YKP: Zamanla oynanmamalı

Görüşecek bir şey kalmadığı çoktan beri bellidir. Yeni görüşme konuları yaratmak için görüşme ustalarının icatları artık sırıtmaya başladı. Çok toplumlu yerlerde federatif çözümler için görüşme yapılırken sayıca az olanların rahatlaması için önerilen hususlardan bir tanesi de çapraz oylamalardır. Diğer siyasi eşitlik garantileri yanında çapraz oylama da önerilir ki adaylar hakkında veya önemli kararlar hakkında en azından diğer toplumun bir kısmının da rızası aransın. Böylece işbirliği zorunluluğu olan hususlar çoğaltılır ve seçilecek olanların diğer toplumdan insanlarla da uzlaşması sağlanır.

Seçilmek için Senato içinde Türklerle de uzlaşması gereken Rum adayın neler yapması gerekeceğini düşünürsek bunun değerini anlarız.

Ancak bizde sayıca çok olan bunu öneriyor ve sayıca az olan bunu kabul ederek taviz vermiş oluyor gibi davranılıyor.

Kıbrıs Rum tarafındaki uzlaşma karşıtlarının sert tepki göstermesi onların şanındandır, Türk tarafındaki uzlaşmazların tepkisi de öyle çünkü ne kabul edilirse onlara göre korkulacak bir şeydir ancak çapraz oy ilkesi sayıca az olanın yararınadır ve barışı destekleyenler tarafından önerilir. Sn. Talat'ın bunu kabulü bir taviz değildir.

Ancak önerinin onayı Türkiye'den geldiğine göre UBP'nin devlet ciddiyetinden ve devlet adamlığından bahsetmesi ve gene de karşı olmaya devam edeceğini açıklaması dıştan kumandalı yönetimin siyaseti ne hale soktuğunu gösterir ki bu halkın iradesinin hiç kaale alınmadığını kanıtlar.

Kabul edilirse 1960 antlaşmalarından bile daha kötü bir durum olacağını açıklayan UBP yetkilileri öneri Türkiye'nin desteğini aldı diye devlet adamlığının gereği olarak savunulması gerektiğini açıkladılar. O zaman halk doğru ve yanlışın Türkiye'nin kararı olduğunu icap ederse felaketi bile kabul etmek gerektiğini düşünmelidir. Öyleyse bunlar ne için aday olurlar ve ne için seçilirler? Eroğlu seçilmiş olsaydı ve Hristofias önerisini sonra yapsaydı bir şey değişecek miydi?

O nedenle, Kıbrıs'ın ayakaltında kalmasına neden olacak olan ve adına Türk-Yunan dengesi denilen diğer Türkiye önerilerinin desteklenmesinde de Kıbrıs'ın çıkarı değil Türkiye'nin isteği söz konusudur.

Kıbrıs'ın nüfus yapısını temelden değiştirme tehlikesi taşıyan, AB tarafından asla kabul edilmez bulunacak olan ve Kıbrıs'ın iyi yönetilmesini hiç kaale almayan önerilerle sadece zamana oynadıklarını kanıtlamaktadırlar. Kıbrıs'ın iyi yönetilmesini düşünenler hem merkezi idareyi güdük hale getirmek hem de akla hayale gelmeyecek kadar çok eşitlik garantileri istemezler. Bu da yetmezmiş gibi işin içine AB'yi de katmak demek olan birincil hukuk yapma iddiasını katmak ve arkasından ebediyen Türkiye'nin garantisini sağlamak peşinden koşmazlar; çünkü bu yaptığına da güvenmemektir.

Hala daha zamana oynamakla kimsenin kazançlı çıkacağı yoktur buna son verilmelidir.

YKP Basın Bürosu