EKONOMİ & FİNANS
okuma süresi: 7 dak.

Ekonomide kayıp yıl kayıp dönem

Ekonomide kayıp yıl kayıp dönem

Başbakan eski yardımcısı Salih Coşar, "Ekonomide kayıp yıl kayıp dönem" başlıklı yazısında "2010 yılının ilk ayında Orams davasını kaybettik. Alınan karar ekonomimiz için bir deprem olacaktır. Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıs Türklerine yargı kararları ile dayatma çabalarını artırmış bulunmaktadır." diye yazdı. Coşar'ın yazısının tam metni şöyle:

Yayın Tarihi: 03/02/10 10:01
okuma süresi: 7 dak.
Ekonomide kayıp yıl kayıp dönem
A- A A+

2007'den itibaren ekonomide büyüme vites küçültmeye başladı. Bu küçülme 2008 ve 2009'da devam etti.

2009 maalesef KAYIP YIL olmuştur. 2009 da tahminler ekonominin %-6 oranında küçüleceğini göstermektedir.

2009'da durum şöyle olmuştu:

2003-2007 de parlak günlerin simgesi olan İNŞAAT sektörü 2008'den itibaren durmuştur. İnşaat 300 kalem malı sürükleyen bir setördür. İnşaat darbe yediğinde bu yan sektörlerin tümü de zora girer. İnşaat sektörü çöküşe devam ediyor.

Sanayi de durgunlukta. Sanayide kapasite kullanım oranı %50'nin altında. Sanayi tesislerinin %23.5'i kapasitesinin %25 altında çalışıyor.

Hizmet sektöründe Üniversitelerimiz için geçmişte Kontenjan kavgası yapıyorduk. Şimdi kontenjanların %30'unu ancak dolduruyoruz.

Turizmde sezon parlak geçmemiştir.

İthalat ve ihracatta büyük düşüşler olmuştur.

Tarımda, hayvancılıkta, narenciyede sorunlar vardır.

2010 yılının ilk ayında Orams davasını kaybettik. Alınan karar ekonomimiz için bir deprem olacaktır.

Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıs Türklerine yargı kararları ile dayatma çabalarını artırmış bulunmaktadır.

İngiltere İstinaf Mahkemesi Orams davasında nihai kararını verdi. Kıbrıslı Rum Metis Apostolidis'i haklı buldu. Bu kararla İngiliz İstinaf Mahkemesi GKRY Mahkemelerinin KKTC'deki taşınmaz mülklere ilişkin aldığı kararların İngiletere'de uygulanabileceğini bildirmiştir.

İngiliz İstinaf Mahkemesi yukarıda kaydedilen kararı vermeden önce ATAT'a "AB Muktesebatının uygulanmadığı bir ülkede ihlalleri ilgilendiren mahkeme kararlarının diğer AB ülkesinde uygulanıp uygulanamayacağı" sorusunu sordu ve olumlu cevap aldı.

Bu kararın ekonomik olarak etkileri olacağı aşikardır. Özellikle çöküşe gitmekte olan İnşaat sektörü maalesef bu kararla daha da bir durgunluk ve çöküşe gitmeye devam edecektir.

Çünkü;
i- Rum malı üzerine inşaa edilen mülklerin değeri azalmaya başlayacak. Aslında azalmaya başlamıştır.
ii- İngiliz vatandaşları ellerindeki malları elden çıkarmak için değer düşünmeye başlayacaklardır.
iii- Rum malları değer kaybedince ipotek durumunda bankalar etkilenecektir.
iv- İnşaat sektöründe yeni yapımlar çok azalacaktır.
v- Yeni yapımların azalması yan sektörleri zora sokacaktır.
vi- Ekonomiye 2004' ten beri tetikleyen inşaat sektörü hemen hemen duracak ve büyüme küçülecektir.

Orams davasının sonuçları ile birlikte, devam eden görüşme sürecinde mülkiyet konusunda Türk tarafının zora gireceği aşikardır.

Bu şartlar altında 2010 yılı nasıl olacak?

2009'da öngörülen %6 küçülme baz alınarak 2010'da %3-4 büyüme bekliyoruz. Bu büyüme moral vericidir. Ancak ekonomiyi düzlüğe çıkartmak için yeterli değildir.

2010 yılına kötü başladık. İlk 6 ay seçimler dönemi olacak. Bu durum ve şartlarda ekonomi için 2010'un ilk yarısını KAYIP DÖNEM olarak niteleyebiliriz. 2010'un ikinci yarısı ise İYİLEŞME DÖNEMİ için UMUT olabilir mi? İkinci yarı yılda şimdilik SİSLİ bir DÖNEM olarak görülmektedir.

Ekonomiye canlılık, hareketlenme nasıl, nereden gelecek?

Ekonomide dinamizmin göstergesi YATIRIMDIR. Kamu yatırımlarında son yıllarda azalma olduğunu görüyoruz. 2010 yılında da kamu yatırımları yeterli değildir. Yatırım harcamalarına Devlet artırarak devam edecekmi? Yoksa iş özel sektöre mi kalacak. Özel sektör, özellikle inşaat sıkıda olmaya devam edecekse ne olacak?
Özel sektörde istihdam yaratamıyor. Kanayan yara işsizlik.

Bütün dünyada ekonomiyi tetiklemek için hükümetler harcamalarını ve yatırımlarını artırmalıdır.

Bütçe hedeflerini tutturmak önemlidir ve başarıdır. Ancak Maliye Bakanlığı bütçede kemeri gevşetmez ise ve bütçe açığından çekinirse işsizlik sorunu giderilebilir mi?
Nerde kaldı ki 2010 yılında gelir kalemlerindeki hedeflerin tutturulması kolay olmayacaktır. Bu durumda kamuda elde olan sadece Anavatan Türkiye'nin hibesi olan yatırım bütçesidir. Alt yapı yatırımlarının tetiklenmesi için kaynak aranmalı ve yaratılmalıdır.

İş ve aş yaratan mekanizmalar oluşturmalıyız.

Dileğimiz 2010 ikinci döneminin UMUT dönemi olmasıdır.

Krizden etkilenmeyen ve karlarını artıran tek sektör bankacılıktır.

Piyasa koşulları kötü iken bankalar nasıl iyi olabilir?

Bankacılık sektöründe kredi fazileri, mevduat faizlerinin iki buçuk ya da üç katı düzeyindedir. Kredi faizleri elbette mevduat faizlerinden yüksek olacaktır. Ancak dünya ölçeği ile mukayese edersek arada büyük oranda fark olduğunu görürüz.

Bir yıl vadeli mevduata %8-10 arasında faiz verirken, yıllık bazda kredilerde %20-30 arasında faiz uygulanmaktadır.

Devlet Bankalarının faizleri düşmezken; Özel Bankalardan faizlerini düşürmesini istemek bir sonuç getirmez.

Sonuç olarak tabloya bir bütün olarak bakmak gerekir. Ekonomiyi düzenleyenler, regule edenler, politka üretenler resme tepeden bakıp etkileyebilecekleri değişkenleri iyi düşünerek, bir sonraki adımı görerek ayarlamalıdırlar.

Ekonomide büyüme ve canlılık hedefleniyor ise, eş zamanlı olarak girdi maliyetlerini aşağıya çekecek ve yatırımları artıracak kaynak bulunmalı ve bunlar koordineli bir biçimde uygulanmalıdır. Bir taraftan imalatın giderleri düşürülmeli, finans sektöründe faiz oranları subvansiye edilmeli, diğer yandan kamu yatırımları artırılmalı, kamudaki istihdamlar dondurulmalı, hizmet sektörünün (Turizm ve Eğitim) geliştirilebilmesi için Türkiye nezdinde gerekli girişimler yapılmalıdır. Tüm bunlar kaynak gerektiren konulardır. Ve tabii ki Türkiye nezdinde kendimizi ve ihtiyaçlarımızı doğru anlatmamız halinde gerçeklebilecek uygulamalardır.

Umarız 2010 yılının ikinci döneminde bu yönde adımlar atılır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.