Avcı: UBP halka acı faturalar kesti

"EROĞLU'NA DESTEK OLMAK ÖRP'NİN KURULUŞUNU İNKAR ETMEK OLURDU"
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hangi adaya destek vereceklerini belirlemek için Özgürlük ve Reform Partisi'nin kurulduğu Eylül 2006'dan bu yana yaşanan süreci göz önünde bulundurduklarını ifade eden ÖRP Genel Başkanı Turgay Avcı şöyle konuştu: "ÖRP'nin kuruluş bildirgesinde eski zihniyetlerden kurtulmak, antidemokratik siyasal düşüncelerden uzaklaşmak, kişisel ve ailesel çıkarları düşünen siyasal görüşlerden ayrılmak maddeleri vardır. Dönüp baktığınız zaman hala bu siyaseti güdenlere destek olmak Özgürlük ve Reform Partisi'nin kuruluşunu inkar etmek olurdu. "

"SÜREÇ MÜKEMMEL YÜRÜTÜLMESE DE ÇÖZÜME DESTEK VERİYORUZ"
Özgürlük ve Reform Partisi'nin Kıbrıs çözüm politikasında ortaya koyulan düşüncelere bakarak hareket ettiğini de vurgulayan Turgay Avcı şunları kaydetti: "Bizim UBP ve DP'den farkımız çözüme tam destek veren bir siyasi partiyiz. Sağ görüşte olduğumuz için eleştirildik ama ülkede sağ ve sol ne kadar kaldı o da ayrı bir tartışma konusu... Yüzde yüz mükemmel bir çözüm süreci götürülüyor demiyoruz ama çözüme destek veriyoruz. Ben 30 ay Dışişleri Bakanlığı yaptım. Bu süreçte Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte ortaya konan Sayın Talat'ın yürüttüğü çözüm politikalarına artılarıyla eksileriyle destek verdim. Dört yıl sonra kalkıp bu çözüm sürecine karşıyız denilirse o zaman dört yıl bulunduğunuz görevin bir anlamı kalmaz. Sayın Erdoğan ve Sayın Gül'ün heyetleriyle masaya oturduğumuz dönemde yürütülen bu politikalara şimdi hayır dersem o zaman o masadan kalkmam gerekirdi. Şimdi Ulusal Birlik Partisi müzakereler kaldığı yerden götürülecek diyor. Kasım 2008'deki parti kurultayında Sayın Eroğlu konfederasyon diyordu. Bu söylem varken müzakereler kaldığı yerden nasıl devam ettirilebilir ki? Kaldığı yerden devam edecekse o zaman bugüne kadar yürütülen sürece onay verdiği anlamına gelir."

"ÇÖZÜM OLMAZ İSE BİZ YİNE DÜNYAYA AÇILACAĞIZ"
Güney Kıbrıs'ın her zaman Kıbrıs Türkleri'nin önünü kesmek için uğraştığını ifade eden Avcı, Rum Yönetimi'nin değişmesi, iyileşmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını ancak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin müzakere masasında oturmasının Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve dünyada takdir topladığını belirtti. Takdirin ne anlama geleceği karşısında siyasetin uzun vadeli olduğunu belirten Avcı şunları söyledi: "Geçen 4-5 yıl içerisinde izlenen çözüm politikası ile benim de Dışişleri Bakanlığı yaptığım dönemde KKTC ilerledi mi geriledi mi? Feribot seferleriyle, KKTC pasaportunun birçok ülkede kabul edilmesiyle, farklı ülkelerde açılan 6 temsilcilikle geriye mi gittik? Bu Sayın Talat'ın dünya politkasıdır aslında. Çünkü Kıbrıs Türkü'nde çözüme karşı hassasiyet kaybı olmuştur. Ama artık şu var, çözüm olmaz ise biz yine dünyaya açılacağız. Bu müzakere son şanstır. Bu defa da çözüme ulaşılırsa ulaşılır ulaşılamazsa Kıbrıs Türkü'nün yolu farklı bir rotaya girer. Bunu Türkiye'de AK Parti kongresinde Sayın Erdoğan da söyledi. AİHM'in kararı, Doğrudan Ticaret Tüzüğü'nün işleme konması önemlidir. Yarın bir de doğrudan uçuşlar başlarsa Rum Yönetimi'ni Rum halkı sorgulayacaktır". Kıbrıs'ta yürütülen müzakere sürecinin Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik süreci ve bölgede lider olmasıyla yakından alakalı olduğunun altını çizen Avcı, bu yüzden içinde bulunulan bu sürecin devam ettirilmesi gerektiğini vurguladı.

"DP'Lİ MİLLETVEKİLLERİNİN HANGİ BAKANLIKLARIN KOLTUĞUNA OTURACAĞI KARARLAŞTIRILDI"
Demokrat Parti'nin Ulusal Birlik Partisi Cumhurbaşkanı Adayı Derviş Eroğlu'nu desteklemesinin ardında hiçbir pazarlık yapılmadığı söylemlerini yorumlayan Avcı açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Serdar Bey'in ortaya koyduğu hiçbir pazarlık yapılmamıştır söylemi doğru değildir. DP'li milletvekillerinin hangi bakanlıkların koltuğuna oturacağına bile şimdiden karar verilmiştir. Demokrat Parti biz gelecek seçimlere kadar koalisyona girmeyeceğiz desin, biz de hiçbir pazarlık olmadığına inanalım. Kimi destekleyecekleri konusunda 4-5 kez karar değiştiren bu parti cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra diyecek ki, ülke çıkarları ve halkımızın beklediği güçlü bir hükümet vardır, o yüzden koalisyona girdik. Bu manevraları yapacaklar"

"UBP İKTİDARI HALKA ACI FATURALAR KESTİ"
Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın 18 Nisan seçimlerinde ipi tekrar göğüslemesi halinde, devam eden müzakere sürecini yürüten kadronun mutfağında ÖRP'den bir yetkilinin yer alacağını da açıklayan Turgay Avcı hükümete baktığı zaman bir yıllık süreçte hiç bir ilerlemenin olmadığını söylerek şöyle devam etti: "Bu bir yıllık süreçte yaklaşık 500 kişi işinden oldu. Kamu ile ilgili çok acı faturalar kesildi. Özel sektör bir milim ileriye dahi gitmedi. En son Kıbrıs Türk Hava Yolları'ndan 137 kişinin işine son verildiğinde ben bunun insanlık dışı olduğunu söyledim. Biz iki üç hafta sonra söylediğimiz bu sözleri unutarak bu 500 kişiyi ekmeksiz bırakan anlayışın yanında duramazdık."

"SAYIN EROĞLU KOALİSYON TEKLİF ETTİ"
Özgürlük ve Reform Partisi'nin borçlarını ödemesi karşısında, Ulusal Birlik Partisi'ni destekleyeceği iddialarına yanıt veren Turgay Avcı sert konuştu: "Sayın Eroğlu'nu çok ayıpladım. Bir Başbakan'ın Turgay Avcı yalan söylüyor, Türkiye'deki kimseyle görüşmüyor demesini ben sorguluyorum. Sayın Eroğlu benim telefonlarımı mı dinletiyor? Bunlar çok düşündürücü... Turgay Avcı anavatan Türkiye ile ilişkileri sarsılmaz bir güçle devam ediyor, bunu kimse kıskanmasın. Özgürlük ve Reform Partisi'nin borcu var meselesine gelince... Sayın Eroğlu bize koalisyonu teklif etti, ondan kim para istemiş? Çamur atıp gitmek bir Başbakan'a yakışmıyor. Özgürlük ve Reform Partisi için madem bunları düşünüyordu, öyleyse parti binasına gelip 4 kat merdiven çıkıp bizden destek istemeyecekti. Bugün her partinin borcu var. Ulusal Birlik Partisi 2003 seçimlerinden 100 milyarlarca borçla çıktı.Oysaki Sayın Eroğlu'nun rakibi ben değilim, Sayın Talat'tır."

"ÖRP TABANINDAKİ İSTİFALAR UBP'NİN BASKISI SONUCUDUR"
ÖRP'nin Cumhurbaşkanı Talat'ı desteklemesiyle parti içinden istifaların UBP baskısıyla yaşandığını söyleyen Avcı şunları kaydetti: "İstifa eden çocuklar geçic memur ve işçi... Bizim Talat'ı destekleme kararımızdan sonra UBP'li yetkiller bu çocukların başına akbaba gibi üşütüler. Bizden istifa eden çocuklardan biri geçici memur... Kellesinin alınmasıyla tehdit edildi. Ekmek parasından edilmeleri korkusuna istifa ettiler partiden."