"Kimse sorumluluktan kaçmasın!"

Yaşanan sel felaketlerine "doğal afet" diyerek,
Sorumlululuktan kurtulma kolaycılığını
Kınıyoruz!...

• "ÇEVRE" artık layık olduğu değeri görmelidir!.

• Yapılan yanlışlarla, güzel ülkemiz, hiç hak etmediği biçimde geriye götürülerek "GERİ KALMIŞ ÜLKE" durumuna düşürüldü.

• Ders çıkarmazsak, "DAHA BÜYÜK FELAKETLERLE YÜZLEŞMEMİZ KAÇINILMAZDIR"

Bu yoğunlukta yağışını özlediğimiz, ancak geçmiş kayıtlarda birçok kez görülmesine rağmen artık her seferinde yıkım getiren yağmurlarla ortaya çıkan manzara çok düşündürücüdür ve "ibretle değerlendirilmelidir". Betonlaşmayı, doğal alanların talanını, ülkemiz için "yıkıcı bir sel" felaketine benzetirken, "doğaya ters" yapılaşmaların getireceği olası felaketlere, tüm aydınlar gibi "Yeşil Barış Hareketi olarak biz de sık sık dikkat çekmiş, çeşitli önerilerle alınabilecek önlemler sıralamıştık. Dile getirirken ızdırap duyduğumuz haklılığımız bizleri derinden üzmekle birlikte, pozitif anlamda hiçbir işe yaramamaktadır. Fakat en azından hala yapılabilecekler vardır; uyarıların hiç dikkate alınmaması gerilerde kalmamalı, bugün hangi kademede olursa olsun, tüm hatalar ve bunların sorumluları ortaya çıkarılarak, gelecekte bu felaketler bir kez daha yaşanmamak üzere, "yapılan yanlışlar kökünden kazınmalıdır".

Susuzluktan kıvranırken şimdi de seli yaşadık ülkemizde. Doğayı sürekli hiçe sayışımızla birlikte, kökleri ta "eşdeğer uygulamalarına" kadar varan yanlışlar zincirinin bizi taşıdığı bataklık, çaresizlikle boğuştuğumuz bir can pazarı haline dönüştü. Ülkemizi "yeteri kadar sevmediğimiz", ona "saygılı davranmadığımız" için çok yanlışlar yaparak, herşeyi bizler kendi ellerimizle yıktık,.

Suçlarımızın vabali çok ağır, ama zarif ülkemizin narin bünyesi ve hergün bir sille yiyen çilekeş halkımızın, daha fazla felaketler ve yıkım görmeye tahammülü kalmamıştır. Yönetim makamlarını işgal edenler, daha fazla geç olmadan, hem kendilerine, hem de insanlarımıza dürüst davranarak artık, her gün "doğaya aykırı kurallar icad etmek" yerine, çağdaş yaklaşımlar ortaya koyarak doğaya, insana ve yaşama uygun hareket etmelidirler. Başkalarını suçlamanın, "Doğal Afet" deyip aradan sıyrılmanın, sorumluluklarımızdan kurtulmaya yetmeyeceği gibi, bizi başka, "daha büyük felaketlerle" yüzleştireceğini hiç unutmamalıyız.

Bugün elbette bir dayanışmaya gereksinimimiz vardır ve bu konuda herkese sorumluluk düşmektedir. Ama, hiç kimsenin, Devletin "olmayan" olanaklarını seferber etmeye veya bu yükü diğer "vatandaşların sırtına" yüklemeye daha fazla hakkı yoktur. Birilerinin "göz göre göre" yaptığı hatayı başkaları ödememelidir.

Yaşadığımız felaketlerden sonra hala daha "doğanın gücünü göz ardı etme" beceriksizliklerinden kurtulmalı, kaliteli, sağlıklı, güvenli bir ülke ve yaşam için çevreye hak ettiği değeri vermeliyiz.

Bunun için öncelikle yapılan hatalar "cesaretle masaya yatırılmalı", nedenleri bir bir ortaya konularak, hiçbir taviz verilmeden "ülkemizin yaşamından ayıklanmalıdır".

Saygılarımla,
Doğan SAHİR
Yeşil Barış Hareketi Başkanı