İÇ HABERLER
okuma süresi: 6 dak.

Sular mikroplu, ülkenin sağlığı tehlikede

Sular mikroplu, ülkenin sağlığı tehlikede

<P>Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesinin kuzeyinde akan dere, Lefkoşa-Mağusa yolunun güneyindeki Turunçlu köyünün yanından geçen dere ve Köprü göletinden alınan su numunelerinin 100 gramında 2 bin 400 desilitrenin üstünde E.Coli (dışkı atığı kirlenmesi) tespit edildiği kaydedildi. </P> <P> </P>

Yayın Tarihi: 26/03/10 08:34
okuma süresi: 6 dak.
Sular mikroplu, ülkenin sağlığı tehlikede
A- A A+

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB), Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş), Biyologlar Derneği ile Yeşil Barış Hareketi'nin çalışması sonucu Lefkoşa'nın derelerinin ana arteri olarak kabul edilen bu üç noktadaki durumun, çevre kirliliği ve buna bağlı insan sağlığı açısından kabul edilemez olduğu ifade edildi.

Dört örgüt, dün, KTTB Genel Merkezi'nde düzenlediği ortak basın toplantısında, dere sularında sadece E.Coli'nin bulunmasının değil, Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi'nin tıbbi materyallerinin de akan suya karışmasının da dehşet verici olduğunu savundu.

KTTB, Tıp-İş, Biyologlar Derneği ile Yeşil Barış Hareketi imzasını taşıyan "Çevre, Doğal Yaşam, Yer Sütü-Yer Altı Su Kaynarları ve Halk sağlığı Tehdit Altında" başlıklı ortak basın açıklaması KTTB Çevre Birimi Başkanı Dr. Suphi Hüdaoğlu tarafından okundu.

Ortak basın açıklamasında, Sağlık Bakanlığı'nın Köprü göletinde yaptığı ilaçlamanın sadece sivrisineklere yönelik olduğu iddia ederek, ilaçlamanın suyun içindeki binlerce mikroba karşı hiçbir etkisi olmadığı ileri sürüldü.

"Lağım suyu ilaçlanarak zararsız hale getirilemez. Lağım suyu, arıtım ünitelerinde arıtılıp zararları arıtılıp bertaraf edilmelidir" denilen açıklamada, lağım sularının şu anda yapıldığı gibi akarsu ve ovalara rasgele bırakılmaması gerektiği belirtildi.

Dört örgütün açıklamasında, kirli suyu doğal yaşamda kullanan birçok canlının ve dolayısıyla insan sağlığının ciddi tehdit altında olduğu ifade edilerek, "Belediyeler ve Belediyeler Birliği, belediyelerden sorumlu İçişleri ve Yerel Yönetimler; Turizm, Çevre ve Kültür ile toplum sağlığından sorumlu Sağlık Bakanlıklarıyla derelerden sorumlu kaymakamlıklar" görev çağrıldı.

Ortak basın açıklamasında yasama ve yürütmeden bağımsız olduğuna inanılan yargının da sorunlara seyirci kaldığı iddia edilip örgütlerin bunu kabul edemedikleri kaydedildi.

Kanalizasyon atıklarının yıllardır kuru dere ve ovalara kontrolsüz bir şekilde döküldüğü (boşaltıldığı) anlatılan açıklamada, son yağışlar sonrasında yaşanan su baskınları ve derelerin gelmesiyle dışkıdan kaynaklanan mikrop (E.Coli) sular aracılığıyla ülke geneline yayılarak çevre kirliğini yaratarak insan sağlığını tehdit ettiği ifade edildi.

Açıklamada, usulüne uygun alınan numunelerin tetkikinin devlet laboratuarında yapıldığı dile getirilerek, çevrenin korunması, halk sağlığı hizmetlerinin sunulması, koruyucu hekimlik hizmetlerinin verilmesinin devletin vazgeçilmez ve devredilmez sorumluluğu olduğu belirtildi.

Ortak açıklamada şöyle denildi:

"Bu nedenle tüm bireyler gibi, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, Kıbrıs Türk Hekimleri Sendikası, Biyologlar Derneği ve Yeşil Barış Hareketi mensupları olarak bizler, ister seçimle, ister atamayla görevlerine getirilmiş olsun, merkezi hükümetin ve belediye yetkililerinin bu temel görevlerini yerine getirmesini istiyoruz."

Ortak açıklama yapılmadan önce konuşan KTTB Başkanı Alper Baydar, yağmur sularıyla fosseptik suların çevreyi kirletmesinin kabul edilmeyeceğini ifade ederek, bu konuda yapılan bilimsel çalışmayı insanlarla paylaştıklarını söyledi.

Biyologlar Derneği Başkanı Mustafa Kofalı ise, yaşanan kirlenme ve insan sağlığı tehdidinin temel nedeninin plansız yapılaşma, artan nüfus ve kentleşmeye bağlı sorunlar olduğunu dile getirdi.

Kofalı, ülkeyi bugüne kadar yönetenlerin özellikle sivil toplum örgütlerinin uyarılarına kulak tıkadığını ileri sürerek, insan sağlığının şakaya gelir yanı olmadığını belirtti.

Mustafa Kofalı, bir öğretmen olarak sınıflarda öğrencilere sadece "derelerden uzak durun" diyebildiklerini anlatarak, çevre kirliliğinin süratle geri dönülemez bir noktaya gittiğini savundu.

Tıp-İş Yönetim Kurlu üyesi Ömer Gür, basın toplantısındaki kısa konuşmasında, sağlıklı çevreye sahip olunmadan koruyucu hekimlik yapılmasının mümkün olmadığına dikkat çekerek, açıklanan numunelerin bir hafta önceki tarihleri taşıdığını söyledi.

Gür, bir tek bunun bile yaşanan çevre kirliğini ve buna bağlı sağlık sorununun boyutunu göstermesi açısından önemli olduğunu kaydetti.

Yeşil Barış Hareketi Başkanı Doğan Sahir de, ülkede insan sağlığına verilen değerin her geçen gün azıldığını ileri sürdü.

Sahir, insanların yaşam kalitesinin her geçen gün düştüğünü anlatarak, "Mikrobiyolojik kirlenmeyi geriye çevirecek bir teknoloji dünyada bugün için yok" ifadesini kullandı.

Konuşmalardan sonra yeniden söz alan KTTB Çevre Birimi Başkanı Suphi Hüdaoğlu, özellikle lağım arıtımına güzel ancak yetersiz bir örneğin haberini Girne Belediyesi'nden aldıklarını anlatarak, 10 bin eve biyolojik arıtma da yapabilecek bu tür arıtma sistemlerinin ülke genelinde yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi.

StarKıbrıs

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.