz olmalıdır." diye yazdı. Yenal Süreç'in yazısının tümü şöyle: </P>

Yayın Tarihi: 04/01/10 08:32
okuma süresi: 7 dak.
Süreç: Ev ödevimizi yapmalıyız
A- A A+

2009'a veda ederken 2010 Yılından Ekonomik Beklentiler

KKTC de tüm dünyada olduğu gibi 2009 yılını kriz ve buna bağlı ekonomik küçülme ile kapatıyor. Her ne kadar da küçülmenin oranı resmi olarak açıklanmamış olsa bile, 2009 yılı sonunda %4-6 arası negatif bir gelişme şaşırtıcı olmayacaktır. Ülke ekonomisinin 2007 yılında başlayan daralma süreci 2008 yılında da devam etmiş, üzerine küresel krizin eklenmesiyle de daralma en üst seviyeye ulaşmıştır. Peki bu tablo önümüzdeyken 2010 yılından neler beklenebilir diye bir ufuk turu yapacak olursak bir kaç noktanın üzerinde durmak gerekecektir. Bunlar sırasıyla yerel ekonomik gelişmelerin neler olabileceği, Türkiye ekonomisinin performansı (ki dolayısıyla Türk Lirasının seyri) ile Kıbrıs'ta veya bölgede yer alabilecek olumlu veya olumsuz gelişmeler diye üç ana başlığa ayrılabilir.

Yerel gelişmeler altında sektörel gelişmeler ve kamunun ekonomiye yön verme adına atacağı adımlar ve uygulayacağı politikaları işaret etmekteyim. Bu anlamda gerek var olan krizden çıkış, gerekse ekonomide var olan yapısal sorunların giderilmesi adına yapılabaileck çalışmalar göz önüne alınmalıdır. Özellikle 2008 yılı sonunda tüm dünyayı saran küresel krizin bir şekilde ülke ekonomimizi de etkiler duruma gelmesi bu sıkıntıyı aşmak adına ilave tedbir ihtiyacını ortaya koymuştur. Bu anlamda da gerek bütçe uygulamaları gerekse yapısal düzenlemelerle ekonomiye yön göstermek gerekmektedir. Ancak şu ana kadar atılan adımların istenilen etkiyi yapmadığı ortadadır. Gerek tüketicilerin gerekse yatırımcıların kriz nedeniyle kasılmaları ve harcamalarını kısmaya devam ettikleri ortadadır. Bu nedenle kamu yatırım ve harcamalarının devreye girerek ekonomiye katkı yapması beklenebilecekken henüz meclis gündeminde bulunan 2010 Mali yılı Bütçe Yasasının da mütevazi artışları ile bu anlamda bir deva olmayacağı anlaşılmaktadır. Daha da kötüsü bütçeye destek olabilecek anlamda reform ve düzenlemelere yönelik olarak ta herhangi bir siyasi isteklilik göze çarpmamaktadır. Bütçede öngörülen açığın yerel kaynaklardan karşılanacak olması daha verimli alanlarda kullanılabilecek özel fonların veimsiz kamu harcamalarına gitmesi anlamına gelen ekonomide "dışlama etkisi" yaratabilme riski de taşımaktadır.

Geriye kalıyor özel sektör faaliyetleri ve sektörel yatırımlar. Kriz ortamında bu alanda da 2010 yılı içerisinde çok ciddi bir atılım beklenmediğini belirtmek gerek. Milli gelir içerisindeki payı gereği önemli sektörlerden olan, ticaret ve turizm alanlarında ekonomik durgunluğa bağlı küçülmenin devam ettiği ithalat rakamlarından da görülebilmektedir. Ancak 2010 yılında dış talebe bağlı gelişmeler yoluyla bir canlanma beklentisi olabilecektir. Bu da ağırlıklı olarak Türkiye ekonomisindeki olumlu gelişmelere bağlıdır. Her ne kadar da Türkiye ekonomisindeki daralmanın hız kesmeye başladığı haberleri gelse de, toparlanmanın 2010 yılı ikinci yarısnı bulabileceği ifade edilmektedir. Bu da demek oluyor ki KKTC ekonomisinin Türkiye ekonomisinden alacağı olumlu hava ancak 2010 sonlarını bulabilecektir. Ancak bugünden atılabilecek bazı adımlarla 2010 yılına daha olumlu katkı yapabilecektir. Örneğin mevsimsel talep yapısına sahip olan turizm ve üniveriste sektörlerinin gerek tanıtım yoluyla gerekse var olan sorunlarının giderilmesine yönelik atılacak adımlar yoluyla, bu alanlardaki dış talebi canlı tutarak ekonomik canlanmaya olumlu katkı yapılabilir. Ekonomide özel uygulama gerektiren alanlardan bir tanesi de inşaat sektörüdür. Özellikle 2002-2006 arası dönemde ekonominin motor gücü olan bu sektör hem dış talepteki daralmaya bağlı olarak hem de sektördeki aşırı ve düşük kalite üretim sonucu patlama öncesi dönemlere geri gelmiş durumdadır. Bu alanda da 2010 yılında var olan arz fazlasının uygun yollardan giderilmesi ve sektörün tekrar rantabl çalışabilir hale getirilmesi için ilave düzenlemelerle desteklenmesi gerekmektedir. Bu anlamda hem dış talep desteği hem de yerli talebin devreye sokulması için özel kredi programları uygulanabilir.

Son olarakta ekonominin kendi dinamikleri dışında olan bölgesel gelişmeler ve Kıbrıs sorununda ortaya çıkabilecek gelişmelerin etkilrine değinmekte fayda vardır. Adamızın bulunduğu Ortadoğu coğrafyasının sürekli siyasi ve askeri süprizlerle dolu olması nispeten bir istikrarsızlık yaratabilmektedir (Geçmiş yıllarda yaşanan Körfez savaşlarının etkisi çok net hissedilmiştir). Ayrıca Kıbrıs sorunun çözümüne yönelik çabaların sonuca doğru yaklaşmasının pozitif etkilerini de 2002 sonrası dönemde de tecrübe etmiş bulunmaktayız. Adada devam eden görüşme sürecinden çıkabilcek kısıtlı içerikteki bir anlaşmanın bile Kıbrıs içerisindeki günlük hayatı kolaylaştırıcı etkiler içermesi ekonomi üzerinde olmulu etki yapabilme potansiyeli taşımaktadır. Özellikle bu tarz olumlu gelişmelere bağlı Avrupa Birliği tarafından gelebilecek olumlu açılımların (Doğrudan Ticaret, Mali Yardımın uzatılması vs) da ekonomiye olumlu katkılar yaparak krizin daha çabuk açılmasına yardım edebilecektir.

Kısacası krizi en kolay aşmanın yolu dış gelişmelerin olumlu yönlü syretmesi ile yakından ilintilidir. Ancak yinede yakalanacak büyüme trendinin sürdürülebilir olması, kendi ev ödevlerimizi gerektiği şekilde yapmamızla alakalıdır. Her büyüme dönemi sonrasında yere çakılmamak adına gerek kamu yönetiminin reform edilmesi, piyasaların işleyişini güçlendirecek yasal ve idari düzenlemelerin yapılması çok önemli beklentiler olacaktır. Evet 2010 yılına krizle giriyoruz ama 2010 yılının 2009 yılına göre daha olumlu beklentiler içeren bir yıl olacağı açıktır. Bu nedenle dalgayı doğru noktada ve doğru araçlarla yakalamak ve ulaşılabilecek en uzak mesfaye gitmek başlıca hedefimiz olmalıdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.