EKONOMİ & FİNANS
okuma süresi: 6 dak.

AB yardımları ve kazanılan tecrübeler

AB yardımları ve kazanılan tecrübeler

İş insanı Evren Bağlarbaşı Özerden Ekonominin Sesi Gazetesi'ne yazdığı "AB yardımları ve kazanılan tecrübeler" başlıklı makalede, "Hibe programlarından yararlanmış olan şirketler, AB müktesebatının yürürlüğe girmesi ile açılacak yardım paketlerinden çok daha fazla ve daha rahat bir şekilde yararlanacak çünkü bileklerinde geçmişten kalan bilezik gibi taşıdıkları tecrübeleri olacaktır" diye yazdı. İşte yazının tam metni:

Yayın Tarihi: 05/04/10 09:12
okuma süresi: 6 dak.
AB yardımları ve kazanılan tecrübeler
A- A A+

AB yardımları ve kazanılan tecrübeler

2004 Kıbrıslı Türklerin kendini 'çözüm istemeyen' damgasından kurtardığı bir yıldır. Aynı zamanda Dünya ile politik ve ekonomik anlamda yakın ilişkiler kurmaya başladığı bir yıldır.

Bu ilişkiler sayesinde, AB Komisyonu Mali Yardım tüzüğü ismi altında Kıbrıslı Türklere 259 milyon Euro miktarında yardım yapma kararı almış ve yürürlüğe koymuştur. Bu yardım paketi 2006 ile 2011 yıllarını kapsamaktaydı ve çok tartışıldı. Rum tarafı mali yardım tüzüğünü veto etmeye çalıştıysa da başarılı olamadı. Sonrasında ise, projeleri gerek Rum mallarına yatırım öngördüğü için gerekse Kuzey Kıbrısın dolaylı olarak tanınmasına yol açacağı gibi yersiz argümanlar ile süreci baltalamaya çalıştı. Bunun yanında Türk tarafı çok mu mutluydu? Hayır, burada da gerek ihale şartlarının ağırlığından gerekse mali yardımdan sadece belli bir kesmin yararlanabileceğinden şikayet edilip duruldu.

Sonuç olarak 'Call Proposal' (teklif Kabul etme) denen kısım tamamlandı. Yani neredeyse tüm para projelendirilmiş oldu. Açıklanan raporlara göre AB paranın %99unun hangi projelerde kullanılacağının kararını alındı. Önceleri hibe programları için teklifin nasıl hazırlanacağını bile bilemeyen bir toplum için aslında çok iyi bir oran %99.

Hibe programlarının açıklandığı ilk zamanları çok iyi hatırlıyorum. Herkesin elinde bir klavuz nasıl proje yazıldığını anlamaya çalışıyordu. Herkes birbirine, iş planı nasıl yapılır?, bütçe hangi formatta olur? gibi sorular soruyor, böylece tam bir eğitim süreci yaşanmış oldu. Bu arada piyasada daha önce çok yeri olmayan bir sektör de ortaya çıkmış oldu: Danışmanlık şirketleri. Ekonomimize büyük bir kazanım sağlanmış oldu, insanlara proje yazılımında yardım ettiler ve ekonomide yeni bir sektör olarak gelişimi sağladılar.

Proje yazmayı, iş planı hazırlamayı, bütçeyi bir yere bırakın bir işin son teslim etme tarihi nedir gibi bir basit konuda bile toplum eğitildi. Sonuç olarak Akdeniz insanıyız… Doğamız gereği bu son teslim etme tarihleri ile aramız çok da iyi değil. Ancak proje yazan herhangi bir kişi teslim etme saatine kadar belli olan bir son teslim tarihine son dakikada bile yetişse, yetişmeme stresini yaşadığından bir daha işini son dakikaya bırakmama kararını muhakkak almıştır.

Hibe programlarının sürecine baktığımızda projele başvurularının basamaklardan oluştuğunu, gitgide detaylanan bilgiler sorulduğunu gördük. Örenğin, herhangi bir proje çerçevesinde öngörülen her mal alımında belirli sayıda teklif istendi ve belirli denetleme süreçlerinden geçildi. İşte bizi bu süreçler yordu çünkü alışık değildik böylesi çetrefilli işlere. Bizim işler ahbap çavuş ilişkisi ile gittiği için öyle basamak basamak süreçlerden geçeceksin daha sonra denetlemeler olacak alışkın değiliz tüm bunlara.

Şuanda, kabul gören her proje için toplam proje miktarının proje bitiminde verilmesi koşulu ile her yıl değişkenlik gösteren yüzdesel oranda bir para verilecek. projelerin uygulama sürecine geçildiğinde ise tecrübeler daha da farklılaştı. Atılan her adımın kayıt altında olması gerektiği, tam anlamıyla kayıtiçi ekonomiye girilen, her faturanın tek tek saklandığı, dosyaların tutulduğu, hizmet satın alındığında AB'nin hibe alanları denetlediği gibi hibe alanların da karşı tarafı denetlediğin bir süreç yaşanıyor. İşte en önemli kazanımlar da bu süreçte yaşanıyor. En basit olarak arşiv tutmayı öğreniyoruz. Örneğin bir makina alımı yapılması planlanıyor siz de AB'nin yerine geçip tedarikçiye belirli standartlar koyuyorsunuz, ihaleye çıkıyorsunuz ve belirli sayıda teklif alıyor daha sonrada tarafsız şekilde bu teklifleri değerlendiriyorsunuz. Mikro bir aile şirketi olduğunuzu düşünün böyle bir yaptırım olmadan böyle bir uygulamayı nerede yapacaksınız.

Bu bağlamda, gazetelerde bu yardımların yayınlanmasına olumsuz bakmasam da bu paraların AB den bir rüşvet olarak verildiğini söyleyenlere çok kızıyorum. AB nin içinde tam anlamıyla olmayarak AB standartlarını sağlayan bu projeler rüşvet aldılar suçlamasının tam tersine büyük bir alkış hak ediyorlar. Bunu başarmak kolay değil ve bu tecrübeye sahip olan şirketler tüm iş dünyasının arzuladığı Kıbrıs sorununun çözümünden sonra büyük bir avantaj sahibi olacaklar. Hibe programlarından yararlanmış olan şirketler, AB müktesebatının yürürlüğe girmesi ile açılacak yardım paketlerinden çok daha fazla ve daha rahat bir şekilde yararlanacak çünkü bileklerinde geçmişten kalan bilezik gibi taşıdıkları tecrübeleri olacaktır. Ayrıca, bu hibeler sayesinde kurumsallaşmış küçük aile şirketlerinin AB ekonomisi içerisinde rekabet edebilirlikleri artacaktır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.