İÇ HABERLER
okuma süresi: 5 dak.

Kaybettiğinizin farkında değilseniz…

Kaybettiğinizin  farkında  değilseniz…

Doktor Sibel Siber "Kaybettiğinizin farkında değilseniz…" başlıklı yazısında "Manevi ve etik değerleri… İşte bunları yitirmektir esas tehlike! Toplumun bütünlüğünü, kalitesini tehlikeye sokan, bu değerlerin kaybıdır. Bunları bir kez kaybettiniz mi tekrar kazanmak çok zordur." diye yazdı. Doktor Siber'in yazısı şöyle:

Yayın Tarihi: 25/03/10 08:58
okuma süresi: 5 dak.
Kaybettiğinizin  farkında  değilseniz…
A- A A+

Kaybettiğinizin farkında değilseniz…

Zaman zaman bu adaya, bu topluma yabancıymışım gibi uzaktan bakmayı deniyorum. İnsan yaşamına, trafiğe, sağlığa , okullara, gençlere, yaşlılara, siyasete…

Çok olumsuzluklar yaşıyoruz gerçekten ama bir çoğu, doğru hedef konulursa düzeltilebilecek olumsuzluklar diye düşünüyorum.

İnsan eliyle veya iyi bir plan proje ile düzeltilebilecek olumsuzluklar da pek üzmüyor beni. Üzücü olan düzeltilme imkanı olmayan, yerine konması zor olan değerleri kaybediyor oluşumuz.

Manevi ve etik değerleri… İşte bunları yitirmektir esas tehlike!

Toplumun bütünlüğünü, kalitesini tehlikeye sokan, bu değerlerin kaybıdır. Bunları bir kez kaybettiniz mi tekrar kazanmak çok zordur.

Çocukluk anılarıma gidiyorum. Babam köy ilkokulunun tek öğretmeni. Köye müfettiş geliyor, okulu denetlemek için. Görevini bitirip geri Lefkoşa'ya döneceği sırada, yolların güvenli olmadığı ve yola çıkmaması gerektiği haberi geliyor.

Babam, Müfettiş beyin köyde kalmak zorunda olduğunu ve bizim evimizde konaklayacağını söylüyor. Ama Müfettiş bey, kibarca bu daveti reddediyor, eğer bir şilte ayarlanabilirse geceyi okulda geçireceğini ifade ediyor.

Anne ve babamın tüm ısrarlarına rağmen kaldığımız öğretmen evinde konaklamayı kabul etmiyor ve geceyi okulda geçiriyor. Babama niye Müfettiş beyin evimizde kalmadığını sorduğum zaman, " Uygun bulmadığı için "diyor.

Gerçek nedenini ise daha sonra öğrenecektim. İleride bir tayin veya terfi olayında vereceği bir kararda kendisini babama karşı vicdanen borçlu hissetmemek, ilkelerinden ödün vermek zorunda kalmamak için bu daveti reddetmiş.

Şimdiyle kıyaslandığında ne kadar anlamsız geliyor bu davranış değil mi?

Günümüzde gittikçe yozlaşan çıkara dayalı ilişkiler, gözümüzün önünde cereyan eden çıkar pazarlıkları düşünüldüğünde…

İlkokul karnenesinde pekiyi almayan nadir öğrencilerden biri oldum. "Niye öğretmenim, ben herşeyi biliyorum, niçin on alamıyorum? " diye hakkımı aradığımda, kaçamak yanıtlar alırdım.

İlkokul öğretmenim, köyün tek öğretmeni olan babamdı. Sonra bir rahatsızlık nedeniyle hastaheneye yatması gerekmişti. Genç bir öğretmen tayin edilmişti geçici olarak okulumuza. Bu öğretmen bir hafta kadar sonra beni yanına çağırmış ,

"Niye çocuğum senin notların böyle. Sen çok başarılı bir öğrencisin. Niye sana düşük notlar veriliyor? "diye sormuş ben ise buruk bir şekilde "Bilmiyorum öğretmenim," demiştim.

O gün hasta yatağında babamı ziyaret ettiğimde, heyecanla yeni gelen öğretmenimizin hakkımdaki düşüncelerini aktarmıştım. O ise, "Olabilir, her öğretmenin değerlendirmesi farklı olabilir," diyerek gözlerini benden kaçırmış ve konuyu hemen değiştirmişti.

Çok sonraları bir gün genç bir meslekdaşı ile konuşurken, köy halkı, kendi çocuğuna hatır yapıyor demesin, yanlış anlaşılmaya yol açmasın diye dikkatli davrandığını söylemiş ve bu tür ince hassasiyetlerin önemine vurgu yapmıştı.

Halbuki günümüzde elinde yetki olanının bu yetkisini kendi yakınları için kullanması, yakınlarına avantaj sağlaması artık olağan karşılanıyor. Kendi çocuklarının veya yakınlarının işe alınması, mevki alması veya şu vaya bu şekilde imtiyaz sağlanması ne ilginçtir artık kanıksanmış.

Eleştiriler karşısında "Benim çocuklarım işsiz veya aç mı kalsın?" diye sorabilen siyasetçiler ve devlet adamları var artık günümüzde ne yazık ki…

Üzücü olan bu tür sözler artık toplum tarafından tepkiyle karşılanmıyor. Eleştirilmeye değer bulunmuyor; hatta olağan karşılanıyor.

İşte böyle küçük önemesiz gibi görünen anılar bile gösteriyor ki, geçmişte var olan, bizler için önemli olan bazı etik değerlerimizi ne yazık ki gün geçtikçe kaybediyoruz.

Bizler henüz geçmişle kıyaslayarak farkedebiliyoruz kaybedilenleri ama halen çocukluğunu yaşayanlar… Bu değerlerle hiç karşılaşmamış olanlar, yani geleceğin büyükleri nasıl farkedecekler acaba yitirilenleri?

Yitirilen etik değerlerin varlığından bile habersiz bir toplum haline gelmek veya kaybedilenleri fark etmemek… En büyük tehlike de bence bu.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.