İÇ HABERLER
okuma süresi: 20 dak.

Talat "Doğru mu yaptım bilmiyorum"

Talat "Doğru mu yaptım bilmiyorum"

"Seçimler demokrasinin şenliğidir" diyen Cumhurbaşkanı Talat, Star Kıbrıs Medya Grubu'nun sorularını yanıtladı. Canlı yayınlanan programda, yaptıklarını ve yapacaklarını anlatan bağımsız aday, yeni dönemde iç işlerine eğileceğini yineledi. Talat daha önce neden bunu yapmadığını açıklarken; "Müdahale etmemekle doğru mu yaptım bilemiyorum" dedi.

Yayın Tarihi: 14/03/10 08:35
okuma süresi: 20 dak.
Talat "Doğru mu yaptım bilmiyorum"
A- A A+

Cumhurbaşkanlığı adaylığına başvurma süresinin dolmasıyla beraber 2010 yılı cumhurbaşkanlığı seçimlerine 8 aday ile gidileceği de kesinleşmiş oldu.

Sürpriz isimlerin yanı sıra adaylıkları beklenen isimler de başvurularını önceki gün Yüksek Seçim Kurulu'na yaptılar. Seçimlerde bağımsız aday olan Cumhurbaşkanı Talat adaylık başvurusunu yaptıktan sonra ayağının tozu ile Star Kıbrıs Medya Grubu'na geldi.

Talat, Nazar Erişkin'in hazırlayıp sunduğu Görüş Farkı programına konuk oldu. Samimi açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Talat, tüm adayları rakibi olarak gördüğünü ve herkese başarılar dilediğini belirtti. Vatandaşların ve Star Kıbrıs Medya Grubu çalışanlarının sorularını da yanıtlayan Talat, akıllardaki sorulara da cevap verdi.

Ertuğruloğlu'nun adaylığını bekliyor muydunuz?

M.A. Talat: Hepimiz bekliyorduk aslında. Günlerdir bu konu konuşuluyordu ancak net olmayan bazı şeyler vardı. Ketum bir havadaydı. Aday olacağını açıklamasıyla birlikte de bu gelişmenin olacağını biliyorduk. Ben bu konuda pek fazla bir şey söylemek istemem. Hayırlı olsun derim, herkese başarılar dilerim. Seçimler sonuçta demokrasinin şenliğidir. Seçim mutlaka yaşanılacaktır o yüzden güzel bir şekilde yaşansın. Kavgasız, dövüşsüz ve gürültüsüz yaşansın.

Bu durumu aslında bu kadar önemli kılan isimlerden çok bu tarz bir durumun ülkede ilk kez yaşanıyor olmasıdır. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

M.A. Talat: Aslında neden buna gerek duydu bunu kendisine sormak gerekir. Fikrini mi değiştirdi? Bugün fikir değiştirmek normal bir şeydir. İnsanlar fikir değiştirebilir eğer onay vermişse ve o günden bugüne farklı bir görüşe sahip olmuşsa buna söylenebilecek bir şey yoktur. Olayı partisel açıdan ele almak gerekirse ben herhangi bir siyasi partinin içişlerine karışamam ama herhangi bir siyasi partinin içişleri ve işleyişi bakımından bu önemlidir ve onu kendileri değerlendirecektir. Ancak her bireyin sonuçta aday olma hakkı vardır ve bunu kimse engelleyemez olayı bu bağlamda da değerlendirebilirsiniz. O nedenle birlikte yarışacağımız insanlara şimdi bu nedenle herhangi bir eleştiri yöneltmek veya o konuda belki onları rahatsız edecek bir şeyler söylemek istemiyorum. Bir ilkse bu son değildir emin olun. Böyle şeyler bugün yaşandı, gelecekte de yaşanacaktır. Bundan öncede partisinden ayrılıp çeşitli tavırlar ortaya koyanlar da olmuştur. Ancak bu şekilde partiden bir üyenin aday çıkması olayıyla bugüne kadar haklısınız karşılaşmamıştık ama dediğim gibi bu ilkse bile son olmayacaktır.

Mehmet Ali Talat adı neredeyse müzakerelerle eş olarak gitmektedir. Bu durumun seçimlerde sizi etkileyeceğiniz düşünüyor musunuz?

MA Talat: Kıbrıs Türk halkı karar vermek durumundadır. Bugün devam eden bir müzakere süreci vardır ama mesele sadece müzakere süreci değildir. Müzakere süreci evet önemli adımlar atılmasına yol açtı, önemli ilerlemeler kaydedildi. Gerçekten beklediğimizin ötesindeki konularda anlaştık. Bunlar önemlidir ve elbette ki seçimlere etkisi olacaktır ama onunda ötesinde geniş bir perspektiften bir vizyon değerlendirmesi yaparsanız şunu görürsünüz seçimlerde esas etkili olması gereken müzakerelerde varılan noktalar değildir. Vizyon sayesinde dünya ile olan yakınlaşmadır, dünyalılaşmadır.

Adaylığınızın açıklanması hep bekleniyordu ancak siz beklenilenden çok uzun bir zaman sonra bunu açıkladınız. Adaylığınız ile ilgili herhangi bir gel git yaşadınız mı?

MA Talat: Aslında tereddüt yaşamadım çünkü sonuçta bitirmediğim bir görevim vardı ve bitirmediğim görevimi bitirmek istiyordum. Dolayısıyla aday olma konusundaki düşüncem kesindi fakat bunun açıklanması, açıklayınca yapılacak bir seri iş, atılabilecek bir seri adım da düşünülmeliydi. Ben açıklayacaktım ve İspanya'daki bir toplantıya gidecektim. Ya da açıklayacaktım ve başka bir ülkeye gidecektim. Bunları tamamlayıp artık konsantre olacağım bir zamanda açıklamayı uygun buldum. İkincisi de çok erken açıklarsanız, yorulursunuz. Açıkladıktan sonra her şeyi normal şekilde geçmişte yaptığınız gibi sürdüremezsiniz. Nitekim Derviş Bey öyle yaptı. Uzun bir süre durdu, sesi, soluğu çıkmadı. Sadece bir başbakan olarak görev yaptı.

Derviş Eroğlu'nun adaylığını erken açıklaması bir strateji hatası mıydı?

MA Talat: Bence o kadar erken açıklamak doğru değildi. Erken açıklayan bir şey kapmıyor çünkü. Erken gelen oturur misali bir şey değil bu. Açıklarsınız, kampanyanızı yaparsınız ve seçime gidersiniz. Burada yanlış olan bana göre erken açıklamaktır. Erken açıklayınca insan yorulur veya bir şey yapmaz. Dolayısıyla açıklanır ve bir şey yapmazsanız bu imaj açısından doğru olmaz. Ben uygun bir zamanda açıkladığımı düşünüyorum. Belki bir hafta daha önce olabilirdi ama onunda nedeni dediğim gibi yurtdışı ziyaretlerimdi. Onları da tamamlayıp öyle yapayım dedim. Ne yazık ki bu açıklamayı yaptıktan sonra ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan davet aldım.

Bu davete katılamayacağınızı bildirmişsiniz ki bu bizlerin pek alışık oldukları bir durum değil aslında neden bunu reddetmek durumunda kaldınız?

MA Talat: ABD'ye gidip, dönmek 4 gün demektir. Seçimin hemen arifesindeyiz. Bu 4 gün önemlidir ve bırakınız bu 4 günün önemini bu durumun speküle edilmesi de mevcuttur. Bu nedenle bu davete katılmayı doğru bulmadım. Bunun üzerine Peki 'Sayın Talat, Sayın Clinton Avrupa'ya geldiğinde gelebilir misiniz?' dediler. Bende buna olabilir dedim ama öyle bir saat ayarlayalım ki ya ben sabah gidip akşam gelebileyim ya da en geç ertesi sabah döneyim bunu başarabilirsek bu durumu değerlendirebiliriz dedim. Bu da bugünlerde Avrupa'ya gelebileceklerse mümkün olacaktır, gelemeyecekse bunun bir anlamı yoktur. Böyle bir durum vardı ve onu nazikçe reddetmek durumunda kaldığımızı gerekçeleri ile izah ettik.

Bir vatandaş olarak sizin de müzakere masasında oturduktan sonra Avrupa Birliği'nin tavrından sonra bir kırgınlığınız oldu mu?

MA Talat: Oldu tabii ki. Bunu defalarca kere Avrupalılara da söyledim. Çünkü verdikleri sözü tutmadılar ve gereğini yerine getirmediler. Getiremediler aslında çünkü Kıbrıslı Rumlar AB'e girmişti artık. 24 Nisan 2004'te biz referandumu yaptığımız da Kıbrıs Rum tarafı 1 yıl önce AB'e girmiş durumdaydı. Referanduma gidildiğinde Kıbrıs Rum tarafı reddettiği halde AB'e üye olmuştu zaten. O nedenle Kıbrıs'ı AB'e sokan anlayış aslında bunun sorumluluğunu da üstlenmek zorundadır. Elbette ki Rum tarafı AB'e girdikten sonra Kıbrıslı Türklerin önünü kesecekti ki nitekim kesti. Mali yardım tüzüğünü bile iki yıl gecikmeli olarak geçirebildi AB. Doğrudan ticaret tüzüğünü halen daha geçiremediler. Niye geçiremediler? Kıbrıs Rum tarafı veto uyguluyor da ondan. O nedenle sadece AB'i sorumlu tutmayalım. Bizim eski yönetimin, gerek liderliğin gerekse de hükümetin yanlış tutumu, AB'yi doğru anlamaması, dünyayı anlayamaması ve doğru yorumlayamaması nedeniyle Rum tarafını AB'e soktu o politika. Rum tarafı AB'e girince hem bizim hem de Türkiye'nin önüne dünya kadar engeller çıkarmaya başladılar. O nedenle bugün esas özlediğimiz noktaya varamadık ama bir yere vardık. Şu anda biz geçmişe göre uluslararası alanda çok daha fazla kabul görüyoruz.

Kırgınlıklarınıza rağmen ve eleştirilere maruz kalmanıza rağmen kendinizi nasıl tekrardan motive etmeyi düşünüyorsunuz?

MA Talat: Hiçbir ilerleme olmadı demek cahilce bir iddiadır. Kimse kusura bakmasın. Görüşmeleri yürüten bir kişi olarak ben ilerleme oldu dersem, 'hayır hiç bir ilerleme olmadı' diyen birisi görüşmelerde bulunan biri değilse bu olayı bilmiyor demektir. İlerleme olduğunu sadece ben söylemiyorum ki. Ban Ki Moon söyledi, Sayın Downer söyledi hatta bunu telaffuz etmeyi istemediği halde Hristofyas bile söyledi. Buna rağmen hiç bir ilerleme olmadı diyen biri varsa bu konuyu bilmiyor diye nitelemek gerekir. Kesinlikle müzakerelerde çok ciddi ilerlemeler oldu bunu niye tartışalım ki? Ben başka bir şeyden bahsediyorum. Farz edin ki hiç ilerleme olmadı. Kıbrıslı Türklerin şu anda dünyadaki görünümü, kabul edilirliği, saygınlığı dün ile kıyaslanırsa ne gibi bir tablo ortaya çıkar? Dün uzlaşmaz, kukla gibi oynatılan, hiç bir şekilde barışı kabul etmeyen bir halk olarak görülen Kıbrıslı Türkler bugün dünyada barış isteyen, dünyayla bütünleşmek isteyen, izole edilmekle kendisine haksızlık yapılan bir halk olarak görülmektedir. Bir geçen bir yıllık süreçteki temaslara bakın bir de kırk yıldır olan temaslara. Biz neredeyse bir yıl içerisinde kırk yıllık sürecin içindeki temaslardan çok daha fazla temaslarda bulunduk ve bunu eleştiri almadan yaptık. Gittiğimiz yerlerde bize; 'Sayın Talat neden esneklik yapmıyorsunuz, niye anlaşmıyorsunuz' demiyorlar. Hâlbuki geçmişte Türk tarafına baskı yapılıyordu. Geçmişle çok büyük bir farkımız vardır. Biz uluslararası alanda Kıbrıs Türkü'nü benimsenen, çağdaş bir noktaya çıkardık. Bu çok önemlidir. Bunlar doğru politikalar sayesinde olmuştur.

Ada Tv Haber Müdürü Arslan Mengüç:
S
ayın Talat cumhurbaşkanlığı kampanyasına başlarken 'Asıl Şimdi Başlıyor' dedi. Benim anlayamadığım asıl başlayan nedir?

MA Talat: Ben ya dün ya dünya dedim. Kıbrıs Türkü'nü dünyalı yapmak, dünya ile buluşturmak, dünden tamamen çıkarıp dünyalı yapmak dedim. Esas başlayan, şimdi başlayan budur. Bugüne kadar önemli gelişmeleri, adımları sağladık ama bu yeni bir ivmeyle yeniden başlayacaktır bunu söylemek istedim. Başlayan dünyalı olmaktır, Kıbrıs Türkü'nü dünyalı kılmaktır. Bu sanıyorum son derece önemlidir çünkü Kıbrıs Türkü'nün en büyük eksiği buydu.

Star Kıbrıs Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ayşemden Akın:
Türk Göçmenler Derneği seçimlerde size oy vereceklerini açıkladı. Annan Planı temelinde giden müzakerelerde 50 bin olarak öngörülen tırnak içindeki yerleşiklerle ilgili politikalarınız nelerdir? Bu destek güneyde sizinle ilgili nasıl bir imaj yaratır?

Mehmet Ali Talat: Bizim resmi kayıtlı hesaplarımıza göre burada doğan ve çapraz evlilik yapanlar yani Kıbrıslı Türklerle evlenenler sayılmaz ise net rakam 50.000'in altındadır. KKTC dışında bir yerde doğan ve buraya gelen, burada vatandaş olan insanların sayısından evlilik yoluyla vatandaş olanları düşerseniz bu rakam 50.000'in altındadır. Biz yurttaşlarımızı pazarlık konusu yapmak istemediğimizi Rum tarafına ilettik. Onlara rakamlarımızı verdik rakamlar onları şaşırttı. Çünkü rakamlar beklediklerinin çok altındaydı. 50.000 Hristofyas'ın sözüdür. Rum tarafına göre burada doğan çocuklarda hatta onların çocukları da bu sayının içinde olmalıdır diyorlar ama dünyanın hiç bir yerinde böyle bir şey yoktur. Bunların pazarlığı yapılacaktır.

Ada Haber Programcısı Mesut Günsev:
Tahsin Ertuğruloğlu da adaylığını resmen açıkladı. Ertuğruloğlu'nun adaylığı seçim sonuçlarını nasıl etkiler?

Mehmet Ali Talat: Bu konuda dediğim gibi pek yorum yapmak istemiyorum ancak ısrarla sorulduğuna göre şunu söyleyebilirim. Elbette ki Sayın Ertuğruloğlu, Sayın Eroğlu'nun bir kısım oyunu alır. Bu doğal bir şeydir. Aynı tabandadırlar, aynı partidedirler. Partiden ihraç edilse de, uzaklaştırılsa da burada değişen birşey olmaz. Bu ne kadar etkiler, ne kadar oy alır bilemiyorum. Onu biliyor olsam bu soruya cevap verebilirim ama onu bilemiyorum.

Bunun bana nasıl bir etkisi olur diye düşünecek olursak bir kere yeni bir alternatif olarak ortaya çıktığı için her halükarda bana gelebilecek oylarında bir kısmını da alabilir. Temkinli yaklaşmaya çalışıyorum. İki türlü etkisi de olabilir ama daha net olarak görülen bir olasılık UBP'nin oylarında bir bölünme daha yaratabilecek olmasıdır.

UBP'nin bir kısım oylarının yapılan anketlerde size doğru kaydığı gözlemlenmiştir. Bu durum sizce şaşırtıcı mıdır?

Mehmet Ali Talat: Hiç şaşırtıcı değildir, neden şaşırtıcı olsun ki. UBP'de hiç de küçümsenmeyecek bir taban bizim yürüttüğümüz dış politikayı destekliyor. Bizim vizyonumuzu, çözüm vizyonumuzu, bu vizyonla Kıbrıs Türkü'ne kazandırdıklarımızı, aslında KKTC'yi tanıtacağım diye yola çıkanların tam tersine KKTC'yi daha da tecrit ettiklerini ama bizim güttüğümüz politikalarla bunun tam tersini yaptığımızı görüyorlar. Bu göz önünde olan birşeydir. O nedenle bu sonuç beni şaşırtmamıştır. Ben daha fazlasını da bekliyorum. Çünkü o da yurtsever ve ülkesinin geleceğini iyi görmek isteyen bir tabandır.

Star Kıbrıs Gazetesi Haber Müdürü Selda Bektaş:
Yeni dönemde görevinize yeniden seçilmeniz halinde Kıbrıs sorunu ve dış konular yanında sosyal ve ekonomik konulara daha ağırlıklı olarak eğileceğinizi açıklamıştınız. Cumhurbaşkanının gerek gördüğü zaman Bakanlar Kurulu'na katılıp başkanlık etme yetkisine sahip olduğu gerçeğinden hareket edersek, yeni dönemde bu konuda yapmayı tasarladıklarınızı öğrenebilir miyiz?

Mehmet Ali Talat: Çok yoğun bir müzakere süreci sonucunda 2004'te referandum süreci yaşadık ve ben o zamanlar başbakandım. O yılın sonuna kadar başbakan olarak devam ettim. 2005 Nisan'ında cumhurbaşkanlığı seçimleri oldu ve cumhurbaşkanı seçildim. Ben cumhurbaşkanı olunca benim yerime başbakanlığa o dönemdeki partimin genel sekreteri geldi. Dolayısıyla hükümet faaliyetlerine başladı. Ben Kıbrıs sorunu ile yoğunlaştım ve takdir edersiniz ki birlikte çalıştığım hemen öncesinde birlikte olduğum bir arkadaşımın kurduğu hükümetin faaliyetlerine karışmayı doğru bulmadım. Doğru mu yaptım bilemiyorum. Bu konuda eleştirildim ve insanlar bu konuda haklıdırlar bunu da gördüm ama artık bunu yapmadığım içinde son anda yapamazdım. İşte asıl şimdi başlıyor budur. Şimdi yeniden başlarken şimdiden deklare ediyorum ki ülkenin içişlerine de karışacağım. İçteki uygulamalara ve düzenlemelere de anayasal yetkilerim çerçevesinde müdahil olacağım. Daha önce bunu duyurmamıştım, şimdi duyuruyorum. Bundan dolayı da eğer yeniden seçilirsem ki bunda kuşkum yok bundan sonraki dönemde bakanlar kuruluna başkanlık ederek veya başka yollarla bu konuya ağırlık vereceğim ve ekonomi alanında ve diğer alanlarda hükümete yardımcı olacağım bunun adı odur zaten.

Ada Haber Programcısı Didem Tavukçu Gürses:
Türk tarafı referandumda çözümden yana tavrını koydu, Annan Planı'na 'evet' dedi ama süreç içinde beklediğini bulamadı. Şu anda yine bir cumhurbaşkanı adayı olarak Kıbrıs Türk halkına neler söyleyeceksiniz ki hala çözüm yolunda 'bir ışık var' denilip yeniden 2005 yılında olduğu gibi size destek verilsin?

Mehmet Ali Talat: Ben halkıma çözüm vaat ederken kendi politikamın çözüm politikası olacağını vaat ettim. Ben halkıma Rum tarafı adına da bir vaatte bulunmadım. Sonuçta hele de o dönemde Papadopulos Rum yönetimi lideriydi ve çözüme kesinlikle yanaşmıyordu. Benim vaadim çözüm için çalışmaya devam etmek, çözümü elde edebilirsek bunun büyük bir başarı olacağı ama çözümü elde edemezsek de barış yanlısı, çözüm siyaseti güden, dünya ile bütünleşme siyaseti güden taraf olarak moral üstünlüğümüzle birlikte dünya ile bütünleşme yolunda ilerlemekti. Benim vaadim buydu ve bu olmaya devam ediyor. Çözüm evet mümkündür. Buna inanıyorum çünkü konjonktür uygundur ve bunu değerlendirmek gerekir.

Ada Tv Haber Merkezi Görevlisi Esra Yıldız:
Müzakerelerin gidişatı konusunda Rum kesimiyle 30 Mart'ta ortak bir açıklama yapılacak gibi görünüyor. Siz bu açıklamadan ümitli misiniz?

Mehmet Ali Talat: 2004 öncesinde yürütülen politika ki şimdi o politikanın lideri de adaydır sürdürülebilir bir politika değildir. O politika bizi düne götürür. Maazallah düne gidersek yine tecrit, yine daha koyu tecrit ve nefes alamama durumuyla karşılaşırız. Hâlbuki biz onları geçtik. Artık başka bir politika var ki o politika bizi dünyaya götürüyor ve dünyalı kılıyor.

O nedenle bu politika çözüm olsa da olmasa da doğru politikadır. Rum tarafının tavrı ve tarzı, masadaki üslubu değişmese de Türk tarafının elini güçlendiriyor diyorsunuz değil mi?

MA Talat: Tabii ki. Bu durum müzakere sürecinde Türklerin elini güçlendiriyor. BM görüyor ki biz gerçekten samimiyetle çalışıyoruz, öneriler yapıyoruz, inanın bunu hep biz yapıyoruz. Bunlar BM'nin gözü önünde gerçekleşiyor. O nedenle biz bu üstünlüğü elimizde tutacağız ve bu sorunu çözerken bu moral üstünlüğü elimizde olacak, çözemezsek de bu durum izolasyonların kalkması, dünyalı olmak bakımından bize yardım edecektir.

Ada Haber Editörü Serap Turan:
Sayın Cumhurbaşkanı, adaylığını açıklayan Tahsin Ertuğruloğlu'nu kendinize rakip olarak görüyor musunuz?

MA Talat: Bütün adaylar rakibimdir. Bunu öyle kabul etmek lazımdır. 7 aday da benim rakibimdir ama o nedenle Tahsin Bey de rakibimdir ama ben tatlı yarışı severim. Seçimden sonrada birbirimizin yüzüne bakacağız ve el sıkışacağız bu halimiz olsun isterim. O nedenle de tüm rakiplerime dostça ve demokrasi çerçevesinde bir yarış diliyorum.

Ada İngilizce Haber Editörü Kerem Hasan:
Kıbrıs'ta varılacak olan bir çözümün açıkça AB birincil hukuku olabileceğini söyleyebilir miyiz?

MA Talat: Bu konu müzakerelerimizde son derece önemli bir yer tutuyor. Bu konuda çok ısrarlıyız. Herhangi bir esneme gösterme niyetinde de değiliz. Kesinlikle birincil hukuk olmak zorundadır. Birincil hukuk AB'nin anlaşmalarla oluşan yani AB'ye katılım anlaşmaları ile oluşan müktesebatına denilir. Avrupa Konseyi'nin yapacağı diğer yasalar, tüzükler, komisyonun vereceği talimatlar gibi konular ikincil hukuktur ve birincil hukuk olan anlaşmaların altındadır. Eğer ikisi arasında bir çelişki olursa, birincil hukuk egemen olur. O nedenle kesinlikle birincil hukuk olmak durumundadır.

Star Kıbrıs

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.