İÇ HABERLER
okuma süresi: 5 dak.

Konuşması gerekenler sustukça..

Konuşması gerekenler sustukça..

Doktor Sibel Siber, "Konuşması gerekenler sustukça.." başlıkklı yazısında, "Yaşadığımız veya yaşamakta olduğumuz ruhsal travmalar mutsuz ediyor bizi. Bir kısmı, bizim dışımızdaki nedenlerden ama azımsanmayacak kadar büyük bir kısmı da hatalardan… Haksızlıklardan.." diye yazdı. Sibel Siber'in yazısı şöyle:

Yayın Tarihi: 03/03/10 09:26
okuma süresi: 5 dak.
Konuşması gerekenler sustukça..
A- A A+

Yaşadığımız veya yaşamakta olduğumuz ruhsal travmalar mutsuz ediyor bizi. Bir kısmı, bizim dışımızdaki nedenlerden ama azımsanmayacak kadar büyük bir kısmı da hatalardan… Haksızlıklardan…

Güneyden göç ederken kuzeye, tek düşünceleri vardı. Güvenli bir bölgede, korkuyu unutarak, geleceğe umutla bakarak , yaşama yeniden sarılmak…

Bu nedenle arkalarına bile bakmadan göç ettiler. Atalarından kalan topraklarını, her köşesinde anılarının saklı olduğu evlerini, özenle yetiştirdikleri çiçeklerini, bahçelerini, emek verdikleri bir çok şeyi, aile mezarlarını bıraktılar arkalarında.

Normalde toplu yaşanan travmalar her zaman dayanışma yaratır, paylaşımı artırır, üzüntüler, sıkıntılar daha çabuk atlatılır. Bunun bilincindeydiler. Fazla da sorun yaşamayacaklardı görünürde. Rumların kuzeyde terkettiği evler, araziler bol bol yetecekti onlara.

İmza karşılığında güneydeki mallarından feragat etmeleri istendi; kuzeyde mal alabilmeleri için. Güvenleri sonsuzdu; attılar imzaları… Puanlar verildi mallarının karşılığında.

Aslında başarıyla uygulanabilseydi haksızlığı önleyebilecek bir sistemdi , puan sistemi .Ne yazık ki olabilecek en kötü şekilde uygulamaya konuldu. Değerlendirmeler yapılırken objektif kriterler göz önünde bulundurulmadı. Bilirkişiler oluşturulmadı veya yetersiz kaldı.

Torpil, yandaşlık ön plana çıktı her zamanki gibi. Kısacası adil ve tarafsız olmayan bir yöntemle başladı, iskan olayı.

Güneyde bırakılandan kat kat fazla olan mal mülk bir türlü paylaştırılamadı göçmenimize. Çünkü burda da devreye girmişti açıkgözlük ve açgözlülük.

" Ganimet herkesin hakkı!" mentalitesi galip gelmiş ve daha göçmenler mallarının karşılığını almadan, sahiplenilmeye başlanmıştı araziler.

Ellerinde puanlar, paketleri bekledi insanımız… Bu pakete müracaat et , eğer bir şey çıkmazsa sonraki pakete…Yine çıkmazsa sonraki pakete. Git, gel… Kendi malının karşılığını almak için ona buna yalvar…Hiç de kolay değildi bu onurlu insanlar için…

" Aslında çıktığımız mücadele yolu var olma mücadelesiydi. Bizler canlar verdik bu uğurda, mallarımızın hepsini kaybetmeyi de göze almıştık, özgürlüğümüz için, toplumsal haklarımızı almak için. Ama haksızlık var ya… İşte o dokunuyor insana… Haksızlığa uğramak… Göz göre göre sana yalan söylenmesi, kandırılmak… O üzüyor…" demişti bir güney göçmeni bir gün anlatırken yaşadığı haksızlıkları.

Hala ümitle daire kapılarında bekleyenlere,

" Boşuna uğraşmayın… Bu kapılarda artık beklemeyin… Puanlarınızın karşılığını alamayacaksınız…Siz iyisi mi gelin, bunları puanı olmayan ama mal alma konusunda sizden yetenekli olanlara satın…" denerek puan satışını uygulamaya koydular.

Sattı insanlarımız puanlarını…Ümitlerini kaybettikleri için …Paraya ihtiyaçları olduğu için… Satmamakta direnenler, paketleri beklemeye devam etti.

Ama bu defa da başka formül uygulamaya konuldu. Puanların değerini düşürme formülü. Türk arazileri gittikçe değer kazanırken güneyde, kuzeyde sadece Rum mallarının değeri artırılıyor, puanları yükseltiliyordu. Türk mallarının değeri düşürülüyordu böylelikle.

Kısacası bir kez daha haksızlığa uğruyorlardı onlar. Beş milyar değerindeki karşılığı alınmamış puan ellerinde; sessizliğe gömüldüler yavaş yavaş.

Güneyde bırakılan mallar yok sayılıyordu artık. Unutulması gerekiyordu o malların. Kuzeydeki mallara gelince alan almış, satan satmıştı. Fazla söze gerek yoktu. Global takas herşeyi halledecekti. Oldu bittiye getirilmek isteniyordu herşey.

Bunu savunanlar da güneyde hiçbir şeyi olmayanlar veya bıraktıklarının kat kat fazlasını alanlar olmuştur nedense.

Bugün mal mülk meselesinde bizi haklı duruma getirebilecek argüman , güneyde bırakılan değerli Türk arazilerdir. O yüzden güneydeki Türk mallarının haklı ve sessiz sahiplerinin onayı ve görüşü alınmalıdır olası bir çözümdeki mal mülk formülünde.

Şu veya bu vesileyle otuz beş yıldır hakları yenen, yanıltılan, sessiz insanlarımızın onayı… Yoksa sesleri her zaman yüksek çıkan, milliyetçilik maskesi arkasına saklanmış, ganimet zenginlerinin değil.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.