İÇ HABERLER
okuma süresi: 10 dak.

Kızımın cesedini göstermediler

Kızımın cesedini göstermediler

<P>Kuzey Kıbrıs'ta çalışan yabancı işçilerin durumu, her geçen gün daha ciddi bir sorunlar yumağı olarak karşımıza çıkıyor. Öldürülen kızını anneye göstermemek hangi insan haklarına sığar?</P>

Yayın Tarihi: 15/03/10 07:32
okuma süresi: 10 dak.
Kızımın cesedini göstermediler
A- A A+

Cesedini bile göstermediler
• Ülkemizde ailesine daha iyi bir gelecek sağlamak için çalışan birçok yabacı uyruklu işçi var. Kaçak olarak çalışmalarını ve sağlıksız koşullarda yaşamalarını bir yana koyarsak, bu kişilerin sosyal hakları konusunda da sınıfta kaldığımız gözlemleniyor.
• Özellikle son yıllarda yaşlı ebeveynlerimize bakımları ile hayatımıza giren Türkmenistanlı, Pakistanlı, Filipinli işçilerin durumu da artık ciddi olarak ele alınmalı. Günde 8 saat çalıştırılması gereken bu kişilerin acaba ne kadar çalıştıkları ve ayda kaç saat izin yaptıklarını, sorguladık mı?
• Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi'nde aldığı birçok bıçak darbesiyle öldürülen Türkmenistan kökenli kızın annesi, çocuğunu ülkesine defnettirmek için günlerce gazete sayfalarında yer aldı. Basın olarak biz ise olayın sadece "aşk cinayeti" yönünü magazinleştirerek ele aldık ve konuyu kapattık. O gün anneye öldürülen kızın gösterilmeyişiyle, bir insan hakları ihlali yaşandığını kaçımız biliyoruz?

Selda İÇER'in haberi

KKTC'de çalışan birçok yabancı uyruklu işçi var. Ancak kaç kişinin hangi ülkeden geldiği, nasıl, kim veya kimlerin aracılığıyla geldikleri,hangi sektörlerde, hangi şartlarda çalıştıkları konusunda net bir bilgi yok. "Evet, var" diyen varsa lütfen bizimle de paylaşsın. Çünkü çalışanların haklarına saygılı, hak mücadelesi için sokaklara dökülen Kıbrıslı Türkler, son yıllarda hastalarına bakmaları veya evlerinin işlerini yapmaları için özellikle fakir ülkelerden aracı firmalarla getirttikleri çalışanlar konusundaki tutumlarının hiç öz eleştirisini yapmadılar. Son dönemde Lefkoşa Devlet Hastane'sinde, yani bir devlet kurumunda, onlarca güvenlik görevlisinin olduğu bir mekanda hatta o mekanda (devlet kurumunda) kaçak, ekmek parası için çalışırken kimine göre 15, kimine göre 17 bıçak darbesi ile öldürülen Türkmenistan kökenli genç kız, toplumda tüm bunların tartışılmasını sağladı. Tabii ki bu olayın en acı yanı da, olayın "aşk cinayeti" yönünün basının ilgisini çekmesi. Bu basınımızdan kaçı, kızın cansız bedeninin
öldürüldükten sonra annesine gösterilmediğini ve apar topar Gazimağusa Devlet Hastanesi morguna götürüldüğünü biliyor. Bu bir insan hakkı ihlali değil midir?

Ev işlerinde çalışanlarla ilgili yasal düzenleme yok

Ülkedeki işçi sendikalarından Dev-İş Başkanı Mehmet Seyis, İş Yasası kuralları gereğince bu ülkede her ne iş yaparsanız yapın, günde 8 saat çalışma süresi olduğunu anımsattı. Seyis, bu süreden fazla çalıştırılmanız durumunda ek mesai almanız gerektiğini ve işçinin haftada 40 saatten fazla çalıştırılamayacağına işaret ediyor.

"Ülkeye simsarlar işçi getiriyor. Bu bir insan ticareti olayıdır"

Ev hizmetlerinde çalışma konusunda bu ülkede yasal bir düzenleme bulunmadığına vurgu yapan Mehmet Seyis, bu kişilerin sosyal haklarının çok önemli olduğunu söyledi. "Bu kişilerin ülkeye, nasıl ve kimlerin aracılığıyla geldikleri çok önemli. Bu aracı şirketler yasal değil. Bu durumda bu kişiler veya şirketler simsarlık yapıyor demektir" diyen Mehmet Seyis, bu kişilerin ülkede bir iş kazası geçirmeleri veya hayatlarını kaybetmeleri durumunda hangi haklara sahip olduklarının da net olmadığını söyledi. Seyis, çalışan kişinin sigortalı olması halinde vefatı durumunda devlet tarafından ülkesine gönderilmesi gerektiğini, ancak bu kişinin bakmakla yükümlü olduğu kişinin başına bir şey gelmesi durumunda yasanın onu kapsamadığını vurguladı. Dev-İş Başkanı Mehmet Seyis, ülkeye iş gücü ihtiyacı çerçevesinde işçi getirme hakkının Çalışma Dairesi'ne ait olduğunu anımsatarak, hangi alanda iş gücüne ihtiyacınız varsa öncelikle başvurulması gereken yerin Çalışma Dairesi olduğunu söyledi. Dev-İş olarak bu konuda defalarca açıklama yaptıklarını anımsatan Seyis, devletin bu konuya ciddi olarak el atması ve insan ticareti yapanlara karşı önlem almasını istedi.

"Kızımı bana göstermediler"

Öldürülen Günlera Bekiyeva'nın annesi, Gülayım Bekiyeva, kızının cenazesini ülkesine götüreceği sabahın akşamında Havadis Gazetesi'ne önemli açıklamalarda bulundu. Bekiyeva, açıklamasında kızının öldürüldüğü gün neler yaşadığını anlattı ve basında kendileri hakkında çıkan bazı haberleri yanıtladı.

Gülayım Bekiyeva kızının öldürüldüğünü nasıl öğrendiğini söyle anlattı: "Kızım küçük bir kaza geçirdi diye polis, beni çalıştığım evden alarak hastaneye götürdü. Kızını kurtaramadık başın sağolsun dedi doktorlar. Kızımı görmek istedim, ağladım, bağırdım, çağırdım, ancak kızımı Gazimağusa'ya götürdüklerini söylediler, bana onu göstermediler. Nasıl olur da 2 saat içerisinde hem olay oldu, hem kızımı ameliyat ettiler ve anında da Mağusa'ya, morga gönderdiler. 2 Saat içerisinde tüm bunlar oldu. Ya ölen, benim kızım olmasaydı, bu nasıl bir vicdansızlıktır. Anne olarak kızımı görme hakkım yok mu?"

"Kızım hayat dolu bir insandı"

Kızının çok hayat dolu olduğunu ve hayatla mücadele etmesini bildiğini kaydeden anne Bekiyeva, olay günü hastaneye gittiğinde kızının öldüğünün söylenmesine karşın kızını görmesine izin verilmemesine çok içerlediğini vurguladı.

Bekiyeva, "belki ölen benim kızım değildi, başkasının kimliği vardı. Kızımı görene kadar içimdeki bu umudu hiç yitirmedim" diyerek, olayın hemen ardından kızının kendisine gösterilmeden Gazimağusa Hastanesi Morgu'na kaldırılmasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Acılı anne, kızlarını olaydan 24 saat sonra Gazimağusa Hastanesi'ne giderek görmek istediklerini ancak kendilerine, defnedecekleri zaman kızlarını görebileceklerinin söylendiğini belirterek, Mağusa'daki hastanede bulunan gazeteci bir bayanın yardımı ile kızlarını görebildiklerini de sözlerine ekledi. Bekiyeva, kendilerine sahip çıkıp da cenazelerini ülkelerine götürmelerine yardımcı olan herkese de teşekkürlerini iletti.

"Ben kızımın cenazesi için para istemedim"

Gülayım Bekiyeva, kızının cenazesini ülkesine götürmek içim hiçbir zaman parayı konu etmediğini ve kimseden para talep etmediklerini açıkladı. Acılı anne, bir gazetede çıkan cenazeyi ülkelerine götürmek için 3 bin liraya ihtiyaçları olduğu yönündeki sözleri kendisinin söylemediğini ifade etti. Bekiyeva, gerekli parayı KKTC'de bulunan tüm Türkmenlerin dayanışma içerisine girerek, topladığını ifade ederek, yardım istedikleri konunun cenazenin Türkmenistan'a gitmesi için gerekli olan resmi prosedürün yerine getirilmesi olduğunu vurguladı. Bekiyeva, " Ben maddi açıdan sıkıntı içerisinde olabilirim ama dilenci değilim" dedi.

Gülayım Bekiyeva, 3 yıldır Medikent Hastanesi ortaklarından Öcal Korun'un annesine bakmakta olduğunu da ifade ederek, cenazelerine "devletin" sahip çıktığını vurguladı. Cenazelerini ülkeye oğlu ile birlikte götüreceklerini de anımsatan anne Bekiyeva, Türkmenistan'da dini vecibelerini yerine getirdikten 40 gün sonra adaya geri döneceklerini söyledi.

"Çok korkuyorum"

Bwkiyeva," Çok korkuyorum, bu ülkede güven içerisinde rahat bir şekilde yaşarken şimdi başımıza bu olayın gelmesiyle içime bir korku girdi. Nasıl artık rahat yaşayabilirim, bilmiyorum. Her şey bitmiş gibi. Hiç çalışacak gücüm kalmadı. Çalıştığım yerden aldığım asgari ücreti olduğu gibi oğlumun okuluna veriyorum. Çalışıp çocuklarıma bakmam gerek" dedi...

Oğlumun geleceği söz konusu

Gülayım Bekiyeva, pazar günleri evlere temizliğe giderek masraflarını karşıladığını anlatarak, bu aşamadan sonra tek isteğinin oğluna sahip çıkılarak okumasının yarıda kalmaması olduğunu da sözlerine ekledi...

Gazeteye yanıt: "Kızımı öldüren adamla ben hiçbir zaman telefonda konuşmadım"

Bir gazetede, kızını öldüren adamla telefonda konuştuğu yönünde haberlerin yer aldığını da ifade eden Bekiyeva, bunun doğru olmadığını söyledi. Bekiyeva "Kızım daha 17 yaşında, küçücük bir kızdı. Kızım bana bu adamı söyledi. Ben de ona buraya Türkiye'den çok insan geldiğini, o kişin iyi mi kötü mü olduğunu bilemeyeceğimizi söyledim. Münnever Karabulut'un o şekilde öldürülmesinden sonra ben de çok korkuyordum. Ben bir anneyim ve kızımı korumam gerekiyordu. O gün neler yaşandı, neler konuşuldu artık bilemeyiz. Ama ben o gazetenin yazdığı gibi; o adamla telefonda konuşmadım, hiç de kim olduğunu bilmem" dedi. Çocuklarını "yalnız" bir anne olarak büyüttüğünü ve çok acılar çektiğini anlatan anne Bekiyeva, sırf daha iyi bir hayat kurmak için aynı ülkede yaşamalarına rağmen çocuklarıyla birkaç haftada bir görüşebildiğini de sözlerine ekledi.

"Acildeki güvenlik görevlileri nerede idi?"

Vefat eden kızın kız kardeşi Gülcan Bekiyeva da konuşmasında, kız kardeşine hastanenin önünde 17 kez bıçak saplanırken, bunu kimsenin görüp görmediğini merak ettiğini söyleyerek, güvenlik güçlerinin nerede olduğunu sordu. Gülcan; " Ben hiçbir zaman böyle bir olayın hastanede olabileceğini düşünmedim. Aklıma bile gelmedi. Oranın güvenli olduğunu düşünüyordum. Hem de gündüz oldu olay, hala şoktayım" dedi.
Havadis Gazetesi

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.