Türk Ordusu dünyaya ders verdi

Yayın Tarihi: 02/03/08 00:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Türk Ordusu kar-kış-kıyamet demeden, çağdaş bir ordu olduğunu Kuzey Irak'a girerek kanıtladı. Görevini başarıyla yaptı ve çekildi. Çünkü ta baştan Ordu ile siyaset takımı arasındaki tartışma buydu. AK Parti Hükümeti, ABD ile yaptığı anlaşma gereği Irak'a girmemek; Ordu ise terör odaklarına ininde darbe vurarak dayanaklarını yok etmek iddiasında idi. Ordu kararı geçerli oldu.

Binlerce kilometre uzaktan gelip Irak'ın altını üstüne getiren, alt yapısını yıkan ABD ise Kürtlere dayandığı için Türk Ordusunun Irak'a girmesine karşıdır. Dün de öyle idi bugün de. Nedeni, Saddam'dan ötürü mezhep farklılıkları ile Sünni-Şii diye oynayacağını ve de Şiileri yanında tutacağını sanmış ve de yanılmıştı. Yanında ABD gölgesinde "Kürt Devleti" ilân etmek isteyen Kürtler kaldı.Bu Talabani, Barzani veya Apo'nun güçleri olmuş, farketmez. Giydikleri kılık veya başlarına sardıkları sarık farklıdır bunların. Günün sonunda çıkar hesapları ile anlaşırlar.Türk Ordusunun önünden kaçan PKK'lıların Barzani güçlerine sığınmaları ve paçayı kurtarmaları gibi.

Dolayısıyla ABD, Arap olan Irak'ta Kürt egemenliğine dayandı.Bugün de tek dayanağıdır. Bu yüzden Türkiye'nin başındaki PKK belâsının savuşturulması için Türkiye'ye karşı davranışlarında samimi değidlr. Türkiye, Kuzey Irak'a girmişse, bu gücü ve zorlaması sayesinde olmuştur. Eğer güçlü bir Türk Ordusu olmamış olsaydı, ABD dudak büker, duvar oluştururdu Kürtlerin önünde. Ancak Güneydoğu Asya'da, Güney Vietnam'dan vazgeçtiği gibi bir gecede PKK kartından vazgeçti. Ders verilmesine göz yumdu. Ta ki Barzani ile kapışana kadar.Çünkü yapılan açıklamalara bakılırsa, ABD'nin, Barzani'nin Kuzey Irak'ta oluşturduğu yapıyı, "Yerel Kürt Devleti" olarak tanımlaması ve "Kürt Hükümeti" diyerek, Türkiye'yi bununla masaya oturtmaya, görüşme yapmaya itmesi başkaca anlamlandırılamaz.

Bağdat'ta ise Araplara değil, bu kez Talabani'nin Kürt güçlerine dayanmaktadır. Ve de dünyanın bildiğini, ABD'de bilmektedir ki, ABD oradan çekildiği gün, 200 milyon Arap Ulusu Irak'taki Kürt egemenliğine derhâl son verecektir. Arap olan Irak'ı parçalayarak Kürtlere verecek irade görülmüyor.

İşte olayları bu açıdan aldığımızda, ABD'nin Türk Ordusunun ortaya koyduğu hareketi hazmetmesi olası değildir. Bush'un öfkesi yüzünden okunmakta idi. Savunma Bakanı Gates'in bana göre yaptığı açıklamalar pek de "Stratejik ortağa" karşı yapılan açıklamalar değildir. Bu ancak Türk-ABD ilişkilerini zedelewr. Nitekim de öyle oldu. Afganistan'da ölecek Türk askeri sağlanmış olsaydı, eminim ABD Savunma Bakanı farklı konuşacaktı.

Türkiye basınına baktığımızda, Ordunun görevini tamamlayıp geri çekilmesine öfke duyulduğunu gözlemliyoruz. Oysa bu, sınırlı ve süreli bir harekâttı ve de başından açıklanmıştı. Yapılamaz denilen Kara Harekâtı yapıldı. Karda kışta operasyon yapan Türk Ordusu, hem Kürtlere, hem de müttefiklerine, ne boyutta gücü ve kararlılığı olduğunu gösterdi. ( Kıbrıs(Rum)Cumhuriyeti RMMO'nun bu gücü gördükten sonra değerlendirmelerini merak ediyorum)...Buna eklenmesi gereken, bu kapının açıldığı ve de Kuzey Irak'ın Kürtlere sığınak olmaktan çıktığıdır. O kampları diriltmek, orada yuvalanmak mümkün olmayacaktır. Türk Hava Gücü gerekeni anında yapacak, gerektiği anda da nokta vuruşu yapmak üzere Türk Özel Görev Gücü veya Komandolar oraya sarkacaklardır.Kimsenin kuşkusu olmasın.

Yapılan harekât için değelrendirme şisterseniz. Yabancı kaynaklardan vereyim. İngiltere'nin ve de dünyanın saygın gazetelerinden "TIMES" şunları yazdı: "Türkiye, son 10 yılın ilk sınır ötesi kara operasyonunun ardından, bu tür saldırıları bariz bir dokunulmazlık ile yapabileceğini gösterdi". Gerçek yorum budur. Gerisi teferruat...

İşte "VOA'dan" başka bir bakış: "Washington'daki Uluslararası ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (CSIS) tarafından yayınlanan yorumda, Türkiye'nin sınır ötesi kara harekâtı ve çekilme kararı değerlendiriliyor. CSIS Türkiye Projesi Direktörü Bülent Alirıza, kara harekatına biran önce son verilmesi çağrılarının, Amerika'nın Türkiye'yle Iraklı Kürtler arasında denge kurma politikası olarak görülebileceğini yazıyor.

Raporda, 5 Kasım'da Beyaz Saray'da yapılan Bush – Erdoğan görüşmesinden sonra oluşturulan istihbarat paylaşımı mekanizmasının Türk - Amerikan ilişkilerinin daha da bozulmasını engellediği, ancak Türkiye'nin sınır ötesinde kara harekâtı başlatmasının Washington'u zor durumda bıraktığı belirtiliyor. Alirıza şöyle yazıyor: "...kara harekâtı Washington'un eskiye dayanan müttefiki Türkiye'nin ve yeni Iraklı Kürt müttefiklerinin çıkarlarını ve beklentilerini dengeleme girişimlerini zorlaştırdı."

Dün yayınlanan raporda, Bağdat hükümetinin Iraklı Kürtlerin etkisiyle Türkiye'nin sınır ötesi kara harekatını sert bir şekilde kınamasının Washington üzerindeki baskıyı arttırdığı yazıyor.

Alirıza, Başkan Bush'un 'PKK'nın ortak düşman olduğunu' yinelediğini ancak, son olaylarda da görüldüğü gibi, Washington'un Iraklı Kürtlerle de ilişkilerini sürdürmede kararlı olduğunu yazıyor. Alirıza'ya göre, Wahsington açısından en iyi çözüm, Amerika'nın iki müttefikinin diyaloğa başlaması".

İki yayını aktardım.Belli ki Türkiye kendi sınırlarını başkalarına emanet edemez. Kendi çıkarlaırnı kendisi korumak durumundadır. Türk Ordusu da bunu kara saplanmadan başardı.Tüm Komuta kademesini, Mehmetcik'e kadar uzanan şeritte herkesi alınlarından öpmek gerek...Gerisi lâf. Kürtler de biliyorlar ki ABD'de bu Başkanın ömrü dolmak üzeredir. Demokratlar kazandıkları takdirde, açıklandığı gibi bir yılda oradan çıkılırsa, Türk Ordusu ile başbaşadırlar.Türkiye burada, Irak sınrının ötesindedir.Uzaktan ahkâm kesmek bu dünyada her zaman mümkün değildir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.