Paşam,vatana hoş geldiniz

400 bini Yavruvatan Kıbrıs topraklarında, 300 bini Anavatan Türkiye'de,150 bini İngiltere'de, 50 bini Avustralya'da, en az 25 bini de başta ABD, Kanada ve Avrupa'nın öteki ülkelerinde bulunan ''Kıbrıs Türkü'' adına sizleri selâmlar,onlar namına sizin şahsınızda, Türk Silâhlı Kuvvetlerine, Subay ve Mehmetciklere yürekten gelen en temiz hislerle şükranlarımızı arzederiz. Paşam,vatana hoşgeldiniz...

Kıbrıs Türkü imha edilirken imdadımıza koşan ve bu uğurda hayatını veren 2800 Şehidimizin yanında boylu boyunca uzanan Türk Ulusunun seçkin evlâtları Mehmetciklerimizi, aziz şehitlerimizi rahmetle anarız. Kim ne derse desin,Kıbrıs Türkü, her zaman Türk Ulusuna minnettardır. Yüce Atatürk, ''Kurtuluş Savaşını'' başlattığı anda, İngiliz sömürge yönetimi altında inim inim inleyen, bayrağını evine, işyerine asmaktan mahrum bırakılan Kıbrıs Türkü, bir an bile tereddüt etmeden silâhını kuşanmış,sandallarla kırk millik mesafeyi aşmış ve Kurtuluş Savaşına katılmıştır. Onlar orada,Çukurova'da Anavatan topraklarında yatmaktadırlar.

Paşam, Kıbrıs Türkü, yıllarca göçe zorlanmış,ambargolar altında inletilmiş, Rum ve Yunanlının ortak plânları ile imhaya kalkılmış, şimdi de dünya politikası ile oynayarak, 1878'de yaşanan günlere geri taşınmak istenmektedir. O günlerde oynanan Uluslararası oyunun benzeri yeniden sahnelenmiştir.Ne acı ki, zaman zaman, Türkün kâbesi Ankara'da görmek istemediğimiz olaylar yaşanmaktadır.''Ver kurtulcularla'', sırtını AB'ye dayayanlar, Kıbrıs'ta buldukları müttefikleri ile birlikte karşımıza geçip, Anavatan Türkiye önünde engel ve ayak bağı olduğumuzu söyleyebiliyorlar. Sahte yayınlarla ve baskılarla ''Annan Plânı'' konusunda aldıkları sonucun Türk Ulusuna pahalıya mal olduğunu göremeyenler, şimdi yeniden sahne almış görünmektedirler. Ne acı ki Türk Medyası da bu çevrelerin üfleyip şişirdikleri balon haberleri manşete çıkarmakta ve Türk Kamu oyunu yanıltmaktadır.

Kıbrıs Türkü, 15 Kasım 1983'de en cesur adımı atarak, en cesur kararı alarak, özgürlük, bağımsızlık ve egemenliğine sahip çıkarak, KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ'ni ilân etmiştir. Bunu sonuna kadar korumak ve kollamak konusunda azimli ve kararlıdır. KKTC'den sökülecek her taş, bu adanın toptan Yunanistan'la birleşmesi demek olan ''Enosis'' yolunu açacaktır.KKTC,Türkiye'nin AB'ye giriş isteminin önündekli taş değildir. Bunun böyle olmadığı,AB yetkililerinin bahanelerinden anlaşılmıştır. Aksine AB, ''Kıbrıs bana gereklidir'' dediği ve buna uygun olarak saptadığı politika gereği, bir an önce Türk Ordusundan kurtulmak ve adayı işgâl etmek istemektedir. Bunun için bir kaç milyar Euro gözden çıkarılmıştır.

Kıbrıs Türkü, içte ve dışta oynanmakta olan oyunları göğüsleyecek güçtedir. Yunanistan, AB ve ABD'yi kullanarak, Kıbrıs yarasını kaşıyarak yeniden çıban yapmanın peşindedir. Ancak Kıbrıs Türkü, Türklüğün başkenti Ankara'ya rağmen, bu kavgaya girmeyerek, etrafından dolanmayı yeğlemektedir. Ankara ile karşı karşıya kalmak istemiyoruz. Çünkü biz Türk Ulusunun gelişmesiin,güçlenmesini karşısında bir taş değiliz. Biz Anadolu dışında yitirilmemiş son toprağız.Ankara, artık ''AB üstünden ''enosis politikası güden'' Atina gibi politikasını apaçık ortaya koymalı, bu topraklardan asla çekilmeyeceğini, ona buna yem yapmayacağını, geriye kalanların tavrı veya ne olursa olsun anlam ifade etmediğini haykırmalıdır.

Kıbrıs, bayrağı katlayıp çıkıp gidilecek bir toprak parçası değildir. Türkiye de Balkan bozgununu yaşayan Osmanlı Devleti değildir...Bu topraklarda alınterimiz,kanımız ve Şehitlerimiz vardır. Bu topraklar,TUSIAD üyelerinin değer yargılarına deng düşemez.Bu topraklar, Anavatan Türkiye'nin 40 mil güneyinde yad ellere teslim edilemez.

Paşam, 1878'de o günün olanaksızlıkları içinde, Türkün boyun bükmesi ve işlenen hata 20 Temmuz 1974'de ortadan kaldırılmıştır. Pembe ninem bana ''Osmanlı askerinin GaziMağusa surları üzerinde'' nöbet değişimini, Karakol kampındaki Mısır ve Galiçya cephesinden getirilen Türk esirlerini anlatır ve gözü yaşlı, ''Gittiler ama yine gelecekler'' derdi...Yıllarca birçok evde bu sahne yinelenmiştir. Ben ve benim kuşağım 20 Temmuz 1974 sabahı görevini yapmış insanların huzuru içinde ama sevinç gözyaşları gökten yağmur gibi yağan Mehmecikleri kucakladık...Ninem haklı çıktı...Ama o günden beri bize,size,Mehmecik'e, Anavatan Türkiye'ye ''Buradan çık git, gerisini biz hâllederiz; burası bize lâzım'' diyorlar...

Burası buram buram Vatan kokmaktadır...Beşparmaklara çıktığımızda, uzansak Torosları yakalarız; her sabah Kuzeyden, Anadolu'dan esen yel evlerimizi doldurmaktadır. Hadi Bosna-Hersek'i, Dalmaçya'yı, Arnavutluk'u, Makedonya'yı, Macaristan'ı, Bulgaristan'ı, Romanya'yı Haçlılar Ordusu karşsısında terketmek zorundaydık.O toprakları gezdim,gördüm,halkın hâlâ gözyaşı döktüğüne tanıklık ettim.Daha dün gibi, medeni olduğunu söyleyen ve de bizlere de garanti sağlayacağını vaad eden Avrupa Birliği 'nin gözü önünde katledilen, kurşuna dizilen ve de Sreprenica'da toplu mezarlara atılan 110 bin Bosnalı kardeşimin mezarı başında ağlayarak dua okudum...Acaba 2008 yılında, Yunanistan'a ve AB'ye lâzım olan bu topraklar mı bize lâzım değil?...

Paşam,ömrünü Ulusal Mücadele uğruna vermişler adına önünüzde saygıyla eğilirim. KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ Türkiye'nin iç politikasına ve mal mülk peşinde koşan servet avcılarının arzularına ve Beşparmak dağlarındaki bayrağımızı görmeye tahammülü olmayan Kıbrıs'taki işbirlikçilerin oyunlarına kurban edilmesin...Sizin ve Komutanlarınızın üzerine yüklenen yük orada ve burada çok ağırdır.Ama sizlere dayanmayacaksa,Türkiye'yi Anavatan olarak selâmlayan Kıbrıs Türkü kime dayanacaktır? Ziyaretiniz bizi onurlandırdı;ziyaretiniz bize güç verdi.Bu topraklardan gitmeyeceğimizin müjdesi oldu...

Vatana hoş geldiniz Paşam...