İÇ HABERLER
okuma süresi: 5 dak.

AB karşıtları Kıbrıs Sorunu'nun arkasına saklanıyor

AB karşıtları Kıbrıs Sorunu'nun arkasına saklanıyor

<P>Alman Financial Times Deutschland gazetesi Türkiye'nin AB üyeliği karşıtlarının, Kıbrıs ihtilafının arkasına saklanmaya devam ettiğini yazdı.Gazete,Türkiye'nin AB karşıtları Kıbrıs ihtilafına güvenebilir dedi.Gazete, Türkiye'nin AB karşıtları Kıbrıs ihtilafına güvenebilir dedi.ABHaber,Brüksel'den son gelişmeleri bildiriyor.</P> <P> </P>

Yayın Tarihi: 06/04/10 09:47
okuma süresi: 5 dak.
AB karşıtları Kıbrıs Sorunu'nun arkasına saklanıyor
A- A A+

Türkiye üye mi yoksa ayrıcalıklı ortak mı olacak? Kıbrıs ihtilafının çözümü AB tarafından başkalarına bırakıldığı sürece, bu soru gereksizdir.

İstanbul'daki Alman Üniversitesinin gergin öğrencilerine Angela Merkel , kendisinin de normal bir insan olduğunu güvence etti. Şansölye, Türkiye'ye gerçekleştirdiği ikinci ziyarette, satranç hamlelerini çok iyi bir şekilde düşünerek planlayan bir kurnaz stratejist görünümdeydi. Örneğin, sanki çark ediyormuş gibi davranarak kendisinin master planı olan "imtiyazlık ortaklığın" Türkler tarafından hakaret olarak algılandığını itiraf etti.

Ancak, "açığa kavuşmayan Kıbrıs meselesinden" söz ederken, AB üyeliliğini reddettiğini o denli bariz bir şekilde belli etti.

Zira, Akdeniz'deki bölünmüş ada, savunma için çok daha amaca uygun. Türkiye karşıtları AB üyesi adayını bununla istedikleri kadar oyalayabilirler.

Merkel'in mesajı açık: Üyelik ya da değil; bu, gelecekte karar bağlanacak bir meseledir. Diplomatik dilde bu, "Halihazırda bu soru gereksiz" anlamına geliyor.

Ancak Kıbrıs ihtilafı durmadan kabarıyor ve Ankara ile AB üyeliği arasında bir kule oluşturuyor. Merkel muhtemelen, Ankara'daki öz güvenli Başbakana haddini bildirmenin en iyi yolunun bunu hatırlatmak olduğunun bilincinde.

Avrupa'nın bakış açısıyla sorunu ortadan kaldırmak için hamle sırasının Türkiye'de olduğu kesin. Kıbrıs, 2004 yılında (bölünme bir engel olarak görülmeksizin) üye olduğu için, Türkiye şimdi Gümrük Birliğinin partneri olarak hava ve deniz limanlarını Kıbrıs'a açmak zorunda.

Türklere göre ise bu, Kıbrıs-Rum hükümetinin adanın tamamının temsilcisi olarak -en azından dolaylı olarak- tanınması anlamına gelecek. İç siyasi bakımdan on yıllar boyunca böyle bir şey, Kıbrıs Türklerin satılmasıyla eş anlama geleceği için, intihar etmek demekti. Türklerin bakış açısıyla aldatıldığını düşünen Başbakan, hamle sırasının daha ziyade AB'de olduğu görüşünde. Zira anlatılanlara göre Ankara 2004'te, katılım müzakerelerinin başlatılması için dişini gıcırdatarak Ankara Protokolünü uygulamayı kabul etmiş ancak bunun karşılığında AB'den, hor görülen Kuzey Kıbrıs'a uygulanan

ambargoyu kaldırma sözü almış.

Buna ilişkin yazılı hiçbir belge yok. Böyle bir şey zaten, kuzeyi Türkler tarafından işgal edilmiş bölge olarak gören Kıbrıslı Rumların direnişine takılırdı. Ancak, Türklerin AB Başmüzakerecisi Egemen Bağış, yerine getirilmeyen sözleri hatırlatmaktan hoşlanıyor ve "Umumi hukuka göre tanınmamasına rağmen hepimiz Tayvan'la ticaret yapıyoruz." diyor.

2006'dan bu yana taraflar birbirini bloke ediyor. Görünür bir gelecekte sona erecek gibi de gözükmüyor. AB, şimdilik ceza olarak katılım müzakerelerini kısmen erteledi. Ancak arkası gelebilir. Aralık ayında sadece 2009 yılında yeni başlayan Kıbrıs'ın yeniden birleşmesine ilişkin görüşmeler dikkate alındığı için girişimde bulunulmadı.

Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas ile Türk Halk Grubu Lideri Mehmet Ali Talat'ın bir federal devletin kurulmasını başarmaları tüm taraflar için en iyi çözüm olurdu. Ancak bu gerçekçi gözükmüyor. Hristofyas'ın arkasındaki destek azalıyor, ayrıca Kuzeyde 18 Nisan'da yapılacak seçimlerde bir şahinin baskın çıkması bekleniyor.

Bu durumda Türkiye'nin üyeliğinin karşıtlarının, Kıbrıs ihtilafının arkasına saklanmaya devam etme şansları iyi gözüküyor. Zira, AB de Lefkoşa'yı bu işi bitirmesi için cesaretlendirme konusunda başarısız. Akdeniz'in doğusundaki stratejik bakımdan önemli çıkarlarını, münferit çıkarlardan üstün tutma konusunda da ya isteksiz ya da bunu yapacak durumda değil. Ne de olsa sonunda hep "Türk tarafı taviz vermeye hazır değil" denilebilir.

ABHaber

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.